Dünyaya gösterecek yıldızlarımız var!
U-20 Futbol Milli Takımı teknik direktörü Feyyaz Uçar iddialı açıklamalar yaptı..
U-20 Futbol Milli Takımı teknik direktörü Feyyaz Uçar,
Türkiye'de düzenlenecek olan 2013 FIFA U-20 Dünya Kupası öncesi
yaptığı açıklamada, "Dünyaya gösterecek yıldızlarımız var"
dedi.
Teknik direktör Uçar, Türkiye Futbol
Federasyonu'nun (TFF) hazırladığı TamSaha dergisinin Haziran
sayısına konuştu.
Soru-cevap şeklindeki röportaj şöyle;
U20 Dünya Kupası'nı diğer genç takım turnuvalarından farklı
kılan özellikleri nedir? FIFA neden U20'yi "En önemli ikinci
turnuva" olarak tanımıyor?
U20 yaş grubu olarak en üst seviyeye en yakın yaş grubu. FIFA, U17
ve U19'da belki istediği ilgiyi bulamayabilir ama U20 düzeyi,
oyuncuların tam parlama çağında olduğu, dünya futboluna imza
atacakları bir döneme karşılık geliyor. FIFA da herhalde bunu göz
önünde bulunduruyor.*Geçmişte sadece iki defa, 1993 ve 2005'te
katılabildiğimiz bir organizasyon var önümüzde. Üçüncü kez
katılacağız ve bu katılımı sağlayan faktör de ev sahipliğimiz.
Neden bu finallerde yeterince yer alamadık?
Genel olarak turnuvalara çok fazla katılan takımlarımız yok. Hem
Millî Takımlar hem de kulüpler düzeyinde böyle bir gerçek var ne
yazık ki. Takımlarımız son yıllarda büyük organizasyonlarda biraz
daha fazla varlık gösterebiliyor. Bunun tabii çok çeşitli sebepleri
var. Bir turnuvada yer alabilmek için o turnuvaya katılmayı hak
etmek gerekiyor. Türk futbolunda zaman zaman yakalanan kadrolarla
belirli başarılar elde edildi ama ne yazık ki bu başarılar sürekli
olmadı. Dünya futbolunda bir noktaya varabilmeniz için istikrar
gerekiyor. Bu istikrar da elinizdeki kadroların dönemsel
yetenekleriyle değil, genel olarak sistem, teknik, taktik ve
organizasyonla sağlanabilir. Biz o organizasyonu ne yazık ki bugüne
kadar kuramadık. İnşallah bundan sonra federasyonun da bunu göz
önünde tutarak yapacağı çalışmalarla öncelikli olarak istikrarı ve
sonrasında başarıyı yakalayabiliriz. Umarım bundan sonra bu tip
turnuvalara daha sık katılırız. Buna oyuncularımızın da ülkemizin
de ihtiyacı var. Gelecek olan jenerasyona bakınca da doğru
adımlarla bunu başarabileceğimize inanıyorum.
Dünya Kupası'na ev sahibi kontenjanından katılacağımız için
diğer takımlar gibi zorlu eleme süreçlerinden geçmedik. Bu durum
turnuvadaki performansımızı nasıl etkileyecek?
Bana hep "Hedef nedir?" diye soruyorlar. Finallere gelen takımların
hepsi elemelerde başarı elde ederek Dünya Kupası'na katılmaya hak
kazandı. Biz oynadığımız futbolla öncelikli olarak bu Dünya
Kupası'na katılmayı hak ettiğimizi göstermeliyiz. Benim öncelikli
hedefim bu. Biz federasyonumuzun, hükümetimizin, bu işle ilgili
olan herkesin desteğiyle ev sahipliği hakkını kazanarak buradayız.
Takımımızın oynayacağı futbolla, "Biz eleme oynasaydık da buraya
gelirdik. Burada olmayı hak ediyoruz" dedirtmesi lâzım. Daha
sonrasındaki hedeflerimiz de gruplardan çıkmak ve her maçı bir
final havasında oynamak. Biz zaten bu tip turnuvalara sürekli
katılan bir ülke değiliz. Dolayısıyla, "Geçen turnuvada üçüncüydük,
bu turnuvada da şampiyon olacağız" diyemiyorsunuz. Sağlam adımlarla
basamak basamak ilerlemeli ve gücümüzün yettiği yere kadar
gitmeliyiz.
Dünya Kupası'na hazırlık sürecinde neler yaptınız? Diğer
takımlar eleme aşamasından geçerken siz bu takımı oluşturmak için
nasıl bir çalışma içindeydiniz?
Belki de Genç Millî Takımlar tarihinin en fazla temasını yaptık.
Çok sayıda turnuvaya katıldık, değişik oyuncuları görmek istedik.
Çünkü özellikle 1993 doğumlu oyuncu havuzumuzu genişletmek
zorundaydık. Ancak baktığınız zaman bu havuz çok da genişlemedi.
Bunun sebebi ne yazık ki 1993'lülerde yeteri kadar kaynak
olmamasıydı. Şimdi 1994 grubunun U20 Dünya Kupası'nda en az 8-10
oyuncuyla temsil edilmesi söz konusu. Bu tablo bize şunu söylüyor
açıkçası; ya 94'lüler hakikaten çok yetenekli ya da 93'lüler,
94'lülerden daha yetenekli bir takım çıkaracak sayıya sahip değil.
93 doğumlularla ilgili çok büyük sıkıntı yaşadık ve bu nedenle
sezon başında çok sayıda turnuvaya katılıp bol bol maç oynadık.
Skorlara hiç bakmadık. Zaten iyi skorlar da elde edemedik. Ama son
beş maçımıza baktığımızda da doğru yaptığımızı düşünüyorum. Bu beş
maçın dördünü kazanıp birinde berabere kaldık ki oynadığımız tüm
ekipler U20 Dünya Kupası finallerine katılmayı hak eden Portekiz,
Özbekistan ve Hırvatistan'dı. Hem oyun hem de skor anlamında
belirli bir gelişmeyi görüyorum takımımda. Skorlara bakmaksınız
yaptığımız çalışmaların meyvesini aldığımızı düşünüyorum. Umarım bu
durum turnuvaya da yansır.
ALTERNATİFLİ BİR TAKIM OLDUK
Belirli bir gelişmeyi gördüğünüzü söylediniz. Bunu biraz
açar mısınız?
Alternatifli bir takım olmayı başardık. Sezon başında
söyleyemiyordum ama şimdi "Takım olduk" diyebiliyorum. Sezon
başında bazı mevkilerde büyük sıkıntılarım vardı.
Hangi mevkilerdi bunlar?
Stoperlerde, beklerde, özellikle sol bekte ve forvette gol ayağında
sıkıntım vardı. Ancak şu andaki takımıma baktığım zaman her bölgede
alternatifleri görüyorum ve alternatif oyuncular bile beni
umutlandırıyor. Bu kadroyu oluşturabilmek için 100'ün üzerinde
oyuncu denedik. Vicdanen de rahatız çünkü herkese şans verdiğimize
inanıyoruz.
Kadrodan söz açılmışken, bize biraz oyuncularınızdan söz
eder misiniz?[page_end]
Mesela Frankfurt'tan gelen kaleci Aykut Özer... Sezon başında Cotif
Turnuvası'ndaki performansıyla bana hakikaten büyük güven verdi.
Galatasaray'dan Muhammet Alperen Uysal var. 1994'lülerden
Giresunsporlu Onurcan Piri keza bu ikiliyi zorlayacak gibi
görünüyor. Kalemde üç tane çok iyi isim var. Stoperde Kartalsporlu
Ethem Pülgir geçen sene bazen geliyor, bazen gelemiyordu, bu sezon
aldığımız maçlarda genelde başarılı bir performans sergiledi. Ahmet
Çalık son dönemde Gençlerbirliği'nde ilk on birde oynamaya başladı.
Yine Gençlerbirliği'nden sol bek İlkay Durmuş iyi bir çıkış
yakaladı. Sağ bekte Erhan Kartal'ın yanına Fortuna Sittard'dan
Fatih Turan geldi. Orta sahada ciddi bir zenginliğimiz var. Son
olarak Belçika'nın Beerschot takımından Alparslan Öztürk katıldı.
Orada Salih Uçan ve Hakan Çalhanoğlu ile zaten yüksek bir kaliteye
sahibiz. Hem kanatta hem forvette kullanabildiğimiz Kenan Karaman
önemli bir değer. Taşkın Çalış Gaziantepspor'da oynamaya başladı ve
bana hem iki kanat hem de forvet arkası için iyi bir alternatif
oldu. Bir sezon önce İBB'de bütün sezonu yedek geçiren İbrahim
Yılmaz bu sezon Darıca Gençlerbirliği'nde sürekli oynadı ve büyük
bir gelişme kaydetti. Artun Akçakın özellikle Türkiye Kupası'nda
şans bularak kendini geliştirdi. Bütün bunlara baktığınızda
alternatifi bol bir kadromuz var. Bir önemli artı da A Millî Takım
oyuncumuz Kerim Frei. Abdullah Hocamız kendisiyle görüşmüş ve Kerim
U20 Dünya Kupası'nda oynamak istediğini söylemiş. Ben de onunla
görüşeceğim. Bizim için çok önemli bir artı olacak.
U20 oyuncularının kulüp takımlarında oynama süreleri sizi
tatmin ediyor mu?
Açıkçası etmiyor. Bizi en çok zorlayan durum da bu. Ama takımların
ligdeki konumları kesinleşmeye başladıktan sonra hocalar genç
oyunculara yer vermeye başladı. Bu bile sevindirici. Gönül isterdi
ki, bu çocuklar yarışmanın içinde ön planda olsun. Takımında
oynayanla oynamayanın performansı çok farklı oluyor çünkü.
Peki, Almanya'dan gelen oyuncular takımlarında oynama
fırsatı buluyor ama bizimkiler bulamıyor gibi bir durum söz konusu
mu?
Evet. Almanya'dan gelen oyuncularımızın planlaması biraz daha doğru
yapılıyor. Orada 23 yaşına kadar olan oyuncuların yarışmacı bir
ligi var. Bizim A2 Ligimizden farklı. A2 Ligi öncelikle kulüplere
hizmet ediyor. O ligden Millî Takımlara ne kadar oyuncu çıkar, bu
tartışılır. Almanya'da ise 23 yaş altı oyuncuların yer aldığı ligde
müthiş bir rekabet yaşanıyor. Bizim böyle bir dezavantajımız
var.
Ben bu soruyu sorarken, 20 yaşın A takımlarda oynamak için
çok da erken bir yaş olmadığını düşünmüştüm. Avrupa'da bir çok
oyuncu 20 yaşına gelmeden yıldızlaşabiliyor. Fabregas Arsenal'de
oynadığında 16 yaşındaydı. Ya da Dortmund'da 2-3 yıldır yıldız
olarak forma giyen Gözte hâlâ 21 yaşında.
Çok doğru. Almanya'dan gelen oyuncu U19 veya U21'inde sezon başına
17-18 maç oynamış oluyor. Ne yazık ki bizde çark tersine işledi.
Geçmişe bakıyorum, Metin Tekin, Emre Belözoğlu, ben, Gökhan Keskin
18-19 yaşımızda A Millî Takım'da oynamıştık. Şimdi bakıyorsunuz 20
yaşındaki oyuncu PTT 1. Lig'de bile süre almakta zorlanıyor. Burada
bir tezat var.
Salih Uçan'ın bu sezon Fenerbahçe'de şans bulması ve bu
şansı iyi değerlendirmesi genç oyuncuların oynatılması açısından
iyi bir örnek sanırım.
Kesinlikle. Fenerbahçe bugüne kadar genç oyuncu oynatma konusunda
tutucu davranmış bir kulüp. 19 yaşında bir gencin Fenerbahçe
formasıyla hem de Avrupa kupalarında başarı yakalaması, genç
oyunculara fırsat tanınması açısından gerçekten de harika bir
örnek. Demek ki oluyormuş.
EN ÖNEMLİ AVANTAJIMIZ EV SAHİPLİĞİ
Dünya Kupası'nda en önemli avantajımız ne
olacak?
Bizim takımlarımızın en büyük gerçeği şudur; ev sahipliğini iyi
kullanırlar. Hem Millî Takımlarımıza hem de kulüp takımlarımıza
baktığınızda içerideki maçları çok daha iyi oynadıklarını ve daha
başarılı sonuçlar aldığını görüyoruz. Bizim avantajımız bu,
Türkiye'de oynamak. Bizim çocuklarımız destek gördüklerinde
motivasyonda sıkıntı yaşamıyor. Yurtdışında zaman zaman oyun içinde
kopmalar yaşıyoruz ama burada yaşamayacağız. Bir de bizim insanımız
gençlere hep destek verir. Onlara sarılmaktan hoşlanır. Alacağımız
seyirci desteğine çok güveniyoruz. Ev sahipliğine en çok ihtiyaç
duyacak ve bu desteği en efektif biçimde kullanacak ekip bizim
ekibimiz. Trabzon ve Rize'de oynayacak olmamızı büyük bir avantaj
olarak görüyorum. Karadeniz insanının futbola ilgisine ve sevgisine
güveniyorum. Allah izin verirse gruptan birinci çıkarsak ilk 16
maçını da Trabzon'da oynayacağız.
Oyun sistemimize gelirsek, günün modası olan 4-2-3-1'i mi
oynayacağız?[page_end]
Evet, 4-2-3-1 oynayacağız. Sistemi oturtmak zorundayız. Zaman zaman
4-3-3'ü oynar mıyız diye denemelerimiz oldu ama oyuncularımızın en
iyi performans verdiği sistem 4-2-3-1. Bu sistemin en güzel tarafı
saha içinde değişik varyasyonlara kolayca dönmeye izin vermesi.
4-1-4-1'e de 4-3-3'e de oyun içinde geçişler yapabiliriz.
Bu geçişlerde bir problem yaşanmıyor değil mi?
Bizim çocuklarımız net görevlendirmelerden anlıyor. "Sen ileriye
git ama geriye de gel" olmuyor. "Sen geride dur, sen ileriye git,
sen forvet arkasısın, sen ön liberosun" diyeceksiniz. 4-3-3'te en
zorlandığımız konu bu oldu. Ön liberoda sorun yok ama diğer iki
orta saha oyuncusu ya defansı ya da ofansı aksatıyor. Dolayısıyla
net görevlendirmeler yapmak durumundayız.
Gruptaki rakiplerimiz hakkında neler söylersiniz?
İsterseniz ilk rakibimiz El Salvador'dan başlayalım.
Konuşalım... Zaten günlerimiz sürekli bu takımların üzerinde
çalışarak geçiyor. El Salvador ve Kolombiya'nın ikişer maçını
buraya gelmeyi hak ettikleri turnuvalarda izledim. El Salvador'u
Kuzey ve Orta Amerika Şampiyonası'nda yarı finalde Meksika,
üçüncülük maçında da Küba karşısında seyrettim. Fiziksel olarak
yeterli değiller ancak topun olduğu yerde çoğalıyorlar. Olumlu top
oynamak istiyorlar ve geriden oyun kurmaya çalışıyorlar. İyi şeyler
yapmak istiyorlar ama bence en büyük dezavantajları bu tip
turnuvalara pek fazla katılmış olamamaları. Fiziksel
eksikliklerinin zararını en fazla savunmada yan toplarda
görüyorlar. Sağ açıkları Jairo Henriquez turnuvaya damgasını
vurabilir. Kısa boylu, inanılmaz driplingleri var, 20-30 metreden
müthiş şutlar atıyor. Bir de ceza sahası çaprazından şut atar gibi
çok tehlikeli ortalar yapıyor.
Brezilya ve Arjantin gibi devleri geride bırakıp Güney
Amerika şampiyonu olan Kolombiya'ya gelirsek
Grupta bizi en fazla zorlayacak, turnuvaya da damgasını vurabilecek
bir takım Kolombiya... Çok önemli oyuncuları var. Forvet arkası
oynayan sol ayaklı Juan Quintero'yu Hagi'ye benzetebiliriz. Çok
enteresan serbest vuruşlar yapabiliyor. Yine çok enteresan bir sağ
açıkları var; Mauricio Cuero. Orta sahada topu iyi kullanan
Cardozo'ları ve inanılmaz koşan Romano'ları var. Müthiş bir
kaleciye sahipler. Göreceksiniz, Bonilla belki de turnuvanın
kalecisi olacak. Bizim kalecimize de çok güveniyorum, o da Bonilla
ile turnuvanın kalecisi olmak için yarışacak.
Çok güçlü bir Kolombiya portresi çizdiniz. Hiç zayıf
noktaları yok mu?
Bunlar belki söylenmez ama, en önemli zaafları takım boylarının
uzunluğu. Bloklar arasında fazla mesafe bırakıyorlar. Dar alanda
sıkıntı yaşayacaklarını düşünüyoruz. Yakın markajla topu aldığımız
zaman iyi oyun kurmamız gerekiyor. Kolombiya'yı rahat bırakırsak
zorlanırız. Onlara boş alan ve zaman vermememiz lâzım çünkü
inanılmaz yetenekli oyuncuları var. Quintero, Cuero ve Mojica
birebirde çok kolay adam geçiyor.
Avustralya ile ilgili olarak neler
söylersiniz?
O konuda çok fazla donanımlı değiliz. Canlı olarak değil,
kasetlerinden izleyebildik. Çok yetenekli oyuncuları olmayan bir
takım ama Avrupa futbolunun fizik gücüne dayalı sistemlerini
oynuyor. Biraz ABDvari bir takım diyebiliriz. Burada ilk iki
maçlarını Kolombiya ve El Salvador'a karşı oynayacakları için
onları da izleme fırsatımız olacak.
Gruptaki yarış nasıl geçecek sizce?
Birincilik mücadelesinin bizimle Kolombiya arasında geçmesini
bekliyorum. Özellikle Rize'de oynayacağımız Kolombiya maçının
gruptaki sıralamayı belirleyeceğini düşünüyorum. Ama diğer
rakipleri de küçümsemek, hele de Dünya Kupası'na gelmiş takımları
küçümsemek saflık olur.
Gruptan ikinci değil de ilk sırada çıkmak çok mu önemli
sizce?
Önemli elbette. Grubu birinci bitirirsek A, B veya F gruplarının
üçüncülerinden birisiyle karşılaşacağız. İkinci olursak rakibimiz A
Grubu'nun ikincisi olacak. Fransa, İspanya, Gana ve ABD'nin yer
aldığı A Grubu için turnuvanın ölüm grubu diyebiliriz. Dolayısıyla
birinci olup üçüncülerden birisiyle eşleşmeyi avantaj olarak
görüyoruz.
Gruplara genel bir bakış attığınızda hangi takımları şanslı
görüyorsunuz?
Biraz önce de söylediğimiz gibi A Grubu ölüm grubu. İspanya zaten
son Avrupa şampiyonu. Fransa her zaman gençler seviyesinde de çok
başarılı bir takım. Gana mücadeleci bir Afrika ekibi. ABD'yi
seyrettim; bu takımı kimse küçümsemesin. ABD'de futbol acayip bir
süratle geliyor. Aldıkları göçlerden dolayı çok enteresan
yeteneklere sahip oyuncuları var. O gruptan çıkarlarsa hiç
şaşırmam.
B Grubu'nda Portekiz favori gibi duruyor ama onları da
hazırlık maçında yenmiştik
O grupta Küba ilk defa böyle bir turnuvaya katılıyor. Fizik gücü
müthiş bir takım. İki stoperleri ve ön liberoları 1.90. Serbest
vuruşlarda santrforlarının da katılmasıyla ceza sahası içinde adeta
kule gibi oluyorlar. Genel olarak zaten Küba sporda önde ülkelerden
birisi. En büyük dezavantajları ilk defa katılacak olmalarının yanı
sıra teknik ve taktik eksiklikleri. Güney Kore ile Cotif
Turnuvası'nda karşılaştık. İnanılmaz disiplinli bir takım. Çok
çabuk düşünüp ayağa pas yapabiliyorlar. Top rakipteyken de çok
çabuk pozisyon alabilen bir ekip. Kolay gol yemiyorlar. Nijerya
güçlü, kuvvetli ve yetenekli oyunculardan kurulu, tehlikeli bir
Afrika temsilcisi. Portekiz'le ise iki hazırlık maçı yaptık. Her
turnuvada olan, yetenekli oyunculara sahip bir takım.
MEKSİKA GİBİSİNİ GÖRMEDİM
D Grubu'na gelirsek
Amerika kıtasında bütün takımları izledim, bence 1 numara Meksika.
İzlediğim en iyi takım onlar. Brezilya'yı, Arjantin'i de izledim
ama Meksika gibisini görmedim. Teknik ve taktik olarak hepsinin
önündeler, tam bir takım olmuşlar. Öyle ki insanlar Meksika U20
takımının kadrosunu kolaylıkla sayabiliyor. Yunanistan geçen sezon
U19 Avrupa Şampiyonası'nda final oynadı. Paraguay fizik gücü olarak
Küba'ya benziyor ama daha fazla yetenekli oyuncuya sahip.
Stoperleriyle de kolay gol bulabiliyorlar. Güney Amerika
Şampiyonası'nda defans oyuncularıyla en fazla gol bulan takım
onlardı.
E Grubu'nda İngiltere gibi marka bir takım
var.
O grupta yakından izlediğim takımlardan birisi Şili. Güney Amerika
Şampiyonası'nda çok iyi bir takım olduklarını gördüm ama işleri hiç
iyi gitmedi. Çıkmayı son maçta hak ettiler. Castillo çok önemli bir
forvet oyuncusu. Gole çok yakın, frikikleri mükemmel kullanıyor.
Onun dışında orta sahalarında çok iyi pas yapan oyuncuları var.
Mısır hiç küçümsenmeyecek takımlardan birisi. Afrika futbolunun en
önemli markaları arasında yer alıyorlar. İngiltere her zamanki gibi
teknik, taktik ve sistemiyle turnuvaya zevk katacak. Kanat
varyasyonlarıyla dikkat çekeceklerini düşünüyorum. Irak'ı ise ben
de merak ediyorum.
F Grubu galiba A Grubu'nun aksine daha kolay takımların
buluştuğu bir grup olmuş.
O grupta Yeni Zelanda Okyanusya'dan geliyor ve o bölgede futbolun
çok ileride bir spor dalı olduğunu söyleyemeyiz. Özbekistan'ı
hazırlık maçında yendik ama bizi oldukça zorladılar. Başlangıçta
skoru 3-0 yapmıştık ama sonra oyunu dengelediler ve 3-2'ye
getirdiler. Mücadeleyi bırakmayan bir takım olduklarını
söyleyebiliriz. Uruguay çok iyi bir takım. Güney Amerika
Şampiyonası'nın Kolombiya'dan sonra pas organizasyonundaki en iyi
takımı onlardı. Ayağa pas yapabilen, geriden oyunu pasla kurabilen
ve sahayı tamamen pasla kat edebilen bir takım. Genç yaşlarında bu
şekilde oynayabilmeleri gerçekten de önemli bir başarı. Uzun top
kullanmıyorlar, topla birlikte rakip alana kat ediyorlar.
Hırvatistan her zaman sürpriz yapabilecek bir ekip. Onlarda genel
olarak spora yatkınlık var. Sonuçta "Brezilya ve Arjantin gelmiyor"
diyorlar ama buraya gelen çok iyi takımlar var. Arjantin kendi
evindeki turnuvadan gelemedi ama oradan daha iyileri geldi.
Bizim dünya çapında dikkati çekecek oyuncularımız var
mı?
İsim vermek belki çok doğru olmaz ama en az üç oyuncumuz bu
turnuvada dünya futbolunun yakından izleyeceği isimler haline
gelecek. Bu üç isim için de takım içinde 7-8 aday olduğunu
söyleyebilirim.
Evimizde düzenlenecek bu turnuvada medyadan ve
futbolseverlerden beklentileriniz neler?
Başta da söylediğim gibi destek çok önemli. Bu çocuklar büyük
turnuvalara katılma alışkanlığı olan oyuncular değil. Hayatlarında
ilk kez bu çapta bir turnuvada yer alacaklar. Çok kırılgan bir
yaştalar. Ailevi durumları, kız arkadaşları, sözleşme yapıp
yapmadıkları, eğitim durumları, her şey onların performansını
etkiliyor. Dolayısıyla buradaki anahtar kelime, destek. Türkiye, bu
takımın yanında olduğunu oyunculara hissettirmeli.
İki farklı yaş grubundan gelen oyuncuların birbirleriyle
ilişkisi hakkında neler söylersiniz?
Son maçlarda arkadaşlık havasını yakaladık, takım olduk.
Birbirlerine kenetlendiler, artık şampiyonanın ciddiyetini
anladılar. Birbirlerine ihtiyaçları olduğunun da farkındalar.
Bireysel olarak ne kadar yetenekli olursanız olun, sizi yıldız
yapacak olan takımınızdır. Siz tek başınıza takımınızı şampiyon
yapamazsanız ama o takım sizi dünya yıldızı yapabilir. Bunun da
farkındalar ve aralarındaki diyalog her geçen gün gelişiyor.
U20 Dünya Kupası'nı düzenlemek Türkiye'ye ne
kazandıracak?
Zaman zaman turnuvalara katılıyoruz, emin olun bizim iyi
niyetimizi, misafirperverliğimizi kolay kolay göremiyoruz. Bizim
yemeklerimiz bile çok daha çeşitli. Pek çok ülkede katıldığınız
turnuvada standart yemekler yersiniz ve zaman zaman sorun da
yaşarsınız. Biz organizasyon yapabilecek insanlara sahibiz. Pratik
zekâmız var. Bu tip organizasyonlar zaten pratik zekâ gerektiriyor.
Çünkü hiç beklenmedik sorunlarla karşılaşıyorsunuz ve anlık
çözümler bulmanız gerekiyor. Bizim insanımız bunu yapar. Bu turnuva
da bizim insanımızın çok daha büyük organizasyonları yapabilecek
kabiliyette olduğunu gösterecek. Bir de bu turnuva Türkiye'de spora
bakışı değiştirecek. Sporun sadece maç kazanmak olmadığını,
şampiyon olunca hemen koşup komşunu kızdırmak gerekmediğini
anlayacağız. Arjantin ve Meksika'ya rakipleri izlemeye gittiğimde
tribünleri dolu gördüm. Futbol sadece bir yarış değil. Bunun seyri
de güzel. Ülkenin bayrağını taşımak da güzel. Mutlaka şampiyon
olacaksınız diye bir şey yok, o turnuvaya katılmak da güzel. Ben
U20 Dünya Kupası'nın ülkemizdeki futbola bakış açısını da olumlu
anlamda değiştirmesini bekliyorum