Fatih Altaylı'dan Aziz Yıldırım'a cevap!
Bloomberg HT'de Fatih Kuşçu'nun sunumuyla yayınlanan "Spor Saati" programının yorumcusu Fatih Altaylı, "Futbolda şikede kumpas" davasının ardından açıklamalarda bulunan Aziz Yıldırım'a cevap verdi.
Altaylı, "Cemaatçileri kulübe üye yapan Aziz Yıldırım'ın 'cemaate karşıydım' deme hakkı yok" ifadesini kullandı.
Bloomberg HT'de Fatih Kuşçu'nun sunumuyla yayınlanan "Spor Saati" programının yorumcusu Fatih Altaylı, söze "Futbolda şikede kumpas" davasıyla ve Aziz Yıldırım'ın açıklamalarına cevap vererek başladı:
"Aziz Yıldırım'ın haklı olduğu yerler var, haksız olduğu yerler var. Haklı olduğu yerleri söyleyeyim önce... Bir şike operasyonunun başladığı günü düşünelim... Kimler gözaltına alındı? Hangi kulübün yöneticileri? Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzonspor ve bazı Anadolu kulüplerinin başkanları, yöneticileri, futbolcuları falan. Galatasaray hariç o dönemde niyeyse. Galatasaray'ın da niyeysesi büyük ihtimalle şundan; O sene Galatasaray'ın hiçbir şekilde iddiası yoktu, sezon başından beri kötü gitmişti. Belki hiç bu işlere girmediler. Belki de Galatasaray asla bu işlere hiç girmiyordu. Bilmiyorum, o konuda bir şey diyemem. Ben bu işlerden anlamam. Şike falan... Ben Galatasaray'da yöneticilik yaparken Abdurrahim Albayrak ile bir kez ters düştüm. Bir restoranda bir hakemle karşılaşmış, o da masasına davet etmiş veya masasına oturmuş. Haber alır almaz onu aradım. Abdurrahim 'hemen o masadan kalkıyorsun kardeşim, ne işin var senin hakemlerle?' dedim. Ben böyle şeyleri sevmem, anlamam da. Galatasaray'da kimse de böyle şeyleri sevmez ama kimse için de kefil olamam. Ama şunu söyleyeyim; sadece Fenerbahçe değildi. Trabzon'un da başkanı gözaltına alındı, Beşiktaş'ın da yöneticileri gözaltına alındılar. Haklarında iddialar ortaya atıldı falan filan... Aziz Yıldırım bu noktada haklı. Bütün mesele Fenerbahçe'nin üzerine yıkıldı. Peki Fenerbahçe şike yaptıysa, yapmadı da demiyorum bak bunu ayrıca söyleyeyim. Ortadaki delillere bakarsan, bir girişimler olmuş. Şimdi bunlar 'kumpas' deniyor falan ama biliyorsunuz Türkiye'de herkes inanmak istediğine inanıyor. Herkes kendisinin temiz, başkasını pis olduğunu düşünüyor. Fenerbahçe'den başka takımların da adı geçiyordu, ortada sadece Fenerbahçe kaldı. Aziz Yıldırım bu konuda sapına kadar haklıdır.
"FENERBAHÇE SUÇSUZDUR' DİYECEK NOKTADA DEĞİLİM"
Şunu iddia etmiyorum ben, 'Fenerbahçe suçsuzdur' diyecek bir noktada değilim. Neden? Çünkü davanın düşme sebebi şu: Delillerin toplanmasındaki usulsüzlük... Yani dinlemeler usulüne uygun yapılmamış. Suçlamalara kaynak teşkil eden iddiaların ortaya konulmasına sebep olan takibatlar usulüne uygun yapılmamış. Bu yüzden bu dava düştü. Yani bu telefon görüşmeleri yapılmadı, bunlar oralara gitmediler, bunlar gelmediler anlamına gelmiyor. Bunu herkes bir defa bir kenara yazsın.
UEFA'nın da cezayı verip geri almamasının, Fenerbahçe'nin CAS'taki davayı geri çekmesinin temel sebebi de bu. Çünkü UEFA ceza davası gütmüyor, delillere bakıyor. Kendince inandırıcı buluyor ve ceza kesiyor. Onun için de ortada Fenerbahçe'ye yönelik bir kumpas olduğu kesin. Ama kimse Fenerbahçe'ye şike yapmamışken, yapmış gibi bir kumpas yapmıyor. Sadece Fenerbahçe'ye özel bir izleme yapıyorlar, kumpas tarafı bu. Bu izleme legal bir şekilde yapılsaydı Fenerbahçe'nin şike yaptığı ortaya çıkardı. Aziz Yıldırım'ın kendi lafı var teknik direktörüne... 'Sen mi şampiyon yaptın, ben yaptım' diyen adamın normal olmadığını ve bir takım işler içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Ama ahlak dışı, hukuk dışı yollarla Fenerbahçe'ye bunun yapılmasını haklı göstermez. Davanın da sebebi bu...
"CEMAATÇİLERİ KULÜBE ÜYE YAPAN İSİM AZİZ YILDIRIM'DIR"
Aziz Yıldırım'ın haksız olduğu nokta şu; Cemaat, cemmaat... Kardeşim bunu herkes yerde karşında oturan şu ferd-i vahit yemez. Niye yemez? O dava açıldığı gün, bu davayı açan savcı hangi kulübün taraftarıydı? Hangi kulübün üyesiydi? Hakim hangi kulübün üyesiydi? Fenerbahçe... Davanın devredildiği hakim hangi takımlıydı? O da Fenerbahçe... Peki bu isimleri kulübe üye yapan, hatta belki kendi talepleri yokken bile üye yapıp kartlarını götüren, 'efendim kulübümüze hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz' diyen kimdi? Aziz Yıldırım...
Peki yönetim kurulunda hiç mi FETÖ'ye yakın kimse yoktu Fenerbahçe'nin? Vardı biliyoruz da şimdi burada söylemek istemiyorum. İktidara yakın da vardı, Fethullah Gülen denen adama yakın da bir sürü adam vardı. Eski Başbakan'ın damadından tut da, onun yeğenine kadar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın oğluna kadar herkes de vardı Fenerbahçe yönetiminde. Yok muydu? Şimdi kalkıp da 'biz cumhuriyetin bekçisiydik onlar bundan başımıza geldi' falan. Bunları ben yemem. Orada FETÖcü hakim ve savcıları üye yapan da iktidar partisine ve Gülen cemaatine üye kişileri yönetime alan da Aziz Yıldırım'dır. 'Ben onlarla mücadele ettim de ondan bunlar başıma geldi' falan değil. Belki başka yerlerde birbirlerinin ayaklarına basmışlardır, bilemem.
"GALATASARAY'DAN FETÖCÜ FUTBOLCULARI BEN ATTIM"
Şimdi mesela dönüyorlar, diyorlar ki; Galatasaraylı futbolcular vardı. Doğru vardı. Onların büyük bölümünü de ben attım kulüpten. O futbolcularla mücadele eden tek adam bendim ortada görünen. Galatasaray'da gizliden bu konuya eğilenler vardı belki ama açık mücadele eden bendim. Bu yüzden de hem Zaman gazetesinin hem de iktidar partisi ile cemaat ortak hareket ettiği için partiye yakın gazetelere hedef olan yine bendim. Hakan Şükür'den ötürü, Hakan Ünsal'dan ötürü... Haklı olduğu bir yer daha var. Kardeşim bu Yargıtay versin artık kararını ya... Geç gelen adalet, adalet değil. Bir de bu dava Türkiye'nin gözünün üstünde olduğu dava... Öncelik tanı buna. Al eline incele, böyleydi böyledi diyerek ver kararı. Yani karar vermeye mi korkuyorlar? Yargıtay 'ben bu davayı kabul etmiyorum, diğer davanın sonucunu bekleyip buna kadar vereceğiz' diyebilir. Ama hiçbir şey denmiyor.
"HAKAN ŞÜKÜR VE ARİF ERDEM KADAR EMRE BELÖZOĞLU DA CEMAATÇİYDİ"
Aziz Yıldırım cemaatçi bir sürü emniyet mensubunu, bir sürü kişiyi bu kulübe üye yaptıysan sen de 'cemaate karşıydım' deme hakkına sahip değilsin. Bunların terör örgütü olduğunu biliyordun, falan demiyorum. Katiyen böyle bir iddiam yok. O zamanlar cemaat makbuldü, sen de öyle yaptın. Fenerbahçe, İstanbul'da görev yapan üst düzey kamu görevlilerin hepsini kulübe üye yapar, çıkıp yapalım. Galatasaray bunu pek yapmazdı eskiden. Özellikle Adnan Polat döneminde bunlar yapıldı. Galatasaray bunların bir kısmını attı, bir kısmını da atacaktır diye düşünüyorum. Cemaatçi kulüp olarak Galatasaray'ın gösterilmesine çok kızıyorum. Kardeşim kim değildi? Galatasaray'da yönetimde yoktu mesela ama futbolcularda vardı. Peki mesela Emre Belözoğlu cemaatçi değil miydi Fenerbahçe'de oynayan. Net bilinen bir şey. Arif Erdem, Hakan Şükür ne kadar cemaatçiyse Emre de o kadar cemaatçiydi. Bu cemaatciler o zamanlar makbul insan olarak gezinip futbolcuları, ünlüleri kendi içlerine katıyorlardı. Biz küfür yedik, dinlendik ama bir gün teslim olmadık."
"FENERBAHÇE, TARAFTARI İÇİN ARTIK BİR BASKETBOL TAKIMIDIR"
Altaylı, Fenerbahçe'nin başarısız gidişinin sorumlularını ve çözüm yolunu da gösterdi:
"Fenerbahçe'nin bu yılki başarızlığını 2011'e bağlamanın hiçbir manası yok. Bu başarızılığın temel sebebi yönetim. Daha doğrusu Fenerbahçe'de yönetim yok. Başkan var. Fenerbahçe'nin her başarısını Aziz Yıldırım yaptı. Başarısız olursa futbolcular, teknik direktör, hakemler... Fenerbahçe'de bir makuliyet kalmadı. Geçen hafta dedim ki; Fenerbahçe'nin içeride düşmanları var. Bir numaralı düşmanı da Advocaat. Sen her gün futbolcunun özgüvenini aşağı çekeceksin sonra da efendim oyuncu oynamadı.
Futbol böyle bir oyun başarı varsa mezara kadar yoksa pazara kadar bile değil. Hafta hafta bu iş. Bu Fenerbahçe'de hep böyleydi. Şimdi Galatasaray da o hale geldi. Çünkü Galatasaray da giderek Fenerbahçe'leşti. Kafa yapısı ve olaylara yaklaşım olarak. Normaldir. Ama şunu söyleyeyim. Advocaat gerçekten kötü. Takım bir yola giriyor, bir hata yapıyor. Diyor ki 'orta sahada yaratıcı adamım yok.' Kardeşim Mehmet Ekici mi Alper Potuk mu? Bence Alper. Stoch diye bir adam var. Bu adam niye oynamıyor? Emenike niye sahada? Senin bir başarıya ihtiyacın var. Türkiye liginden uzaklaştığına göre Avrupa'da başarıya ihtiyacın var. Avrupa performansı da iyiydi aslında. Yine tur atlayacak Fenerbahçe söyleyeyim. Yüzde 90 turu geçecektir. Fenerbahçe, Aziz Yıldırım yönetiminde devam ettiği sürece yine böyle olacak. 15 senedir bu böyle. Aziz Yıldırım gidene kadar, Ali Koç başkan olana kadar tribünler boş kalır. Fenerbahçe, taraftarı için artık bir basketbol takımıdır. Futbol takımında Azizbahçe diye bir ortam var."
"TUDOR'UN BRUMA'YI KADROYA ALMAMASI HIYARLIKTIR"
Altaylı, Galatasaray'ın Rize ile deplasmanda yaptığı maç öncesinde yeni teknik direktör Igor Tudor'un Bruma'yı kadroya dahil etmemesi için ise şöyle konuştu:
"Bruma'nın kadroya alınmaması gençliktir, acemiliktir. Tudor'un yaptığı hıyarlıktır. Neden hıyarlıktır? Ben de yapsam benimki de hıyarlık olur. Böyle bir enayilik yapılır mı kardeşim? En azından kadroya al, sahaya çıkarma. Bu takım 3. sırada. Şampiyonluk şansı hala var. Yedek soyundur, ikinci yarı al. Ama götür. Kazansaydı sorun yoktu. Hikmet Karaman'ın söyledikleri de Türkçe tabirle: Hadi canım sende. Hikmet Karaman vasat hocalardan bir tanesi. Galatasaray bu maçı kazanabilirdi. Yine hakemle kaybetti, buz gibi golü vermediler. Tudor, Advocaat gibi oynatmaya başladı Galatasaray'ı. Galatasaray'ın muazzam bir hücum gücü var. Sen o takımın kolunu, kanadını kırıyorsun. Galatasaray, hakem hatalarından 9 puan kaybetti. Beşiktaş kaç puan kaybetti? Hiç. Sadece kupada ama yine de kendi oyuncularının enayiliği yüzünden. Fenerbahçe'nin de hakem hatalarından büyük kaybı oldu. Hakemler Beşiktaş ve Başakşehir'in aleyhine çalışmadı. Lehlerine çalıştı demiyorum. Quaresma topa vurduğu için sarı kart görse derbide var mı? Yok. Hakemler sene başında çıkıp desinler ki; 'Biz bu takımın şampiyon olmasını uygun gördük"
"DERBİNİN PAZARTESİ OLMASI ETİK DEĞİL. BEŞİKTAŞ KAZANIRSA LİG BİTER"
Altaylı, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek'in Galatasaray-Beşiktaş derbisinin tarihinin Pazartesi gününe alınmasıyla ilgili isyanına hak verirken, "Bu Beşiktaş durdurulabilir mi? sorusuna da şöyle cevap verdi:
"Ben hayatta ilk defa bir Galatasaray Başkanı'nı teknik direktörün yanına sığınmış konuşurken görüyorum. Kalkıp da hocanın yanına sığınıp açıklama yapmaz Galatasaray Başkanı.
Galatasaray açısından çok önemli bir derbi. Taraftarının gelmesi lazım. O yüzden bu maç normalde pazar olmalıydı. Pazartesi olmasının kural açısından bir sakıncası var mı? Yok. Ama ben Galatasaray taraftarı olarak Pazartesi oynanmasını istemem. Sonuç olarak ben yapılan işin etik olarak doğru olduğunu düşünmüyorum. Galatasaray'ın ev sahibi seyirci avantajını yok etmeye yönelik bir hamle olarak düşünüyorum. Galatasaraylıyım ve Galatasaraylı olarak düşünüyorum."
Galatasaray'ın Türkiye ve Avrupa'da tarih yazdığı zamanlarda Ali Şen çıkıp 'bu Galatasaray'ı durdurmamız lazım' dedi. Bunda kötü bir şey yok. Beşiktaş'ı kimse kolay kolay durdurabilir gibi görmüyorum. Hakemler pek onların aleyhine hata yapmıyor. Lehine yapıyor demiyorum. Yakın tarih boyunca Galatasaray-Beşiktaş maçları keyifli maçlar oldu. Ben yine öyle bir maç bekliyorum. Tabi Tudor saçmalamazsa ve Şenol Güneş de çok korkmazsa. Şenol hoca derbilerde çekingenleşiyor. İnşallah öyle olmaz. Galatasaray'ın çok hızlı adamları var. Galatasaray'ın marke etmekle bitmeyecek çok adamı var. Kimin yendiği önemli değil, ben çok güzel bir maç bekliyorum. Beşiktaş kazanırsa lig bitti. Geçmiş olsun. Galatasaray kaybederse üçüncülüğü de tehlikeye girer."
MUSTAFA DENİZLİ, ESKİŞEHİR'E PARA BİLE KONUŞMADAN GİTMİŞ"
Son olarak Mustafa Denizli'nin Eskişehirspor'a gidişini de değerlendiren Altaylı şunları söyledi:
"Mustafa Denizli, İstanbul'a geldiğinden beri çok yakın arkadaşlarımdan bir tanesi. Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir futbol adamı. Kötü bir şey demem mümkün değil. Mustafa Denizli'yi Galatasaray'ı veya başka takımları çalıştırırken eleştirmedim mi? En ağır eleştirileri ben yapmışımdır büyük ihtimalle ama bu bizim dostluğumuza asla engel olmamıştır. Mustafa hoca o olgunlukta biridir, ailemden biri gibidir. Bence çok iyi oldu Eskişehir'e gitmesi... Hem Eskişehir için, hem Türk futbolu için hem de Mustafa Denizli için iyi oldu. Çünkü sıkıntılı bir dönem geçiriyordu. Galatasaray'da Mustafa Denizli'ye çok haksızlıklar, ayıplar yapıldı. Özel hayatında çalkantılı günler geçiriyordu. Mustafa Denizli'yi tanıdığım için söylüyorum; Onu futboldan daha fazla iyileştirebilecek hiçbir şey yok. Mustafa Denizli herhalde Türkiye'de büyük hocalar kuşağının ilk önemli ismidir. Onun açtığı yol olmasaydı, Galatasaray'la şampiyonluklar elde etmeseydi, Galatasaray'la Avrupa'da büyük başarılar elde etmeseydi arkasından ne Fatih Terimler, ne Şenol Güneşler ne de başkalarının şansları kolay kolay olmazdı. Mustafa Denizli, Türk teknik direktörlerin büyük teknik direktör olma yolunu açan isimdir. Son derece komplekssiz biçimde futbolun olduğu her yerde olmayı beceren ender teknik direktörlerden bir tanesidir. 'Ben Mustafa Denizli'yim kardeşim' diyip de 'o takıma gitmem, buraya gitmem' demez. Kimsenin hakkını da yemez. Gayet iyi biliniyor ki, Mustafa Denizli A Milli Takımımız'ın başına geçmek üzereyken birileri tarafından engellendi. Bunu bile çıkıp hiçbir yerde söylemedi Mustafa hoca. Hemen hemen anlaşmıştı, iş bitmişti fakat bir takım ayak oyunları oldu. Hoca olamadı. Eskişehir'in başına geçti. Eskişehir'in açıklamasını okumuşsunuzdur. Para bile konuşmadan gitmiş. Yıllar önce 'gelirim size ama şimdi değil' diye söz vermiş. Rize'ye gitmişti, yurt dışında bir Türk hoca ne yapabilir diyerek kariyerinin zirvesindeki Galatasaray'ı bırakıp Alemannia Aachen'a da gitmişti."