Fatih Altaylı'dan tartışma yaratacak sözler

Fatih Altaylı, şike operasyonunu ele aldı, tepkileri değerlendirip çok çarpıcı tespitler yaptı.

Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Fenerbahçe'nin küme düşmesini istemediğini söylerken, bu süreç Galatasaray için geçerli olsaydı Mehmet Ali Aydınlar'ın daha çabuk karar verip Galatasaray'ı hemen küme düşüreceğini söyledi ve yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.   
 

ARTIK ADAM GİBİ YÖNETİCİLİK YAPILIR

Tutuklu olan insanlara baktığınızda bazıları ekonomik amaç bazıları ise fahri olarak görevlerini yapıyordu. Hepsi de ekonomik sıkıntısı olmayan zengin insanlar... Bu operasyon zenginlerin bir anlamda yeni bir kimlik kazanma olarak görülen yöneticilik anlayışına bakışını ne oranda değiştirir? Yeni yönetici profili ne olacak?

- Bundan sonra adam gibi yöneticilik yapmayı öğrenirler. Futbol öyle bir dönem yaşıyordu ki, en sert, en baskıcı, iş bitirme yöntemlerini en iyi bilen adam iyi yönetici oluyordu. Her kulüp bundan nasibini aldı. Her kulüp bu tarz adamları yönetime alma gereği hissetti. İyi spor adamı olmak değil, iyi bağlamacı olmak, yönetici olmak için gerekli şart haline geldi. Bu durumda sizin dediğinizin tam tersi oldu. Düzgün, kaliteli, iyi eğitimli insanlar bu işlerden kaçar oldu. Fenerbahçe'de ne bileyim bir Koç Ailesi, bir Ferit Şahenk yönetici olmaktan kaçtılar. Ali Koç, ailesinin istememesine rağmen Fenerbahçe aşkından yönetici oldu ama netameli konulardan uzak durmaya çalıştı. Tam aksine bundan sonra kaliteli yöneticilerin, sporu spor gibi yönetecek adamların önü açılır.

YAZILARIMDAN DOLAYI SİLAHLA TEHDİT ETTİLER

Aziz Yıldırım’ın tesisleşme anlamında kulübe yaptıkları ortada... F.Bahçe’ye neredeyse çağ atlatan bir başkanın bu kadar amatörce olaylar içerisinde olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
- Aziz Yıldırım’la ilgili geçmişte yazdıklarıma bakarsanız iki farklı tavır görürsünüz. Herkesin “Aziz Yıldırım istifa etsin” dediği dönemlerde yazılmış yazılarım var. Aziz Bey arayıp teşekkür ederdi. “Bu adam kulübün geleceğini hazırlıyor. Çok önemli işler yapıyor. Tesisler yapıyor” dediğim pek çok yazım var. Ama sonra altyapıdan başlayarak ‘Mafyaları’ kulübe soktuğu dönem var. Ben bunları da yazdım. Arşivlerde duruyor. Bu yazılarımdan dolayı Akmerkez’de silah çekip tehdit ettiler beni. Şimdi içeride olan bazı adamlar. Dövüldüm. Aziz Yıldırım’ın yüzüne söyledim “Başkan bu adamlarla dolaşmak, bunları kulübe sokmak sana yakışıyor mu?” diye. Pis işler böyledir. Bir kere elinizi soktunuz mu, kolunuzu kurtaramazsınız.

Kahvehane kültürünün bile bir parçası olan futbola yönelik operasyon sonucunda neredeyse herkes hukukla tanıştı? Yargıya sert eleştiriler oldu? Doğru muydu bunlar. Yargının bile tartışılması gerekli miydi? Ergenekon ve Balyoz davasında yazılmayanlar yazıldı. Futbolun bu ülkede ayrıcalığı nedir?
- Vallahi ordu komutanları, kuvvet komutanları hapse atılırken bile bu kadar kıyamet kopmamıştı. Aziz Yıldırım’a verilen destek kimseye verilmedi. Bu futbolun gücüdür. Yargı da elbette eleştirilebilir. Ama daha hiç bir şey belli değilken yargıya bu kadar yüklenmenin alemi yoktur. Tabii söz konusu olan futbol olunca her şeyin ölçüsü kaçıyor. Çünkü Türkiye’de futbolun ölçüsü kaçık.

Emniyetin ‘19 maçta şike var’ yargısına varması süreci nasıl etkiledi?
- Bakıyorsunuz topu topu şüpheli maçta 10 dakika oynamış Ümit Karan dahil, 4 futbolcu ve 2 teknik adam içeride... Şike teşebbüsten öteye gitmemiş olabilir mi? Bakın burada kafaları karıştıran bir durum var. Aziz Yıldırım’a yöneltilen tek suçlama şike değil. Çete suçlaması var. Silahlı çete. İçeride olanlar çete olup birlikte hareket etmekten dolayı tutuklular. Aziz Yıldırım’ın irtibatta olduğu adamlara bakarsanız, normal şartlarda bu düzeyde bir işadamıyla bağlantısı olmaması gereken isimler. Aziz Yıldırım şikenin yanı sıra çıkar amaçlı örgüt kurmakla suçlanıyor.

BAZI İHALELERDEN DOLAYI DAVALIK OLDUĞUNU BİLİYORUM
[page_end]
Bu süreçle birlikte Türkiye’de ‘Dokunulmaz’ olarak görülen insanlara da hukuk kurallarının uygulanacağı mı gösterildi? Ama F.Bahçe taraftarı kendileri üzerinde siyasi komplo kurulduğunu söylüyor, siz ne diyorsunuz?

- Türkiye’de uzun zamandır geçmişin dokunulmazlarına hukuk kurallarının uygulandığını görüyoruz. Uzun dediğim 3-4 yıldır. Mafya liderleri içeride. Paşalar içeride. Şimdi de futbolda benzer bir şeyi yaşıyoruz. ‘Kimse hukuğun üzerinde değil’ mesajı çok sağlam veriliyor ama her dönemin kendi dokunulmazları da oluyor elbet. F.Bahçe taraftarı ve toplumun bir kesiminin konuştuğu şeylerin bir bölümünün somut tabanı yok. Helikopter ihalesi falan palavralarından bahsediyorum. Ne Aziz Yıldırım’ın bir helikopter temsilciliği var ne de bunun Yıldırım’dan alınıp Ahmet Çalık’a verilmesi söz konusu. Bu tamamen hayal mahsulü. Başka anlaşmazlıklar var mı bilmiyorum. Yıldırım’ın askerlerle çok içli dışlı olmasından kaynaklanan bir mesele var mı bilmiyorum. Ama Aziz Yıldırım’ın çeşitli ihalelerden dolayı davalık olduğu meseleler olduğunu biliyorum. Bildiğim bir başka şey Başbakan’ın Aziz Yıldırım’ı dolaylı olarak uyardığı. Hakem odalarını basması, sağda solda yaptığı sert konuşmalar nedeniyle Başbakan tarafından dolaylı olarak uyarıldığını duydum.

MOSTUROĞLU BENİ ÇOK ŞAŞIRTTI

Bu operasyonlar sırasında en çok şaşırdığınız kişi kim oldu?
- Şekip Mosturoğlu... Bir hukuk adamı bu işlerin içine nasıl girer anlamıyorum. Demek, o kadar normalleşmiş ki, hukukçu bile suç olduğunu görmemeye başlamış. Zihinler, algılar deforme olmuş.

SAHİPLENMEK GÜZEL AMA SUÇ SABİT OLURSA İHRAÇ EDİLMELİ

Şike soruşturması sürecinde en çok hangi kulüp yıprandı? Size göre Türk futbolu kısa vadede kaybetti mi, uzun vadede neler olur?
- Elbette ki, F.Bahçe yıprandı. Türk futbolu kısa vadede çok şeyler kaybetti. Ekonomik değerini kaybetti en başta. F.Bahçe’siz bir ligde Galatasaray da diğer takımlar da değer kaybeder. Futbol dünyası Kapalıçarşı gibidir, alışveriş merkezi gibidir. Büyük markalar çarşıda olmazsa çarşının değeri düşer, diğer dükkanların da işleri düşer. Uzun vadede ise bence kazançlı çıkacak olan futboldur. Toplumun tamamında futbolun temiz olmadığı algısı vardı. Özellikle Aziz Yıldırım bu algının son dönemdeki baş mimarıydı. Mustafa Denizli’yi kovarken söylediği “Takımı Mustafa mı şampiyon yaptı zannediyorsunuz?” sözü tarihidir. Futbola güven azalınca kaliteli seyirci azalıyordu. Gelirler düşüyordu. Uzun vadede bunlar düzelir.

AKLANMAZSA HEYKELİNİ DİKMEK İÇİN KAFAYI ÜŞÜTMEK LAZIM

F.Bahçe taraftarı ve yönetiminin, başkan ve idarecilere yaklaşımı doğru mu? Burada sahiplenilmesi gereken öncelikli olarak kulüp mü kişiler mi?
- Orası biraz karışık. Elbette ki, sahiplenilmesi gereken kulüp ama kişileri kulüpten bağımsız düşünemiyorsunuz. Aziz Yıldırım’ı sahiplenmeselerdi, suçlamaları kabul ediyor olacaklardı. O zaman kulüp de şikeciliği kabul etmiş olacaktı. O yüzden Yıldırım’a sahip çıkmalarını doğru buluyorum. Ama Aziz Yıldırım ve diğerlerinin suçu sabit olursa o zaman hemen kulüpten ihraç etmeleri lazım. Şikeden ve çetecilikten mahkum olmuş bir başkanın heykelini dikmek için kafayı üşütmüş olmak gerek. Aklanırsa o başka tabii.

BİZ YILLARDIR BAĞIRIYORUZ[page_end]

Şike operasyonu ‘temiz futbol’ sloganını da beraberinde getirdi? Bu olmasaydı milyonlarca insan ‘kirli futbol mu’ izliyordu?
- Yıllardır bağırmıyor muyuz ‘futbol kirli görünüyor, yapmayın’ diye...

PARAYLA OLMAZ BU İŞLER

Şimdi Türk futbolu nasıl yol haritası izlemeli?
- Ali Uras’ların, Fikret Arıcan’ların, Faruk Ilgaz’ların dönemine bakın bir. Biz Kalamış tesislerinde spor yapardık. O zaman F.Bahçe tesisi ile arada 1 metre duvar vardı. Faruk Ilgaz gelirdi bazen. “Hadi gelin” derdi. F.Bahçeli sporcularla yemek yerdik. İş takibi için değil sporu sevdikleri için başkan olurlardı. Şimdi sporcu geçmişi olan, kulüplerden yetişmiş, düzgün adamlar sporu yönetmeli. Servetini nereden elde ettiği belirsiz, parasından başka spora verecek bir şeyi olamayan adamlar değil.
 
GALATASARAY'IN EN BÜYÜK HATASI ŞİKE DEMEÇLERİYDİ


- En şiddetli dalga F.Bahçe’yi vurdu, sonra Beşiktaş ve Trabzon, son olarak dolaylı da olsa G.Saray... Kamuoyunda “Bakın sizinle de ilgili bazı iddialar var, fazla ses çıkarmayın...” şeklinde bir hava oluştu. Buna katılıyor musunuz?
- G.Saray Yönetimi en büyük hatasını şike operasyonu ile ilgili demeç vererek yaptı. Size ne kardeşim. Ben kongredeki konuşmamda şike operasyonundan söz ederken, yönetime destek verenler bana “Başka kulübün meselesi G.Saray’ı ilgilendirmez” diyenler, ki ben orada sadece bir misal veriyordum, sonra kalkıp abuk sabuk konuya dahil oldu. Yahu size ne? Siz tribünden seyrediyorsunuz. Amiyane tabirle size giren çıkan yok. Niye olaya dahil oluyorsunuz? Ama oldular. Sonra da Bülent Tulun’un mektubuyla G.Saray da bu işe
bulaştırılmaya çalışıldı.
 
GALATASARAY BAŞKANI VE YÖNETİMİ ACEMİ


- G.Saray Başkanı Ünal Aysal’ın operasyonla ilgili açıklamalarını doğru buluyor musunuz? “Bizi temiz bırakan başkanlara teşekkür ediyorum” tarzı bir yaklaşımı oldu. Buna katılıyor musunuz?
- G.Saray’ın başkanı acemi. Yönetim kurulu acemi. Tek doğru tavrı gösteren Ali Dürüst’tü. İlk hafta yapılan konuyla ilgili Kulüpler Birliği toplantısında çok doğru bir tavır sergiledi. Ama başkan dışardan yapılan dolmuşlarla saçma sapan bir açıklama ile G.Saray’ı konunun içine çekti. Başkan olanın çenesi düşüyor nedense.

HERKES AKLINI BAŞINA ALMALI

- Siz TFF başkanı olsaydınız bu takımları Avrupa’ya gönderir miydiniz? Yoksa İngiltere’deki gibi en ağır cezayı mı verirdiniz?
- Zor soru. Ben cezalandırılmayı tercih ederdim gibime geliyor. Herkes aklını başına alsın isterdim.

FENER DÜŞMESİN[page_end]

'Pardon' filmi hataya geçer mi bilemiyorum. Aama F.Bahçe'nin küme düşmemesini canı gönülden istiyorum. Türk futbolu, sporu için istiyorum. Ancak yasal olarak çok mümkün değil bu durum...

G.Saray’da yöneticilik de yaptınız... Eğer G.Saray düşme hattında değil de zirveye oynayan bir takım durumunda olsaydı bu olaylardan dolaylı değil de direkt olarak etkilenme ve dalgalara kapılması mümkün müydü?
- Bunu ilk gün yazdım. G.Saray zirveye oynasaydı mutlaka onların da bir yerlerde adı geçerdi. Çünkü oyunun kuralı bu olmuştu. Ayıp olarak görülmüyordu bu durum. Kesin bir şey söyleyemem. Ama muhtemelen işin ucu G.Saray’a da dokunurdu. G.Saray’da yöneticilik yaptığım dönemlerle ilgili olarak “Böyle bir şey yapmadık” diye kesin teminat verebilirim. Değil şike, spora aykırı olabilecek olaylardan ötürü yönetimde Başkan’la tartışmalarımız oldu. Bazı transfer girişimlerine bile sırf bu nedenle karşı çıktık yönetimde. Ben ve arkadaşlarım. Hatırlarsınız Abdürrahim Albayrak’ın bir balık lokantasında bir hakemle yemek yediği yazılmıştı. Abdürrahim’i hemen arayıp uyarmıştım. O da şans eseri karşılaştıklarını ve hakemin yemekten sonra masalarına uğrayıp sohbete katıldığını, kasıtlı bir hareketi olmadığını söylemişti.

Olaylar sonunda ‘PARDON’ filminin yeniden hayata geçmesi mümkün mü?
- Bilemiyorum. Ama Fenerbahçe'nin küme düşmemesini canı gönülden istiyorum. Türk futbolu, Türk sporu için istiyorum. Ancak yasal olarak çok mümkün değil bu durum.

3. LİG'DE DE OLSA BÜYÜKTÜR

Operasyonla birlikte hukukun evrenselliği, renklerin bireyselliğine dönüştü. Takımdaşlık orada da kendini gösterdi. Kimse sağduyulu bakıp yargı sürecini beklemedi, kendince yargılamalara vardı, savcıyı hedef haline getirdi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Vallahi akıllı, doğru düzgün herkes “Eğer şike varsa yapan cezasını alsın” diyor. Ama adil bir yargılama, adil bir karar istiyor. Yine de kabullenmek zor tabii. Ama bence ne F.Bahçe’nin ne G.Saray’ın büyüklüğü oynadığı takımla ilgili. 3. Lig’de de olsa F.Bahçe büyük takımdır. Gittiği yeri büyütür. Keza G.Saray veya Beşiktaş. Küme düşmeleri sadece mali açıdan büyüklüklerine etkiler.
 
GALATASARAY'I HERHALDE İLK GÜN KÜME DÜŞÜRÜRLERDİ


Göreve gelir gelmez kucağında ateş topu bulan Mehmet Ali Aydınlar’ın süreci iyi idare ettiğini düşünüyor musunuz? Futbol Federasyonu’nun tavrı doğru muydu?
- Biraz ağır hareket ediyorlar. Ancak genel olarak doğru bir tutum içerisindeler. Sadece G.Saray söz konusu olunca hızlanıyorlar. Herhalde F.Bahçe’ye yönelik suçlamalar G.Saray için yapılsaydı ilk gün küme düşürürlerdi. Tavırlarından öyle anlıyorum.

BEDAVA BİLET VERMEDİM, TARAFTARLARLA KAVGA ETTİM

Vahşi rekabetin kulüpleri bu yola ittiğini düşünüyor musunuz? Bu rekabette baş rolü oynayan, bağnazlığa varan taraftarlık da sorgulanmalı mı?
- Elbette sorgulanmalı. Taraftar takım için vardır. Ama Türkiye’de takım taraftar için varolmaya başlamış. Hatırlarsınız bir dönem bir TV kanalı benim taraftarına küfreden 2. Başkan olduğumu döndüre döndüre gösteriyordu. Küfür değildi ama taraftarla kavga ettiğim doğruydu. Sezon başında bedava bilet istediler. İki yönetici arkadaş bunu gündeme getirdi. Daha önce veriliyormuş. Ben kabul etmedim. “Kulübü o kadar
seviyorlarsa 2 misli para vermeleri lazım. Parasını getirsinler, kombine vereyim” dedim. Arkadaşlar o gruba iletmiş. Görüşmek istediler. “Bir temsilci seçsinler görüşeyim” dedim. Çok düzgün birisi geldi. “Bak arkadaşım. Bu kombine 1000 lira. Size toplu alım indirim yapalım. 800’e verelim” dedim. “Nerede bizde o para?” dedi. “Taksitle ödeyin” dedim. Onu da kabul etmediler. Sonra da tribünü örgütleyip bana her maç sövdüler. Ben tınmayınca maça girerken saldırdılar. Taraftar takım için var olduğunu görmeli. Taraftar kulübün ve takımın üzerinde değildir.

TEŞEBBÜSTE BAŞVURAN TARAF SUÇLANIR

Şike yapmak ile teşebbüsün aynı cezayı gerektirmesi bir futbolsever olarak baktığınızda doğru mu?
- Şike yapmakla teşebbüs etmek arasında hiç fark yok. Karşı taraf kabul etse yapacaktınız anlamına gelir bu. Teşebbüste teşebbüs eden taraf suçlanır. Diğerinde her iki taraf. Son derece adil.

FUTBOL GEYİĞİ İNŞALLAH BİTER

Temmuz öncesi insanların birbirleri ile yaptığı futbol geyikleri bile bugün artık suç olabiliyor. Futbol geyiği artık bitti mi?
- İnşallah biter. Türkiye’de suç olan bazı şeylerin suç olma özelliği kaybolmuştu. Normalleşmişti. Asker darbe geyiği yapardı. Spor adamı maç bağlama, hakem bağlama geyiği. Şimdi artık sıkıysa yapsınlar bakalım.

Günün Önemli Haberleri