Diego Lugano neden ölmek istedi?
Fenerbahçe'nin Uruguaylı savunma oyuncusu Diego Lugano samimi itiraflarda bulundu..
Fenerbahçe'nin Uruguaylı savunma oyuncusu Diego Lugano, geç profesyonel olduğu için gençlik yıllarında futbolla ilgili bir kariyer düşünmediğini, 18 yaşından itibaren yaşamının adeta bir peri masalına dönüştüğünü ve kariyerinin başladığını ifade etti.
Fenerbahçe Televizyonu'nda yayınlanan ''1'e 1'' programında kariyerini ve Fenerbahçe'de yaşadıklarını anlatan Uruguaylı futbolcu, amatörce oynadığı futbolda bir anda profesyonel yaşama başladığını, bu nedenle de profesyonel futbola adapte olmakta zorlandığını, sahip olduğu doğal yetenekler sayesinde zorlukların üstesinden geldiğini kaydetti.
Çocukluğunun Uruguay'ın iç kısmında yer alan Canelones isimli küçük bir şehirde geçtiğini bildiren Fenerbahçeli futbolcu, bunun bir takım avantajları olduğu gibi dezavantajları da bulunduğunu kaydederek, ''Ailenin benden beklentileri vardı. Derslerim konusunda sorumluluk sahibi ve okulumda başarılı bir çocuktum. Küçük bir şehrin en büyük avantajı, istediğim zaman sokağa çıkabilme özgürlüğüne sahiptim, sokaklarda dolaşabiliyordum, bisiklete biniyordum, futbol oynuyordum, koşuyordum ve tabii ki kavga ediyordum. Mesela bugün benim çocuklarım bu özgürlüğü yaşama şansı bulamadılar. Çünkü Sao Paulo ve İstanbul gibi metropollerde yaşadılar'' şeklinde konuştu.
Ülkesinde bulunan çocuk futbol altyapı oluşumu nedeniyle futbola 3 yaşında başladığını, ancak 18 yaşına kadar hep amatör oynadığını anlatan Lugano, bu yaştan itibaren yaşamının bir peri masalına dönüştüğünü belirterek, şöyle konuştu:
''Ben aslında futbolla ilgili bir kariyer düşünemiyordum, futbolu bir meslek olarak görmüyordum, imkansız gibi bir şeydi benim için. Çünkü 18 yaşında profesyonel olmadıysanız futbola adım atmak artık çok zordu. Önce kendi mahalle takımımda oynadım. İlginç bir antrenman şeklimiz vardı. Haftada bir kere öğlen saatlerinde antrenman yapıyorduk. Çünkü hem okuyor hem de para kazanmak için çalışıyordum. Tamamen amatördük ve mahallemizin takımında oynuyordum. Futboldan para kazanmayı düşünemiyorduk bile. 18 yaşıma geldiğimde her şey bir peri masalına dönüştü. Sanki bir sihirli el hayatıma dokundu ve her şey bir anda değişmeye başlamıştı. O dönem bir amatör turnuvada şampiyon olduk ve bütün gözler üzerimizdeydi. Nacional'den teklif aldım. İkinci ligde oynayan bir Anadolu takımından direkt Fenerbahçe'ye transfer olmak gibi bir şeydi. Açıkçası ilk zamanlar zor geçti. Her şeyden önemlisi fiziksel gelişim beni çok zorladı. 18 yaşıma kadar hiç hazırlık kampı yapmamıştım. Haftada 2'den fazla idmana çıkmamıştım. Neredeyse sahip olduğum her şey doğal yeteneklerimdi. Bu zamana kadar tüm çalışmam fedakarlık üzerineydi, bu yüzden profesyonel futbola adapte olmakta bir hayli zorlandım.''
-''ÖLMEK İSTEDİM''-
[page_end]
Güney Afrika'da yapılan Dünya Kupası'nda Gana maçında sakatlandığı anı hatırlatan Lugano, o an ölmek istediğini ifade etti.
Finale doğru giderken ansızın gelen sakatlığın kendisinde büyük bir üzüntü yarattığını belirten sarı-lacivertli futbolcu, şunları kaydetti:
''Kaptan olarak hayatım boyunca bütün mücadelem oralara gelebilmekti. Maalesef bir sakatlık yüzünden onun bir parçası olmaya ara veriyorsunuz. O anda gerçekten ölmek istedim. Bu olmamalıydı, nasıl olurdu. Finale doğru yürürken ansızın sakatlanıyorsunuz. Gerçek olmadığını düşünüyordum. Diğer taraftan kaptan olarak arkadaşlarıma destek olmalıydım. Zayıf olamazdım. Moralimin çöktüğümü kimse görmemeliydi. Çünkü sorumluluklarım vardı. O anda Lugano'nun yaşadıkları önemli değildi. Herkes üstüne düşeni yapmalıydı. Kupada bir daha oynayamayacağımı anladığım andan itibaren hislerimin hiçbir anlamı kalmadı.''
-''100. YILDA BÜYÜK BASKI ALTINDAYDIK''-
Fenerbahçe'nin 100. yılını kutladığı ilk sezonunda (2006-2007) büyük bir baskı altında kaldıklarını anlatan Lugano, ''Çok baskı altındaydık. Camia olarak öyle bir baskı yaşıyorduk ki ben daha Türkiye'yi, İstanbul'u anlamadan büyük bir şampiyonluk mücadelesi içinde buldum kendimi. Tarihi bir şampiyonluk elde ettik'' dedi.
Fenerbahçe taraftarının kendisi için çok özel olduğunu kaydeden Lugano, ''Bana besledikleri sevgi, yakınlık, gerçekten inanılmaz. Zaten insan bunu hissediyor. Oturduğum yerden, sokağa çıktığımda bana verdikleri o sıcaklık hissediliyor. Nedenini bilmiyorum. Ben bu kadarını hak ettiğimi düşünmüyorum. Gerçekten etkileyici. Bazen Türkçe bilmediğim için üzülüyorum. Bir şey söylediklerinde anlamıyorum ama hiç fark etmez, bana besledikleri duyguların tamamını hissediyorum'' diye konuştu.
-DÜŞ KIRIKLIKLARI-
[page_end]
Lugano, geçen sezon son maçta berabere kalarak şampiyonluğu kaçırdıkları Trabzonspor mücadelesini, futbol kariyerinde hatırlamak istemediği olaylardan birisi olduğunu kaydetti.
Fenerbahçeli futbolcu kariyerinde düş kırıklığı yaşadığı üç şeyi şöyle anlattı:
''Birincisi Almanya'daki Dünya Kupası'nın dışında kaldığımız an. Penaltılarla Avustralya'ya elendiğimiz zaman. İkincisi Sao Paulo ile Porto Alegre'ye Libertadores finalini kaybettiğimiz zaman. Üçüncüsü şüphesiz Trabzonspor'a karşı Kadıköy'de oynadığımız son lig maçı. İnanılmazdı. 15-1 kazanmamız gereken bir maçtı. Çünkü her maçta bu kadar fark olmaz. Berabere kaldık ve şampiyonluğu kaybettik.''
-YARDIMSEVERLİĞİ-
İnsanlara yardım etmek için yetimhanelere, hastanelere ve çocuklarla birlikte olabileceği yerlere gittiğini ifade eden Lugano, bulunduğu pozisyondan yararlanarak ihtiyacı olan insanlara yardım topladığını anlattı.
Güney Afrika'daki Dünya Kupası organizasyonundan önce bir arkadaşıyla kitap çalışması yaptığını, birlikte bir öyküyü derlediklerini bildiren Lugano, şu ifadeleri kullandı:
''Ben önsöz yazıp birçok kısmında destek oldum. Uruguay'da çok satan bir kitap oldu. İlköğretim öğrencilerine zorunlu okutulması gereken bir kitap haline dönüştü. Günümüzde özellikle Güney Amerika'da çocukların, gençlerin uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara genç yaşta başladığını biliyoruz. Bu bağlamda futbolun ve sporun bu gençlerin zamanını doldurmasına yardımcı olduğunu düşünüyoruz. Takım arkadaşlarım artık benden korkmaya başladılar bu konuyla alakalı. Benim geldiğimi görünce 'evet yine kesin bir şey isteyecektir' diye söylüyorlar. Bizim malzeme sıkıntımız olmuyor. Eskimiş yıpranmış bir kramponu da atmadan önce tamir ettirip, Uruguay'daki çocuklara ve yetişkinlere yolluyorum. Bu insanlar krampon alamayacak durumda futbol oynayan kişiler. Bizim biraz çaba ortaya koyarak biraz da zamanımızı vererek futbol oynanmasına yardımcı olduğumuz birçok çocuk ve yetişkin var.''
Ülkesinde ''Tota'' lakabıyla bilindiğini, Türkiye'de de hayranlarının bundan haberdar olduğunu ve kendisini bu lakapla çağırmaya başladığını anlatan Lugano, ''Bu lakap bana babamdan geliyor. Ben doğduğumda bana 'Totita' demişler. Kimse bana Diego ya da Lugano diye seslenmez. 'Tota' ya da 'Totita'yım. 'Tota' denildiğinde bana seslenildiğini, o kişinin beni seven ve tanıyan birisi olduğunu anlıyorum'' diye konuştu.