Aziz Yıldırım'ın hafızası zayıflamış
Aziz Yıldırım'ın sözlerine cevap veren Hıncal Uluç, geçmişten örneklerle, Fenerbahçe'nin şikesinin belgeli olduğunu ileri sürdü.
Fotomaç'ta yer alan ropörtaja göre; 28 Temmuz Cumartesi günü Fenerbahçe Divan Kurulu'nda söz alan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın Hıncal Uluç'un 1976'da Cumhuriyet Gazetesi'nde kaleme aldığı Galatasaray - Göztepe maçıyla ilgili yazıyı okuyarak "Şikenin aslında 'nerede başladığını' Hıncal Uluç'un yazısında gördük, şahit olduk." yorumunda bulunması gündeme bomba gibi düşmüştü.
Hafızası zayıflamış
Aziz Yıldırım'ın 1976 yılında Uluç tarafından kaleme alınan
yazıyı Divan Kurulu'nda okuması ve sonrasında yorumda bulunmasına
yazının sahibi Hıncal Uluç'tan cevap geldi. Konu hakkındaki
düşüncelerini Sabah TV ile paylaşan Uluç, "Aziz Yıldırım'ın
hafızası zayıflamış" yorumunda bulundu.
Kendisinin şike ile ilgili bir çok yazı kaleme aldığını belirten Uluç, "Aziz Yıldırım'ın hafızası baya zayıflamış heralde, Metris'te kaldığı yerde tarihi canının istediği yerde başlatıp böyle garip bir konuşma yapması ve benim adımı da karıştırmasına çok şaşırdım. Ben, Galatasaray- Göztepe maçıyla ilgili yazılar yazdım. Daha sonraki bir Galatasaray - Göztepe maçıyla da ilgili yazılar yazdım. Ben şikeyle ilgili bir yığın yazı yazdım ama illa şikenin başlangıcı diye bir milat koymak istiyorsa Aziz Yıldırım benim o konuda çok yazım var." dedi.
Fenerbahçeli olmayı bıraktım
Kendisinin çocukken bir Fenerbahçe taraftarı olduğunu ancak yaşanan bir olaydan dolayı sarı-lacivertli renklere veda ettiğini söyleyen Uluç, "6 yaşındaki Hıncal Uluç'un Fenerbahçe'yi bırakıp başka bir takıma neden gittiğini de yazdım ben. Galatasaray'ın şampiyon olmasını istememesinden dolayı Beşiktaş'a hükmen yenilmek için sahaya iki lisansız futbolcu ile çıktı Fenerbahçe ve o sene Galatasaray şampiyonluğu kaybetti. Ben, o sene bu durumu 6 yaşındaki aklımda spor ahlakına sığdıramayarak Fenerbahçeli olmayı bıraktım. Aziz bey o yazılarımı niye hatırlamıyor. Ertesi sene de Beşiktaş ödedi borcunu. Beşiktaş - Fenerbahçe maçında Beşiktaş yense Galatasaray yine şampiyon oluyordu bu sefer Beşiktaş çok zayıf bir takkımla çıktı ve o dönemde Türk medyasını tarihi başlıkları var. Yani ben Aziz beyin yerinde tarihi hiçbir şeye karıştırmam" şeklinde konuştu.
''FENERBAHÇE ŞİKENİN İLK KAHRAMANIDIR''
'Bu ülkenin spor tarihine geçmiş ilk şikenin
kahramanı Fenerbahçe'dir ve Fenerbahçeli Hıncal Uluç'un F.Bahçe
taraftarlığını bırakmasının sebebidir'
* Yıldırım, sizin 1976 yılında kaleme aldığınız
"Hakemler ve şikeler kümede kaldı" başlıklı yazınızdan yola
çıkarak, Türkiye'de şikeyi Galatasaray'ın başlattığını ileri sürdü.
Şikeyi Galatasaray mı başlattı? O yazıyı hangi duygular içinde
yazmıştınız ve bugün halen arkasında mısınız?
Yazdığım
bütün yazıların arkasındayım. Ondan sonra başka bir
Galatasaray-Göztepe maçı daha hatırlıyorum. Yine böyle
konuşuluyordu. Ben bir gazeteci olarak seyrettiğim bir maçla ilgili
bir hisse kapılırsam, kulağıma bazı şeyler çalınırsa; 'Efendim ben
bunu yazmayayım. Ben Galatasaraylıyım. Galatasaray'a zararım
dokunur' diye bir düşüncem hiç olmadı. Herkesi nasıl bilirsin;
kendin gibi...
Fenerbahçeliler de öyle zannediyorlar, onun için yadırgıyorlar
böyle yazıları... "Biz şikeyi Galatasaray'dan öğrendik" Aziz
Yıldırım'ın ağzına dahi almaması gereken bir laf... Futbolda bu
ülkenin spor tarihine geçmiş ilk şikenin kahramanı Fenerbahçe'dir
ve Fenerbahçeli Hıncal Uluç'un Fenerbahçe'nin taraftarlığını
bırakmasının sebebidir. 6 yaşındaydım ben... Fenerbahçeliydim ve o
maçın üzerine artık 'Fenerbahçeli değilim' dedim.
Fenerbahçe-Beşiktaş maçı oynanacaktı. Beşiktaş yenerse Beşiktaş
şampiyon olacak. Fener yenerse Galatasaray şampiyon olacak.
'Galatasaray şampiyon olmasın' diye açık seçik çok net bir şikeye
başvurdu. Beşiktaş'a sahada da yenilmek istemiyordu. İki tane
lisanssız futbolcu oynattı.
Yani sahaya çıktığı anda Fenerbahçe hükmen mağluptu. Kalecilerin
yediği goller tartışılıyor ya... 'O gol yenir mi?', 'O gol de
kaçmazdı?' denilebilecek ya da 'Fatih Terim, ofsaydı bozmak için
geride duruyordu' denilebilecek pozisyonlar yoruma bağlı...
Sahaya iki tane lisanssız futbolcu çıkartarak daha hakem düdüğü
çalmadan hükmen mağlup olmayı bana birisi izah etsin! Herhangi bir
Fenerbahçeli izah etsin! Türk spor tarihinin ilk açık seçik, net
şikesidir bu ve bir düşmanlık şikesidir. Spor şikesi değil, para
için pul için değil... Sırf 'Galatasaray şampiyon olmasın' diye
yapılmış bir şike...
KUPA İKİYE BÖLÜNDÜ [page_end]
KUPA İKİYE BÖLÜNDÜ
Bu tek olay da değil. Fenerbahçe aynı şeyi basketbolda da yaptı.
'Galatasaray şampiyon olmasın' diye sahadan çekildi. Galatasaray
maçı kazanıyordu.
Maçı kazandığın zaman kazanan takım iki puan, kaybeden takım bir
puan alıyordu. Fenerbahçe bir puan aldığı zaman, puanlar aynı
oluyor ve puan durumu Galatasaray, Fenerbahçe, Modaspor'un üçlü
averajına göre belirleniyordu. Fenerbahçe sahadan çekildi. Hükmen
mağlup olduğun zaman sıfır puan alıyorsun.
Sıfır puan alınca ikili averaja döndü iş... İkili averajda Moda,
Galatasaray'dan iyi olunca, Moda şampiyon olacak. Maçın bitmesine 1
dakika kala Fener sahadan çekildi. Sırf 'Galatasaray şampiyon
olmasın' diye... Ama o zamanki federasyon bu şikeyi yemedi.
Bugün Galatasaray'ın müzesine gidin; ortadan ikiye bölünmüş bir
kupa göreceksiniz. Yarısı Galatasaray'da yarısı Moda'dır.
Federasyon kupayı ikiye böldü. Bu da belgeli şike...
Bunların dışında spor tarihinde, Aziz Yıldırım'ın yargılandığı ve
Yargıtay safhasında olduğu için henüz kesinleşmemiş dava dahil
kesin, kanıtlı, belgeli şike olayı yoktur. İki tane var.
İkisinin de sorumlusu Fenerbahçe...
Mesela bir sene sonra... Beşiktaş-
Fenerbahçe maçında Beşiktaş, zayıf takımla çıkarak borcunu ödedi
Fenerbahçe'ye...
Çıktılar yenildiler.
Ama PAF takımı ile çıktılar sahaya... O günlerin gazetelerini
karıştırırsanız bugünkü onurlu medyanın nasıl çarpıcı başlıklar
attığını da görürsünüz! O maçla ilgili...
Fenerbahçe, Beşiktaş'a hediye ettiği şampiyonluğu; ertesi sene de
Beşiktaş, Fenerbahçe'ye...
Ama o Fener'inki gibi kanıtlı bir olay değil. Şeref sakattı
oynamadı, Hakkı böyleydi, onun için bu takımla çıkmak zorunda
kaldık' diyebilirsin. Ama Fener'in iki kere hükmen mağlubiyeti bir
basketbolda, bir futbolda; kanıtlı ve belgeli...
Zapta geçmiş!.
KENDİ ÜZERİNE ALDI
Şimdi bunlar orada dururken "Şikeyi
Galatasaray'dan öğrendik" demesi Aziz Yıldırım'ın çırpınmalarını
gösteriyor. Aziz Yıldırım niye çırpınıyor; Aziz Yıldırım'ı yıkan
Başbakan'ın sözleri...
Başbakan, "Kişilerle kurumları karıştırmamak lazım" diyor.
"Kişilerin günahlarını kurumlara yükleyemezsiniz." Bu lafın sonucu
şu; Fenerbahçe'ye ceza vermem ama şike yapanlar en ağır şekilde
cezalandırılırlar. Aziz Yıldırım bu sözlerin kendi idam fermanı
olduğunu düşünüyor.
BAŞBAKAN'LA SAVAŞIYOR
Zaten kendi Fenerbahçe başkanlığı sırasındaki megalomanisini de
birleştirerek 'Fenerbahçe' demek ben demek diyor. Israrla, benimle
Fenerbahçe'yi ayırt edemezsiniz, ben ne yaptıysam Fenerbahçe için
yaptım. O da benim zaten!..' 'Aziz Yıldırım kirlidir' demek
'Fenerbahçe kirlidir' demek; bunları birbirinden ayırt edemezsiniz.
Başbakan'la savaş halinde kendisini kurtarmak için... Bu çok
yanlış. Aziz Yıldırım'ın avukatları danışmanları yok mu? 'Ben
suçsuzum' demek yerine 'Ben suçluyum ama Galatasaray da
suçlu...
Ben suçluyum ama Beşiktaş da suçlu. Ben suçluyum ama Trabzon da
suçlu. Ben suçluysam Fenerbahçe de suçlu!' Böyle bir savunma olur
mu?
Tertemiz olduğuna inanan adam bunların hiçbirini karıştırmadan
'Suçsuzum' der onun altını doldurur. "Ben şike yaptıysam Fenerbahçe
için yaptım" ne demek? Böyle bir laf edilebilir mi? Bu laf şimdi
Yargıtay Yargıcı'nın elinde... 'Hıncal, Bülent'i öldürdün mü?'
'Öldürdüysem Sabah için öldürdüm.' Bu şimdi 'Ben öldürmedim' demek
mi!.. Yargıç ne düşünür; ben böyle deyince... 'Öldürmedim ama
öldürdüysem bile Sabah için öldürdüm!' Bir defa 'Hıncal efendi sen
Sabah gazetesi misin!' denir. Ayrıca ben sana 'niye öldürdüğünü'
sormuyorum; öldürdün mü, öldürmedin mi? Önce bir 'Öldürmedim' de...
'Öldürdüysem Sabah için öldürdüm!' Böyle bir savunma olur mu?
Aziz Yıldırım her konuşması ile batıyor. Hapisten çıktıktan sonra
sustuğu zaman nasıl puan kazanmıştı. Konuşmadı, konuşmadı... Günden
güne puanı artıyordu.
ŞANTAJ YAPIYOR
* Yıldırım, Fenerbahçelilerden büyük destek alıyor. Divan
Kurulu toplantısında konuşması ayakta alkışladı.
Gaza
geldi.
Olimpiyat yayını reklama girdi, kanallar arasında dolaşırken,
tesadüfen Osman Tanburacı'nın katıldığı programa denk geldim.
Hangi kanal olduğunu da bilmiyorum; çok güzel bir cümle söyledi:
"Bunları Fenerbahçe Divan Kurulu'nda söylemek marifet değil.
Gelsin mesela burada, benim önümde söylesin. Karşı karşıya bu
masada konuşalım."
* Yıldırım aynı toplantıda, "O temiz havuzlarının
Fenerbahçe tarafından kirletilmesine izin vermemeliler" diyerek
havuzdan çekilebileceklerini ima etti.
Şantaj... Resmen küçük kulüplere şantaj yapıyor. 'Bütün
paranızı havuzdan kazanıyorsunuz, ben bu havuzu dağıtırım. Benim
peşimi bırakmayın.' Açık... Bunun çok açık bir şantaj olduğu
belli... Ama ne yazık ki Türk medyasında hiçbir gazete, hiçbir spor
sayfası 'Aziz Yıldırım şantaj yapıyor' diye manşet atmadı. Bütün
bunlar bir araya geldiğinde; Aziz Yıldırım kendi mahkumiyetini
hazırlıyor. Ben niye şantaja başvururum, ben niye tehdide
başvururum? 2 Aslında 3 Temmuz'la birlikte karışan ortam oldukça
sakinleşmeye başlamıştı. Sukutun altın olduğu günler
yaşıyorduk.
KUPAYI NİYE VERMEDİ? [page_end]
KUPAYI NİYE VERMEDİ?
* Galatasaray'ın cevabı ağır
oldu. Açıklamada "Kontrolünü kaybetmiş", "Güvenini yitirmiş", "Yüz
yıllık camiaya leke sürmeye cüret etmiş zat" gibi ifadeler
kullanıldı.
Galatasaray ilk defa çok yerinde, çok doğru bir açıklama yaptı. İlk
defa böyle güzel bir açıklama yaptı. Her satırına katılıyorum. Ama
bu duruma düşürdü Aziz Yıldırım kendini işte...
* Fenerbahçe'nin son açıklamasında "Özhan Canaydın'ı biz de
özlüyoruz" diyerek Aysal'a gönderme yapmasını nasıl
yorumluyorsunuz?
Canaydın'ı özler. Çünkü Canaydın'ın
zamanında Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki fark Himalayalar
gibi açıldı. Rahmetli Canaydın devam etseydi Galatasaray belki de
şu anda TFF 1. Lig'de falan oynuyordu. Böyle bir Galatasaray'ı Aziz
Yıldırım kafasının özlememesi mümkün değil.
Ama "Canaydın' ı özlüyoruz" diyen Aziz Yıldırım kardeşim;
Canaydın'ın Galatasaray'ı Fenerbahçe Stadı'nda kupayı kazandığı
zaman niye elektrikleri kesti? Niye sulamayı başlattı ve o kupa
niye o gün orada verilemedi? Madem özlüyordu...
GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Oysa Özhan Canaydın 6-0 yenilirken Fenerbahçe'yi alkışlıyordu. Öyle
bir başkanın takımının kupa almasını engellediler! Sonra bir daha
engellemeye kalktılar ama bu defa Başbakan araya girdi.
* Yine aynı açıklamada yer alan ve basında çok da ön plana
çıkmayan, filozoftan alıntılı, "Savaşın sonucunu ancak ölüler
belirler" ifadesi biraz tehlikeli değil mi?
Aziz
Yıldırım'ın ruh durumunun ciddi şekilde hatta Adli Tıp'ta gözden
geçirilmesi lazım. Avukatları o yola da başvurabilirler. Durum
iyice tehlikeye girerse ruhen... Var ya öyle... 'Ruh sağlığından
dolayı cezadan kurtulmak.'
BENİM İÇİN YOK ARTIK
* Ercan Güven, köşesinde, "Fenerbahçe'yi bu duruma şike sürecinde
Galatasaray ve Trabzonspor'un sergilediği tutumun ittiğini" yazdı.
Katılıyor musunuz?
Ercan Güven'i artık okumuyorum.
Türkiye çok iyi bir yazarını kaybetti. Ercan Güven'i bir Yıldırım
Demirören'in gazetesinde yazıyor olması bir yandan bağladı bir
yandan Aziz Yıldırım ve Fenerbahçeliliği çok ön plana çıktı ve
tarafsızlığını yitirdi. Benim ne yazacağını bildiğim adamların
yazılarını okumaya vaktim yok! Katiyen itibar etmiyorum. Çünkü
bitti. 'Ercan Güven' diye bir yazar benim için yok. Oysa en saygı
duyarak en merakla okuduğum yazardı.
G.SARAY'A YAKIŞMIYOR
* Galatasaray'da Melo krizi sürüyor. Taraftar çok istiyor ve
yönetimde de almak için girişimlerde bulunuyor. Sizce
Galatasaray'ın, Melo'ya ihtiyacı var mı?
Ben başından
beri Melo'nun Galatasaray'a yakışmadığını söylemiştim. Futbolcu
olarak da yakışmıyor, ruh olarak da... Riera'yı soyunma odasında
dövdüğü zaman kapıya konmalıydı. Ama Galatasaray'ın, benim 'güruh'
dediğim garip taraftar kitlesi var. Arda gibi bir kaptanı
yuhalayıp, pitbull taklidi yapan Melo'yu göklere çıkaran bir güruh
taraftarı var. Onlar 'Galatasaray'a Melo'yu istiyor' diye alınması
gerekmiyor... İnşallah olmaz.
Gerek futbol kültürüm gerek Galatasaraylılığım Melo'ya Galatasaray
formasını yakıştırmıyor.
SEYRETMEYE GİTMEM
Melo görev adamı. Ama 'Gideyim de Melo'yu seyredeyim' diyeceğim bir
adam değil. Niye bu kadar kıymetleniyor onu mantıken anlamama imkân
yok, futbol bilinci ile anlamama imkân yok, futbol ahlakıyla da
anlamama imkân yok. Bir tek 'güruh bastırıyor' diye...
* Şampiyonlar Ligi'ne hazırlanan Galatasaray henüz ciddi
bir rakiple oynamadı. Bir karışıklık yaşanıyor. Bu handikap yaratır
mı?
Galatasaray, bu tarihlerde Endonezya'da çok iyi
bir turnuvadaydı. Son anda iptal edilince Fatih Terim apar topar
İtalya'daki dostları aracılığıyla Lazio ve Fiorentina maçlarını
ayarladı. Yoksa Endonezya'daki turnuva maddi, manevi çok iyi bir
turnuvaydı. İptal edilince bu sıkıntı oluştu.