Candaş Tolga Işık'tan İnönü Stadı'na veda
Candaş Tolga Işık, İnönü Stadı'na veda edilmesiyle ilgili oldukça dokunaklı bir yazı kaleme aldı.
Posta yazarı Candaş Tolga Işık, İnönü Stadı'na veda edilmesiyle ilgili oldukça dokunaklı bir yazı kaleme aldı. Beşiktaşlılığıyla bilinen Işık, stadın milyonlarca taraftar için anlamına vurgu yaparak, unutulmaz zaferlere, paylaşılan dostluklara, tarihin canlı tanığı olarak yaşayan İnönü Stadı'nın tribünlerine, taraftara ve kulübün aidiyet duygusuna vurgu yaptı.
Milyonlarca Beşiktaşlı'nın bam teline dokunan, yazdığı İnönü yazısıyla her taraftarın yüreğini sızlatan Işık'ın yazısı sosyal medyada en çok paylaşılan yazılar arasına girdi.
İşte o yazı:
İlk temeli 1939 yılında atılan Beşiktaş İnönü Stadı, Beşiktaş-Gençlerbirliği mücadelesinin ardından tarih sayfalarındaki yerini aldı. Peki spor yazarları bu tarihi veda için neler yazdı? İşte yazarların kaleminden İnönü Stadı'na veda... SPOR YAZARLARININ İNÖNÜ'YE VEDA YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN... |
BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKAYESİ
İnönü'ye veda ettik.
İki damla gözyaşı ve iki dudağımızın arasından
süzülen bir buruk veda cümlesi...
Hani ağlamaklı olursun da dudakların başlar titremeye...
Hani tam o anda dilinin ucuna gelir
bildiğin en ağır küfür, tutarsın kendini...
Hani bir yanın hiç kopmak istemez ama
diğer yanın "Mecburduk" der ya ayrılırken sevgilinden...
İşte öyle bir veda...
Gözyaşları içinde yazıyorum bu yazıyı...
Beşiktaşlı değilsen anlayamazsın, öyle ağırıma gitti ki
İnönü'yü dozerlere, kepçelere, balyozlara terk etmek...
Ama çaresizdim.
Devir bunu gerektiriyormuş!
Giden sevgiliye söylenen son sözler misali
"Seni çok sevdim" diye haykırmak istedim dün...
İnönü bir stat olmaktan öteydi bizim için...
Vedat Okyar'ın öz ailesi, Beşiktaşlıların tabiri ile
"Orası bizim stadımız değil mabedimizdi."
Adını 'Beşiktaşk' koyduğumuz;
sevmeyi din, aşkı ibadet sayan
o kültürün mabediydi İnönü...
"Uzun süre bize mi öyle geliyor acaba?" diye düşündüm.
"Biz mi büyütüyoruz yoksa burası da
diğerleri gibi basit bir stadyum mu?" dedim kendi kendime...
Sonra bir şey oldu!
İngiliz bir arkadaşım İstanbul'a gelmişti.
İlk gelişiydi...
Seyahatinin ilk günü aradı
"Ne yapayım, nereleri görmemi önerirsin?" diye sordu.
Klasik birkaç turistik mekan önerdim:
Topkapı, Ayasofya, Dolmabahçe, vesaire...
Sonra durdu "Sen de eşlik etsene bana?" dedi.
"Kusura bakma, maç var gelemem" dedim.
"O zaman ben sana eşlik edeyim" dedi.
"Memnuniyetle" dedim.
Birlikte İnönü'ye gittik.
Maç seyrettik.
Çok etkilenmişti İnönü'den...
Durup durup 'fascinating' diyordu, 'tremendous' diyordu.
Maç bitti, dağıldık.
Ardından 2 gün görüşmedik.
O İstanbul'u gezerken ben de iş güç telaşına düştüm...
Üçüncü gün İstanbul'dan ayrılmadan önce aradı beni...
Dedi ki, "Bana önerdiğin her yere gittim.
Hepsi çok güzeldi! Ama bir daha benim gibi
bir turiste öneride bulunacaksan listenin
başına İnönü'yü eklemelisin...
İstanbul'a gelip Topkapı Sarayı'nı görmeden
dönsem üzülürdüm, ama İnönü'de maç
seyretmeden dönseydim yıkılırdım!"
Şu sözünü hiç unutmuyorum:
Dünyanın hiçbir yerinde futbol izlemek
bu kadar keyifli değil... Sahada futbol ne
kadar kötü oynanırsa oynansın tribünleri
seyretmek büyüleyici... Burada maç seyretmiyor
meditasyon yapıyorsunuz!
Ne acı değil mi?
Artık İnönü'de maç seyredemeyeceğiz.
Belki çok daha modern, çok daha büyük birstat olacak orada...
Stada girmek, çıkmak, maç seyretmek daha zahmetsiz olacak belki...
Şüphesiz tüm bunlar Beşiktaş adına kazanç...
İnkar etmiyorum!
Ama siz de beni anlayın, biz 'kazanma kültürünün' çocukları değiliz.
Ve biliyor musunuz: Tam da bu yüzden Beşiktaşlıyız!
Mağduru sevdiğimiz, mekanımızı lükse, şatafata değil,
hatırı olana göre belirlediğimiz için...
Futbolun süslü abilerine mantıklı gelmiyor olabilir;
ne yapalım biz Beşiktaşlıyız...
110 yıldır kazananın değil,
kaybedenin; yeninin değil eskinin yanında olduk...
Bu saatten sonra değişmeyiz, değişemeyiz.
Oraya isterse dünyanın en modern stadını yapsınlar...
Biliyorum ki yıllarca sevincimi-hüznümü paylaşmış o koltuklar,
dert ortağım taşlar, o eski-püskü ama kahrımı çekmiş tribünler
olmadan hiçbir şey aynı olmayacak.
Futbol endüstriyelleşiyormuş.
Devir ekonomi devriymiş.
Futbol ne halt ederse etsin...
Devriniz de yerin dibine batsın ayrıca!
Biz Beşiktaşlıyız...
Beşiktaş'ın müşterisi ya da 'taraftarı' değil, sevdalısıyız!!!
Evet biliyoruz "Mecburuz"
Evet biliyoruz "Öyle gerekiyordu"
Ama siz de bilin...
Ve hiç aklınızdan çıkarmayın:
Ne yaparsanız yapın, adını ne koyarsanız koyun
asla sevmeyeceğiz İnönü kadar!