Fatih Altaylı'dan bomba gibi iddialar
Bir dönem Galatasaray'da ikinci başkanlık da yapan Fatih Altaylı, Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtladı.
NTV'deki Yazı İşleri programının bugünkü konuğu
Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'ydı. Bir
dönem Galatasaray'da ikinci başkanlık da yapan Fatih Altaylı, Ruşen
Çakır'ın sorularını yanıtladı.
Altaylı şunları söyledi: "Valla Başbakan'ın
konuştuğu zaman ikna edemeyeceği kimse yok gibi görünüyor.
Söylediklerinin pek büyük bir bölümü kulağa hoş gelen laflar
oluyor. Galatasaray'da da konu böyle kapanmayacak gibi görünüyor.
Artık ben Galatasaray'ı eskisi kadar tanıyamıyorum. Eskiden bütün
kongre üyelerini tanır, hepsiyle sokakta karşılaştığımızda öpüşür
koklaşır, kongreye gittiğimizde el sıkışırdık. Bugün Galatasaray
kongresinin yapısında ciddi değişiklikler var, tanımadığımız,
bilmediğimiz kişiler de şu an kongrede. Elbette Galatasaray halka
açılmalı ancak içeri girenlerin de kalitesi kulübe katkı
sağlayabilecek isimler olmalı.
Protestoya baktığımız zaman orada bulunanların çoğu kongre üyesi, yaklaşık 10 küsur bin kişiye davetiye gönderildi, eşleriyle beraber. Demek ki 30 bine yakını kongre üyesi. Geriye kalanlara baktığımız zaman da sponsorların davetlileri ve kombine sahipleri.
-TEPKİ NORMAL-
Tepki normal, dünyanın her yerinde siyasetçilere tepki gösterilir.
Ancak benim burada ayıpladığım şu, herhangi bir maç olur, Başbakan,
bir bakan veya muhalefet lideri içeri girer ve orada protesto
edersin, siyasi amaçlı da olabilir. Burada konuğa tepki
gösterilmesi, üstelik bu stadın yapılmasında hakikaten katkısı olan
bir kişi.
DEVLETİN 106 MİLYON LİRALIK BİR KARI VAR
Tabi ki katkısı var derken kimse şunu yanlış anlamasın, Galatasaray
bu stadın üstüne bedava oturmadı. Galatasaray Ali Sami Yen'deki 49
yıllık kullanım hakkını verdi, zaten bir arazinin 49 yıllık
hakkının devredilmesi neredeyse mülkiyeti gibi bir şeydir. 49
yıllık hakkı devlete iade etti, burada yaklaşık 1 milyar dolarlık
bir değer vardı ve bir hesap yaptığımızda Ali Sami Yen'in satışıyla
Arena'nın maliyeti arasında devlet lehine 106 milyon liralık bir
avantaj var. Devlet Galatasaray'ın stadına para harcamadı, stat
yaparak para kazandı, kat karşılığı gibi.
Galatasaray bu stadı kendi başına da yapabilirdi, benim yöneticilik yaptığım dönemde Ali Sami Yen'in yerine başka bir stadyum yapılması için her şey hazırdı ancak yönetim son 10-15 günü olduğu için rahmetli Canaydın dedi ki, 'Bunu bize bırakın.' Biz de anlaşmayı kendisine sunduk ancak merhum Canaydın projeyi rafa kaldırmayı tercih etti, Seyrantepe için girişimlere başladı. Sami Yen'in yıkılıp yerine 50 bin kişilik yeni bir stadyum yapılması için bizim dönemimizde finansman dahil proje önemli noktaya getirilmişti.
İNÖNÜ'YÜ BANA VERSİNLER, YENİ STAD
YAPARIM[page_end]
Beşiktaş için durum farklı mı?.. Beşiktaş, şu anki stadının
üzerinde bulunduğu araziyi versin devlete -ki çok çok daha
değerli bir arazi- hatta devleti bırakın bana versin,
Fatih Altaylı'ya versin, ben onlara istedikleri yerde, şehrin
dışında stad yapayım. Keza Fenerbahçe stadının yeri de çok değerli,
sarı-lacivertliler devlete versinler şu anki yeri, yeni stadları
olur başka bir yerde. Bunların her ikisinde de devlet karlı çıkar.
Seyrantepe'yi Galatasaray'a devlet hediye etmedi. Stadın
Galatasaray'a bedava verildiği, Arena'da hiçbir hakkının olmadığı
doğru değil.
GALATASARAY'I BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE
Erdoğan Bayraktar'ın yapmış olduğu konuşmayı anlamak mümkün değil.
Bir şenlik havasındaki bir yerde bu kadar öfkeli ses tonu. Erdoğan
beyi yılardır tanırım ve çok da severim, her zaman yumuşak, düzgün,
hiç böyle bir tavrını görmedim.
(Ruşen Çakır araya girerek, 'Onun nedeni ne biliyor musun?' diye Altaylı'ya sordu, ardından şu bilgiyi verdi: İlk başta isimler anons edildiğinde Başbakan yuhalandı, o sırada Başbakan'ı tribünde gördüm ve yanında da Erdoğan Bayraktar vardı, çok moralleri bozulmuştu. Anladığım kadarıyla Bayraktar o atmosfer içerisinde Başbakan'ın kızgınlığını telafi edeyim derken daha da beter etti.)
Siyasetçiler protestoya alışık olmalı, buradaki benim esas korkum şu: Bütün bu olayların sonucunda Galatasaray'ın bir siyasi manevra haline gelmesi. Sanki Galatasaray'daki -nasıl toplumun geneline yayılmış kutuplaşmalar var, işte beyaz Türkler, halk vs. gibi- kötü beyaz Türkler toplumun geneline karşılar gibi bir hava doğarsa en büyük tehlike budur. Galatasaray'ın siyasete girmiş olması rahatsız edici.
KADIKÖY'DEKİ ÇILGIN MİNİBÜSÇÜ
(Ruşen Çakır bugün sabah yaşadığı bir olayı anlattı: Sabah minibüse
bindim, Anadolu yakasından Avrupa'ya geçmek için Kadıköy'den.
Bindiğim minibüs tesadüfen her yerine Galatasaray arması asmış bir
araçtı, gayet cesurdu. Şofere sordum, 'Ne
diyorsun?' diye, dediği ilk şey şuydu, 'Başbakan'a
ayıp ettik.'
Türkiye'nin en çok taraftara sahip takımının, milyonlarca
taraftarın ortak bir siyasi görüşü olması mümkün değil. Yüzde 40
oyu olan, 9 yıldır iktidarda ve hala tüm anketlerde ilk sırada yer
alan bir partinin de herhalde Galatasaray camiası içinde sevenleri
vardır. Oradaki kongre üyeleri ve divan üyelerinin arasında bile
vardır)
EN BEYAZ GALATASARAYLILAR AKP'YE OY VERDİ
[page_end]
Benim tanıdığım Galatasaray'ın içindeki çok önemli isimler, en
beyaz isimler Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verdiler, hatta
başkanlık yapmış isimler bile. Galatasaray'ın partiler üstü
konumunu yitirmesi başına gelebilecek en büyük felakettir. Ancak
mevcut yönetimde böyle bir basiret yok. Yıllardır kamuoyu önünde
ahkam kesmekten kaçınmış olan İnan Kıraç'ın bile geçtiğimiz
günlerde bir TV programına bağlanarak 'İstifa
etmeliler' demesi bardağın artık nereye kadar dolduğunu
çok net bir şekilde gösteriyor.
Ben bunu aylardır söylüyorum, bunu söylediğim için beni disiplin
kuruluna vererek ihracım istendi. Disiplin kuruluna verenlerden bir
tanesi de en iyi değilse de 30 senelik arkadaşım, 11 yaşından beri.
Bu koltukta büyünün ne olduğunu merak ediyorum, sportif
başarısızlık var, idari başarısızlık var, camianın ruh halini
yönetmek bakımından başarısızlık var, camianın kendini küçük ve
ezik hissetmesi açısından başarısızlık var, Adnan Polat'ın bu
olaydan sonraki duruşunda bile müthiş bir camiayı ezen bir tavır
var.
TRİBÜN LİDERİ TAKSİCİ...
Dün Sütlüce'den taksiye bindim eşimle birlikte, taksi şoförü
Galatasaraylı'ydı. Tribün lideri gibi bir pozisyonu da var herhalde
ve açılış maçına gitmiş. 'Abi Başbakan'ı yuhalamakla bizim
arkadaşlar ayıp ettiler' diye konuşmaya başladı, bir sürü
şey söyledi ve sonra şöyle bağladı: 'O stada bundan sonra
bir tek Adnan Polat giremez, hadi sıkıyorsa girsin.'
KİM KİMİ ALMIYOR STADA?
Sürek avı başlaması bir yana Galatasaray yönetiminin bu avı
başlatan açıklamayı yapması ilginç. Hatırlayalım, bundan birkaç yıl
önce Özhan Canaydın'ın sağlığı döneminde Canaydın'a yönelik bir
takım saldırılar oldu, Canaydın'ın bir takım isimleri polise
şikayet ettiği söylendi. Oysa ben Başkan Canaydın'la birlikte
Emniyet Müdürlüğü'ne giden iki kişiden biriydim ve Canaydın katiyen
böyle bir şey yapmadığı halde o hafta tribünler
'Taraftarını satan başkan istemiyoruz' diye
bağırdılar, ardından da Adnan Polat ismi statta inledi. Canaydın'ın
kutsal bildiğim her şeyin üstüne yemin ederim ki böyle bir şey
yapmadığına şahidim, o gün onları bağırtan Adnan Polat bugün diyor
ki bağıranları stada almam. Kim kimi almıyor stada, ne
yapmışlar?
ISLIK ÇALMAK DİYE BİR CEZA VAR MI?
Hükümetin tavrı da ilginç, yumurta atmak yasak, ıslık çalmak yasak,
yuhalamak yasak. Peki ne serbest? Nerede ileri demokrasi?
Kızabilirsin, elbette beni de yuhalasalar ben de kızarım, bozulurum
ama hakikaten onları yakalayın falan demek... TCK'da ıslık çalmak
diye bir ceza var mı? Hakaret falan da yok, ıslık var...
HİZBULLAHÇI VEYA DHKP-C'Lİ DE VAR
Tekyumruk grubunun ismi öne çıkıyor, sosyalist Galatasaraylıları
ilahlara yem edemezler. Sosyalist olmak suç mu? Solcu
Galatasaraylılar da var Mehmet Şevket Eygi de var, Mehmet Ali Aybar
da var. Ne olacak ki? DHKP-C'li olup da Galatasaray ve
Fenerbahçe'yi tutanlar da vardır, Hizbullahçı olup da taraftar
olanlar da vardır.
NİSAN AYI GİBİ KONGRE TOPLANABİLİR
Galatasaray'da olağanüstü genel kurul için start verildi.
Abdürrahim Albayrak'ın ofisinde dün önemli bir toplantı vardı,
Galatasaray'ın etkili isimleri bir araya geldi. Genç gruplar
arasında bir koordinasyon vardı ancak bu tür organizasyonlar
Galatasaray içinde bir önder ister, bir ağabey veya. Yeterli sayıda
imza toplanabilirse -ki daha da fazla toplanacağına eminim,
çünkü bugün Polat'a karşı olanların çoğu projelerini devam ettirsin
diye vermişti- olağanüstü kongre toplanacak. Hatta ben
projelerin devamı için hiç sevmediğim halde Polat'a oy vermiştim,
eşim ise diğer adaya oy vermişti ve eşim şu an dalga geçiyor
benimle. Bu isimler bir hareket başlatacaklar, bir takım imzalar
toplanacak. Herhalde mali kongre sonrasında bir seçimli genel
kurula gidilebilir. Haziran'a kalmaması gerekiyor bunun, Nisan ayı
gibi olabilir