'Bağıra çağıra maç anlatılmaz'
NTV'nin futbol yüzü Güntekin Onay'dan spikerlere uyarı: "Bağırıp çağırarak maç anlatma dönemi bitmeli"
En çok izlenen futbol programlarından birini Rıdvan Dilmen'le
birlikte yapıyorlar. 'NTV'nin futbol yüzü' diyebiliriz onun için.
Zaman gazetesinden Murat Tokay, adı spor camiasında hep takdirle,
saygıyla anılan Güntekin Onay'la futbolu ve hayatı konuştu.
Güntekin Onay, spor medyasında çok sevilen bir kişilik.
Seyircinin ve izleyicinin saygıyla andığı bir isim. Bunu nasıl
başardınız?
Buna izleyiciler ve okuyucular karar veriyor. 16 senedir bu işi
yapıyorum. Her zaman bilgiye inanan bir insan oldum. Hep gerçeği
aradım. Sansasyonel ve spekülatif işlere girmedim. Günü kurtarma
çabası içinde olmadım. İnsanlara ve fikirlerine saygılı oldum.
Güçlü bir altyapınız var... Bunda babanızın da payı büyük
olsa gerek..
4-5 yaşımdan beri hayatım statlarda, maçlarda, antrenman sahasında
geçti. Öğrencilik yıllarımdan itibaren de dünyanın çeşitli futbol
ülkelerinde bulundum. Bu işe çok meraklıydım.
Siz aslında Boğaziçi turizm mezunusunuz...
Bizim dönemimizde çok popülerdi turizm. Stajdan sonra benim
yapabileceğim bir iş olmadığını anladım. Kanal 6 televizyonu yeni
kurulmuştu. Şansal Büyüka ve ekibi oraya transfer olmuştu. 8-9
kişilik kaliteli bir ekip vardı. Dış haberlerle ben ilgileniyordum.
İşe başladığım ilk gün. Fenerbahçe-Sigma Olomouc maçının yayın
hakkını satın aldım. Aynı zamanda çömez bir muhabir olarak maçları
takip etmeye gidiyordum. Haber yazıyor, montaj yapıyordum. Şansal
abi büyük şans verdi. Spiker Doğan Yıldız ve Öztürk Pekin, çok emek
sarf etti.
İtalyancayı kendi kendinize öğrendiğiniz doğru
mu?
1986 yılında Işık Lisesi'nden ayrılarak İngiltere'ye gittim. 15
yaşındaydım. Londra'da öğrenciyken çok samimi bir İtalyan arkadaşım
vardı. Roberta Vakkari diye koyu bir İnter taraftarıydı. Zamanla
İtalyan arkadaş grubuyla vakit geçirmeye başladım. Çok iyi iletişim
kurdum. Onların İngilizcesi zayıftı. Böylece İtalyanca öğrenmek
durumunda kaldım. İtalyan futboluna ilgim de o dönemde başladı.
İngilizceyle birlikte derdimi anlatacak, gazeteleri takip edecek
kadar İspanyolca bilirim.
Birçok kanalda çalıştınız ama kısa sürede NTV'nin futbol
yüzü olmayı başardınız. Bunu nasıl başardınız?
Kanal 6'da, Kanal D'de çalıştım. Star'da Şampiyonlar Ligi maçlarını
anlattım, Telegol'ü sundum. 2004'te NTV'ye geldim. Fuat Akdağ
NTV'nin spor müdürü. Yakın bir arkadaşım ve frekanslarımızın uyduğu
bir isim. NTV'nin farklı bir çizgisi var, habercilikte kesinlikle
objektif. Doğrulatmadan bir haberi yayınlamıyoruz biz. Bilgiye ve
estetiğe değer veren bir kanal. Ben NTV'de çalışmadan önce de
çizgisini beğeniyordum. Kanal, başarılı olmamız için bütün
imkanları sunuyor, biz de işimizi yapıyoruz.
Rıdvan'la çok iyi bir ikili oldunuz...
Rıdvan, bu işi çok iyi bilen birisi. Türk toplumuna kendini
sevdirmiş bir spor adamı. Beşiktaşlı, Fenerbahçeli, Galatasaraylı
herkes onun görüşlerini referans alıyor. Rıdvan Dilmen'in kendini
ispat etmiş olması çok önemli. Rıdvan'la çok iyi bir uyumumuz var.
Özel hayatta da birbirimizi çok seviyoruz ve saygı duyuyoruz. İki
kişi ekrana çıkıyorsa ve birbirine değer vermiyorsa bu frekans
tutmaz.
En çok takip edilen programlardan birini yapıyorsunuz. Bu
başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Bütün futbol kurumlarına, kulüplere ve kişilere, sporculara saygı
gösteriyoruz. Benim ve Rıdvan'ın futbolu çok sevmemiz de
başarımızda bir başka etken. Bizde bilgi çok önemli. O bilgiyi de
bir fikre dönüştürebilmek önemli. Bunu yaptığımızı düşünüyorum.
Ayrıca Rıdvan'ın akıcı bir Türkçesi var. Söylemek istediğini kısa
yoldan anlatıyor. Bir ekran sıcaklığı var. İkimiz de futbolu çok
seviyoruz. Ben Brezilya liginden bir maçı gece ikide eve gittiğimiz
zaman seyrederim mesela.
Rıdvan sizin için, "Hayatımda gördüğüm en ilginç adam."
diyor. Siz Rıdvan'ı nasıl tanımlarsınız?
Çok mütevazı bir insan. Toplumun her katmanından insanla diyalog
kurabilen birisi. Kendini çok üstte görmüyor. İyi bir aileden
geliyor. Kişilik kalitesi çok yüksek. Çok tez canlı birisidir.
Kahve içmeye gidelim der gidersiniz, bir yudum içmeden hadi
kalkalım der. Hiperaktif yani biraz. Bence en büyük yeteneği,
izlediği maçın anında analizini yapabilmesi. Onu farklı kılan o.
Bir yerde bir sorun varsa hemen teşhisini koyabiliyor.
Sizi son zamanlarda daha çok programda görsek de maç da
anlatıyorsunuz. Mesleğe adım atarken kimleri
beğenirdiniz?
İlker Yasin'in akıcılığı ve temposunu beğenirdim. Öztürk Pekin'in
yorumcu ve İngiliz tarzı anlatımı, Doğan Yıldız'ın mükemmel
Türkçesini severdim. Hepsinden iyi taraflarını aldım. Almaya
çalıştım.
Peki kendi kuşağınızdan beğendiğiniz spikerler
kimler?
Ercan Taner'in heyecanını seviyorum. Ercan, bugün kötü maç anlattı
diyemezsiniz, hep iyi anlatır. Okay Karacan çok temiz maç anlatır,
rahatsızlık duymazsınız. Murat Kosova'yı, Ersin Düzen'i beğenirim.
TRT'den Yalçın, temiz maç anlatır. Ertem Şener, son dönemde yıldızı
parlayan arkadaşlardan birisi.
Siz de spikerin maçın önüne çıkmasından rahatsız olur
musunuz?
Maç anlatımı konusunda bazı şeylerin değişmesi gerektiğine
inanıyorum. Türkiye eskisi gibi değil. İnsanlar her şeyi biliyorlar
artık. Bağırtı, çağırtı, sansasyon, ağlama olmaması gerektiğini
düşünüyorum. Çok önemli bir maç anlatırken anlatımın maçın önüne
geçmemesi gerekir. Zaten maç büyükse senin onu satmana gerek yok.
Maç heyecanlı ise seyirci o heyecanı alır. Senin sadece bunu
yansıtman gerekir. Hakemin de, spikerin de maçın önüne çıkmaması
gerekir. Düzgün Türkçe, doğru vurgular, zengin bir bilgi dağarcığı
önemli olan şeyler bunlar. Farklı olmaya çalışma çabası işi
bozuyor.
Saatlerce, hatta günlerce futbol konuşulmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Yıllara varan deneyimle şunu söyleyeyim: Maç öncesini konuşmak
kadar boş bir şey yok. Rahmetli babam at yarışı oynardı. Futbolda
bahis oynamazdı. Niye oynamıyorsun diye sorduğumda, "Futbolu bilen,
futbolda her şeyin olabileceğini bilen insandır. Maçtan önce şu
şunu yener diyorsa o futbolu bilmiyordur" derdi. Milyon
bilinmeyenli bir denklemdir futbol. Hayat gibidir. Adaletsizdir.
Her zaman güçlü kazanamaz. Futbol da hayat gibi olduğu için
seviyoruz. Çok bilinmeyenli bir denklem olduğu için popüler bir
spor. Maç öncesi yapılacak program 15 dakikayı geçmemeli. Maçta
topun oyunda kaldığı süre 50 dakikayı geçmez. Biz program yapıyoruz
iki saat. Her dakikanın analizini yapsan bile iki saat sürmez.
Günlerce programlar yapılıyor. İstatistikler veriliyor. Bu işin
içinde birisi olarak bile bana bu kadar futbol konuşmak saçma
geliyor.
Unutamadığınız maçlar hangileri?
Beşiktaş'ın Barcelona'yı 3-0 yendiği maç önemli bir maçtır.
Galatasaray'ın Milan'la 2-2 kaldığı Şampiyonlar Ligi maçı. 24
yaşında İsveç-Türkiye maçı anlatmıştım karlı bir havada. Milli
Takım, Avrupa Şampiyonası vizesi almıştı. 2-2 berabere kalıp 96
Avrupa Şampiyonası'na katılmıştı.
Hangi futbolcuları beğenirsiniz? Maç anlatırken keyif
aldığınız oyuncular kimler?
Messi'yi çok beğenirim. İbrahimoviç, beklenmedik bir anda maçın
rengini değiştirebilecek bir oyuncu. Yıldız oyuncuları anlatmak
başkadır. Bizim ligde ise ne kadar eleştirsek de Alex farklı bir
oyuncu. Oyunun seyrini, rengini, gidişatını değiştirecek zekaya ve
tekniğe sahip. Gatalatasaraylı Arda. Yeni gelmiş Elano, Kewell...
Beşiktaş'ta Yusuf, Tello. Ankaragücü'nde oynayan Ceyhun...
Siz spor yapıyor musunuz peki?
Ben haftada altı gün spor yaparım. Basketbolu çok severim. Beyzbol
dahil bütün spor dallarını takip ederim. Bugün bilgiye ulaşmak
artık çok kolay. İnternetten bir tıkla anında bilgiye
ulaşıyorsunuz. Eskiden bir spor dergisi almak için Arnavutköy'den
Taksim'e giderdim. Bilgiye ulaşmak zordu. Bizim gibi insanlar
eskiden daha değerliydi. Bir konu hakkında hiç bilgi sahibi olmayan
bir insan yarım saatlik bir hazırlıkla sizin sahip olduğunuz
bilgiye sahip olabilir.
Eşiniz futbolu seviyor mu?
Eşim futbolu çok sevmez. Takip eder. Kendisi zaten NTV Spor'da dış
haberler müdürü. Sporun içinde. Daha çok dış dünyadaki sporla
ilgili. Motor sporları yorumcusu aynı zamanda. Kaliteli bir maç
olduğu zaman seyreder.
Futbol dışında hayatınızda neler var?
Sinemayı çok severim, geniş bir film arşivim var. Kitap okumaya
eskiden daha çok vaktim vardı. Tarih, felsefe ve sosyolojiye
meraklıyım. Eşimle seyahat etmeyi çok severim. Çocuk olunca biraz
durakladık ama yine gezmeye çalışıyoruz.
Spor yazarlarından kimleri beğenerek
okursunuz?
İbrahim Altınsay'ın bakış açısını beğenirim. Kemal Dinçer'i okurum.
Kaliteli bir insan. Ercan Güven'in önemli bir yazar olduğunu
düşünürüm. Atilla Gökçe, önemli bir spor adamıdır. Gerçek bir spor
yazarı.
Yorumcu olarak...
Ömer Üründül'ün fikirlerine değer veririm. Bu işe kafa yorar çünkü.
Bilgin Gökberk, enteresan bir kişiliğe sahip, onu beğenirim.