Beşiktaş ile ilgili yapılan yorumlar

Beşiktaş 3 puanı Kratochvil’in kendi kalesine attığı golle bulurken spor yazarları sonuca iyimser bakmıyor. İşte bazı yorumlar...

İşte Beşiktaş-Denizlispor karşılaşması için spor yazarlarının yorumları:

Güven Taner (Star): Yusuf'la da Olmadı

Taraftar maç öncesi Yusuf'a, ‘Bu forma herkese nasip olmaz!' diye seslendi. Dedikleri açıktı. Yusuf'un dikkatini çekiyorlardı. Ancak söylem, farklı bir gerçeği de anımsattı. O formanın kimlere kimlere nasip olduğunu!

Demirören döneminde 52 adam getirildi. Aralarında, daha getirildikleri haftada gönderilmesi düşünülenler oldu! Hadi şu an o yarayı deşmeyelim. Beklenmeyen uygulamaların adamı Mustafa Denizli bu kez bekleneni yaptı ve Holosko ile Nobre'yi çift forvet oynatıp, Yusuf'u arkalarına koydu. Yusuf'un arkasındaki üçlüde Sivok, Serdar Özkan ve Tello vardı. Sivok ile Zapo zaman zaman görevlerini değişerek oynadılar.

Beşiktaş hızlı ve sert oyuna giren Denizlispor karşısında biraz bocaladı, ama çok geçmeden oyunu yönlendirmeye başladı. Yusuf'u merak eden çoktur. Futbolculuğun sonbaharındaki bu oyuncudan, Denizli'de, Bursa'da oynadığından farklı bir üretim ummak yanılgı olur. Yusuf öncesinde ne ise, dün de o idi. Top ona geldiğinde, top da, iki takım da dinlenme olanağı buldu!

Denizli'nin, 2. yarıya S.Özkan'ın yerine Cisse'yi alarak girmesi, rakibe avantaj oldu. S.Özkan iyi top kullanmıyordu, ama rakibi rahatsız eden koşular yapıyordu. Cisse'nin yavaşlığı, ilk yarıdaki temponun Nobre, Holosko ve Tello'yu yorması Beşiktaş'a oyunu yönlendirme üstünlüğünü kaybettirdi. Bu durum Beşiktaş yöneticilerine artık son mesajdı. Savaşçı, hızlı bir orta alan oyuncusu bulmalıydılar.

Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Sağlam 3 Puan

Beşiktaş, 18-28. dakikalar arasında müthiş tempo yaptı. Bu süre içerisinde önce Nobre, gol sinyali verdi. Kafa vuruşu kalecinin elinde kaldı. Sonra Holosko sahneye çıktı, deparı patlattı, şutu rakipten sekti. 28'de Nobre arkadan zorlayınca Roman Kratochvil, kötü vuruş yapmak zorunda kaldı. Beşiktaş'ta hangi oyuncu golü atacak diye bekliyorduk, Kratochvil hepimizi yanılttı.

İlk yarının tamamında Denizlispor'un etkinliği yoktu. Tek gol umutları duran toplardı. Bu anlarda Kratochvil ve Couto da ileri çıkıyordu. Beşiktaş, Denizlispor'a bu atışlarda da hayat hakkı tanımadı.

eşiktaş, defansını garantiye almıştı ama bir gözü de karşı kaledeydi. Yusuf, 57 ve 64. dakikalarda Cisse ve Nobre'ye iki gol pası attı. İkisinin de vuruşları kötüydü. Holosko da 73'te 3 metreden kaleciye nişanladı. 72 dakika sahada kalan Yusuf, 3 gol girişiminde bulundu. Henüz ilk maçı, daha ne olacak.

10 kişi kalan Beşiktaş, artık sadece maçı tek golle kapatma düşüncesi içerisine girmişti. Bir kaza golüne kurban gitmek istemiyordu. Bu yönde de son derece dikkatliydi. Kalesinin önüne adeta duvar ördü. Cisse, atılan Zapatocny'nin yerine geçti, Uğur İnceman da orta alanın göbeğine geldi. Denizlispor, tüm çabası ve iyi niyetine karşın skoru değiştirecek kapasitede değildi. Maçı pozisyona girmeden tamamladı. Aslında Beşiktaş da buna izin vermedi. Çok iyi defans yaptı, 3 puanı hiç riske atmadı.

Vedat Okyar (Vatan): Dereli Saz Çalsın!

Mustafa, şampiyonluk için hem seyredenlere, hem oynayanlara yeşil ışık yakıyor. Dünkü maç kazanılmazsa olmaz cinsindendi, kazanıldı. Mustafa'nın hesabını kitabını bilemem. Benim tuttuğum bakkal hesabı var. İlk 5 maç için 15 puan olursa Beşiktaş zirvenin içinde kalır diyorum. Dün ilki geçildi. Belki de Beşiktaş bu sezon hiç sıkıntıya düşlediği bir geceyi yaşadı. Skor daha da fazla olabilirdi. Ama Denizli'nin galibiyeti veya beraberliği olmazdı. Tamamen tek taraflı bir oyun oldu.

Beşiktaş'ın 15 ile 30. dakika arasında oyuna getirdiği bir tempo var, onu çoğalttığı zaman bayağı iş görürler. O aralar gol geliyorum diye bağırıyordu, Beşiktaş'ın oyuncusu değil de, rakibin oyuncusu attı. Gol için Nobre'ye ayrı bir paragraf açmak istiyorum.

Beşiktaş'ta en büyük kaos kolay kart görme kaosu. Bunda hakemlerin de payı var. Ben Dereli'yi geçen hafta sonu bir spor programında saz çalarken seyrettim. Çok güzel saz çalıyor. Ama iyi düdük üflemiyor. Dün akşamki oyunda her iki taraf için de gösterdiği kartların yarısı yanlış kart. Bu ceza kartı be kardeşim. Sen hediye kartı gibi kullanıyorsun.

Denizli takımı bu ligin mütevazı takımlarından birisi. Güçleri yetmedi. Böyle oynayarak puan da çıkmazdı. Yalnız gözüme çarpan, Denizli'de Feridun diye bir kardeş var. Ben böyle bir futbolcu görmedim. Her topu ya taca, ya kornere attı. Ya güzel kardeş; top senin takımında kalırsa bir şeyler olur. Senin gibi 2 arkadaşın daha olsa, her maç 10 gol yersiniz.

Atıf Keçeci (Zaman): Beşiktaş, 26. Haftaya Yaklaşıyor!

Beşiktaş seyircisini Yusuf Şimşek de heyecanlandırmamış olacak ki maça rağbet yoktu. Mustafa Denizli oyun anlayışı olarak 4'lü defans, ön liberolu sistemi benimsemişti. Yusuf Şimşek ilk defa 11'de sahadaydı. Orta saha organizasyonu görevini alışılmış haliyle sergiledi. İlk yarıda arkadaşlarına pozisyon hazırlayacak uzun ve koşu yollarına pas atmada üretken olamadı.

İlk ciddi pozisyon sayılabilecek 19'da, kenar ortasına Nobre'nin kafa vuruşunda topu kaleci Cenk başarı ile çelince takımını yenik duruma düşmekten kurtardı. Oyunun ev sahibi takımın kontrolüne girdiği 25'ten sonraki dakikalarda Beşiktaş'ın yardımına Roman Kratochvil yetişti ve kendi kalesi önündeki vuruşu gol olarak tabelaya yansıdı. Yenik duruma düşüş Horoz'ları oyun disiplininden uzaklaştırmayınca oyundaki hareketlilik tribünlerin uykusunu açtı.

77'de de Zapo rakibine sert girince hakem Selçuk Dereli tarafından sarı kartla cezalandırıldı. Ancak Çek futbolcu konuşunca kartın rengi kırmızıya döndü. Profesyonellik anlayışına ters bir davranış Beşiktaş'ı 10 kişi bıraktı. Aynı hareketi daha önceki dakikalarda yapmış olsaydı sonuç daha acı olabilirdi. Bunu iyi değerlendirmesi gerekirdi. Beşiktaş dün geceyi rakibin hediyesi golle kazandı. Bu sonuçla birlikte Mustafa Denizli'nin hedef olarak belirlediği 26'ncı hafta sendromuna bir maç daha yaklaşmış oldu!

Sinan Vardar (Takvim): Kayıpsız Başlangıç

İmzayı atmış, kontratını uzatmış, ilk alındığı dönem bonservis ücreti Ülker tarafından ödenmiş Delgado'ya tekrardan 7 milyon 750 bin dolar ödenmesi ve ücretin tüm Denizlispor'un maliyeti olması seyirciyi pek ilgilendirmiyor ve haksız da değiller! Beşiktaş'ın şampiyonluktaki ve kupadaki iddiası devam ediyor. Böyle olunca seyirciden de destek tam. Kulübede alt yapıdan gelen bir tek futbolcu olmadığı için mecburiyetten üçüncü kaleci Korcan ve gitmeleri için harıl harıl takım aranan Cisse ve Seric de kadroda.

Beşiktaş oyuna istekli başladı. Nobre, Holosko ve Tello üstün bir gayret içindeydi. Siyah-Beyazlılar, rakibinin üzerinde müthiş bir baskı kurunca Denizlispor'un gardı da iyice düştü. 27. dakikada Kratochvil ters bir vuruşla kendi kalesine golü atınca Denizlispor iyice dağıldı. İlk yarı boyunca Beşiktaş'ın fizik kondisyonunu ve maça asılma arzularını beğendim.

Dakikalar ilerledikçe Cisse sapır sapır dökülürken Yusuf en azından Delgado'dan daha iyi bir oyun kurucu olduğunu gösterdi. Kanatlarda Rodrigo Tello ve Ekrem Dağ, Beşiktaş'ın geleceğine zenginlik katarken Ümit Kayıhan, 1988 doğumlu iki oyuncuyu sahaya sürerek sempatimi kazandı.

Siyah-Beyazlılar, son 10 dakikasını defansta Zapotocny gibi etkili bir silahının kırmızı kart görmesiyle bir kişi eksik kaldığı maçı kazanarak ligin ikinci yarısına kayıpsız başlamasını bildi.

Basri Baykoç (Fanatik): Tamamen Duygusal

Cisse istediği kadar, isteksiz ya da formsuz olsun, kadroda varolduğu sürece oynamalı. Çünkü o bir merkez oyuncu. Oynamadığında, Beşiktaş'taki oyunun bir çıkış noktası yok. Mustafa Denizli'nin ikinci yarıya başlarken bunu fark etmesi çok önemli değil. Cisse'sizliği denemesi bile vahim hata. İkinci yanlış da Ekrem Dağ. Beşiktaş'ı geçmiş 10 maçlık periyotta, hücumda ileri taşıyan oyuncuların başında geliyordu.

Sadece Nobre, her zamanki çalışkanlığı ve özverisiyle Beşiktaş'ın mücadele anlamında, yegane ismi oldu.

İkinci yarı değişikliklerinde de Cisse'nin takımı nispeten toparlayışının dışında, olumlu seyreden bir şey olmadı. Tello'nun sola geçişi, Uğur'un orta alana takviyesi hücum anlamında Siyah-Beyazlılar'a herhangi bir artı kazandırmadı. Zapotocny atılınca, tribünlerle beraber Beşiktaş da gerginleşti. Kazandığı tek sayıyı korumaya soyundu.

Mustafa Denizli, yine futbolun realitelerinden uzaklarda bir anlayıştaydı. Beşiktaş, oyunun hiçbir bölümünde organizasyon, takım savunması, hücumda çoğalma anlamında güven vermedi. Kazandı ama, o sayı bile kendine ait değildi.

Selçuk Dereli, kırmızı kart hariç işgüzarlıktaki bütün ihtişamı ile gecenin en başarılı ismiydi belki de.

İlker Ateş (Fotomaç): Maceraya Son

Beşiktaş öyle aman aman rakip kaleyi kuşattığı, inanılmaz goller kaçırdığı muhteşem bir futbol oynamadı. Ancak ikinci yarının bu ilk maçında sürekli rakip kaleyi düşünen ve yüksek tempoda oynamaya çalışan bir Beşiktaş vardı. Maçın tamamında iki taraf da adam markajına başvurmaktan kaçındığı için ortaya temiz bir futbol çıktı. Karşılaşmanın tamamına bakıldığı zaman Beşiktaş'ın Nobre ile kaçırdığı net bir gol fırsatı var. Onun dışında pozisyondan çok kaleyi tutsa gol olabilecek Nobre ve Holosko ağırlıklı şutlar var. Beşiktaş ilk kez Denizli maçında çok kişiye garip gelen üçlü defans, üçlü forvet gibi fantezilere girmedi.

ikinci yarıda kimseye sempatik gelmeyen Cisse'ye yerini kaptırdı. 90 dakikanın tamamında Beşiktaş'ın rakibine tek pozisyon vermemesi ise en büyük artısıydı. Yusuf'a gelince... Beşiktaş formasıyla ilk kez İnönü'ye çıktı. Oyunda kaldığı süre içinde zaman zaman top kayıplarına rağmen son derece iyi niyetle oynadı. Delgado'nun bir maçtaki kayıp top ortalamasıyla kıyaslandığı zaman Yusuf'un bu yöndeki hataları çok da fazla dikkat çekmedi. Belli ki Beşiktaş orta sahasına ilerleyen haftalarda renk getirecek. Selçuk Dereli'yi çok beğenirim. Ne var ki Serdar Özkan'a gözünün önünde yapılan sarı kartlık faulu görmedi. Ayrıca Zapo'ya gösterdiği kartın rengi sarı olmalıydı. Neyse beyaz bir sayfa açıldığına göre hakemlere yüklendiğimiz bir maç olmasın!

Günün Önemli Haberleri