Ersun Yanal Fenerbahçe Dergisi'ne ropörtaj verdi
Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, kulübün aylık yayın organı Fenerbahçe Dergisi'ne röportaj verdi.
Fenerbahçe ile el sıkıştığı sezonda sarı lacivertli ekibe şampiyonluk sevinci yaşatan teknik direktör Ersun Yanal, bu büyük başarıya ulaşmalarındaki tüm kriterleri sıraladı.
Fenerbahçe’nin çok büyük bir aile olmasına tekrar tekrar vurgu
yapan tecrübeli çaıştırıcı, Fenerbahçe’deki duyarlı yönetim
anlayışına, kurumsal yapılanma ve iş ahlakına, tüm ekiplerin uyumlu
işbirliğine, oyuncularının hem karakter hem de futbol bilgisi
olarak profesyonelliğine, taraftarların eşi olmayan muazzam
desteğine olan inancı ve memnuniyetini dile getirerek şampiyonluğun
herkesin eseri olduğunu dile getirdi ve herkese teşekkür etti.
Sözleşmesi 2 yıl daha uzatılan Yanal, transfer çalışmalarının hızla sürdüğünü, doğru oyuncuların peşinde olduklarını ve altyapıdan da gelen destekle önümüzdeki sezon için hedeflerinin 4. yıldızı takmak olduğunu dile getirdi.
İşte Yanal'ın röportajı;
-Fenerbahçe’de görev aldığınız ilk sezonda camiamıza
şampiyonluk yaşattınız. Öncelikle, hedefinize ulaşmanızla ve
coşkulu kutlamalarla ilgili olarak hislerinizi bizimle paylaşır
mısınız?
"Bu mutluluğun içinde olmak, çok büyük bir ayrıcalık. Camiamızın
ihtiyacı olan bir şampiyonluktu. Bu süreçte yarışı başından sonuna
kadar önde götürdük. Uzak ara puan farkı ile şampiyon olduk. Ve bu
yarışta birçok kişiden destek aldık. Herkese tekrar teşekkür
ediyorum. Camiamıza hayırlı olsun."
-Fenerbahçe ile kontratınız 2 yıl uzatıldı. Tekrar
“hayırlı olsun” diyoruz. Önümüzdeki sezona ilişkin net hedefiniz
nedir?
"Teşekkür ederim. Büyük Fenerbahçe Ailesi’nin bir üyesi olmaktan
son derece gurur duyuyorum ve görevimin devam edeceği için de çok
mutluyum. Önümüzdeki sezon için ise net olarak şunu söylüyorum: “4.
yıldızı önümüzdeki sezon takacağız.”
-Elde edilen bu başarı, tabii ki bir ekip işi.
Ekibinizden ve aranızdaki iş akışı ve uyumdan bize bahsedebilir
misiniz?
"Biz büyük bir aileyiz. Herkesin bu başarıda emeği var. Başta
Başkanımız Aziz Yıldırım ve yönetim kurulumuz olmak üzere,
Samandıra ekibinden tutun da maç yaptığınız sahadaki çimleri
hazırlayan ekip, Fenerium, Fenercell çalışanları, medya ekibi,
Kulüp çalışanlarımız ve tabii ki taraftarımız, herkesin bu
şampiyonlukta payı ve desteği var. Onların inanması, gönülden
desteklemesi bizim için önemliydi. Ama bir taraftan da bizimle
beraber olan başka profesyonel bir ekip var: İdari menajerimiz,
antrenör arkadaşlarımız, doktorumuz, medya sorumlularımız,
personelimiz, aşçımız hepsinin katkısı çok büyük. Çok uyumlu
çalıştık ve çalışmaya devam edeceğiz. Herkese teşekkür
ediyorum."
-Fenerbahçe’de sezon başında yaptığınız planlamada; 3
kulvar mücadelesiyle start verilmişti. Ancak Şampiyonlar Ligi ön
eleme maçlarının ardından UEFA Avrupa Kupası’ndan da ani bir
şekilde men edilmenizle Avrupa’da boy göstremediniz. Geriye dönüp
baktığınızda hedeflerinizin ulaştıklarımızla ne kadar örtüştüğü
hakkında değerlendirme yapabilir misiniz?
"Avrupa’da yolculuk yapmak önemliydi ama elimizde olmayan
nedenlerle Avrupa’dan uzak kaldık. Sezona başlarken de ne olacağı
muammaydı. Ve hep o muamma ile devam etti. Türkiye Kupası konusunda
Sayın Başkan ve yönetim kurulunun çok belirgin bir görüşü vardı. Bu
konuda biz asla iddialı bir tutum içinde olmadık. Zaten başında da
söylemiştik; bizim için bu sene şampiyonluk önemliydi ve bu
kulvarda net bir şampiyonluk elde ettik. O yüzden de bu kulvardaki
şampiyonluğumuzun her şeyden daha önemli tuttuk."
-Sezon içinde size en çok sürpriz yaşatan durumlar ne
oldu?
"Hiçbir sürpriz yaşamadım. Fenerbahçe çok güçlü ve iyi bir takım.
Birbiriyle dayanışma içinde olan iyi oyunculardan kurulu bir takım.
Bazı skorlar alındı ama bu skorlar bu akış içinde normaldir. Ama şu
bir gerçek ki; sürpriz bir şekilde mağlup olduğumuz Torku Konyaspor
maçında da ne kadar inançlı olduğumuzu ve bu yolda da ne kadar
mücadele edeceğimizin belirgin bir sinyalini vermiştik. Şampiyon
olacağımızı söylemiştik. Sözümüzde durduk, şampiyon olduk. Ben bu
konuda başta oyuncularımız olmak üzere bu duruştaki sürekliliği ve
devamlılığı sağlayan ve güçlü duran tüm arkadaşlarıma tekrar
teşekkür ediyorum.
- Sezon içinde sizi en çok heyecanlandıran karşılaşma
hangisi oldu?
"Her maçın ayrı bir önemi var. İçeride oynadığımız Galatasaray maçı
sağlık açısından problem yaşadığım bir haftaydı. O güzel bir anı.
Hastaneden çıkıp takımın başına geçip ertesi gün takımla birlikte
derbiyi kazandık. Bir de tabi son dakikalarda kazandığımız
maçlardaki tempomuz, maçı kazanma arzumuz, beni oldukça
etkiledi."
-Sağlık durumunuzla ilgili olarak son durum
nedir?
"Hiçbir problem yok, gayet iyiyim. Zaten çok sık sağlık
kontrolünden geçen birisiyim. Yılda en az iki kere sağlık kontrolü
yaptırırım. Şu anda da en ufak bir problemim yok, her şey
yolunda."
-Geçtiğimiz sezon 6+0+4 yabancı statüsünden dolayı
birçok oyuncu kadroya dahil olamadı. Sezon içinde sakatlıklar ve
cezalı durumlarda oldukça zorlu tercihler yapmak durumunda
kaldınız. Bu zorlukları aşmak için nasıl formüller ürettiniz? Bu
sezon için alınan 5+3 kuralı için düşünceleriniz
nelerdir?
"Geçtiğimiz sezon, Avrupa kulvarı bitince, yabancı oyuncularımızdan
ayrılma durumunda kaldık. Her zaman her yerde söylüyorum; ister 6+0
olsun, ister 5+3, 24 oyuncudan kurulu bir takımız ve hepsi çok
karakterli ve çok profesyonel oyuncular. Nerede olduklarının
farkındalar. Fenerbahçe gibi çok büyük bir camiada onların
duruşları takdire şayandır. Bizde mümkün olduğunca adaletli
davranmaya çalıştık. Oynayan, başarılı olan, iyi performans
gösteren oyuncularla devam ettik. Mutlaka ufak tefek problemler
çıkmıştır. Bunlar da çok normal ama oyuncularımızın profesyonelliği
burada hakikaten çok önemliydi. Onlar Fenerbahçe gibi büyük bir
camiada olmanın sorumluluklarını yerine getirdiler. Her zaman hazır
durdular. Oyuncularımızın bu emeği ile de şampiyonluğa uzandık. 5+3
ile geçecek sezon için de aynı disiplin geçerli olacaktır."
-Kuşkusuz bu disiplini sağlarken sizin oyuncularla
kurduğunuz diyalog çok önemli bir rol oynuyor. Her futbolcunun
gerek kişisel gerek sahadaki karakteristik özelliklerinin farklı
olmasına rağmen, bu bütünleştirici gücü nasıl
sağlıyorsunuz?
"Aslında buradaki en önemli nokta; onların bu disiplini
sürdürmekteki kararlılıkları ve bunu bizi başarıya taşıyacağını
bilmelerindeki profesyonellikte yatıyor. Hiçbir oyuncumla gereksiz
zaman kayıpları yaşamıyorum. Hepsi, futbolcu olma
profesyonelliğinin yanı sıra karakterleriyle de ön planda olan
insanlar. Tabii ki bütün futbolcularım oynamak istiyor ancak herkes
bu konuda birbirine, bana ve teknik heyete karşı anlayışlı ve
saygılı. Bu ortamı sağlayacak bir yönetim tarzı, Fenerbahçe’de
mevcut. Bizim dışımızda bir irade de mevcut. Sayın Başkan ve
Yönetim Kurulu da bu konuda kulüp içindeki ağırlığını hissettirmiş
durumda. Dolayısıyla bize de burada Federasyonun belirlediği 5+3
kuralını sorun olarak görmek değil, çözüm üretmek düşüyor."
-Transfer planlamanızı yaptınız mı?
"Evet, transfer politikamızı ve planlamamızı belirledik.
İhtiyacımız olan doğru oyuncuları saptadık. Başkanımız ve yönetim
kurulumuz da sağ olsunlar çok destek veriyorlar. Hızlı bir biçimde
çalışmalara start verildi."
-Türkiye’de sporu bilimselleştiren ilk antrenörlerden
biri sizsiniz. Antrenmanlarda şu an hangi teknolojilerden
faydalanıyorsunuz? Samandıra’da hangi sistemler var, bu sistemler
nasıl işliyor. Bahsedebilir misiniz?
"Oyun bölümü farklı bir teknoloji ile izleniyor; görüntüler
kaydediliyor. Görüntülerin daha sonra bilgiye dönüştürülüp
matematikselleştirilmesi ve sonuçların istediğiniz zaman
kullanılabilir hale gelmesi ve oyunculara raporlanması bölümü var.
Bu analizin teknik, taktik ve fiziksel boyutu var. Burada değişik
teknolojilerden yararlanıyoruz. Örneğin, analiz bölümleri için
Sportscode, Mathball ve Amisgo diye kullandığımız programlar var.
GPRS’leri kullandığımız bir program var. Bütün bunların hepsinin
ortak yorumları ile birlikte oyunculara raporluyoruz. Gelişimlerini
takip ediyoruz. Fiziksel olarak oyuncuların hepsinin analizleri
yapılıyor. Bu testler sonucunda ortaya çıkan tablolar var. Bu
tabloların gelişimi için yeni programlar hazırlanıyor. Bu
programları takip etmemiz gerekiyor. Fiziksel ve teknik olarak da
bunları yapabiliriz. Örneğin saatlerden faydalanıyoruz. Yine
GPRS’den faydalanıyoruz. Bunları müsabaka analizleri ile
değerlendiriyoruz. Ortaya da bilimsel olarak değerlendirilmiş bir
takım veriler çıkıyor. Bu veriler doğrultusunda da o oyuncuların
antrenman yükleri belirleniyor. Bu yüklerle birlikte antrenmanlar
yapılıyor. Tabii bunlarla yetinmemek gerekiyor. Çünkü dünyada ve
bizim ülkemizde de gelişmeler var. Bu gelişmelere de kendi işimizi
entegre etmeye çalışıyoruz."
-34 maçlık periyotta oldukça gergin maçları da geride
bıraktık. Siz her yaptığınız açıklamada; sporda kardeşlik vurgusu
yapıp sevgi ve saygı çerçevesinin altını çizdiniz. Her spor dalında
bulunan rekabet duygusunun ülkemizde futbol dendiğinde bu boyutlara
ulaşması tabii ki sosyo -kültürel öğelere dayanıyor ancak saha
içinde yaşananları bir teknik direktör olarak spor psikolojisi
çatısı altında nasıl irdeleyebiliriz?
"Bu gerçekten de başlı başına başka bir röportaj konusu…"
-Takımdaki genç oyuncuları A Takım antrenmanlarına da
çağırıyorsunuz. Sezon başı kamplarına da katılıyorlar. Yeri
geldiğinde resmi maçlarda da dakika buluyorlar. Onların hırsı ve
mücadeleleri de gözlerinden okunuyor. Önümüzdeki yıllar için genç
oyuncular hakkında öngörüşleriniz nelerdir?
"Şu anda elimizde bulunan A2 takım oyuncuları, A2 Ligi’nde de
şampiyon oldular. Yetenekli oyuncular var. Fenerbahçe takımında
oynamak, o sorumluluğu üstlenmek; hem yetenek hem karakter, hem de
sorumluluk gerektiriyor. Yaklaşık bu yıl 30’un üzerinde antrenmanda
12-13 farklı oyuncu altyapıdan geldi. Kiralık genç oyuncularımız
var. Onları her platformda değerlendirmek ve fırsat vermek için
dikkatliyiz. Fırsat geldiğinde de mutlaka da onlardan bir kaçını
kazanmak istiyoruz. Her zaman gözlerimiz üstünde. Dolayısıyla
Fenerbahçe’nin de şu gelişen futbol ekonomisinde bunu çok ciddi
şekilde düşünmesi gerekiyor. Biz de bu anlayışı yerleştirip,
oyuncularla ilgilenip en ufak bir fırsatta oyunculardan
faydalanmaya çalışıyoruz."
- Devre arasında oyuncu transferi yapılmamasını da buna
bağlayabilir miyiz?
"Evet yapılmamasının nedeni tamamıyla bu görüşümüz kaynaklıdır. Bu
disiplin, bütçe açısından da çok önemli. Fenerbahçe, her işini
sezonun başından bitirdi ve hiçbir söylemde olmadı. Sezon
transferinin kapanmasıyla şu ana kadar transferden hiç bahsetmedik.
Ve planlamamız doğru gitti. Bu başarının oluşmasının bence bu tür
bir kadro planlamasıyla gerçekleştiğinin altını çizmek
gerekiyor."
-Fenerbahçe taraftarı, faaliyet gösterdiği 9 branşta her
zaman “Hep Destek; Tam Destek” mottosuyla hareket eden itici bir
güç olmuştur. Bu taraftar sizin için ne ifade ediyor?
"Sadece 9 branşta mücadele eden takımların yarışlarıyla değil
Fenerbahçe taraftarı bugün farklı ilklere de imza attı.
Fenerbahçe’nin her yaptığı mücadele de onlar önder oldular.
Önderliklerini her fırsatta da gösterdiler. Çok hassas ve duyarlı
bir kitleye sahibiz."
-Taraftarın özellikle 3 Temmuz sürecinde kenetlenme ruhu
daha da organize bir hal aldı. Bu konudaki görüşleriniz
nedir?
"Fenerbahçe’yi her mecrada, Türkiye’nin en büyük sivil toplum
örgütü olarak adlandırmak gerekiyor. Taraftarlarımızın 3 Temmuz’dan
bu yana ortaya koydukları duruş, sadece branşlardaki verdikleri
destekle değil; Fenerbahçe sevgisinin, Fenerbahçeliliğin bence en
önemli göstergesiydi. Onlar sadece tribünde değil, her fırsatta
Fenerbahçe ile ilgili her konuda duyarlı ve hassas davranmaktan
hepimize örnek olacak bir davranış ve adalet çağrısı içerisindeler.
Onlara teşekkür ediyorum."
-Fotoğraf merakınız olduğunu biliyoruz. Nasıl
fotoğraflar çekiyorsunuz, nasıl ekipmanlarınız var? Bu merakınız
nasıl oluştu? En çok nerelerde fotoğraf çekmek istersiniz? İleride
bir sergi açmayı düşünüyor musunuz?
"Beni etkileyen doğa… Doğa fotoğraflarını çok seviyorum. Aslında
her şey fotoğraflanabilmeli. İnsan manzaraları çok etkileyici.
Hayvanlar alemi çok etkileyici. Baktığınızda doğa çok etkileyici.
Dolayısıyla bende doğanın içinde olmak istiyorum. Fotoğraf; anı
belirlemeyi, o anı sonradan da yaşamayı ve hiçbir zaman
unutmamamızı sağlıyor. O anda yaşadığınız o karenin sizde yarattığı
etkiyi hiç unutmuyorsunuz. Oldukça keyifli bir iş. Çok donanımlı
bir ekipmana sahibim. Geliştirmeye çalışıyorum. İleride de bir
sergi açabilir miyim? Neden olmasın! Herhalde sosyal sorumluluğum
gereği bir takım çalışmalar yapıp açmayı da düşüneceğim."