Dilmen'den 3 büyük takımın analizi

Rıdvan Dilmen, 3 büyük takımın Süper Lig'de geride kalan 10. haftadaki performanslarını değerlendirdi...

Spor yorumcusu Rıdvan Dilmen, Süper Lig'de geride kalan 10. hafta sonrası Milliyet'teki köşesinde dev derbiyi ve üç büyüklerin analizini yaptı... 

DİLMEN'İN F.BAHÇE ANALİZİ

Bütünlük Kazandırdı
Daum’un doğru tercihleri, Fenerbahçe seyircisinin adeta oyuncuların ruhlarına, duygularına girmesi derbide sonucu belirledi. Galatasaray havlu atmaz ama hassas bir kadrosu olduğu da gözardı edilmemeli

Teknik direktörler, oyuncular, kadrolar değişiyor ama Fenerbahçe yine kazanıyor. Ben aslında önümüzdeki sezonlarda derbilerde ev sahibi takımların 10 maçın en fazla bir veya ikisini kaybedeceğini düşünüyorum. Eskisi gibi ortada geçmeyecektir maçlar. Galatasaray 23 kez Beşiktaş ve Fenerbahçe ile oynamış, bir maç kazanabilmiş. Bundan sonraki yıllarda da ev sahiplerinin böyle bir istatistiği yakalama şansları var. Ancak 10 maçın üst üste kazanılması, ne kadar hayır desek de psikolojik faktörleri ön plana çıkarıyor.

Oyun karakterleri aynı
Psikolojik faktör derken ilginçtir, 9 maçtır kazanamayan Galatasaray’dan daha fazla konsantrasyon, daha fazla fizik güç ve mücadele beklerken, 9 maçı üst üste kazanan Fenerbahçe’yi daha arzulu ve fizik olarak iyi gördük. Bunda takımın yanındaki, hatta neredeyse sahanın içindeki seyircinin büyük rolü var. Oyuncuların sanki ruhlarına, duygularına giriyorlar. Fenerbahçeli futbolcular yorulsalar da, kendilerini zorluyorlar. Bu durum Galatasaray’ın direncini kırıyor. Bu en önemli faktör.

Maça baktığımızda iki takımın da oyun karakteri aynı. 4-2-3-1 oynuyorlar. Galatasaray takımı beklenen, Fenerbahçe ise farklı bir kadro ile çıktı. Düşünebiliyor musunuz; Daum Brezilya Milli Takımı ile Dünya Kupası’na gitmeye hazırlanan Santos’u oynatmıyor, Brezilya Milli Takımı’nın yanından bile geçemeyen Vederson’a formayı veriyor. Sağ kanatta Mehmet Topuz da kuvvetli, forvette Kazım da. Kazım, Semih ve Güiza gibi isimlere tercih ediliyor. Daum şunu düşünmüş, ‘Ben Galatasaray’ı fizik gücü ile yıldıracağım’. Galatasaray’ın dörtlü savunmasının önünde iki oyuncu oynuyor, Fenerbahçe’de de...

İki takımda da ortadaki ikilinin önünde dört kişi var. Ama Galatasaraylı oyuncular fizik olarak yetersiz. İşte fark burada. Fenerbahçe’de de bu maça gelirken ideal kadrodaki Santos, Güiza, Semih ve Alex fizik olarak üst düzeyde değildi. Daum bunların arasından tek tercih yaptı ve Alex’i oynattı. Güiza, Semih ve Santos’u kulübede oturtup fizik gücü yüksek bir takımla sonuca gitmek istedi. Ve haklı da çıktı.

DİLMEN'İN G.SARAY ANALİZİ DİĞER SAYFADA

[page_end] Rijkaard’ın hatası
Öndeki oyuncular Alex dışında adeta rakiplerinin stoperlerini, beklerini bitirdiler. Orta sahada Emre - Cristian ikilisi, hem savunmaya hem hücuma oyunun genelinde çok yardımcı oldular. Böylesine fizik, teknik ve konsantrasyon olarak hazır bir takımın kaybetme şansı yoktu. Maçı da Aydın’ın dışında pozisyon vermeden bitirdiler.

Galatasaray’a gelince; Fenerbahçe daha sıkı bir takım görüntüsüydeyken, onlar kırılmaya müsait bir takım kimliğindeydi. Bugüne kadarki maçlarda dirençsiz takımlarla oynadıkları için kaliteleri fazlasıyla ortaya çıkmıştı. Ama derbide kaliteleri oyunu döndüremedi.

Teknik Direktör Rijkaard maça ortak olabilir miydi? Evet olabilirdi. 2-0’dan sonra duran toptan gelen gol, psikolojik faktörlerle Galatasaray’ı oyuna ortak edebilirdi. En çok ihtiyacı olan oyuncu iyi oynamamasına rağmen Arda’ydı. Rijkaard, Arda’yı çıkarınca zaten ceza sahasının 10 metre önünde rakibi savunan Fenerbahçe pozisyon vermedi.

Fenerbahçe takımı ilk golü attığında Roberto Carlos topun üzerinden atladı. Üçüncü golde top Güiza’dan sekse Carlos vuracaktı. Topu da ağlardan o çıkardı. Carlos 36 yaşında. O bölgede olması gereken Aydın ve Keita gibi oyuncular piyasada yoklar.
Galatasaray havlu atmaz, toparlar. Ama çok hassas bir kadroya sahipler. Fenerbahçe çok morellendi. Zaten perşembe günü Bükreş deplasmanında da çok beğenmiştim. Şimdi Kayseri deplasmanında derbide dinlenen Santos, Güiza ve Semih’in kullanılması şart.

DİLMEN'İN BEŞİKTAŞ ANALİZİ DİĞER SAYFADA

[page_end] Beşiktaş sessiz sedasız geliyor
Beşiktaş sinsice geliyor. Kazanılan üst üste üç maç ve arada Wolfsburg beraberliği takımı kendine getirdi. Aslında galip geldiği maçlarda, kaybettiği karşılaşmalardaki kadar iyi oynamadı. Ama kötü oynarken kazanmak, taraftarla aradaki soğukluğun kalkmasını sağladı.

Mustafa Denizli ve öğrencileri ortaya koydukları futbolla değil, mücadele ile rakiplerine adeta “Durun bizi çok hafife almayın” dediler. Bundan sonra İnönü zor deplasman. Ancak gerideler ve hiç kredileri yok. Şampiyonlar Ligi’nde de içerideki iki maçı kazanırlarsa yollarına devam etme şansları yüksek. Beşiktaş’ın teknik olarak tek şeye ihtiyaçı var; Topa daha fazla sahip olma, pas yapma...

Psikolojik olarak da oyuncuların güven kazanması lazım. Wolfsburg ve Eskişehirspor maçının son bölümlerinde pas yaptılar, oyunu ele geçirdiler. Bunun dakikasını artırmalılar.

Şablonu değiştirmeli
Ben Mustafa Denizli’nin yerinde olsam kesinlikle şablonda değişiklik yaparım. Çünkü öndeki oyuncular gol atamıyorlar. Hemen hemen hücumda her oyuncu denendi, gol sayısı 7. Pozisyon vermiyorlar, doğru. Sivok, Ferrari ve Rüştü iyi kapanıyorlar. İbrahim Toraman da iyi dönüş yaptı. Bu da önemli gelişme. Ama öndeki oyuncuların form tutması lazım ve bu sistem değişikliği ile olabilir.

Günün Önemli Haberleri