Arda Turan'dan olay açıklamalar
Galatasaray'ın gündemdeki ismi, Avrupa takımlarının gözdesi, doğuştan takımına aşık Arda, Hamburg maçı öncesi konuştu.
G.Saray'ın kupayı aldığı zaman 13 yaşında olduğunu belirten
yıldız futbolcu, "Finali TV'den izlemiştim. Maç bittikten sonra
neler yaşadığımı hiç hatırlamıyorum" ifadesini kullandı.
UEFA Kupası ile başlayalım. 16 takım kaldı. Kimler çeyrek finale
kalır;
W.Bremen-St.Etienne?
Werder.
Marsilya-Ajax?
Marsilya.
Dinamo Kiev-Metalist?
Metalist.
CSKA Moskova-Shakhtar?
Shakhtar.
Hamburg-Galatasaray?
Galatasaray.
PSG-Braga?
Braga.
Manchester City-Aalborg?
City.
Udinese-Zenit?
Zenit.
Kim gelsin çeyrek finalde Galatasaray'a?
Braga.
Finalde kimi istersin?
Kim gelirse gelsin. Benim tek bir dileğim var final için: Sakatlık
olmasın; kazasız, belasız sahada olayım. Gerisi umurumda değil.
20 Mayıs için ne düşünüyorsun?
O gün UEFA finali oynayacağız. Ondan güzel program mı olur? Herkes
ajandasında 20 Mayıs'ı boş bıraksın.
Bunu başarırsanız Mayıs sonunda bir hafta içinde Ali Sami Yen'de
(Gençlerbirliği), Saracoğlu'nda (UEFA finali) ve İnönü'de
(Beşiktaş) maçlara çıkıyorsunuz.
Güzel, zevkli, heyecanlı bir hafta olur.
5 yıl önceye gidelim. 2004 yazı.. Daha 17 yaşındasın. Hagi, seni
yurtdışı kampının kadrosuna aldığında neler hissettin?
Benim G.Saray A Takımı'nda ilk idmanım Fatih Hoca iledir. Takımdan
ayrılmadan kısa süre öncesinde beni idmana almıştı. Hagi gelince
bizi tekrar PAF'a gönderdi. Takımı tanımak istiyordu. Sezon başı
bizi tekrar A takıma aldı. Yurt dışı kampı çok büyük bir hayaldi.
Galatasaray A Takımı ile idmana çıkmak bile büyük şeref; ben 17
yaşında yurtdışı kampına gittim. Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, Arif
Erdem, Ergün Penbe, Hakan Şükür gibi UEFA Kupası'nı kaldırmış
oyuncuların top toplayıcılığını yaparken onlarla kamptasınız.
Ayakkabılarından, kaçta yatmalarına, yemeğe gelişlerinden
yürüyüşlerine, idmana gelişlerinden idmanda yaptıklarına her
şeyleri bizim için çok farlıydı. Anlatamam nasıl bir şey olduğunu.
Bülent Ağabey'i, Arif Ağabey'i 24 saat baştan aşağı süzsem
sıkılmazdım. O kadar büyük bir heyecandı. Benim gibi Galatasaray'da
doğmuş, büyümüş çocuklar için UEFA Kupası'nı kaldırmış kadronun
hepsi birer efsanedir.
Manisa'dan döndüğünde şutunu, ortalarını beğenmiyordun. Birkaç ay
önce, "Gerektiği yerde vuruyorum. O zaman da gol oluyor. Topu
ortalamam. Atacağım adama atarım" dedin. İki yılda bu değişim nasıl
oldu?
[page_end]Olgunlaşıyorum. Tabii ki özel çalışmalar yaptım. Hala
çalışıyorum. Gelişmeye açık bir insanım. Kendimi geliştiriyorum.
Bunu kimseyi mutlu etmek için yapmıyorum. Bu, kendimle ilgili.
Arda'yı mutlu etmek, Arda'yı geliştirmek için yaptığım bir şey;
insanlar söylüyor diye değil. Lincoln topa benden iyi vuruyor. O
zaman ona getirip veririm. Vurulacak yerlerde ben de vurmalıyım
elbette. Orta, benim için bir pastır. Yetenekli oyuncu için öyle
olmalıdır. Bazen orta yapmak için de orta yapıyorsunuz. 2. topu
alıp gol yapmak için.
Geçen yıl son 6 haftada gelen şampiyonlukta takımdaki havanın
payını hep anlattınız. Şimdi benzer bir yolda yürüdüğünüz
söylenebilir mi? Bunda Bülent Korkmaz'ın gelişinin payı nedir?
G.Saray takımı kritik dönemlerde hep iyi kenetlenir. Kenetlenme
olunca da başarı gelir. Şu anda yine o hava var. Bülent Hoca'nın da
bunda etkisi büyük. Galatasaraylılığı bilmesi, agresifliği, yapısı
çok farklı. Geldiği zaman, "Galatasaray takımı hiçbir zaman
ikinciliğe oynamaz" dedi. Hayatım boyunca unutmayacağım. Bu, zaten
Galatasaray futbolcusu için yeterli olmalı. Çok şey açıklamalı.
İsterse Real Madrid, Barcelona, Milan ile bir turnuva olsun.
Galatasaray takımı yine ikinciliğe oynamaz.
12 yaşında girdin Florya'nın kapısından. Kahramanların bu süreçte
hocaların oldu. Önce Hagi, şimdi de Bülent Korkmaz. Bu nasıl bir
olay?
Önce toplarını topladık, sonra kaptanlığımı yaptı, ağabeyliğimizi
yaptı, şimdi de hocalığımı yapıyor. İlk gördüğümüzdeki duruşu neyse
şimdi de aynı. Örnek aldığım ilk konu bu. Takıma verdiği
motivasyon, o zaman kaptan olarak nasılsa, bugün hoca olarak da
aynı anlamları ifade ediyor.
Geçen sezon yabancılarınız fazla oynamıyordu. Bu yıl ise yabancılar
takımın performansında önemli. Onlar da o havayı aldı mı?
2-3 maç daha kazanırsak herkes bu işe daha çok inanacaktır diye
düşünüyorum.
Lincoln, çok tartışılan bir isim. Oynadı mı, iyi oynadı mı mutlaka
yararlı ama..
Lincoln yıldız oyuncu. Çok yetenekli oyuncu. Biz onu bazen sahada
taşımak zorundayız. Takımın iyiliği için. Çünkü o bazen bize çok
büyük katkı yapıyor. Eğer ona destek verirsek bizi çok daha ileriye
taşıyacaktır. Onunla sürekli konuşuyoruz. Sorumluluklarının
bilincinde. Daha özverili.
Kewell gibi bir yıldızla takım, hatta mevkii arkadaşısın. Aranızda
bir rekabet var mı?
[page_end]Aramızda rekabet yok. İkimiz de şunu biliyoruz: Takımımız
için önemli oyuncularız, Beraber oynayınca büyük işler
yapabiliyoruz. "Hangimiz oynayacak?" diye bir sorunumuz yok.
Beraber oynayacağımızı hissettik; hissettirdik. Bir defans
oyuncusunun karşısında önce Kewell'ı, bir pozisyon sonra beni
gördüğünü düşünün. Kewell, takımı için savaşan bir futbolcu.
Yıldızdan önce, takım oyuncusu. Ondan sonra yıldız. Çok
alçakgönüllü. Her gördüğünde selam verir. Elini sıkar. Hep
gülümser. Beyefendidir.
Playstation'u çok sevdiğini biliyoruz. Orada
geçemeyip sahada geçtiğin, ya da sahada geçemeyip oyunda geçtiğin
var mı?
Oyun zekam Playstation'a yansıyor. Bazen arkadaşlarla dalga
geçiyoruz. "Nasıl düşünüyorum bunları.. Ne yapayım; yetenek işte!"
diyorum. Ben birebir olduğum sürece topu kaybetsem de her
futbolcunun üzerine giderim. Beni Arda yapan bu.
Gerçek Arda mı daha iyi, oyundaki mi?
Gerçek Arda daha iyi. Fena yapmamışlar. Ama gerçek Arda'nın daha
iyi olduğuna inanıyorum. Fatih Hoca'nın o konuda çok güzel bir sözü
var: "Arda'ya çalım atma dersem Arda'yı niye oynatayım ki? O yüzden
sahada da, playstation'da da rakibin hep üstüne gidiyorum.
Avrupa Şampiyonası.. Viyana'dayız.. Çeyrek
final.. Rakip Hırvatistan.. 49. dakikada Rosetti sarıyı çıkardı.
Yarı finalde yoksun. O anda neler hissettin?
Hayatımda en çok üzüldüğüm anlardan biriydi. Tuncay Ağabey daha
önce sarı kart görmüştü. Onun yarı finalde oynayamayacağını
biliyorduk. Kendimin de cezalı olabileceğini hissetmiştim. Kimseye
dokunmuyordum. O pozisyonda Simunic'e asla sarılık bir hareket
yapmadım. Bazen böyle olur. Kimseye hissettirmeden bir yıldırma
politikası.
Sonra Rosetti ile hiç karşılaştın mı?
[page_end]Karşılaştım. St.Jakob Park'taki yarı finalde tribünde.
Ben o sırada Tuncay Ağabey ile ağlıyordum. Finali ellerimizden
aldılar. Ben veya Tuncay Ağabey olsaydı kazanırdık demiyorum, ama
mutlaka daha iyi birlikte olabilirdik. Savaşmak açısından kulübede
bile olsak, tribünde olmamızdan daha faydamız dokunurdu.
Konuştunuz mu tribünde?
Hayır! O da bir şey demedi. Göz göze geldik sadece
Bakışlarım yetti mi diyorsun?
Benim gözlerim şaşı; o yüzden iyi bakamıyorum!
İspanya maçları ne olacak?
Fatih Hoca'nın dediği gibi; Avrupa Şampiyonu ile Avrupa üçüncüsü
oynayacak. 100 bin kişi. Bernabeu. İlginç bir takımız. Çok
yetenekli oyuncularımız var. Heyecan veren bir takımız. Neyin, ne
olacağı hiç belli olmaz. Takım arkadaşlarıma, kendime ve hocama çok
güveniyorum. Kimsenin inanmadığı şeylerle döneceğimize
inanıyorum.
G.Saray alt yapısından çıkmış biri olarak Ali
Sami Yen tribünlerinde sevilmen normal. Ama Arda'yı Arda yapan
farklı bir özellik var. Herkes seni seviyor. Bu farkının sebebi
ne?
Hiçbir zaman röportaj yapmıyorum. Sohbet ediyorum karşımdakiyle. TV
karşısında, kamera önünde oynayamam. Ben böyle mutluyum. Hayatım
boyunca inandığım doğruların peşinden koştum. Bir sürü hata
yapıyorum. Yapacağım da. Ama inandığım doğruların peşinde koştum.
Hayat felsefemin içinde şu var: Samimi ol, iyi niyetli ol, doğru
ol. Gereken zaten geliyor. Kaybedeceksem de kendi hatalarımla
kaybetmeyi tercih ederim. Pişman olacaksam da kendimdendir. Bu
şöhret, popülarite bir süre sonra gidecek. Ailenizle baş başa
kalacaksınız. O günler gelince sadece Galatasaray tribünlerinde
değil, her yerde iyi bir Arda olarak anılmak isterim. Konya'da
mesela çok hoşuma gitti. Buradan da teşekkür ediyorum onlara. "Seni
seviyoruz Arda" dediler. Beni alkışladılar. Ben de gittim onları
alkışladım.
Son dönemde çok konuşulan bir sözün daha var:
"Artık Galatasaray'da ikinci kaptanlığı kabul etmem." Bunun
arkasında mısın?
Söylediklerimin her zaman arkasındayım. Ama bu geçmişte kalmış bir
konu. Şu anda çok daha önemli işlerimiz var. Takımı şampiyon
yapmak, UEFA'da finale taşımak, takımı bir arada tutmak. Ama Bülent
Ağabey bana, "Arda sıra sende. Bunu takacaksın" derse, ona hayır
diyemem. O zamanın şartları gerçekten öyle gerektirdi.
İçinde bir burukluk, üzüntü var mı?
Asla yok. Galatasaray forması giydiğim, Florya'dan girdiğim,
buranın kokusunu aldığım sürece o kadar mutluyum ki, anlatamam.
Burası benim evim, ben buranın sahibi gibiyim. Bir gün bitecek
belki ama, şu anda böyle hissediyorum.
Bir gün bitse bile, yeniden başlayabiliyor. Bülent Korkmaz gibi
mesela..
[page_end]Bülent Korkmaz olabilmek ayrı. Çok büyük sıkıntılara, zor
zamanlara göğüs gerdi. Umarım ben öyle günler geldiğinde onun kadar
dirayetli olabilirim. Çabuk tepki veren, sinirli bir insanım.
İnsanlarla samimi olduğum için, aynı samimiyeti onlardan da
bekliyorum.
Hiç pişman olduğun bir şey var mı?
Hiçbir şey için pişman değilim. Dönüp geriye baktığımda,
Şampiyonlar Ligi'nde attığım kafadan bile çok şey öğrendim.
Jurietti de son maç sonrası soyunma odasında "Artık sakinleşmiş.
Olgunlaşmış" demiş.
Arda son 6 haftada gelen şampiyonluk için,
"Kenetlenme olunca başarı da gelir. Biz takım olarak kenetlendik ve
başardık. Sonuna kadar hakkımız olan bir gram şaibesi olmayan büyük
bir şampiyonluk yaşadık. Aynı hava ve ortam bu sezon da var"
dedi.
KAYNAK: SABAH
GAZETESİ