Fenerbahçe Galatasaray maçı için yazarlar ne dedi?

Daha az futbol (Uğur Meleke) Bu maçı ya Fenerbahçeli futbolcular, ya da Galatasaray’ın hocası kazanacaktı... Çünkü Prandelli’nin elinde bir kadro var, ama henüz bir takım yok. Belli ki son iki sezondur Sneijder-Drogba çok açık kapatmışlar, bazı sakillikleri çok iyi gölgelemişler. Çünkü Drogba fiziksel, Sneijder da ruhsal olarak sahada yer almayınca Galatasaray 120 dakika çok sıradan gözüktü: Üst üste üç pas yok, organize bir hücum yok, kanat akını yok, şut yok, gol yok. Tüm bu eklektik görüntünün üstüne bir de üç oyuncu son derece kötü gününde olunca işleri daha da zorlaştı: Yasin zaten bu düzeyin oyuncusu gibi gözükmüyor. Telles de düzey konusunda artık ciddi şüphe uyandırıyor. Selçuk’sa hiçbir şey oynamadan maaşı artınca belli ki bu metodu benimsemiş(!) “Daha az futbol, daha çok para” galiba yeni mottosu... Fenerbahçe’yse kaldığı yerden devam ediyor: Nisan 2013’te Lazio’ya karşı ne oynadıysa, Aralık 2013’te Kayseri’ye karşı ne oynadıysa, Ağustos 2014’te de Galatasaray’a karşı aşağı yukarı onu oynadı. Kocaman’la böyleydi, Yanal’la böyleydi, Kartal’la da böyle... Özellikle ilk 90 dakikada kazanmak için her şeyi yaptılar, sadece meşin yuvarlağı içeri dürtemediler. Eğer Emenike’nin elinde de İsmail Kartal’ın ses kaydı filan yoksa, topu içeri atabilecek Webo’nun oyun girmemesinin başka bir nedeni olamazdı sanki! Penaltılar sonundaysa sahadaki 28 futbolcudan 27’si hak ettiği sonucu alırken, sadece tek bir kişi, sahanın yıldızı Muslera hak etmemişti bu sonucu... Cenaze evi Burası cenaze evi... Bir taraftan çizmelerine kurban olunası 301 canımızı yitirmişiz, diğer taraftan 3:02’de kaybettiğimiz 15 bin canın ardından 15’inci acı Ağustos’tayız. Burası cenaze evi... Bir taraftan sporda temizliğin-beyefendiliğin sembolü Seba’yi yitirmişiz, diğer yandan yok yere gitmiş Erkan Koyuncu aramızdan. Burası cenaze evi... Top oynamak bahane, taziyeye gelmişsin, yardıma gelmişsin, elinde bir kuru pastayla, bir şişe limon kolonyasıyla acı paylaşmaya gelmişsin Manisa’ya. Sporcular cenaze evine saygılı. Gergin filan değil. Antrenörler gergin değil. Hakemler gergin değil. Ama maalesef 60 yaşında, 70 yaşında koca koca adamlar gergin. Maalesef gençler cenaze evi kurallarından haberdar, ama büyükler değil. Gençler sessiz sakin ve hüzünlü. Büyüklerse maalesef şöhret ve manşet peşinde. “Dostluk” kelimesi etrafında savaş çıkarma peşinde. PFDK bu şöhret peşindeki yaşlı-başlı adamları cezalandırmak için ne bekliyor ki Allah aşkına? Bu maytapların, bu meşalelerin, bu cehalet şovunun tetikçilerini neden men etmiyorsunuz ki ego tatmininden? Cezalandırmak için illa hakaret mi gerek, küfür mü gerek? Provokasyon yetmez mi? Algı manipülasyonu yetmez mi? Cenaze evine saygısızlık yetmez mi? Yazık... Eeee bilet? Bu sütunun dikkatli takipçileri bilirler, Passolig’le ilgili çeşitli detaylara itiraz etmeme rağmen, e-bilete genel olarak destek olmuştum. Bu ülkenin en önemli kanayan yaralarından biri sporda şiddetken, sporsevmezi sporseverden ayıracak bir e-bilet düzenine karşı olmak akıl dışı. Lâkin dünkü Süper Kupa, herhalde sizi de düşündürmüştür: Maç mı bir Kadir Çöpdemir reklamı idi, Kadir Çöpdemir reklamı mı maçtı ayırt edemedik! Maytaplar, meşaleler, reklamda az, statta çoktu! Bu tabloyu gören insan şunu sormadan edemiyor: Sporda şiddetle mücadeleye Türkiye Kupası’yla Süper Kupa dahil değil mi? Sadece Süper Lig tribünlerindeki şiddetle mi savaşıyoruz, kupalarda can güvenliğimiz yok mu sahi? Bu işleri iyi bilen Mustafa (Anıklı) kardeşime statüyü danıştım, o da doğrusu şaşkındı: “Ben de bu konuyu TFF yetkililerine sordum, uygulamaya sadece üst iki ligin dahil olduğunu söylediler” dedi bana... Öyleyse sanırım sporseverleri uyarmak gerek: Bu sene hafta sonları statlar güvenli, çarşambaları ise biraz daha dikkatli olmakta fayda var! Milliyet
Diğer Galeriler