Devlet futbolun temizlenmesi gerektiğini anladı!
Türkiye, bir haftadır şike operasyonunu konuşuyor. Süreci, futbol sosyoloğu Yard. Doç. Ahmet Talimciler değerlendirdi.
Türkiye, bir haftadır şike operasyonunu konuşuyor. Süreci, futbol sosyoloğu Yard. Doç. Ahmet Talimciler değerlendirdi: Futbol küresel bir oyun. Bahis sektörü, futbolun ayrılmaz bir parçası. Türkiye, küresel bir aktör olacaksa, futbolda temizlenme şart ve devlet de bunu fark etmeye başladı.
EGE Üniversitesi'nde ders veren futbol sosyoloğu, Yardımcı Doç. Dr. Ahmet Talimciler, şike operasyonu sonrası yaşanan sürece ilişkin soruları yanıtladı..
- Gündemi sarsan futbolda şike operasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de şike ve maç ayarlamalarla ilgili Türk spor kamuoyunda her dönem bir söylenti ve şüphe vardı zaten. 2002-2004 periyodunda bu iş iyice ayyuka çıkmış ve 2005'te TBMM'ye futbolda şike yapıldığına dair bilgi verilmesine rağmen, o dönemde hiçbir şey yapılmamıştı. Özellikle mafyanın futbola müdahil olmasıyla beraber yasadışı yolların kullanılması iyice artmaya başladı. Bunlar, herkesin bildiği ama söylemeye ya da sonuna kadar gitmeye cesaret edemediği şeylerdi.
- Mafyanın Türk futbolunun içine girmesi ne zamana denk düşüyor?
Türkiye'de özellikle 1983 Özal hükümeti sonrasında futbol ve mafya iç içe geçti. Çünkü Turgut Özal'ın ekonomi politikaları ile beraber köşe dönmeci, kısa yoldan zengin olmacı bir anlayış oluştu. Bu insanlar futbol kulüplerinin başına geçtiler. 1980'lerin ikinci yarısından itibaren mafya futbola müdahil olmaya başladı. 90'ların ikinci yarısına bakarsak, Haluk Ulusoy'un da yer aldığı Futbol Federasyonu seçimlerinde Alaattin Çakıcı ve diğer birtakım mafya üyelerinin işin içerisinde olduğu, seçimlerde federasyon üyelerine baskı yapıldığı ile ilgili birtakım şeyler gazetelere hep yansıdı. Özellikle 1990'ların sonu, 2000'lerin başı futbolun ekonomik anlamda geliştiği, rantın arttığı ve bu ranttan pay kapmak isteyen insanların çoğaldığı bir dönem oldu. Bununla beraber Sedat Peker ve bağlantılarını biliyoruz. Alaattin Çakıcı'nın Fenerbahçe; Mehmet Ağar'ın Galatasaray Kulübü ile ilişkilerini biliyoruz. Yani derin devlet, mafya ve benzeri ilişkiler Türkiye'de uzun süredir futbol kulüpleri ile iç içeydi.
- Bu operasyonun ardından hiçbir şeyin aynı olmayacağı yorumları yapılıyor. Sizce Türkiye'de futbol nasıl şekillenecek?
Türkiye'de herkesin bildiği ama söylemekten çekindiği şeylerin üzerine gidiliyor şimdi. Bundan sonra artık herkes daha dikkatli olmak zorunda kalacak. En tepeden mesajlar veriliyor, devlet birtakım dokundurmalar yapmaya başladı. Türkiye küresel bir aktör olacaksa, futbolda temizlenme şart ve devlet de bunu fark etmeye başladı.
- Neyi kastediyorsunuz?
Artık futbol küresel bir oyun. Bahis sektörü tüm dünyada çok güçlü bir endüstri haline gelmeye başladı. Zaten Türkiye'de bu olayların yansıması Bochum Savcılığı'nın Türkiye Futbol Federasyonu'na şike yapılan maçlarla ilgili başvurmasının ardından başladı. Nasıl ki Türkiye'deki insanlar yurtdışındaki maçlar için bahis oynuyorsa, yurtdışındaki insanlar da Türkiye'de bahis oynuyor. Bahis, futbolun ayrılmaz bir parçası ve 'yasal bahis' adı altında çok büyük bir pasta var. Bu pasta için de mümkün olduğunca denetlenebilir bir alan oluşturulmaya çalışılıyor dünyada. O nedenle, Türkiye, bunun içinde yer almak istiyorsa, bu alanı temizlemek zorunda. Türkiye'de futbol 80'lerin sonrasında birtakım toplumsal değerlerin transfer edildiği bir alana dönüştürüldü. 1980 sonrasında önce depolitizasyon, ardından neo-liberal politikaların uygulanması için kullanılan bir alan haline geldi. Köşe dönmecilik, mutlak suretle kazanmak gibi anlayışlar futbol üzerinden geliştirildi, topluma kabul ettirildi. Bu nedenle bu operasyon çok önemli.
YILDIRIM'A İNDİRGEMEK YANLIŞ
- Mevcut operasyonun sürdürülme yöntemini nasıl görüyorsunuz?
Tam bize özgü bir yöntemle gidiyor. Şu anda futbol üzerinde olanlar, aslında toplumsal hayatın diğer alanlarında yaşananları ortaya koyması bakımından da önemli. Burada ilginç olan şu: Futbolda şike operasyonu Ergenekon'a göre çok daha geniş kitlelere hitap eden, çok daha duygusal bir alan. Ön planda yer alan Fenerbahçe Kulübü ve Aziz Yıldırım ama olayı sadece Fenerbahçe Kulübü veya Aziz Yıldırım'a indirgersek, yanlış bir yere götürmüş; sulandırmış oluruz. Önemli olan, olayları kulüpler veya kişilerle eşleştirmek değil. Tıpkı Ergenekon soruşturmasında olduğu gibi masumiyet karinesi tartışması burada da gündeme geliyor. Bir taraftan masumiyet karinesi diyoruz, bir taraftan da medyada kamuoyu oluşturuluyor. Artık olayı adalete devretmek zorundayız.
PARA KİRLETİYOR
- Neden futbol bir türlü temizlenemiyor bu anlamda?
Çünkü, işin içinde para var. Paranın döndüğü bir yerde yüzde 100 denetim şansınız yok! Ama bugün en tepedeki insanlara ve kulüplere dokunarak, topluma mevcut zihniyetin değişmesi yönünde önemli mesaj veriliyor. Türkiye'nin artık futbolda da değişmesi gerek.
Fenerli sporculara destek verilmeli
Şike operasyonu nedeniyle futbol camiasını zor bir sezonun beklediğine işaret eden Talimciler, 'Özellikle Fenerbahçe için, spor psikologlarının devreye girmesinde fayda var. Çünkü, Fenerbahçe futbolcularının önümüzdeki sezona adapte olabilmeleri, hazırlanabilmeleri -en azından zihinsel anlamda- şu an için pek mümkün gözükmüyor' diye konuştu
- Siz kendiniz de futbol oynuyorsunuz, biliyorum. Biraz empati yaparsanız, her gün gazete manşetlerini süsleyen bu olay, profesyonel futbolcuların psikolojisini nasıl etkiliyordur?
Bu süreç herkesi çok yakından etkiliyor. Hem taraftar, hem medya, hem de kulüp yöneticilerini çok zor biz sezon bekliyor. 15 Temmuz'da alınacak olan kararlar da önemli. Fenerbahçe taraftarları takımlarının kümede kalması, şampiyonluklarının alınmaması; Trabzonlu taraftarlar ise kupanın kendilerine verilmesi ve şampiyon ilan edilmelerini bekliyor... Futbolcuların bu süreçte yeni sezona hazırlanabilmeleri hem fiziksel, hem de zihinsel olarak çok zor. Özellikle Fenerbahçeli sporcuları zihinsel olarak çok zorlayacak. Ama bu bir anlamda Türk futbolunun gerçekten ne kadar profesyonel olduğu ve beklenmeyen süreçlerle nasıl başa çıkabildiğini ortaya koyacak, bu anlamda gerçek bir sınav olacak. Özellikle Fenerbahçe için, spor psikologlarının devreye girmesinde fayda var.
Taraftarlık tanımı yeniden yapılmalı
- Türkiye'de futbolda yeniden yapılandırmayı getirir mi bu süreç?
Türkiye'de futbolun gerçek anlamda marka olması için gerçekten sahada oynanan bir oyuna dönüşmesine, futbolun şeffaflaşmasına ihtiyaç var. Ayrıca, taraftarlık kavramının da yeniden şekillenmesi şart.
- Nasıl bir tanım yapılmalı?
Taraftarlık, kişiler veya başarılarla sınırlı bir kimlik biçimi değildir. Eğer Aziz Yıldırım hapse girer veya Fenerbahçe küme düşerse; bu, Türkiye'de futbolun sonu değil! Siz küme düştüğü için takımınızı izlemeye devam etmeyecek misiniz? Bunu söylemek futbolu sadece Süper Lig ve bir yere odaklamak anlamına gelir. Ama taraftarlık demek, bu değildir. Taraftarlık ömür boyu süren bir tutkudur. Yaşadığınız ülkeyi değiştirirsiniz, eşinizden ayrılırsınız ama tuttuğunuz takımla olan bağlantı hayatınızın sonuna dek devam eder. Ortada bir suç var ve bu kesinleşmişse, herkesin bunun cezasını çekmesi lazım. 'Altın çamura da düşse altındır' diye bir söz var. Ne olursa olsun, Fenerbahçe büyüklüğünden bir şey kaybetmez. Bu da, Özal hükümetlerinin yerleştirdiği mantığın bir devamı. Oynamak, başarmaktan daha önemli. Bunu kavramamız gerekiyor.
Akşam-Şenay Yıldız