Ahmet Çakar Ferrari'ye '<font color='#FF0000'>hain</font>' dedi!
Spor yazarları İnönü'deki müthiş derbinin analizini yaptılar... Karşılaşmanın fatarasını ise İtalyan yıldıza çıkardılar...
Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ı 4-2 ile mağlup ettiği derbiyi değerlendiren spor yazarları faturayı Ferrari'ye kestiler... Yazarlar, maça damgasını vuran Alex'in hakkını da teslim ettiler...
Sezon Aykut Kocaman’ın, Alex’i isteyip istemediği üzerine bir tartışmayla başlamıştı. O onu sevmiyor. Diğeri gitmek istiyor vs. Hep beraber bunu tartışıyorduk.
Sezon şu anda Alex’in Türkiye’ye geldiğinden bu yana her anlamda en iyi olduğu ‘kış’la devam ediyor. Alex her zamankinden daha golcü, her zamankinden daha savunmacı, her zamankinden daha lider.
Buna Alex’in, Aykut Kocaman’a karşı ya da Aykut Kocaman’a rağmen veya Aykut Kocaman’la birlikte kazandığı bir başarı diyebilirsiniz.
Ancak bunun Aykut Kocaman’ın teknik direktörlüğünde kazanılmış bir başarı olduğunu ne kadar uğraşsak reddedemeyiz.
Bu Alex, Kocaman bir Alex...
Maç gitti geldi. Son yılların hakem hatalarıyla, pozisyonlarıyla en çarpıcı maçı oldu. Fenerbahçe mükemmel başladı. İlk 30 dakika Beşiktaş'ı sahadan sildi. Dia ve Niang bu dakikalarda Beşiktaş defansıyla kedi-fare oyunu oynadılar. Aynı Fenerbahçe golü de buldu, pozisyonlar da buldu; ama ikiyi bulamadı. İşte ne olduysa 30. dakikadan sonra oldu.
Fenerbahçe anlamsız şekilde geriye yaslanıp ürkek oynamaya başladı. Devre bittiğinde her şey Beşiktaş'ın lehine dönmüştü. İkinci devrenin başında da İbrahim Toraman'la golü buldular. Ve art arda pozisyonlarla Beşiktaş farka gidecek herhalde diye düşünürken sahaya bir 'HAİN' çıktı; futbol haini Ferrari.
Cüneyt Çakır, Türkiye'nin FIFA listesindeki birinci hakemi. MHK'nın bu zorlu maça atayacağı ilk adaydı. Ancak tutarsız kararlarla maçın skorunu etkiledi.
İlk yarıda kartlık hareketleri atladı. Ayrıca bu devreyi uzatmaması ilginçti
İkinci 45'te, Ferrari'nin, Lugano'yu güreşir gibi devirmesi net penaltıydı
Penaltı pozisyonunda önce Lugano, Ferrari'ye yüklendi, Çakır faulu vermedi
Ferrari'nin, Lugano'ya vurması penaltı ve kırmızıyı gerektiriyordu.
[page_end]
Gel gitlerle dolu bir maç izledik. Herkes Beşiktaş'ın ligdeki başarısızlıklarından ve Kiev'den 4 gol yedikten sonra kendisini affettireceği maç olan F.Bahçe karşısına bütün hatlarıyla saldırarak başlayacağını öngörüyordu. Ama tam tersi oldu. Bu da Kocaman'ın, Schuster'i terse yatırması durumuydu. F.Bahçe maça rakibinin sahasında basarak başladı ve golü erken buldu. Sonra da rakibi imha etmek için yine saldırdı. Haklı bir taktikti çünkü...
F.Bahçe’nin oyunun neredeyse ilk yarım saatlik bölümünü domine etmesi, yakaladığı pozisyonlarda şansına ve Rüştü‘ye takılışı, erken Necip golünün daha sonraları bir sağanağa dönüşeceğinin sinyalleriyle yüklüydü. Ama futbolda “atamayana atarlar” hiç bir zaman modası geçmeyen bir kural olarak F.Bahçe’nin başına patlama sinyalleri de taşıyordu.
İLK 45 dakikadaki görüntü Fenerbahçe lehine. Hem Fenerbahçe defansından dönen toplar, hem de Beşiktaş savunmasından dönen topların hepsi, sarı lacivertli futbolculara gidiyordu.
Derbi maçları ülke futbolunun en büyük şovu ve ligin lokomotifidir.Derbi kazanan hoca iltifatı hak eder. Kocaman alkış tutarken bir tarafa, hayretle bakıyoruz diğer yana!
Dün gece ünlü 'İstanbul derbi'si bu ligin izlenesi karakterini kalın çizgilerle ortaya çıkarırken, büyük maçları kazanmanın sahada deneyim ve tecrübe, kulübede akıl ve tutarlılık olduğunu bir kez daha gösterdi.
Yıldızlardan beklerken Dağ'dan geldi maçın en güzel golü. Messi gibiydi, Niang o yarı sahasında üç kişiyi oyundan düşürüp kale önüne fırtına misali inerken. Belki ilk kez geriye düştüğü bir maçı çevirebilecekken Almeida'nın lakaytlığı yüzünden Beşiktaş değil, Fenerbahçe kazandı.
Ligin devre arasında Andre Santos’un yaptığı spektaküler açıklamaların Fenerbahçe için “her şerde var olan hayır” kapsamında sonuç verdiğini söylesek herhalde yanılmış olmayız. Bu tartışma sonucunda Santos hayata döndü, dün F.Bahçe’nin geriden çıkma kabiliyetindeki artışta en büyük pay onundu. Üstelik o açıklamada gözden kaçan bir detay da önemliydi: Santos, Daum’un daha zorlu idmanlar yaptırdığını açıkça beyan etmişti. Bu eleştiriden sonra belli ki, Ocak’ta daha ağır çalıştılar. Ligin ilk devresinde kronikleşmiş olan “60’tan sonra vites küçültme” hastalığı geçti.
BEŞİKTAŞ ilk duran toptan kalesinde golü gördü. Bu gol F.Bahçe’ye güven, Beşiktaş’a panik getirdi. Savunmadaki dağınıklık, Dia ve Niang’a bırakılan alanlar F.Bahçe’yi 2. golle burun buruna getirirken gelebilecek bir 2. gol siyah-beyazlı takımı içinden çıkılmaz bir oyun içi kaosuna sürekleyebilirdi. İlk 25 dakikada F.Bahçe’nin sakin; Beşiktaş’ın panik görüntüsü yavaş yavaş yerini önce dengeye ardından Beşiktaş hakimiyetine çevirdi. Quaresma’nın arzusu, getirdiği toplar F.Bahçe savunmasını zorlarken devrenin son 10 dakikasında Beşiktaş istediği baskıyı kurdu.
FUTBOLUN yazılı olmayan anayasası devrenin sonunda bir kez daha devreye girdi. “Atamayana atarlar.” İçeriye 1-1 girmek büyük bir yükü omuzlarından kaldırdı siyah-beyazlıların. İkinci yarıya İbrahim’in golüyle başlayan Beşiktaş önce coşkuyu buldu ardından da pozisyonları. Maç tamamen Kartal’a bakarken Almeida’nın karşı karşıya kaçırdığı net fırsat maçın 3-1’e gelmesini engelledi.
İYİCE sallanmaya başlayan F.Bahçe’nin imdadına Ferrari’nin Lugano’ya topsuz alanda vurduğu dirsek yetişti.
İnönü Stadı’ndaki derbi çok ilginiç bir maç oldu. Fenerbahçe ilk 30 dakikada mükemmel bir futbol sergileyerek 90 dakika sonunda istediğini aldı.
Beşiktaşlı Necip’in keni kalesine attığı golle öne geçti Fenerbahçe. Erken gelen gol Sarı-Lacivertli oyuncular için büyük moral olurken, Avrupa Ligi’nden moralsiz dönen Beşiktaşlı topçulara da bir o kadar şok yaşattı. Dia ve Andre Santos’un kullandığı sol kanat, Kartal’ın sağ kanadını adeta çökertti.
Bu iki futbolcunun birbiri ardına yaptığı bindirmeler İsmail Güldüren’e zor anlar yaşattı. Golden sonra Fenerbahçe daha kontrollü oynamaya başladı. Kontrataklarla rakip kaleye gidip gol bulmayı düşündü. Hatta Issiar Dia ve Niang’la da çok önemli fırsatlar yakaladı. Ancak Dia’nın direkten dönen sert şutu, Niang’ın zamanlama hataları farkın açılmamasına yol açtı.
Fenerbahçe karşılaşmaya kimsenin beklemediği şekilde çok hızlı başladı. Özellikle ilk 5 dakikada Dia, Beşiktaş'ın sağ kanadını adeta felç etti ve bu baskının sonucu da gol geldi. Sarı-Lacivertliler'i öne geçiren gol yine duran bir toptandı. Golden sonra Beşiktaş'ı daha atak, daha istekli gördük. Ekrem'in jeneriklik mükemmel golü eşitliği getirdi.
Bu sefer ikinci yarıya istekli ve hızlı başlayan takım Beşiktaş'tı. Gol Beşiktaş'tan bekleniyordu, nitekim öyle oldu. Siyah-Beyazlılar, Quaresma'nın serbest vuruşuna ayak koyan İbrahim Toraman'la 2-1 öne geçti. Beşiktaş'ın üçüncü golle buluşması işten bile değildi. Ama Hugo Almeida, Volkan'la karşı karşıya kalmasına rağmen zor olanı yaptı ve topu ağlara gönderemedi. Bu gol olsa Fenerbahçe'nin gardı düşecek, Beşiktaş belki de üç puanla İnönü'den ayrılacaktı.
Bunun üstüne bir de Matteo Ferrari, profesyonelliğe hiç yakışmayacak, gereksiz bir penaltıya sebebiyet vererek, hem Beşiktaş'a gol yedirdi, hem de 10 kişi bıraktı...
Beşiktaş, 10 kişi kalmasa F.Bahçe bu maçı kazanamazdı. Çünkü;
O dakikaya kadar sahada futbol oynayan, 2-1 önde olmasına rağmen fark arayan taraf Beşiktaş'tı... Fenerbahçe 'İyi oynadığı ilk 30 dakikada' şansını kullanamadı. Aykut Kocaman'ın Hilbert'in oynamadığını duyunca bütün oyun planını Dia ve Santos'un üzerine kurması görüntü olarak sahada 'cuk' oturmuştu.
Alex'in de desteği ile bu üçlü ayağa çabuk paslarla Ekrem'i devre dışı bırakıp, hücum zenginliğini ele alarak bol pozisyon üreten takım görünümüne girmişlerdi.
Dia'nın son vuruşlarda etkisizliğine rağmen tek kale oynayan taraftı.
Niang'ın Necip ile Toraman'ı vücut çalımı ile geçip 50 metre sürdüğü bir topu ve Rüştü'nün kurtarışını taraflı tarafsız herkes alkışlamıştı.
Ama sonra...
Fener durdu, Beşiktaş coştu.
Bunun da nedeni, Dia'nın Niang'ın yorulması, Santos'un takımına hücum zenginliği katmasının yanında, bireyselliği tercih edip kaptırdığı topların kontratağa dönüşmesi bir anda takım oyununun akordunu bozmuştu.
Ama Ferrari'nin kırmızı kartından sonra roller bir kez daha yer değiştirdi.