Emre'ye göre adalet yerini buldu!
F.Bahçe'nin yıldız futbolcusu Emre Belözoğlu, şampiyonluk yolunda merak edilenlere samimi yanıtlar verdi...
Bütün sezon o tartışıldı. Oynadığı her maç büyüteç altına
alındı. Kameranın hep çekim alanındaydı. Rakiple tartışması,
hakemle girdiği diyaloglar, kavgacı hali, kimi zaman bizlere
yansıyan agresif tutumu sürekli gündemde oldu. Ağır eleştiriler
aldı. Ama tarzını hiç değiştirmedi. Belki de onun savaşçı ruhu
sayesinde Fenerbahçeli taraftarların büyük sevgisini kazandı; ama
buna karşılık rakiplerin de tepkisini...
Onun yansımaları medyada da ağır eleştiriler aldı. Ve hatta milli
takıma alınmaması için yazı yazanlar bile oldu. Ama o hiç
aldırmadı. Sadece işini yaptı. Ve belki de bugün Fenerbahçe
şampiyonluğunun baş mimarı oldu. Verdiği enerji ve mücadele gücünü
takıma aşıladı Emre Belözoğlu.
Bugün kupa elinde ve belki de dünyanın en mutlu insanlarından
birisi. Galatasaray’dan ayrıldığı günden bu yana Avrupa’da top
koşturduğu yıllarda Inter’e sonradan verilen kupayı saymazsak lig
şampiyonluğunu ilk kez kazandı. Bu kupa için uzun ara verdi. Ve
şimdi yine kupalandı. Bu kupa geçen yılki ağır sendromdan sonra ona
mental olarak en büyük şifa oldu. Çok konuşulan Emre, çok samimi
açıklamalarda bulundu....
Ve hiçbir yerde konuşmadığı kadar. Şampiyonlukla sona eren yorucu
bir yılı başarıyla geride bırakmanın rahatlığı ile ne var ne yok
anlattı. Belki de merak ettiğiniz her şey birinci ağızdan
yanıtlandı. Ve özellikle şampiyonluk yolunda yaşananlar....
İşte sorular ve yanıtlar:
“Haram puanımız yok, helalimiz var’ gibi sözlere girilirse sonradan
çok pişman olunur. Yöneticileri biraz düzene sokmak gerekiyor.
Oluşturdukları ortamdan herkes nasibini alıyor. Türk futbolu için
düzene sokmak adına özveride bulunmak lazım. Trabzonspor’un bu
kadar puan kaybedeceğini hesaplamak hayalcilik olurdu. İkinci
yarının ilk haftalarında kaybederek o senaryoyu kendileri
hazırladı.”
ARENA'DA TEK AYAKLA OYNARDIM
Galatasaray maçlarında sakatlanman dikkati çekiyor. Acaba
bilinçaltı bir şey mi var? Hayır tabii ki yok. Sadece denk geldi.
Ben artık kendimi Fenerbahçe taraftarına kanıtlayacak durumdan
çıktım. Kaderde varmış. Eğer bana izin verselerdi Telekom’da tek
ayakla oynardım. Şu anda beni Galatasaray’da oynamış olmam
ilgilendirmiyor. Şu anda benim oynadığım takım Fenerbahçe. Oynamam
gerekiyorsa oynarım. Ben G.Saray defterini kapadım. Bu sözümü kimse
yanlış anlamasın. Orada çok güzel günlerim geçti. Onlara bir
saygısızlık yapmıyorum. Oradaki arkadaşlarımla zaman zaman bir
araya gelip geçmişi yad ediyoruz. Ama şu anda sadece Fenerbahçe’nin
menfaatleri önemli. Kendimi düşünmem. Oraya gidince küfür yerim
filan diye aklıma bir şey getirmem. Geçtim bunları. Bir ara
sokaktada bu tip tepkiler oluyordu Galatasaray taraftarından. Ama
şimdi artık yok. Belki insanlar benden böyle bir tercih
beklemiyordu. Hayal kırıklığı içinde olan aklı selim insanların da,
haddini bilmez insanların da tepkisi oldu. Ama onları da hoş
karşılıyorum.
Trabzonspor’un ikinci yarının ilk maçlarındaki puan kayıplarını
hesaplayabiliyor muydunuz?
Tabii ki hayır. Ama bizim Antalya maçı çok kritikti. O ana kadar
bir tek Konya deplasmanında galip gelebilmiştik. Asıl elektriği o
maçta aldık. Takımda bir özgüven eksikliği ve dengesizlik vardı. O
maçta çok kastık kendimizi. Futbol hiç önemli değildi. Sadece
kazanmak önemliydi. Gösterdiğimiz iradeyle o maçı kazandık. O günü
kurtarmak adına ne gerekiyorsa yaptık. Rakibe pozisyon bile
vermedik. “Fenerbahçe böyle mi oynar?” dediler ama önemli olan
kazanmaktı. Ve üstelik ondan sonraki hafta Trabzonspor maçı vardı.
Biz “O maçı alırız 9 puan fark 6’ye düşer” diye hesaplıyorduk. Ama
onlar ilk hafta puan verdiler. Ve ikinci haftada puan farkını 4’e
düşürme şansımız doğdu. Tabii ki Trabzonspor’un bu kadar puan
kaybedeceğini hesaplamak hayalcilik olurdu. Kısacası bu senaryoyu
biz hazırlamadık. Trabzon ilk haftalarda kaybederek o senaryoyu
kendisi hazırladı.
Trabzonsporlu yöneticilerin yaptığı açıklamalar sizi gerdi mi?
Aslında yönetici açıklamaları bizi pek etkilemiyor. Futbolcuyu
rakip takımdaki futbolcu arkadaşlarının demeçleri etkiler. Eğer
futbolcu kötü bir açıklama yaparsa o bizi bozabilir. Yöneticiler
kulüp menfaatlerini kollamak zorundalar. O yüzden bu tip
açıklamaları yapmak zorunda kalıyorlar.
Biz bunu anlayacak tecrübedeyiz. Ama işin şöyle bir kısmı var.
“Haram puanımız yok helalimiz var” gibi sözlere girilirse bu
spekülasyonu ortaya koyan sonradan çok pişman olur. Neyin haram
olduğunu, neyin helal olduğuna yönetici karar veremez. O merci
onlar değil. Eğer böyle konuşursan ortaya net bir şey koyman
gerekir. O zaman biz tabii ki daha çok motive oluyoruz. Eğer
Trabzonspor şampiyon olsaydı onlara da hiç kimse bir şey
söyleyemezdi. Yöneticileri biraz düzene sokmak gerekiyor. Her maç
gerginlik barındırırsa bu iş olmaz. Kendi oluşturdukları ortamdan
herkes nasibini alıyor. Bir sürü senaryo yazıyorlar. Düzene sokmak
adına özveride bulunmak lazım. Türk futbolunu da düşünmeleri
lazım.
AYKUT HOCA DA BOZULABİLİRDİ[page_end]
Ligin ikinci yarısında Aykut hocanın söylediği sözleri (Penaltılar
irdelensin) Şenol hoca söyleseydi belki Aykut hoca da
bozulabilirdi. Bir hocanın yapmış olduğu bir açıklama diğer hocayı
etkileyebilir. Yaralamış incitmiş olabilir. Bunu anlayabilirim. Ama
şu var. Olaya profesyonel olarak bakıldığı zaman bir çok insan da
gülüp geçebilir işine bakabilir.
VARSA ADALET YERİNİ BULDU
Ligin ikinci devresinde kalan bütün maçları kazanabileceğinize ne
zaman inanmaya başladınız?
Bunu Beşiktaş maçından sonra düşündüm. O haftadan sonra bütün
maçlarımızı kazanabileceğimizi hissettim. Ama inanın Antalya maçını
kazanamasaydık bugün topladığımız puanların yarısına bile
gelemezdik. Her zaman kazanmak rakip için baskı oluşturuyor. Bu
baskı onları yıkıyor. Sürekli kazanmanın çok faydasını gördük. Kötü
oynadığımız maçlar da oldu. Ama kazanmasını bildik. O dönemlerde
herkes bir adalet diye tutturmuş gidiyordu. Ben o söze çok inanmam
ama varsa adalet yerini buldu. İlk 5 hafta her maçta bir endişe
vardı. Ve böyle bir performans tarihte yoktu. Bunu asla
hesaplayamazdık. Biz hesaplayamadığımıza göre Trabzonspor hiç
hesaplayamazdı.
“Yeni Malatya maçı sonrası Aykut hocamız bir konuşma yaptı, hepimiz
şoka girdik. Ben bu kadar derinden etkilendiğim bir konuşmayı
hatırlamıyorum. Hepimiz birbirimize baktık. Sonra tüm futbolcuların
artık egolarını bir yere bırakma zamanı geldiğine karar
verdik.”
AYKUT HOCA ŞOKA SOKTU[page_end]
Ligin devre arasından bu yana hep Antalya’da yaşananlar
konuşuluyor. Şu Antalya kampının iç yüzünü bir de sen anlatır
mısın?
Malatya maçından sonra Aykut hocanın durumu pek iyi değildi. Ne
yazık ki futbolda başarısız olunca ilk önce teknik direktör
sorgulanıyor. Ama bir gerçek var, futbolda yaşanan başarısızlığın
en büyük pay sahibi futbolculardır. O maçtan sonra bizim için çok
sıkıntılı bir dönem başlamıştı. Soyunma odasında bize bir konuşma
yaptı. Konuştuğu her şeyi söylemem mümkün değil. Ama o öyle bir
konuşmaydı ki hepimiz şoka girdik. Ben bu kadar derinden
etkilendiğim bir konuşmayı hatırlamıyorum. Öyle kaldık. Hepimizi
derinden etkiledi. O zaman hocanın bırakmak niyetinde olduğunu net
bir şekilde hissettik. Ve hepimiz birbirimize baktık. Ve şunu
anladık ki tüm futbolcuların bundan böyle egolarını bir yere
bırakma zamanı gelmişti. Herkes elini taşın altına sokma gereğine
karar verdi. Zaten bunu yapmasaydık başaramazdık. Hocanın
verebilecekleri bir yere kadardır. Sonuçta her şey futbolcuya
bağlıdır. Bir gerçek var. Ligin ikinci yarısında tüm futbolcular
Aykut Kocaman için oynadı. Hoca kendini bize inandırdı. Bu inançtan
sonra takımın sıçrama yapması son derece doğaldır. Ve bu sıçramayı
en dipten yaptık.
Bu iş bir konuşmayla olmaz herhalde. Sonrası nasıl geldi, neler
yaşandı?
Tabii ki yetmez. Malatya’da bir facia yaşamıştık. Ve bu faciayı
Pendik faciasına benzetiyorlardı. Bunu bize anlatıyorlardı. Ortada
çok kötü bir durum vardı. O gün Antalya’ya gidilirken uçakta hiçbir
şey konuşulmadı. Sessiz sakin gittik. Kampın ilk gününden itibaren
de Aykut hoca ve Ali Yıldırım bizimle sürekli toplantılar yaptı. Ve
bizim kendi aramızda yaptığımız toplantılar giderek çoğalmaya
başladı. Daha doğrusu takım içinde kenetlenme oluştu. Ben birçok
takımda oynadım. Eğer bir takımda kamp sırasında bütün futbolcular
bir odada toplanıp sürekli aralarında sohbet ediyorsa o takımda
işler yolunda demektir. Bir takımın iyi bir arkadaş grubu olup
olmadığını buradan anlayabilirsiniz. Grup grup başka odalarda
sohbetler yapıyorlarsa orada işler iyi değildir. Biz 15’e yakın
oyuncu hep beraberdik. Zaten bu sayı takımın iskeletini oluşturur.
Sürekli durumumuzu konuştuk, makara yaptık, film izledik yani
birlikte yaşanabilecek ne varsa yaşamaya başladık.
Takımda her şey artık yerine oturdu sanırım...
F.Bahçe kadrosunun iyi olduğunu şampiyon olmadan önce de söyledim.
Ama takım olabilmek ayrı bir şey. İyi arkadaşlığı oluşturmamız
biraz zaman aldı. Herkes birbirini daha iyi tanıdı. Aykut hoca
bizleri, biz onu tanıdık. Yabancılar birbirini tanıdı. Bu sezon
bizim için kırılma noktasıydı. Şimdi doğru işler yapılırsa gelecek
sezonlar artık daha kolay olur. Yönetimin ve hocamızın vereceği
kararlarla Türkiye’de ve Avrupa’da çok iyi işler yapabiliriz.
Sonuçta artık birbirini tanıyan ve anlayan insanlar grubu var.
YOK BÖYLE BİR BAŞKAN[page_end]
Başkan Aziz Yıldırım soyunma odasına girip hiç Aykut hocanın işine
karıştı mı? Bir soru daha; başkan futboldan anlıyor mu?
Kesinlikle böyle bir şey olmadı. Ama başkan soyunma odasına
geliyor. Bazen iyi şanslar diliyor bazen de bazı futbolcularla bire
bir konuşmalar yapıyor. Ve bence futbolu çok iyi biliyor. Ve en
önemlisi konuştuğu futbolcunun karakterini biliyor. O futbolcuyla
ona göre konuşuyor. Yani hangi futbolcuyla hangi tarz konuşacağını
ve onun performansını nasıl artırabileceğini biliyor. Çok
tecrübelendi. Ve tecrübe konusunda şu anda zirvede. Ben kendini bir
camiaya bir kulübe bu kadar adayabilecek insan var mı bilmiyorum
doğrusu. İnsan kendinden çok neyi düşünebilir ki? Ama başkan
Fenerbahçe’yi kendisinden çok düşünüyor. Ve biz buna çok şahit
olduk. Yok böyle bir başkan.
AZİZ BAŞKANLA HALAY ÇEKTİK
Aziz başkan Sivasspor maçı sonrasında soyunma odasına geldi. Mehmet
Topuz ona öyle bir sarıldı ki anlatamam. Sonra hep birlikte yani
başkan dahil soyunma odasının ortasında halay çektik. Bu görüntü
galiba hiçbir yerde yok.
KAYSERİ VE BUCA MAÇLARI UNUTULMAZ
İlk yarıdaki Kayseri maçını unutamam. F.Bahçe bir maçı bu kadar
kötü oynayamaz. Buca maçına da ‘kolay’ diye çıktık, bir baktık 3-1
mağlubuz. Üstelik Trabzon puan kaybetmiş. 5-3 kazandık ama
psikolojik olarak çok yordu. Berbat bir zemin vardı. Ancak en güzel
golümü attım.
TOTEM ŞARKI: YAPARIM BİLİRSİN
Takım olarak herhangi bir totemimiz yoktu. Ama ikinci yarı
kendiliğinden oluştu. Şarkı galiba Kenan Doğulu’nun ama Mahsun
Kırmızıgül remix söylüyor. Maç günü otobüsle giderken stada
yaklaştığımız anda o şarkıyı sonuna kadar çalıp hep birlikte
söylüyorduk. Şarkının ismi “Yaparım bilirsin”... Bu bizim totemimiz
oldu.
TÜRKİYE'NİN EN İYİ YERLİ YILDIZLARI BİZDE
Teknik olarak ikinci yarıda neleri değiştirdiniz? Aykut hoca
sizden ne istedi?
Aykut hoca ligin ikinci yarısında Galatasaray’da Fatih hocanın
bizden istediği o coşkulu futbolu oynamamızı istedi. Ortada coşku
olunca bu yetenekli oyuncularla harmanlanıp gidiyor. İkinci yarıda
bize bunu aşıladı Aykut hoca. Kaliteli oyuncularınız varsa ve
yüreklerini ortaya koyuyorlarsa, 10 futbolcudan sadece yarısı bile
bunu sergileyebiliyorsa, diğerleri de buna uyar zaten. İnsanların
görmediği bir şey var. Galatasaray’da oynadığımız dönemde ilk 11’i
say deseler sokaktaki çocuk bile sayardı. O kadroda 8 tane Türk
oyuncu vardı. Bugün Barcelona’da da 8 tane İspanyol oyuncu
sayabilirsiniz. Kulüplerin başarısı takımda bulunan o ülke
oyuncularının kalitesiyle orantılıdır. O zaman Türk oyuncuların
kalitesi en üst düzeydeydi. Başarı o yüzden geldi. Şu anda ise
Türkiye liglerinin en kaliteli yerli oyuncuları Fenerbahçe’de.
Tabii bir de bu kadroya Alex gibi, Lugano ve diğerleri gibi çok iyi
yabancılar eklenince bu durum ortaya çıkıyor. Dikkat edin bu sene
başarılı olan iki takımın kadrosunda hep iyi Türk oyuncular var.
Ama Fenerbahçe’nin yerli oyuncuları Trabzon’dan çok daha tecrübeli
oyunculardı. Ve onlara bu sene Bursa maçı hariç hiç fırsat
vermedik.
Habertürk-Halil Özer