Cimbom ve Fener için kim ne yazdı
F.Bahçe için spor yazarları oldukça karamsar tablolar çizerken, Galatasaray'ın haftayı kayıpsız atlatması şu yorumlara neden oldu.
FENERBAHÇE İÇİN YAPILAN YORUMLAR
Selçuk Yula (Foto Maç): Yolları Açık Olsun
Fenerbahçe ligdeki iddiasını bitirdikten sonra herkes
"Antalyaspor'a maçı bırakır" diye düşündü. Biz de her zaman şunu
savunmuştuk. 'Fenerbahçe kimseyle ittifak yapmaz, kimseyle de çürük
işler içine girmez.' Bunu zaten daha önce Sivasspor ve Beşiktaş'ı
yendiği zaman göstermişti. Küme düşmemek için oynayan takımlar
içinde Denizlispor'u mağlup ettiği zaman daha net olarak
göstermişti. Dün akşam Antalya'ya mağlup olmayarak, karalama
kampanyalarının önünü bir kez daha kesmiş oldu.
Dün akşamki karşılaşma Antalyaspor için elbetteki çok önemliydi. Kırmızı-beyazlı ekip, kümede kalmanın mücadelesini veriyor. Alacağı puan ya da puanlar anormal önemliydi. T
Her iki takımı tartıya koy Fenerbahçe kim, Antalya kim? Antalyaspor'un küme düşme problemi Fenerbahçe'yi ilgilendirmez. Fenerbahçeli futbolcular bunun bile muhakemesini yapamamışlar. Hepisine helal olsun! Önümüzdeki sene herhalde çoğuyla görüşmeyeceğiz. Bu takmımın kıymetini bilemediler. Fenerbahçe'de son 10 yıldır gece kulüplerinde köşe kapmaca oynayan futbolculara şahit olmamıştık. Bu sene bunu yaşadık. Bu nedenle diyorum, "Birçoğuyla seneye görüşmeyeceğiz" diye. Allah yollarını açık etsin.
Ziya Şengül (Star): Yeter Artık Bitsin Bu Çile
[page_end]Ligimizin zirve takımları atı alıp, Üsküdar'a geçmeye çalışırken; Fenerbahçe arkalarından nal toplamaya devam ediyor. Bu yazıya giriş şeklim, sonucu bağlayarak söylenmiş bir sözcük olarak değil; seyrettiğim Fenerbahçe'yi beğenmediğimden bu şekilde... Bunları belirtmeye çalışıyorum. Koskoca Fenerbahçe takımının tamamı, kenardaki Aragones dahil, ‘Yeter artık şu lig bir bitse de biz de başımızın çaresine bakalım... Tatil mi yapacağız; transfer pazarında kendimize yeni bir takım mı arayacağız onu bir görelim' havası içindeydiler...
Konsantre olamayan bir Fenerbahçe; böyle goller kaçırıyorsa; bizim futbol adına olumlu bir yorum yapmamız mümkün değil!
Güiza gol kaçırıyor, ardından neredeyse emekli yedekliğe mahkum edilen Semih oyuna giriyor... Neden Semih ilk 11'de oyuna Güiza ile başlamaz? Neden Fenerbahçe çift forvetle oynamaz? Aragones ile birlikte tüm Fenerbahçe uzatmaları oynamaya devam ettiği sürece, bu sezon da üzüntülü maçlarla noktalanacağa benziyor.
Volkan Demirel'in ilk yarıda abuk-sabuk hareketlenmeleri onun gibi milli takım kalecisine yakışmıyor! Hani neredeyse kendi kalesinde gol olsun diye adeta davetiye çıkarmaya çalıştı.
Sonuç olarak bu futbola bu skor, bu Fenerbahçe'ye çok yakışır!
Kemal Belgin (Türkiye): Oynanmasa da Olurdu!
[page_end]Antalya'nın son haftalarda frene basışı sebebiyle düşme potasının içine düşüşü, Avrupa biletini kupa finalistliğinden kapan F.Bahçe'ye karşı güney ekibini sanki peşin favori olarak karşımıza çıkaracaktı. Ama ne var ki; ön liberosunu Josico ve önünde Emre‘den oluşturan F.Bahçe, bir ilk yarıya pozisyon ve etkili futbol açısından Antalyaspor'dan üstün görüntüler getirdi. Güiza-Alex bağlantısının her zamanki kopukluğu ilk yarıda F.Bahçe'deki gol kısırlığının başlıca nedeniydi.
Hakem Aytekin Durmaz, Ali Bilgin‘in hem aşağıdan hem de iki eliyle sırtından Tita‘yı indirişine penaltı çalmayarak Antalyaspor'un koca bir 45'teki tek gol pozisyonunu da yemiş oldu.
İkinci yarıda roller biraz değişmişti. Rakibini derinliğine çok kolay yakalamaya başlayan Antalyaspor, yukarıda değindiğim rakibinin karşılama özürlü yumuşak karnı orta sahasını kolayca geçmeye başladı. İşte bunlardan birinde de öne geçti. Ama ne var ki; F.Bahçe'nin kullandığı duran toplarda, adeta gol makinası haline gelen Lugano tabelayı eşitleyiverdi. Oyunun geri kalan döneminde ligdeki durumu sıkıntılı olan Antalyaspor kazanmaya gayretli, F.Bahçe ise bitsin de gidelim moduna girmişti. Sonuçta Antalyaspor, kümede kalıp kalmama sıkıntılarıyla yaşamaya devam ederken, F.Bahçe de ligi tamamlamak için artık gün değil, dakikaları sayma mesaisine giriyordu.
Selim Soydan (Vatan): Git Artık Aragones!
[page_end]F.Bahçe için kupayı kaybetmek sezonu bitirmekti.. Dün bunun izlerini net bir şekilde gördük. Yoksa F.Bahçe takımı düşme bölgesindeki bir takıma bu kadar pozisyon vermez... Ayrıca bu kadar kolay pozisyon da kaçırmaz.
Bu kadro çok kötü bir kadro değil. En azından Antalyaspor'u yenebilecek bir kadro.. Ama Luis Aragones yüzünden işler iyi gitmedi. Sezon başından beri sürekli hata yaptı. Onun gönderileceğine dair yapılan spekülasyonlar da takımı mutlaka etkilemiştir.
Çünkü 90 dakika boyunda sahada bir taktik falan göremedim. Oyuncular kafalarına göre oynadı. Aragones'i pek dinleyen yoktu. O yine tuttu Uğur Boral'ı oyundan aldı. Haliyle Uğur da tepki gösterdi.
Güiza gibi adamlarla bu iş zor yürür. Güiza hâlâ taraftarı kandırmaya çalışıyor. Bir top için yardımcı hakemle kavga ediyor. Önce sen topunu oyna Güiza.. Sonra yan yollara git...
Üstelik Aragones, Güiza yüzünden Semih Şentürk gibi bir oyuncuyu küstürüyor ve kaybediyor. Maçın 11'ine gelelim. Aragones, Deniz'le kavga ettiği için Josico'yu oynattı. Bu oyuncunun ne olduğu belli. Hâlâ niye oynatıyorsun? F.Bahçe takımının oyuncusu ile kavga edip onu oynatmayan hocaya ihtiyacı yok. Yönetim hala bu teknik direktörü elinde tutuyor.
F.Bahçeliler mecburen 2 maç daha Luis Aragones'e katlanacak...
İşkence gibi 2 maç daha kaldı. Ama F.Bahçe takımı Konya ve Trabzon
karşılaşmalarında artık iyi futbol oynayıp, sezonu en azında ‘tatlı
tatlı' bitirmeli.
GALATASARAY İÇİN YAPILAN YORUMLAR
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): İyi ki Kewell
Oyuna Girdi
[page_end]Lig mahşer yerine dönmüş millet puan peşinde, Galatasaray hala nazlı nazlı salınıyor... En çok puan da Galatasaray'a lazım yoksa Avrupa'ya çıkamayacak. Hala takımda kendini puan diye yırtan bir Allah'ın kulu yok! Mehmet Topal'ı İspanyollarla İngilizler seyre gelmiş, o bile halı saha futbolu oynuyor. Galatasaray'ın tümü al gülüm-ver gülüm... Oysa Galatasaray bu kez tam takım, Kewell bile kenarda oynamak için sıra bekliyor...
İlk kırk beş dakika bu kısır döngüde; biraz Arda, biraz Lincoln az da Baroş'la didişme halinde geçti... Barış yine koşan ayak, Ayhan durgun saat... Yine takımın en iyisi Aşık Emre!... Öteki Emre'den artık ümidi kestim yine sakatlandı. Bu çocuk ya çok talihsiz ya yarım adam! Bir insan bu kadar da sakatlanmaz ki... Topu kafayla kalecisine verirken yine kasığı attı! Olacak iş değil. Yerine Kewell oyuna girdi de Galatasaray biraz silkindi. Mehmet Topal savunmanın göbeğine kaydı...
Galatasaray çok kolay kazanacağı hatta Baroş'un çok gol atabileceği bir maçtan son dakikada gol yiyerek ayrıldı.Kewell olamasa Galatasaray yanmıştı...
Şimdi Galatasaray haftaya Şampiyonlar Ligi için Beşiktaş'ı İnönü'de yenip, Trabzon'un ve Sıvas'ın iç sahada yenilmesini bekleyecek!... Ölme eşeğim ölme yonca bitecek! Ama her şeye rağmen UEFA elde gibi...
Hakan Ünsal (Star): Sakat Değilse Oynar Hocam
[page_end]Galatasaray, Gençlerbirliği galibiyetiyle pazar günü oynanacak Beşiktaş derbisi öncesinde büyük moral kazanırken, UEFA Kupası'na katılma şansını da arttırdı. Aslında her zaman üstüne basa basa söylüyorum. Galatasaray'ın elindeki futbolcu topluluğu son yılların en kaliteli kadrolarından biri. Bu kadronun açık ara ligde ipi göğüslemesi gerekirken, yapılan hatalar, yönetim yanlışları Cim-Bom'u az kalsın UEFA'ya bile hasret bırakacaktı.
Emre Güngör'ün talihsiz sakatlığı Galatasaray'ın da kaderini değiştirdi, Bülent Korkmaz'ı da eleştiri bombardımanından kurtardı. Kewell'ın oyuna girmesiyle Arda ve Ayhan da rahatladı, pozisyonlar gelmeye başladı. Kewell ilk golü atınca Gençlerbirliği'nin direnci kırıldı. Kewell, Barış'a bir de gol attırıp galibiyetin mimarı oldu ve Bülent Hoca'ya anlamlı bir mesaj yolladı.
Sonuçta Galatasaray, Gençlerbirliği engelini 3 puanla aşıp Avrupa kapısını biraz daha araladı. Yalnız şunu da belirteyim. Galatasaray'a her gün yeni bir hoca yeni bir futbolcu yakıştırılıyor. Gönderilecek futbolcuların isimleri medyada boy gösteriyor. Böyle bir ortamda siz futbolcu olsanız ne yapardınız? Yorum sizlerin...
Ahmet Çakır (Zaman): Aaaaa, Cim Bom 2 Gol Attı!
[page_end]Biz pek kolay öğrenebilen bir toplum değiliz. Örneğin, Sarı Kırmızılı taraftar hemen her sezon benzer eylemlerle takımına ciddi zararlar veriyor ama bir türlü bunun önü alınamıyor. Anlamsız bir Fenerbahçe öfkesinin bu sezonki fiyaskoda ciddi bir rolü olduğu halde bu maçın da ezeli rakibe dönük birtakım "iltifatlarla" başlamasına ne denebilir!
Taraftarın aklının başka yerlerde olması, aynı karşılığı takımdan da buluyor. Barış ve Ayhan dışında Sarı Kırmızılı takımın ne kadar tehlikeli bir eşikte bulunduğunun farkında değil gibi. M.Topal ile Arda'nın akılları bile başka yerde sanki. Kopuk kopuk oyunları kaçınılmaz olarak bunu düşündürüyor. Önümüzdeki sezon Avrupa kupalarına katılamamanın açabileceği yaralar onlara nasıl anlatılabilir acaba?
B.Korkmaz'ın H.Kewell gibi bir seçeneği var. Bir şey yapamayacak durumda olsa da tribünleri dalgalandırabiliyor. Ancak onun girişiyle düpedüz M.Topal'ın savunmaya çekilmesi, tam bir 4-2-4 uygulaması ortaya çıkarıyor. 40 yıl öncesinin sistemi elbette ki başa iş açabilir.
İkinci yarının başında kendine gelir gibi olan Cim Bom, rakip kale önünde görünmeye başlıyor. Hakan Balta'nın müthiş şutu kalecide, Kewell'ın 4 metreden dışarı vurması soğuk duş! Ama hayır, ona kimse kızmıyor, sanki maçın kaderini değiştireceğini tribünler biliyor.
Yalçın Dümer (Fanatik): 45'lik
[page_end]17 Mayıs 2000, Galatasaray UEFA Şampiyonu ve şimdi aynı kulüp UEFA'ya katılma mücadelesi çabasında, üstelik o gününün şartlarından daha güçlü bir kadroya sahip olduğu halde. 9 yıl öncesini bir kez daha yaşama fırsatının, elinin tersiyle itildiği bir sezon. Çare yok, hayat devam etmekte. Ne yapalım biz de yerimizi aldık, gün boyu sıcağın kavurduğu Sami Yen'de. Taraftar da eğlence bulmuş kendine, Fenerbahçe'nin kupadaki 26 senelik dramını latifelerle birleştirerek avutuyorlar birbirlerini.
55. dakikadan sonra uyanan Floryalılar yerden oynayıp, unuttukları presi hatırladılar. Ve sanal baskı gerçeğe dönüşüp, seyircinin verdiği dopingle tüm gücünü koyan Kewell'ın imzası... Sonrasında da görülmeye değer bir asist, yine aynı krampondan.
Evet, 3 puanın sahibi Floryalı'lara tavsiyem, şimdi evlerine gitsinler eski bir 45'lik plak koyup, 17 Mayıs 2000 akşamının görüntüleriyle birlikte düşünsünler. Çok yazık oldu, bilmem farkında mısınız...