Beni Daum ve Zico harcadı
Kimine göre Fenerbahçe değirmeninin yeterince şans vermeyerek öğüttüğü bir yetenek Olcan Adın'dan ilginç sözler...
Alex De Souza “Ona baktığımda kendi gençliğimi görüyorum” demişti Olcan için...
Kimine göre Fenerbahçe değirmeninin yeterince şans vermeyerek
öğüttüğü, değerini bulamamış bir yetenek, kimine göre kendi
hatalarının kurbanı olan tecrübesiz bir genç... İşte “En büyük
hatam sezonun ilk maçında Zico’ya, -ben başka takıma gitmek
istiyorum-” demekti, diyen Olcan ile gerçekleştirdiğimiz
söyleşi...
Futbolla ne zaman nasıl tanıştın?
Benim babamlar 4 kardeş ve hepsi de spor camiasının içindeydi. En küçük amcam Balıkesirspor 2. ligdeyken Balıkesir’de oynadı. Diğer amcam Almanya’da genç futbolculara futbol öğretti. Babam bir zamanlar futbol oynadı. Ben de futbolcu ailede yetiştim. 8 yaşında başlamıştım ilk olarak futbola. 16 yaşında Kartalspor benim yaşadığım Altınoluk’a kamp yapmaya gelmişti sezon başında. O zaman da çok sevdiğim Ersun hocam vardı. Oraya ben denenmeye gittim ilk idmanda Ersun hocam dedi ki aileme ‘Artık Olcan için her şey bende. Siz merak etmeyin’. 16 yaşında Kartalspor’a gittim, 17 yaşında da Fenerbahçe’ye transfer olmuştum.
Gaziantepspor’a geçen sezon başında Fenerbahçe’den transfer oldun ve çok fazla forma şansı bulamadın. Fakat bu sezon gerek hocanın gerekse de taraftarların senden beklentileri oldukça yüksek…
Geçen sene benim açımdan gerçekten de şanssız bir dönemdi, çünkü çok az forma şansı bulmuştum. Yeni hocamızın gelmesiyle daha fazla oynama fırsatı yakaladım. Bu fırsatı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Umarım bundan sonra daha fazla maçta forma giyebilirim.
Fenerbahçe gibi bir takımda oynamak için iyi futbolcu olmak yeterli mi. Yoksa belli gruplara, lobilere, yönetime yakın olmak mı gerekiyor?
Orada kim iyiyse ona her zaman şans gelir bence.
Fenerbahçe’nin şampiyonluk yaşadığı 100. yıl kadrosundaydın ve gelecek vaat eden en yetenekli genç futbolcularından biri olarak gösteriliyordun. Sen neden şans bulamadın o halde?
Ben Fenerbahçe’de oynarken hem Daum ile hem de Zico ile çalışmıştım. Daum zamanında fazla şans bulamadım ama Zico geldiğinde kısmen de olsa oynama fırsatı buldum. Fenerbahçe gerçekten çok büyük bir camia ve büyük hedefleri olan bir kulüp. Orada her genç futbolcu oynamadığı sürece çok büyük sıkıntılar yaşar. Çok az şans veriliyordu çünkü o sıralar. Öyle büyük bir camiada oynarken hem çok üst düzey bir futbolcu olmanız gerekir hem de Anadolu kulübünde oynayıp çok kuvvetli bir şekilde isminizin her zaman ön planda olduğu bir şekilde giderseniz bence şans bulabilirsiniz.
Demek iyi olmak her zaman yetmiyormuş. Hatta Alex senin için “Olcan’ı gördüğüm zaman gençliğimi hatırlıyorum” bile demiş…
Evet ben orada oynadığım sıralar Alex, “Onda gençliğimi görüyorum” demişti. Alex gibi kendini tüm dünyaya kabul ettirmiş, tecrübeli ve yetenekli bir futbolcudan bu sözleri duymak da benim için büyük bir mutluluktu.
Her zaman Anadolu’dan İstanbul’a giden futbolcuların
kendilerine dikkat etmesi gerektiği aksi takdirde silinip gideceği
konuşulur. Sen de Fenerbahçe’den bir Anadolu takımına transfer
oldun. Aynı durum tam tersi için de geçerli midir? Herhangi bir
uyum sorunu yaşadın mı?
Böyle bir uyum sorunu yaşamadım ben çünkü yıllardır aynı ligde mücadele ediyorum. Gerek buradaki arkadaşlar olsun gerekse de takım içinde daha önceden tanıdığım arkadaşlarım olsun bana sahip çıkıyorlar. Eskilerden kalan bir sözdür o ‘İstanbul’a giden futbolcular kendilerini bozuyorlar’ diye. Ama bence profesyonel bir futbolcu için geçerli değildir bu. Futbolcu kendine bakmasını bilir, yaşantısına dikkat eder. Kendi adıma konuşacak olursam beni pek etkilemiyor.
Türkiye Ligi’ndeki yabancı futbolcu kontenjanının Türk futbolcularının, özellikle de genç futbolcuların önünü kapadığı fikrine katılıyor musun? Bu durumdan birçok genç futbolcu şikayetçi çünkü…
Bu söylediklerinize kısmen katılıyorum tabiî ki ama her ikisinin de olması gerekir diye düşünüyorum. Yabancı futbolcuların gerek tecrübelerini aktarabilmeleri gerekse de ligimize getirdiği renk ve dışarıda yarattığı imaj açısından olmaları gerektiğine inanıyorum. Bir yandan da genç futbolcuların da daha fazla oynaması gerektiğine inanıyorum. O konuda biraz sıkıntı oluyor çünkü yabancı futbolculara gerçekten de ülkemizde daha fazla önem veriliyor. İkisi de olmazsa olmaz ama yabancı futbolcu sayısı gerçekten fazla. Daha az olması Türk futbolcuların özellikle de genç futbolcuların önünü açacaktır.
Bir spor yazarı senin hakkında “Olcan Adın geleceğin yıldızı ya da kaybolacağı günü beklediğimiz bir yıldız adayı” tabirini kullanmıştı… Ve dönüp iki buçuk yıl sonra bu yazısına gelen olumlu yorumlara dayanarak “Beni en çok şaşırtan yazım” ifadelerini kullandı. Yeteneğin hakkında herkes hemfikirken sen olman gerektiğin yerde olduğuna inanıyor musun?
Bence ben şu anda olmam gerektiği yerde değilim. Çünkü Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra çok zor bir süreç yaşadım. Daha sonra buraya geldim, tabi ki her futbolcunun isteği oynamaktır, oynamadığı her an geriye gider. Geçen sene bunun sıkıntısını yaşadım. Ve şu an bence olmam gereken yerde Gaziantepspor’dayım. Ama tabi ki daha iyi yerlerde de olabilirdim.
Muhakkak ki bugüne kadar yaşadığın olayların muhasebesini yapıyorsundur. “Şunu yapmasaydım daha iyi yerlerde olabilirdim” dediğin bir şey var mı?
Evet var. Fenerbahçe’deyken daha sezonun ilk günü Zico’ya ‘Ben başka takıma gitmek istiyorum’ demiştim. Onu hiç demeseydim benim için daha iyi olurdu. Keşke demeseydim, daha sezonun ilk günüydü.
En çok hangi futbolcuyla oynamak seni heyecanlandırırdı?
Zinedine Zidane’la aynı takımda oynamak beni hem çok mutlu ederdi hem de oldukça heyecanlandırırdı.
Bir futbolcunun psikolojisini neler bozar?
Bu çok zor bir soru… Bir futbolcunun yaşayabileceği belki en büyük korku sakatlık, takıma girememek gibi şeylerdir. Ama ben kendi adıma konuşayım bana göre ailemin yaşayacağı bir sıkıntı benim gerçekten de psikolojimi bozar. Benim için önemli olan ailemdir.
Kendini bir futbolcu olarak eleştirdiğin yönlerin var mı?
Eksikliklerim tabi ki vardır ama bugüne kadar hiç düşünmemiştim. Her zaman çok daha fazla koşmam gerektiği söylenir. Çok rahat bir mevkide oynadığım için zaman zaman o eksikliğim ön plana çıkıyor. Koşma açısından, kondisyon açısından biraz da kuvvet açısından sıkıntı yaşayabiliyorum.
‘Üç büyükler’ tanımlaması sana göre futbola zarar veriyor mu?
Bence zarar vermiyor çünkü onlar bizi Avrupa’da en iyi şekilde temsil eden üç tane büyük takım. Türkiye’nin de belli bir puan seviyesine gelmesi ve Türk futbolunun gelişebilmesi için o üç büyük takımın Avrupa kupalarında olsun, Şampiyonlar liginde olsun iyi yerlere gelmeleri gerek diye düşünüyorum. Anadolu takımlarına ise faydası var. İyi oyuncularını üç büyüklere yüksek paralara satarak ayakta duruyorlar. Ayrıca üç büyükleri geçmeye çalışmak gibi bir hedefleri var. Hedefi olanlar başarılı olur bence.
Anadolu’da birçok başarılı takım var. Sivas geçtiğimiz sezon şampiyonluğu bayağı bir zorladı ama yine de olmadı. Türkiye liginden beşinci şampiyon neden çıkmıyor dersin?
Bence bunun ilk sebebi Anadolu kulüplerinin transfer bütçeleriyle alakalı. Üç büyüklerle aralarında gerçekten de çok büyük fark var. Gerek kulüp bütçeleri olsun, gerek kulüp yapısı olsun gerekse de tesisler ve imkanlar açısından olsun çok büyük farklar var. Anadolu takımlarının üç büyük takımı her açıdan baktığınızda yakalamaları çok zor görünüyor. Sivas bunu yakalamaya çalıştı ama onların da gücü bir yere kadar. Bence, Anadolu’dan şampiyon çıkması çok zor.
Bir teknik direktöre ‘Takıma teknik direktörün katkısı ne kadar’ diye sorduğunuzda ‘Çok fazla’ cevabı alabiliyorken bir futbolcudan aldığınız cevap çok daha farklı olabiliyor. Sana göre nedir bu oran nedir, ya da takımın başarısında hangi faktör daha önemli?
Bence takımın başarısını etkileyen en önemli faktör takım içindeki arkadaşlıktır, dostluktur. Tabi ki teknik direktörün takıma katkıları da çok fazladır. Çünkü sizi hazır hale o getiriyor, sezon boyunca bütün eksikliğiniz, takım içinde gelişen olumsuz şeyler hoca tarafından görülüyor ve onun tarafından olaya el konuluyor. Rakipleri o izliyor ve stratejileri belirliyor. Bence hocanın payı futbolcunun payı kadar yüksektir.
Orta sahada görev yapıyorsun. Zaman zaman hocalar gerek kadro yetersizliğinden gerekse de oyun sisteminden dolayı futbolcuları değişik mevkilerde oynatabiliyorlar. Bu noktada ‘Görev adamıyım’ diyebilir misin?
Tabiî ki de uzun süre orta sahada oynadım, Kartalspor’da başladım, Balıkesirspor’da ve Fenerbahçe’de… Bazı zamanlarda oynadığım mevki değişti. Milli takımda bazı zamanlarda sol bek oynadığım da oldu. Oynadığım mevkilerde ilk başlarda sıkıntılar yaşasam bile zaman geçtikçe o mevkide de oynamayı öğrendikçe sıkıntı çekmedim. Görev adamıyım demeyim de nerede görev verilirse elimden geleni en iyi şekilde yapmaya çalışırım.
Senin bir de milli takım tecrüben var…
65 kez genç milli takımın U19, U18, U17 gibi çeşitli kademelerinde oynadım. Dünya Kupası’nda, Avrupa Şampiyonası’nda oynadım. İlk milli takıma Kartalspor’da oynarken gitmiştim. İlk o zaman Mısır kampımız vardı oraya katılmıştım. Fenerbahçe’ye transfer olduktan sonra da neredeyse iki haftada bir milli takıma gidiyordum.
İsmail Köybaşı Beşiktaş’a transfer oldu ve daha ilk maçından sonra A Milli Takıma çağrıldı. Oysa İsmail Gaziantep’de de aynı İsmail’di. Sence bu adil mi? Gaziantepspor’da oynarken milli takıma çağrılma şansın olduğunu düşünüyor musun?
İsmail bildiğim kadarıyla genç milli takımda oynuyordu. Ama tabi
bu kademe kademe yükselecek. Gaziantepspor’dan Beşiktaş’a transfer
olduktan sonra önünde Ümit Milli ve A Milli var. Bence İsmail
Beşiktaş’a transfer olmasaydı Gaziantepspor’dan da milli takıma
çağırılırdı.
Ben de oynadığım sürece ve Fatih hocamız da beni yeterli bulduğu
sürece milli takımda oynamayı her zaman isterim.
Futbolda senin için zirve neresidir?
Şu andaki en büyük hayalim A Milli takımda oynamak. Milli takımın tüm kademelerinde oynadım, Ümit Milli’de olsun Genç Millilerin hepsinde olsun oynadım. Öncelikli hedefim ve en büyük hayalim A Milli takımda oynamak.
Bir takımı başarıya götüren faktörler…
Bir takımın olmazsa olmazlarından birisi taraftarlardır. Bana sorarsanız boş tribünlere mi yoksa dolu tribünlere mi oynamak daha güzel? Cevap bellidir. Mesela sezonun ilk maçındaki Galatasaray maçındaki atmosfer mükemmeldi. İnsan keyif alıyor dolu tribünlere oynarken. Tabi ki taraftarın payı çok büyüktür bir takımın başarısında. Ama bence bir takımın başarısındaki en önemli faktör ‘arkadaşlıktır’.
Bütün hayatın futboldan ibaret midir? Neler yaparsın futbol dışında?
Evet bütün hayatım tesislerde geçiyor dersek abartmamış oluruz. Çok az dışarı çıkarım. Çıktığım zaman da arkadaşlarımla bir araya gelip yemek yiyip, sohbet etmek hoşuma gider.
Peki ya ailenden bahsedecek
olursan…
Ailem Balıkesirli ve orada yaşıyorlar. Bir kardeşim var, o da
futbolcu. Balıkesir PAF takımında futbol oynuyor. Ben 16
yaşındayken ayrıldım ailemden. Onları özlüyorum ama artık pek bir
zorluk çekmiyorum eskisi gibi.
Bayan kontenjanından bir soru sormak istiyorum. Fazla kilolarını nasıl verdin? Fenerbahçe’den geldiğinde oldukça kiloluydun. Bu sezon ise gayet formda görünüyorsun...
Geçen sene yaşadığım sıkıntıları biliyorsunuz. Oynama fırsatı bulamıyorsunuz, sadece idman yapmak zorunda kalıyorsunuz. Maç yaptıkça insan ister istemez forma kavuşuyor. Her hafta 90 dakika mücadele etmek insanı fiziki açıdan gerçekten çok yoruyor, bu da formda kılıyor. Geçen sene ben çok az oynama şansı bulduğum için belli zamanlarda da sıkıntı yaşadığım için almıştım kiloları. Ama şu an öyle bir sorunum kalmadı. Sıkıntılarla birlikte kilolar da gitti yani.
Fenere karşı bir kırgınlık var mı içinde? Haksızlık yapıldığını düşünüyor musun sana?
Fenere karşı bir kırgınlık yok içimde ama haksızlık derseniz daha fazla forma şansı bulamamak diyebilirim. Daha çok oynamak isterdim ama hiçbir kırgınlığım yok. Beni Olcan Adın yapan Fenerbahçe spor kulübüdür.
Bu sezon başta da belirttiğimiz gibi çok formdasın. İstanbul’dan Fenerbahçe dışında bir kulüpten teklif gelse gider misin?
Tabi hiç düşünmem bile. Gaziantepspor’un menfaatleri çok önemli. Onlara da bir faydam dokunsun isterim.