Canlı yayında yediği fırçayı yazdı
Mehmet Ali Birand, bugünkü köşesinde canlı yayında Nihat Özdemir'den yediği fırçayı yazdı.
İşte Birand'ın o yazısı:
Suçlu bulundu: Kupa, GS bayrağı, Terim-Aysal ve ben...
Pazartesi akşamı Kanal D Ana Haber çok ilginç bir tartışmaya
sahne oldu. FB İkinci Başkanı Nihat Özdemir ile GS Başkanı Ünal
Aysal konuğumuzdu.
Nihat Özdemir saydığım bir insandır. Soğukkanlı ve kibardır. Fanatik yönetici hiç değildir. Nitekim, söyleşinin başında çok ağırbaşlı ve mantıklı açıklamalar yaptı. Havayı yumuşattı. Ünal Aysal da bu sözleri sempatiyle karşıladı ve FB yönetiminin gelişmelerden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirtti.
Program tam bitiyordu ki, Nihat Özdemir birden bire atağa kalktı. Şampiyonluğu kaçırmanın tepkisiyle dolu taraftarının gazını almak istemiş olacak ki, Ünal Aysal'a çok ağır ithamlarda bulundu. Bu arada ben de, 32.GÜN programında kullandığım bir sözden dolayı eleştirilerden payıma düşeni aldım.
Sadece Nihat Özdemir değil, bugünkü gazeteleri ve FB'li dostların açıklamalarını okuyunca, olaylardan kimlerin sorumlu olduğu ortaya çıkıverdi. Meğer bakın, o güzelim stadın mahvedilmesine yol açanlar, FB'li taraftarlar değil, GS'lilermiş!!!!!
KUPA :
GS'nin kupayı Kadıköy' de almakta ısrar etmesi, tahrik edici
unsurların başında sayılıyor. GS yönetiminin maçtan önce (Resmi
olmayan şekilde) TFF nin yapmış olduğu "Takımların kupayı
ertesi gün kendi stadlarında almaları" önerisini reddetmiş
olmasının FB' liler arasında gerginlik yarattığı belirtiliyor.
GS ise, kupanın maç sonunda stadda alınmasının bir kural olduğunu,
yönetim kurulu ve Federasyon' un bu konuda baştan itibaren kararlı
davrandığını ve bu kararlarının maçtan üç dört gün önce açıkça
basında da zaten yayınlandığını hatırlatıyor.
AYSAL-TERİM:
Kupanın sahada alınmasında aslında Terim' in daha çok ısrarcı
olması ve Aysal' ın da bu konuda tam destek vermesinin taraftar
üzerinde olumsuz etki yaptığı belirtiliyor.
GS ise, önemli bir kuralın olaylar çıktı diye bozulmasına karşı
çıkıldığını vurguluyor.
BAYRAK :
FB taraftarını sinirlendiren ve olayların çıkmasına neden olan
unsurlardan bir diğeri de, maç bittikten sonra, GS' li
futbolcuların saha ortasında, ellerinde sarı kırmızılı bayraklarla
dans etmeleri ve neşe içinde zıplamaları olarak gösteriliyor.
Ayrıca bir de, kupa alındıktan sonra, büyük bir GS bayrağının
sahaya dikilmek istenmesi üzerinde duruluyor.
GS' nin bu konudaki yanıtı şöyle: "Koskoca bir şampiyonluk kazanıldıktan sonra, 1 yıllık alın terlerinin karşılığını alan futbolcular ne yapmalıydı? Aman FB taraftarı alınmasın diye, sessizce soyunma odalarına mı kaçsalardı? FB takımı bizi Arena' da yendikten sonra sevinç gösterilerinde bulundu ve biz sesimizi çıkartmadık aksine alkışladık."
VE BEN :
Doğrusunu söylemek gerekirse, Nihat Özdemir' in beni de suçlaması
ve benim 32.GÜN programında bir ara "Kanlı mı, kansız mı olacak?"
başlığını kullanmamın gerilimi arttırdığını açıklaması ve
sorumlular arasına beni de sokmasını çok yadırgadım. Zira hem o
programda, hem de yazılarımda, bırakın germeyi, FB kazandığı
taktirde, GS takımının alkışlamasını önerdim. Hem de defalarca bunu
tekrarladım. Suçlandığım 32.GÜN ise, o ana kadar yapılmış en itidal
dolu programdı. Hiç haketmediğim bir suçlama ile karşı karşıya
kaldım. Buna rağmen alttan aldım ve özür diledim. Sanıyorum FB' li
yöneticiler, medyaya benim üzerimden bir mesaj yollamak
istemişlerdi. Ancak seçtikleri kişi yanlıştı.
SON SÖZ :
Bazı Kulüplerin yöneticileri giderek yarattıkları bir canavarın
(Fanatik taraftar) esiri oluyorlar. Taraftarı tatmin edebilmek için
son derece gereksiz açıklamalar yapıyor ve onların arkasına
saklanıyorlar. Belki farkında değiller ancak, bu açıklamalarıyla
taraftarı asıl onlar geriyor. Sonra da suçu yine taraftara
atıyorlar.
Türk futbolunun en büyük sorunu kaliteli yönetici azlığından
kaynaklanıyor.
Bunu söylerken, medyanın da tertemiz olduğunu iddia edemeyiz. Biz
de gereksiz gerilimler yaratıyoruz. Gerilim sayesinde para kazanan
konuşmacılara ekran açarak, bugünkü kaosa katkıda bulunuyoruz.
İşte böylesine bir kısır döngü içindeyiz.