Alaattin Hatayoğlu'dan açıklamalar
1967 Trabzonsporlular Derneği Başkanı Alaattin Hatayoğlu, yaşananlar ile ilgili konuştu.
Şike sürecinin başlangıcında, dernek olarak Trabzonspor'un hakları verilene kadar ligi protesto ettiklerini, maçları izlememe kararı aldıklarını ve bu tavırlarında halen bir değişiklik olmadığını vurguladı.
"Şike soruşturması süreci Türk futbolu adına bir utanç dönemidir. Federasyon yetkilileri ve siyasiler adaletsiz davranmışlar ve sürece müdahale ederek şikeye karışan takımların ceza almasına engel olmuşlardır" diyen Hatayoğlu, sadece iktidarın değil muhalefetin de bu konuda üzerine düşeni yapmadığını ileri sürdü. Dernek başkanı, Trabzonlu siyasetçilerin de siyasi propagandalarını hep Trabzonspor üzerine kurduklarını, kulüp üzerinden makam ve mevkii kazandıkları halde Trabzonspor'un haklarını savunmakta çok yetersiz kaldıklarını kaydetti.
Hatayoğlu, dernek olarak ilginç ve farklı bir protesto düşündüklerini söyledi ve yöntemlerini şöyle açıkladı. "Bugüne kadar 'siyaset ve futbol birbirine karıştırılmamalı' dendi. Biz de bu fikirden yanayız ama şu ana kadar yaşadığımız süreçte siyasetin futbol üzerinde ne kadar etkili olduğunu ve karıştığını somut bir şekilde gördük. Biz de bundan sonra dernek olarak siyasete müdahale edeceğiz. Bünyemizde parlamentodaki üç partiye de oy vermiş üyelerimiz var. Üyelerimiz gelecek seçimlerde yine istedikleri partilere oy verecekler ama boş zarfı sandığa atıp, pusulayı Trabzonspor tepkisi olarak Ankara'ya partilerin genel merkezlerine gönderilecektir. Hukuki pozisyonunu tam olarak bilmiyoruz ama bu eylemin cezai bir yaptırımı varsa bile biz bunu göze alıyoruz."
1967 Trabzonsporlular Derneği başkanı bir de özeleştiride bulunarak, "biz de dahil olmak üzere camia olarak bu süreçte birlik halinde tepki gösteremedik. Dolayısıyla eylemler sönük ve yetersiz kaldı" dedi.
Hatayoğlu, daha sonra sözlerine şöyle devam etti. "Zaman zaman bizim de eleştirdiğimiz yönetim, eksiklerine rağmen bu süreçte doğru bir politika izlemiştir. Böyle zorlu bir süreçte hata yapmamak mümkün değildir, ancak bu kadar kirli bir ortamda kulübü şikeye bulaşmaktan koruyan yönetim bence başarılıdır. Daha önce beyan ettiğimiz gibi Şenol Güneş en az 10 yıl görevde kalmalıdır. Kendisi kesinlikle başarılıdır, bugüne değil görevde kaldığı sürenin tamamına bakıldığında bu rahatlıkla görülebilir.
Futbol terörü, kendiliğinden gelişen olaylar değildir, federasyon ve ülkeyi yönetenlerin acizliğinden kaynaklanmaktadır. Anadolu'da çok daha düşük şiddette olaylar olduğu zaman sorumlular aylarca ceza evinde tutulurken, 100'ün üzerinde sadece yaralı polis olduğunu bildiğimiz Kadıköy'de meydana gelen olaylardan sonra bir tek kişinin tutuklanması her şeyi apaçık göstermektedir.
Trabzonspor olarak bunlarla nasıl mücadele edebiliriz? Trabzonspor büyük bir camiadır. Taraftar anlamında İstanbul kulüplerinden aşağı değiliz. Bunu Urfa'da ispatladık. Stadın yarısını dolduran taraftarımızın çok büyük çoğunluğu yöre insanıydı. Fakat camia bir türlü bütünlük arz edemiyor. Biz geçmişte de şampiyonlukları bu şartlarda elde ediyorduk. O zamanlar da önümüze her türlü engel çıkıyordu ama camia olarak bir bütün oluyor ve hepsini aşıyorduk. Bu dönemde şike yapmış bir takım bu bütünlüğü sağlayabiliyor, kendi iç kavgalarını erteleyebiliyorlar, fakat ne yazık ki bizim camia bu konuda çok kötü bir sınav veriyor. Eski başkanlarından en küçük taraftarına ve medyasına kadar bir bütün olmak zorundayız."