Erman Toroğlu'dan olay röportaj
Sivri dilli spor yorumcusu Erman Toroğlu yine çok konuşulacak itiraflarda bulundu.
İşte Erman Toroğlu'nun ropörtajı:
Beyoğlu'nun ara sokaklarında, Balık Pazarı'nın sonunda bir restoranda beni beklerken buluyorum Erman Toroğlu'nu. Masada Gordon's marka bir cin şişesi. Şişenin üstüne Erman Hoca yazılmış... Söyleşi başlamadan önce "Hocam ne içiyoruz" diye soruyorum. Kadehlerle narsuyu masaya geliyor, Hoca kendi elleriyle, "elim temizdir" diyerek, buzları koyuyor, servisi yapıyor...
Erman Hoca, cinleri koyarken soruyorum... 19 Ağustos 2009'da Hürriyet'teki köşenizde Ahmet Altan'ın "mafyanın üstünden devlet şemsiyesi bir ölçüde kalktı ama henüz mafyanın etkisi gerektiği kadar azalmadı. Özellikle futbol dünyasının herkes tarafından bilinen ama kimse tarafından söylenmeyen mafyatik ilişkileri hâlâ sürüyor. Devlet çeteciliğinin zirve noktası sayılan Ergenekon'u devletten ve toplumdan kazımak için uğraşan 'radar' bir zaman sonra gözlerini spor dünyasına da çevirecektir. Orası da temizlenecektir" yazısını alıntılamıştınız. Bugün o yazı doğrulandı, gidişatı nasıl görüyorsunuz?
"Bu sefer herhalde köküne kadar gidilecek. Bunu düşünme sebebim
işin içinde 'organize şube' var. Ekipler kurulmuş,
teknik takip, dinlemeler yapılmış ve ortaya da epey bir şey çıkmış.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun işi değildi bu, yapamazdı, gücü
yetmezdi. Tabii ben bunları 30 senedir söylüyorum, işin içine
organize girmeli, diye; gülüyorlardı bana, 'kafayı
üşüttü' diyorlardı. Şimdi bu noktaya geldik."
Daha önce de Meclis'te ifade vermiştiniz galiba bu konu hakkında...
"Orada her şeyi anlatmadım. Bunu da söyledim zaten ama o günkü anlattıklarımla bile çok şeyler yapılabilirdi. Sadece bir kişinin işine son verildi, resmi bir kurumda çalışıyordu. Bugün, o günden daha umutluyum."
Televizyonda bir gün hakemlik yaparken, Ukrayna'ydı yanlış hatırlamıyorsam, şike teklif ettiler, demiştiniz.
"Yok, Ukrayna değil Gürcistan'dı. Gürcü mafyası bana para verdi, ben de alıp onu UEFA'ya verdim. Epey de büyüdü iş, İstanbul'a beni vurmaya geldi Gürcü mafyası. Kendimi korumak için Türkiye'ye döndüğümde silah ruhsatı aldım."
Stevenson'ın roman kahramanı gibi biri Aziz Yıldırım. Hem statları yapan, yıldızları transfer eden adam, hem de başkanlık gücünü kullanan sert, acımasız biri. Aziz Yıldırım'ın futbol üzerinde bir tahakkümü var mı?
"Yanlış bir soru bu. Aslında soru değil, cevabı ortada çünkü. Tapelere, görüntülere bakmak yeter. Herkesi yönetmeye çalışan bir adam. O konuşmaları gördükçe, okudukça üzülüyor insan. Türkiye'de futbol ne haldeymiş diye..."
'Mahkemede konuşurlarsa işin devamı
çorap söküğü gibi gelir'[page_end]
Peki, tutuklanan kişiler ve isnat edilen suçlar için fikriniz ne?
"Burada önemli olan mahkeme safhasında birileri konuşacak mı yoksa konuşmayacak mı. Eğer o birileri konuşur, bazı şeyleri anlatmaya başlarlarsa bu soruşturmanın devamı çorap söküğü gibi gelir ama anlatmazlarsa üstünü örtmek mümkün olur. Bizim durum şu, bir fıkrayla anlatayım: Adamın birine 'karın seni aldatıyor' demişler. Adam da iz sürmüş, takip etmiş, bakmış aynen söyledikleri gibi kadın başka bir adamla buluşup bir eve giriyor. Bizim adam da karşı binadan seyrediyor karısını. İşte içkiler açılıyor, yakınlaşmaya başlıyorlar, adam yavaşça kadına sokuluyor, yanağını öpüyor, soyunmaya başlıyorlar. O anda adam perdeyi kapatıyor. Karşı binadan izleyen kadının kocası da 'boşa günahını almışım kadının' diyor. Şu anki durumumuz aynen bu."
Tapelerde ismi en çok geçenlerden biri Mahmut Özgener, şimdi İzmir Expo'nun başına geçmiş...
"O Expo'nun kendi sorunu ama daha yakına gel. Tapelerde adı geçenler gazete köşelerinde yazıp televizyonlarda yorumculuk yapmıyorlar mı? Ahlak değerleri önemli. Bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde tezgâhtan kaybolmuyor bu insanlar. Çok üzün sürüyor safrayı temizlemek. Hakemliğimin sonunda, 'bir kasada' dedim, 'bir çürük elma varsa ve onu atmazsanız, bütün elmaları çürütür.' Onlara dokunmadılar, beni ceza heyetine gönderdiler, bir sene de ceza verdiler. Maç satanlara vermediler bu kadar cezayı."
Bir Erman Toroğlu klasiği olan yüzüğü ilgimi çekiyor, kıymeti harbiyesini soruyorum.
"Beğendiğim bir yüzük o kadar. Çok yüzüğüm var, hele bir tanesi stadyum şeklinde, sahasıyla, tribünleriyle, ortadaki hakemiyle tam bir stadyum. Üstünü de kesme taşla kapattım. Galatasaray, stadının üstünü kapatamadı ama ben kapattım!"
Teşvik neden şikedir? Şikeyi önlemek mümkün müdür?
"Teşvik de şikedir. Bir nevi dopingdir çünkü. Trabzon-Beşiktaş maçı, Galatasaray şampiyonluğa gidiyor. 3-2 Beşiktaş önde, bir penaltı verdim, bu ikinci oldu ama öncesinde de bir tane çalmıştım, atarsa 4-2 olacak, yardımcı hakemin kafasına sustalı atıldı, maç yarıda kaldı. Öteki yardımcının da kafası iki kere yarılmıştı. Aslında benim ilk darbede gitmem gerekiyordu ama o zaman sonuna kadar zorluyorduk. İşte o maç için Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy'un Trabzonlu futbolculara teşvik primi olarak birer Doğan araba vereceği söylenmişti. İki hafta sonra teşvik verdiğin takımla oynasan ne olacak? Suni bir dopingdir teşvik ve suçtur. Geçen senelerde X takımı Ankaragücü'ne teşvik primi teklif etti, ama parayı vermedi. Birkaç hafta sonra o İstanbul takımını Ankaragücülü oyuncular mağlup edip rövanşı aldılar."
Mehmet Ali Aydınlar krizi bazen iyi
yönetti, bazen kötü[page_end]
Sizce Mehmet Ali Aydınlar krizi yönetebildi mi?
"Bazen iyi yönetti, bazen kötü. İlk başta halledebilirdi. Bu, Fener'i küme düşürmek meselesi değil, soruşturmada adı geçen bütün takımların, kim karışmışsa hepsinin düşürülmesi gerekirdi. Sezon sonu karar açıklanınca, mükerrer ceza almış olacak bu kulüpler ki haksızlık bu da. 72'de Muzaffer Sarvan'ın yönettiği bir Fenerbahçe- Ankaragücü maçından sonra, 8 kişi kalmıştık, ilk atılan da bendim, 'göreceksiniz hakem olacağım' dedim ve oldum. Şimdi de diyorum ki, dört sene TFF Başkanlığı yapayım, çok şeyleri değiştirir, düzeltirim."
'Bu Fenerbahçe operasyonu değil'
Talep ettiği halde Fener neden düşürülmedi?
"Gene söylüyorum bu bir Fener olayı değil. Fenerbahçe operasyonu hiç değil. Kimin adı geçiyorsa cezalandırmak şart. Ben organize şubeyi senelerdir çağırıyorum. Tapelerden birinde Şekip Mosturoğlu'yla Ercan Saatçi konuşuyorlar. 'Erman'la Ahmet'in işi tamam, patronlarla konuştum. Olsun, TV 8'e giderler. Gidemezler, Faik'i hallederim ben' tarzı şeyler söylüyorlar birbirlerine. Ercan'ı saymıyorum, ama bu durumdan Faik Çetiner utanmalıdır. Bir devir öyle ya da böyle kapanıyor artık. Telefon açıp gazeteciye küfreden başkanlar tarihe karışıyor. Yalnız, tevazu gösteremeyeceğim bir konu var. Şu operasyonda tutuklu hakem yoksa bunda benim büyük payım ve katkım vardır."
Geçen sene Telegol programında özellikle Emenike konusunda övdüğünüz Karabükspor Başkanı hakkında hala aynı düşüncede misiniz?
"Soruna soruyla karşılık vereyim: Bir, Emenike neden Rusya'ya transfer oldu? İki, Feridun Cankut başkanlığı neden bıraktı? Üç, Emenike'yi transfer eden Spartak Moskova neden parayı hala ödemiyor? Şike, hayatın hemen her alanında var. Evde hanıma maça gidiyorum deyip başka hatuna gitmek de şikedir. Karılar-kocalar kendi aralarında şike yapıyorlar."
Cevap bu sorularda saklı herhalde... Son soru, "Yeni CHP" gibi "Yeni FB" de olur mu?
"En az 2-3 yıl yemeli şike yapan, altı ay için herkes girer, bir caydırıcılığı kalmaz. Bu operasyon büyük takımlara değil de, Erzurum'a, Samsun'a, Antalya'ya dokunsaydı gene cezalarda indirim yapılır mıydı? Nihat Özdemir, 2006'da Juventus'un düşürülmesini büyük bir memnuniyetle karşılamış ve bunun ne kadar iyi olduğunu, Türkiye'de uygulanması gerektiğini söylemişti. Şimdi 180 derece farklı konuşuyor.
'Dürüst spiker!' Reha
Muhtar[page_end]
Reha Muhtar, köşesinde Ali Yıldırım'la Murat Özaydınlı'nın konuşmalarını yayınlayarak...
Gülmeye başlıyor. "Bak neler yazmış" diyor Reha Muhtar için. "Geçen sene Kanaltürk'teki Son Kale programında, biz Ahmet'le [Çakar] Bülent Uygun'u eleştirirken, bize söz hakkı vermeyip programı bitirmişti. 'Bu takım neden bu kadar yumuşak oynadı' diye sorduk, Uygun telefonla yayına bağlandı, bize atıp tuttu. 'Dürüst spiker' Reha Muhtar da onu destekledi. Meğer biz programdayken polis takipteymiş, ifade vermeye gittiğimde söylediler. Aynı kaba yapıyorlardı oysa Bülent Uygun'la. 'Dürüst spiker' Reha Muhtar... O günkü olay, Reha'nın ikinci falsosudur. Daha önce de yaptı, o iyi hatırlar. Ali Şenli bir programdı. RTÜK eski Başkanı, şimdi Kanaltürk'ün başında olan Fatih Karaca'nın sınıf arkadaşıymış, o ısrar etti de ben kabul ettim onunla programa çıkmayı. Benim için bir şeyler yazdı, hiçbirine cevap vermedim. Cevap verilecek adama cevap veririm ben. Mesela Hıncal Uluç, sabaha kadar oturur, tartışırım... Şunu da söyleyeyim, bir insana kahvede hakaret ediyorsan gidip kahvede özür dileyeceksin, kahvede küfredip evde özür dilemek olmaz. Önemlidir bu detay. Ben, espriler yaptım ama kimseye hakaret etmedim bunca yıllık televizyonculuk hayatımda. Ama etmiş olsaydım, gene aynı yerde özür dilerdim. Mesela Taraf Gazetesi, bu olayda, şike operasyonunda yani, ismiyle tamters bir yayın yaptı. Ben, acaba bugün ne diyor diye, Taraf'a hep baktım."
Bu operasyonda tutuklanan hakem ve oyuncu sayısı azlığını nasıl yorumluyorsunuz?
"Oyuncu daha akıllıdır, bir de oyuncuya ulaşmak daha zordur. Hakemleri eleştiriyoruz ama para pul işlerinde yoklar. Bizim dönemimize göre çok büyük bir ilerleme var. 'Uyuz olduğum yardımcılar' da yok değil. İki metre ofsayt kaçmaz, beş metre gerideki adama bayrak kaldırılmaz."
Aslan, ne dedi?
Söyleşinin sonuna doğru Hürriyet'in Spor Müdürü Mehmet Arslan da geliyor masaya. Birkaç dakika sonra badem salatalıkla taze marul, limon ve tuzla masaya yerleştiriliyor. İkinci cini koyarken, gülerek "dikkat et, bak kardeşim yaşındasın, çarpar adamı" diye uyarıyor beni. Mehmet Arslan bu konu hakkında ne mi konuştu? E, onu da haftaya okursunuz...