Ali Nail: Bursaspor olarak uçak düşsün diye dua ediyorduk

Durmuş, Süper Lig'de ilk kez 17 yaşındayken Bursaspor'da forma giydiğini belirterek, Bursaspor'daki performansı sonrasında 26 yaşında da Fenerbahçe'ye transfer olduğunu hatırlattı.  
 
Bursaspor'daki kariyeri boyunca 225 maçta sahaya çıktığını anlatan Durmuş, "Bursaspor'da benim dönemim müthiş bir dönemdir. Ortalama 28-30 maç oynadığım istikrarlı ve her defasında hem gol hem asist anlamında çok büyük katkı sağladığım bir dönemdi" dedi.

Futbol kariyerindeki "düşüş"ün, Fenerbahçe'ye transfer olmasıyla başladığını anlatan Durmuş, "Bir futbolcu, 15 yıllık futbol hayatı içerisinde 6-8 yıl üst düzey performans gösterir. 30 yaşında Göztepe'ye en büyük transfer ücreti ile gittim. Birkaç yıl ikinci liglerde oynadım. Sonra 2003 yılında 3. Lig'deki Tekirdağspor'da hem futbolculuk hem de hocalık yaptım. Böylece antrenörlük hayatım başladı."

"TRAVMASI ÇOK BÜYÜK OLDU"

Durmuş, Bursaspor forması giyerken 1991 yılında Trabzonspor ile yaptıkları Türkiye Kupası finalini unutamadığı vurguladı. Söz konusu maçın çok ilginç geçtiğini ifade eden Durmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Maçı 3-0, kazandık. Orada üçüncü golü atmıştım. Rövanş maçını 5-1 kaybettik. O maçın bizde ve şehirde travması çok büyük oldu. Futbol hayatında çok daha iyi yerlere gelemememizin nedeni o travmanın etkisidir. Çünkü çok gençsin 21-23 yaşındasın. O travma benim Avrupa'da oynamama engel oldu. O kupayı biz alsaydık, Avrupa'ya gitseydik büyük ihtimalle futbol hayatım benim Avrupa'da devam ederdi. Türkiye Kupası finali travması bizde başka yaşandı. Biz o maçın ardından 'uçak düşsün' diye dua ettik. Uçakta herkes ağlıyordu."

"ÇOK HIRSLI BİR HOCAYIM"

Durmuş, futbolculuğun ardından teknik direktörlük döneminin başladığını dile getirerek, kendisine "hiçbir teknik direktörün yardımcısı olmayacağı" sözünü verdiğini dile getirdi.  
 
Teknik direktörlüğünün adeta tabandan tavana yükselmek gibi olduğuna değinen Durmuş, şunları söyledi: "Bu çok zor süreçler doğurdu. Gittiğim her takım sıkıntılı takımlardı. Sıkıntıda olan takımlar hep beni tercih etti ve ben hiç kolay şeyler yapmadım. Kütahyaspor'u ilk antrenörlük deneyim olarak görüyorum. Daha sonra Iğdırspor, Darıca Gençlerbirliği, Bucaspor, Aksarayspor, Zeytinburnuspor, Gebzespor'u çalıştırdım. Kariyerim boyunca başıma ne geldiyse kabahatli benim. Asla kaybetmeye teslim olmayan, yetenekli, yaratıcı futbolcuların olduğu bir takım olgusuyla üretken, rakibin üzerine kim olursa olsun giden, rakipten korkmayan bir anlayışım var. Çok hırslı bir hocayım."