Bilic'ten Hamzaoğlu'na büyük övgü
West Ham'ın başında Premier Lig devlerini tek tek dize getiren Bilic, Chelsea zaferi sonrasında Fanatik gazetesine açıklamalarda bulundu.
“Beşiktaş’ın başındayken İngiliz takımları
karşısında aldığım başarılı sonuçlar kariyerimi direkt etkiledi. Bu
nedenle West Ham beni istedi”
“2 yılda 8 derbiden birinden bile galip
ayrılamamamız şanssızlığa bağlanamaz. Bunun nedenini hâlâ
düşünüyorum ama bulamıyorum”
“Oğuzhan Özyakup bana göre Türkiye’nin en iyi, en
yetenekli futbolcusu. Mesut Özil’e bakınız, fiziği Oğuzhan’la tıpa
tıp aynı”
“Şu an Beşiktaş’ı izlerken gerçekten keyif
alıyorum. Mutlu oluyorum. Beşiktaş’ın şampiyon olmasını
istiyorum”
Türkiye’ye geldiğinde “Tam da Beşiktaş’a göre bir hoca”
denildi ama 8 derbinin birini dahi kazanamayınca
acımasızca eleştirip gönderildi. Tıpkı birçok dünyaca ünlü teknik
adamın değerini bilmeyip, kendi ülkelerine
‘postaladığımız’ gibi. Gerçi Beşiktaş camiası O’nu
çok sevmişti, oynattığı futbol takdir görüyordu ama Türkiye’de
takdirden daha önemli olan tabii ki şampiyonluktu. Bu güzel adam,
şimdilerde Ada’da henüz ilk haftalarda gönüllerde taht kurdu,
tarihe geçti. Yüz milyonluk bütçeli devlere kök söktürüyor.
Arsenal, Manchester City, Liverpool ve son olarak da Chelsea’den
3 puanı koparan West Ham’ın teknik patronu Slaven Bilic’ten
bahsediyoruz tabii ki de! Güzel Adam, iyi insan, futbolu biliyor ve
bütün samimiyetiyle dışarıya yansıtıyor.
Chelsea maçı sonrası misafir
etti
Fanatik gazetesi, West Ham-Chelsea maçında kendisine misafir oldu.
İşte keyifle okuyacağınız, Bilic’in samimi açıklamaları...
‘Beşiktaş bana yardımcı
oldu’
“İtiraf etmeliyim ki, Beşiktaş benim İngiltere Premier Lig’de
çalışmamda yardımcı oldu. Çünkü Arsenal, Tottenham ve özellikle
Liverpool karşısında aldığımız muhteşem galibiyet Ada’nın dikkatini
çekti. İngiliz futbol otoriteleri bu maçlarda takımımın oynadığı
futbola hayran kaldı. Londra’da Tottenham’a karşı gösterdiğimiz
performans ayakta alkışlandı. Bu nedenle West Ham beni istedi.
Zaten burada bir futbol kariyerim vardı ama Beşiktaş’ın katkısı çok
oldu. Benim ve takımımın performansı burada etkili oldu.
Futbolcularımla o dönemde gurur duymuştum, hâlâ onları seviyorum ve
onlarla ilişkimi kesmedim.”
‘Şampiyonluk detayda
gizli’
“Bu derbi meselesi tabii ki hâlâ içimde bir ukte olarak kaldı.
Belki derbi kazanmış olsaydım şampiyon olacaktık. Ben dürüst bir
insanım. 2 yılda 8 derbiden birinde bile galip ayrılamamamız
şanssızlığa bağlanamaz. Bunu açık yüreklilikle itiraf ediyorum. Ama
bunun bir detayı var. O maçların tamamına teker teker baktığımızda
gerçekten de şanssız olduğumuzu anlayanlar bana hak verir. Kritik
maçlarda hep 10 kişi kaldık. Fener maçında 45 dakika 10 kişi
oynadık. Galatasaray maçında Veli atıldı. Siz kolay mı
zannediyorsunuz derbide 10 kişiyle mücadele etmeyi? Belki bunlar
detay ama her derbide gelip bizi buldu.”
‘Olimpiyat’ta
aceleciydik’
“Son Fenerbahçe karşılaşmasında inanılmaz üstünlük kurduk, rakibi
adeta boğduk ama son dakikada Sow’la golü buldu rakip. Konya
maçında Jones’a verilmeyen penaltı belki de kırılma anı oldu. İşte
bunlar beni derinden etkiledi. Derbilerde hep iyi oynadık ama hep
de biz zarar gördük. Kendi sahamızda oynadığımız derbilerde ise,
yani Olimpiyat Stadı’ndaki maçlarda da çok aceleci ve
heyecanlıydık. Bir türlü istediğimiz oyunu ortaya koyamadık. Bunun
nedenini hâlâ düşünüyorum ama bulamıyorum...”
‘Hamza’nın soğukkanlılığına
bayılıyorum’
“Türkiye’de son yıllarda genç teknik adamların büyük aşama
kaydettiğini düşünüyorum. Gerçekten bu isimlerin başarılı olduğunu
düşünüyorum. Mesela Ersun Yanal’ın çalışma felsefesine hayrandım
Beşiktaş’ta çalıştığım dönemde. Pozitif futbolu benimsiyordu ve
inanılmaz bir birikimi vardı. Tolunay Kafkas’ın hırsına mesela
hayrandım. Kazanmak için herşeyi deniyordu. Ertuğrul Sağlam’ın
oynattığı futbolu da beğeniyordum. Bir dikkat ettiğim konu da
kamuoyuna futbolu, yani kendi oynattıkları futbolu daha iyi
anlatabilmek için inanılmaz çaba sarf ediyorlardı. Yani futbolla
yatıp futbolla kalkıyorlardı. Futbolu çok ciddiye alıyorlar. En
sevdiğim hocaların başında da tabii ki Hamza Hamzaoğlu geliyor. Bir
defa Antalya’da seminerde buluşmuştuk. İnanılmaz cool bir adam. Ama
başarılarına bakıyorum ve onunla gurur duyuyorum. Genç ve hırslı.
Saha kenarında çok hareketli ama genelde soğukkanlı, süper bir
meslektaş...”
‘Burada önce aile
geliyor’
“Beşiktaş’ı çalıştırdığım dönemde herkes çok iyi biliyor ki,
stadımız yoktu. O nedenle göçebe gibi bir oraya bir buraya
gidiyorduk. Beşiktaşlı futbolcular, özellikle de ailelerini çok
takdir etmiştim o dönem. Oyuncularım aileleriyle çok az vakit
geçirebiliyordu. Burada sistem biraz farklı. Sahamızda
oynadığımızda zaten genelde maçtan önce arabalarını otoparka koyup
direkt stada geliyorlar. Ama deplasmanlarda bazen kamp yapıyoruz.
Ben kimseyi sıkmak da istemiyorum. Herkes ailesiyle daha fazla
vakit geçirmek istiyor. Burada kültür biraz farklı. Belki futbolu
çok seviyorlar ama aileyle beraber olmayı daha fazla seviyorlar.
Türkiye’de futbolu çok ciddiye alıyorlar. Bazen bunu anlayışla
karşılıyorum fakat açık söylemem gerekirse, bazen de çok gereksiz,
futbolcuları strese sokacak işler yapılıyordu...”
‘Şenol hoca müthiş iş
çıkarıyor’
“Şu an Beşiktaş’ı izlerken gerçekten keyif alıyorum. İnanın mutlu
oluyorum. Benim dönemimde zaman zaman çok eleştirildim. Belki
hatalarım da olmuş olabilir fakat biz imkanlar doğrultusunda iyi iş
çıkarttık diye düşünüyorum. Seyirciyi, futbolseveri ve özellikle
Beşiktaş taraftarını, camiasını mutlu ettiğimizi düşünüyorum. Şu an
da çok mutlular. O nedenle Şenol Güneş’i tebrik ediyorum. Müthiş
futbol oynatıyor. Teknik ve taktik olarak takım süper bir
performans ortaya koyuyor. Zaten Şenol hocanın kariyeri ortada.
Tecrübesi var. Takıma katkısı ortada. Taraftar memnun kalıyorsa
problem yok. İnanın Beşiktaş’ın şampiyon olmasını çok
istiyorum.”
‘Oğuzhan sahada tam bir yılan
gibi’
“Türk Milli Takım ve Beşiktaş’ın maçlarını izlerken hâlâ ona
hayranlığımı gizleyemiyorum. Evet, Oğuzhan Özyakup bana göre
Türkiye’nin en iyi, en yetenekli futbolcusu. Sahadaki ahengi,
rakiplerinden sıyrılışı, paslarındaki zeka ve kalitenin gerçekten
takdir edilmesi gerekiyor. Onu bir yılana benzetiyorum, yılan gibi
hareket edip, rakiplerini ekarte ediyor. Bazen onun fiziğiyle
ilgili olumsuz yorumlar yapılıyor. Daha güçlenmesi gerektiği
belirtiliyor. Evet, mental olarak güçlenmesi gerekir ama fiziği
iyi. Daha fazla kas yaparsa zaten bu kadar kıvrak olamaz. Mesut
Özil’e bakınız, fiziği Oğuzhan’la tıpa tıp aynı...”
‘Burada küfür yok, diyalog
var’
“Saha kenarında Türkiye’de olduğu kadar hareketli olmadığım belki
doğru ama bunun da bir nedeni var. Burada da zaman zaman
itirazlarda bulunabiliyoruz tabii ki ama İngiltere’de hakemlerle
konuşabiliyorsun. Türkiye’de itiraz ediyordunuz ama hakemler sizi
fazla konuşturmuyordu. Çok sert bir şekilde sizi geri
çeviriyorlardı. Burada diyalog kurabiliyorsunuz. Siz bir şey
söylediğinizde hakem de size cevap verip, tartışabiliyorsunuz.
Türkiye’de herkes hakemlerle tartışıyordu o yüzden ben de
takımımın, Beşiktaş’ın menfaatini korumak için herkesle konuşmaya,
hakkımızı aramaya çalıştım. Belki zaman zaman abarttığım da
olmuştur ama herkes yapıyordu. Ne yaptıysam, Beşiktaş için
yaptım!”
‘Rating uğruna zarar
veriyorlar’
“Türkiye’deki TV spor programları da bana göre sporseveri,
hakemleri, yöneticileri hatta futbolla işi olan herkesi
etkiliyordu. Çünkü futbol, TV ekranlarında çok konuşuluyor. Fazla
ciddiye alınıyor. O kadar çok konuşuluyor ki, herkes bundan olumsuz
yönde etkiliyor. Bir pozisyonu 2-3 gün tartıştıkları oluyordu. Bunu
bu şekilde abartmak herkese zarar veriyordu. Rating uğruna komiklik
yapıyorlar ve bu, futbola zarar veriyor. Hakemlerin maçtan sonra da
üzerine çok gidiliyor. Bakın size şunu söyleyeyim. Ben Chelsea
maçının hakeminin ismini maçtan 1 saat önce öğrendim. Bilmiyordum,
bilmem de gerekmiyor. Önemli olan o maçı iyi yönetip
yönetmediğidir. Fakat maç bittiğinde ise o maç orada kalır, çünkü
tartışsanız da tartışmasanız da o iş orada bitmiştir, skor
tescillenmiştir...”