Fatih Altaylı'dan tartışma yaratacak sözler
Fatih Altaylı, şike operasyonunu ele aldı, tepkileri değerlendirip çok çarpıcı tespitler yaptı.
ARTIK ADAM GİBİ YÖNETİCİLİK
YAPILIR
Tutuklu olan insanlara baktığınızda bazıları ekonomik amaç
bazıları ise fahri olarak görevlerini yapıyordu. Hepsi de ekonomik
sıkıntısı olmayan zengin insanlar... Bu operasyon zenginlerin bir
anlamda yeni bir kimlik kazanma olarak görülen yöneticilik
anlayışına bakışını ne oranda değiştirir? Yeni yönetici profili ne
olacak?
- Bundan sonra adam gibi yöneticilik yapmayı öğrenirler. Futbol
öyle bir dönem yaşıyordu ki, en sert, en baskıcı, iş bitirme
yöntemlerini en iyi bilen adam iyi yönetici oluyordu. Her kulüp
bundan nasibini aldı. Her kulüp bu tarz adamları yönetime alma
gereği hissetti. İyi spor adamı olmak değil, iyi bağlamacı olmak,
yönetici olmak için gerekli şart haline geldi. Bu durumda sizin
dediğinizin tam tersi oldu. Düzgün, kaliteli, iyi eğitimli insanlar
bu işlerden kaçar oldu. Fenerbahçe'de ne bileyim bir Koç Ailesi,
bir Ferit Şahenk yönetici olmaktan kaçtılar. Ali Koç, ailesinin
istememesine rağmen Fenerbahçe aşkından yönetici oldu ama netameli
konulardan uzak durmaya çalıştı. Tam aksine bundan sonra kaliteli
yöneticilerin, sporu spor gibi yönetecek adamların önü açılır.
YAZILARIMDAN DOLAYI SİLAHLA TEHDİT
ETTİLER
Aziz Yıldırım’ın tesisleşme anlamında kulübe yaptıkları
ortada... F.Bahçe’ye neredeyse çağ atlatan bir başkanın bu kadar
amatörce olaylar içerisinde olabileceğini düşünebiliyor
musunuz?
- Aziz Yıldırım’la ilgili geçmişte yazdıklarıma bakarsanız iki
farklı tavır görürsünüz. Herkesin “Aziz Yıldırım istifa etsin”
dediği dönemlerde yazılmış yazılarım var. Aziz Bey arayıp teşekkür
ederdi. “Bu adam kulübün geleceğini hazırlıyor. Çok önemli işler
yapıyor. Tesisler yapıyor” dediğim pek çok yazım var. Ama sonra
altyapıdan başlayarak ‘Mafyaları’ kulübe soktuğu dönem var. Ben
bunları da yazdım. Arşivlerde duruyor. Bu yazılarımdan dolayı
Akmerkez’de silah çekip tehdit ettiler beni. Şimdi içeride olan
bazı adamlar. Dövüldüm. Aziz Yıldırım’ın yüzüne söyledim “Başkan bu
adamlarla dolaşmak, bunları kulübe sokmak sana yakışıyor mu?” diye.
Pis işler böyledir. Bir kere elinizi soktunuz mu, kolunuzu
kurtaramazsınız.
Kahvehane kültürünün bile bir parçası olan futbola yönelik
operasyon sonucunda neredeyse herkes hukukla tanıştı? Yargıya sert
eleştiriler oldu? Doğru muydu bunlar. Yargının bile tartışılması
gerekli miydi? Ergenekon ve Balyoz davasında yazılmayanlar yazıldı.
Futbolun bu ülkede ayrıcalığı nedir?
- Vallahi ordu komutanları, kuvvet komutanları hapse atılırken bile
bu kadar kıyamet kopmamıştı. Aziz Yıldırım’a verilen destek kimseye
verilmedi. Bu futbolun gücüdür. Yargı da elbette eleştirilebilir.
Ama daha hiç bir şey belli değilken yargıya bu kadar yüklenmenin
alemi yoktur. Tabii söz konusu olan futbol olunca her şeyin ölçüsü
kaçıyor. Çünkü Türkiye’de futbolun ölçüsü kaçık.
Emniyetin ‘19 maçta şike var’ yargısına varması süreci
nasıl etkiledi?
- Bakıyorsunuz topu topu şüpheli maçta 10 dakika oynamış Ümit Karan
dahil, 4 futbolcu ve 2 teknik adam içeride... Şike teşebbüsten
öteye gitmemiş olabilir mi? Bakın burada kafaları karıştıran bir
durum var. Aziz Yıldırım’a yöneltilen tek suçlama şike değil. Çete
suçlaması var. Silahlı çete. İçeride olanlar çete olup birlikte
hareket etmekten dolayı tutuklular. Aziz Yıldırım’ın irtibatta
olduğu adamlara bakarsanız, normal şartlarda bu düzeyde bir
işadamıyla bağlantısı olmaması gereken isimler. Aziz Yıldırım
şikenin yanı sıra çıkar amaçlı örgüt kurmakla suçlanıyor.
BAZI İHALELERDEN DOLAYI DAVALIK OLDUĞUNU
BİLİYORUM
[page_end]
Bu süreçle birlikte Türkiye’de ‘Dokunulmaz’ olarak görülen
insanlara da hukuk kurallarının uygulanacağı mı gösterildi? Ama
F.Bahçe taraftarı kendileri üzerinde siyasi komplo kurulduğunu
söylüyor, siz ne diyorsunuz?
- Türkiye’de uzun zamandır geçmişin dokunulmazlarına hukuk
kurallarının uygulandığını görüyoruz. Uzun dediğim 3-4 yıldır.
Mafya liderleri içeride. Paşalar içeride. Şimdi de futbolda benzer
bir şeyi yaşıyoruz. ‘Kimse hukuğun üzerinde değil’ mesajı çok
sağlam veriliyor ama her dönemin kendi dokunulmazları da oluyor
elbet. F.Bahçe taraftarı ve toplumun bir kesiminin konuştuğu
şeylerin bir bölümünün somut tabanı yok. Helikopter ihalesi falan
palavralarından bahsediyorum. Ne Aziz Yıldırım’ın bir helikopter
temsilciliği var ne de bunun Yıldırım’dan alınıp Ahmet Çalık’a
verilmesi söz konusu. Bu tamamen hayal mahsulü. Başka
anlaşmazlıklar var mı bilmiyorum. Yıldırım’ın askerlerle çok içli
dışlı olmasından kaynaklanan bir mesele var mı bilmiyorum. Ama Aziz
Yıldırım’ın çeşitli ihalelerden dolayı davalık olduğu meseleler
olduğunu biliyorum. Bildiğim bir başka şey Başbakan’ın Aziz
Yıldırım’ı dolaylı olarak uyardığı. Hakem odalarını basması, sağda
solda yaptığı sert konuşmalar nedeniyle Başbakan tarafından dolaylı
olarak uyarıldığını duydum.
MOSTUROĞLU BENİ ÇOK
ŞAŞIRTTI
Bu operasyonlar sırasında en çok şaşırdığınız kişi kim
oldu?
- Şekip Mosturoğlu... Bir hukuk adamı bu işlerin içine nasıl girer
anlamıyorum. Demek, o kadar normalleşmiş ki, hukukçu bile suç
olduğunu görmemeye başlamış. Zihinler, algılar deforme olmuş.
SAHİPLENMEK GÜZEL AMA SUÇ SABİT OLURSA
İHRAÇ EDİLMELİ
Şike soruşturması sürecinde en çok hangi kulüp yıprandı?
Size göre Türk futbolu kısa vadede kaybetti mi, uzun vadede neler
olur?
- Elbette ki, F.Bahçe yıprandı. Türk futbolu kısa vadede çok şeyler
kaybetti. Ekonomik değerini kaybetti en başta. F.Bahçe’siz bir
ligde Galatasaray da diğer takımlar da değer kaybeder. Futbol
dünyası Kapalıçarşı gibidir, alışveriş merkezi gibidir. Büyük
markalar çarşıda olmazsa çarşının değeri düşer, diğer dükkanların
da işleri düşer. Uzun vadede ise bence kazançlı çıkacak olan
futboldur. Toplumun tamamında futbolun temiz olmadığı algısı vardı.
Özellikle Aziz Yıldırım bu algının son dönemdeki baş mimarıydı.
Mustafa Denizli’yi kovarken söylediği “Takımı Mustafa mı şampiyon
yaptı zannediyorsunuz?” sözü tarihidir. Futbola güven azalınca
kaliteli seyirci azalıyordu. Gelirler düşüyordu. Uzun vadede bunlar
düzelir.
AKLANMAZSA HEYKELİNİ DİKMEK İÇİN KAFAYI
ÜŞÜTMEK LAZIM
F.Bahçe taraftarı ve yönetiminin, başkan ve idarecilere
yaklaşımı doğru mu? Burada sahiplenilmesi gereken öncelikli olarak
kulüp mü kişiler mi?
- Orası biraz karışık. Elbette ki, sahiplenilmesi gereken kulüp ama
kişileri kulüpten bağımsız düşünemiyorsunuz. Aziz Yıldırım’ı
sahiplenmeselerdi, suçlamaları kabul ediyor olacaklardı. O zaman
kulüp de şikeciliği kabul etmiş olacaktı. O yüzden Yıldırım’a sahip
çıkmalarını doğru buluyorum. Ama Aziz Yıldırım ve diğerlerinin suçu
sabit olursa o zaman hemen kulüpten ihraç etmeleri lazım. Şikeden
ve çetecilikten mahkum olmuş bir başkanın heykelini dikmek için
kafayı üşütmüş olmak gerek. Aklanırsa o başka tabii.
BİZ YILLARDIR
BAĞIRIYORUZ[page_end]
Şike operasyonu ‘temiz futbol’ sloganını da beraberinde
getirdi? Bu olmasaydı milyonlarca insan ‘kirli futbol mu’
izliyordu?
- Yıllardır bağırmıyor muyuz ‘futbol kirli görünüyor, yapmayın’
diye...
PARAYLA OLMAZ BU İŞLER
Şimdi Türk futbolu nasıl yol haritası
izlemeli?
- Ali Uras’ların, Fikret Arıcan’ların, Faruk Ilgaz’ların dönemine
bakın bir. Biz Kalamış tesislerinde spor yapardık. O zaman F.Bahçe
tesisi ile arada 1 metre duvar vardı. Faruk Ilgaz gelirdi bazen.
“Hadi gelin” derdi. F.Bahçeli sporcularla yemek yerdik. İş takibi
için değil sporu sevdikleri için başkan olurlardı. Şimdi sporcu
geçmişi olan, kulüplerden yetişmiş, düzgün adamlar sporu yönetmeli.
Servetini nereden elde ettiği belirsiz, parasından başka spora
verecek bir şeyi olamayan adamlar değil.
GALATASARAY'IN EN BÜYÜK HATASI ŞİKE
DEMEÇLERİYDİ
- En şiddetli dalga F.Bahçe’yi
vurdu, sonra Beşiktaş ve Trabzon, son olarak dolaylı da olsa
G.Saray... Kamuoyunda “Bakın sizinle de ilgili bazı iddialar var,
fazla ses çıkarmayın...” şeklinde bir hava oluştu. Buna katılıyor
musunuz?
- G.Saray Yönetimi en büyük hatasını şike operasyonu ile ilgili
demeç vererek yaptı. Size ne kardeşim. Ben kongredeki konuşmamda
şike operasyonundan söz ederken, yönetime destek verenler bana
“Başka kulübün meselesi G.Saray’ı ilgilendirmez” diyenler, ki ben
orada sadece bir misal veriyordum, sonra kalkıp abuk sabuk konuya
dahil oldu. Yahu size ne? Siz tribünden seyrediyorsunuz. Amiyane
tabirle size giren çıkan yok. Niye olaya dahil oluyorsunuz? Ama
oldular. Sonra da Bülent Tulun’un mektubuyla G.Saray da bu işe
bulaştırılmaya çalışıldı.
GALATASARAY BAŞKANI VE YÖNETİMİ ACEMİ
- G.Saray Başkanı Ünal Aysal’ın operasyonla ilgili
açıklamalarını doğru buluyor musunuz? “Bizi temiz bırakan
başkanlara teşekkür ediyorum” tarzı bir yaklaşımı oldu. Buna
katılıyor musunuz?
- G.Saray’ın başkanı acemi. Yönetim kurulu acemi. Tek doğru tavrı
gösteren Ali Dürüst’tü. İlk hafta yapılan konuyla ilgili Kulüpler
Birliği toplantısında çok doğru bir tavır sergiledi. Ama başkan
dışardan yapılan dolmuşlarla saçma sapan bir açıklama ile G.Saray’ı
konunun içine çekti. Başkan olanın çenesi düşüyor nedense.
HERKES AKLINI BAŞINA
ALMALI
- Siz TFF başkanı olsaydınız bu takımları Avrupa’ya
gönderir miydiniz? Yoksa İngiltere’deki gibi en ağır cezayı mı
verirdiniz?
- Zor soru. Ben cezalandırılmayı tercih ederdim gibime geliyor.
Herkes aklını başına alsın isterdim.
FENER
DÜŞMESİN[page_end]
'Pardon' filmi hataya geçer mi bilemiyorum. Aama
F.Bahçe'nin küme düşmemesini canı gönülden istiyorum. Türk futbolu,
sporu için istiyorum. Ancak yasal olarak çok mümkün değil bu
durum...
G.Saray’da yöneticilik de yaptınız... Eğer G.Saray düşme
hattında değil de zirveye oynayan bir takım durumunda olsaydı bu
olaylardan dolaylı değil de direkt olarak etkilenme ve dalgalara
kapılması mümkün müydü?
- Bunu ilk gün yazdım. G.Saray zirveye oynasaydı mutlaka onların da
bir yerlerde adı geçerdi. Çünkü oyunun kuralı bu olmuştu. Ayıp
olarak görülmüyordu bu durum. Kesin bir şey söyleyemem. Ama
muhtemelen işin ucu G.Saray’a da dokunurdu. G.Saray’da yöneticilik
yaptığım dönemlerle ilgili olarak “Böyle bir şey yapmadık” diye
kesin teminat verebilirim. Değil şike, spora aykırı olabilecek
olaylardan ötürü yönetimde Başkan’la tartışmalarımız oldu. Bazı
transfer girişimlerine bile sırf bu nedenle karşı çıktık yönetimde.
Ben ve arkadaşlarım. Hatırlarsınız Abdürrahim Albayrak’ın bir balık
lokantasında bir hakemle yemek yediği yazılmıştı. Abdürrahim’i
hemen arayıp uyarmıştım. O da şans eseri karşılaştıklarını ve
hakemin yemekten sonra masalarına uğrayıp sohbete katıldığını,
kasıtlı bir hareketi olmadığını söylemişti.
Olaylar sonunda ‘PARDON’ filminin yeniden hayata geçmesi
mümkün mü?
- Bilemiyorum. Ama Fenerbahçe'nin küme düşmemesini canı gönülden
istiyorum. Türk futbolu, Türk sporu için istiyorum. Ancak yasal
olarak çok mümkün değil bu durum.
3. LİG'DE DE OLSA
BÜYÜKTÜR
Operasyonla birlikte hukukun evrenselliği, renklerin
bireyselliğine dönüştü. Takımdaşlık orada da kendini gösterdi.
Kimse sağduyulu bakıp yargı sürecini beklemedi, kendince
yargılamalara vardı, savcıyı hedef haline getirdi. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
- Vallahi akıllı, doğru düzgün herkes “Eğer şike varsa yapan
cezasını alsın” diyor. Ama adil bir yargılama, adil bir karar
istiyor. Yine de kabullenmek zor tabii. Ama bence ne F.Bahçe’nin ne
G.Saray’ın büyüklüğü oynadığı takımla ilgili. 3. Lig’de de olsa
F.Bahçe büyük takımdır. Gittiği yeri büyütür. Keza G.Saray veya
Beşiktaş. Küme düşmeleri sadece mali açıdan büyüklüklerine
etkiler.
GALATASARAY'I HERHALDE İLK GÜN KÜME
DÜŞÜRÜRLERDİ
Göreve gelir gelmez kucağında ateş topu bulan Mehmet Ali
Aydınlar’ın süreci iyi idare ettiğini düşünüyor musunuz? Futbol
Federasyonu’nun tavrı doğru muydu?
- Biraz ağır hareket ediyorlar. Ancak genel olarak doğru bir tutum
içerisindeler. Sadece G.Saray söz konusu olunca hızlanıyorlar.
Herhalde F.Bahçe’ye yönelik suçlamalar G.Saray için yapılsaydı ilk
gün küme düşürürlerdi. Tavırlarından öyle anlıyorum.
BEDAVA BİLET VERMEDİM, TARAFTARLARLA KAVGA
ETTİM
Vahşi rekabetin kulüpleri bu yola ittiğini düşünüyor
musunuz? Bu rekabette baş rolü oynayan, bağnazlığa varan
taraftarlık da sorgulanmalı mı?
- Elbette sorgulanmalı. Taraftar takım için vardır. Ama Türkiye’de
takım taraftar için varolmaya başlamış. Hatırlarsınız bir dönem bir
TV kanalı benim taraftarına küfreden 2. Başkan olduğumu döndüre
döndüre gösteriyordu. Küfür değildi ama taraftarla kavga ettiğim
doğruydu. Sezon başında bedava bilet istediler. İki yönetici
arkadaş bunu gündeme getirdi. Daha önce veriliyormuş. Ben kabul
etmedim. “Kulübü o kadar
seviyorlarsa 2 misli para vermeleri lazım. Parasını getirsinler,
kombine vereyim” dedim. Arkadaşlar o gruba iletmiş. Görüşmek
istediler. “Bir temsilci seçsinler görüşeyim” dedim. Çok düzgün
birisi geldi. “Bak arkadaşım. Bu kombine 1000 lira. Size toplu alım
indirim yapalım. 800’e verelim” dedim. “Nerede bizde o para?” dedi.
“Taksitle ödeyin” dedim. Onu da kabul etmediler. Sonra da tribünü
örgütleyip bana her maç sövdüler. Ben tınmayınca maça girerken
saldırdılar. Taraftar takım için var olduğunu görmeli. Taraftar
kulübün ve takımın üzerinde değildir.
TEŞEBBÜSTE BAŞVURAN TARAF
SUÇLANIR
Şike yapmak ile teşebbüsün aynı cezayı gerektirmesi bir
futbolsever olarak baktığınızda doğru mu?
- Şike yapmakla teşebbüs etmek arasında hiç fark yok. Karşı taraf
kabul etse yapacaktınız anlamına gelir bu. Teşebbüste teşebbüs eden
taraf suçlanır. Diğerinde her iki taraf. Son derece adil.
FUTBOL GEYİĞİ İNŞALLAH
BİTER
Temmuz öncesi insanların birbirleri ile yaptığı futbol
geyikleri bile bugün artık suç olabiliyor. Futbol geyiği artık
bitti mi?
- İnşallah biter. Türkiye’de suç olan bazı şeylerin suç olma
özelliği kaybolmuştu. Normalleşmişti. Asker darbe geyiği yapardı.
Spor adamı maç bağlama, hakem bağlama geyiği. Şimdi artık sıkıysa
yapsınlar bakalım.