Galatasaray Kadıköy'den çıkamaz
Şampiyonun belli olacağı, Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanacak dev derbi öncesi Hıncal Uluç maç ile ilgili konuştu.
* Ligin zirvesinde rüzgarlar sert esiyor. Galatasaray iki maçta 4 puan kaybetti ve fark bire düştü. Artık Kadıköy'deki maç şampiyonu belirleyecek.
Fenerbahçe şampiyon. Hiçbir Galatasaraylı, Şükrü Saracoğlu Stadı'nda berabere kalabileceğini düşünmesin.
1- Saracoğlu Stadı'nın hakemleri yüzde yüz etkileyen bir atmosferi var.
İşin psikolojik yanlarını söylüyorum.
2- Galatasaray'a seyirci yasak. Tek taraflı bir müthiş seyirci baskısı var.
3- Federasyon bugüne kadar bütün kurullarıyla zaten Fenerbahçe'nin arkasında olduğunu gösteriyor. Bundan evvelki de... Alınan her karar Fenerbahçe'nin lehine...
Bu koşullarda Galatasaray'ın, Saracoğlu'ndan yenilmeden ayrılması zaten mucize...
Fenerbahçe büyük takım değil
Galatasaray'ın oynadığı futbol o kadar kötü ve yanlış ki bu maç Saracoğlu'nda değil. Halkapınar Stadı'nda da oynansa Fenerbahçe kazanır.
Fenerbahçe büyük takım değil. Bana sorarsan çok da kötü bir hocası var.
Dia ile Stoch gibi iki muhteşem hücum gücünü adam birlikte ancak 39. haftada sahaya sürebildi. İki hızlı, iki iyi top kullanan ve iki iyi şut atan kanat adamını yok etti. Kenar yönetimi felaket...
Trabzon'daki gerginliğin neredeyse tamamı Aykut Kocaman'a ait... Sen Trabzon'a gideceğin hafta Trabzon seyircisini bile bile bu kadar tahrik eder misin? Bir tek şey için yaparsın; seyirci sahaya insin, maç yarıda kalsın, ben kazanayım. Resmen buna oynadı Aykut!.. Ama Fatih Terim'e anında 3 maç cezayı yapıştıran federasyonun gerekli kurullarından ses çıkmadı. Fenerbahçe stadında soyunma odasına giderken hakemlerin başına neler geldiğini gazeteler günlerce yazdı. Onlara bir şey yok. Galatasaray'a anında ceza...
Emre'ye verilmiş tedbir kararının apar topar kaldırılması...
Vay efendim, 'Suçunu itiraf etti' diye Beşiktaş'ın yedek kalecisi sakatken bile Rüştü'ye bir hafta ceza vermesi...
Fenerbahçe maçında oynamasın ama Galatasaray maçında hazır olsun. Ne olur ne olmaz, belki Cenk sakatlanır sahaya çıkamaz!..
Bunların hepsine 'tesadüf' demek için insanların çok saf olması lazım.
Hakemlerin zaten Saracoğlu'nda nasıl maç yönettiğini biliyoruz. Bu federasyona ihtiyaç yok.
* Galatasaray'daki düşüşü neye bağlıyorsunuz? Süper Final'de sahasında hiç maç kazanamadı.
Galatasaray bu kötü oynayan Fenerbahçe'nin istediği futbolu oynuyor. Fenerbahçe diyor ki 'Benden korkun, benden çekinin. Oyunu kendi yarı sahanızda kurun. Ben orada topu ayağıma geçirdiğim anda benim çok iyi vuran adamlarım var. Benim çok iyi kontratağa çıkan adamlarım var.
Ben nasıl olsa öyle ya da böyle golü atarım.
Sakın benim tarafıma gelmeyin. Çünkü benim savunmam çok bozuk. Benim savunmam prese dayanamıyor.
Benim savunmamın üstüne pres yaparsan durmadan gol pozisyonuna girersin. Onun için gelmeyin.
Öbür tarafta oynayın, ben sizi yeneyim.' Türkiye'nin bir yığın geri zekalı takımı bunu kabul edip Fener'e yeniliyorlar.
Şimdi ligin başından beri Galatasaray'ın inatla ve ısrarla oynadığı oyuna bakıyorum; tam Fenerbahçe'nin istediği oyun.
Galatasaray topu kaptırdığında hemen kendi yarı sahasına çekiliyor.
İki tane ön libero Melo ile Selçuk, iki tane aslında orta saha oyuncusu olan kanat oyuncusu Engin ve Emre...
Yani dört orta saha oyuncusu ile oynayan Galatasaray'ın bütün maçlarda orta sahası boş! Bunu nasıl izah edebilirsin!
Çünkü bir tek şeyi öğretmişler; top kaptırdığında hızla geriye koşacaksın, on sekiz çizgisi üzerinde bir ip var, o ipte dizileceksin.
Bu kadar aptal bir savunma hiçbir takım yapmaz.
DURMADAN GOL YİYOR
Galatasaray otuz dokuz haftadır yapıyor, inatla ve ısrarla... Orta
sahayı rakibe bırakıyor, dönen topların hepsi rakipte...
Muslera saçma sapan topu tepiyor uzaklaştırmak için, rakipte...
Semih saçma sapan kafa vuruyor, rakipte...
Ujfalusi saçma sapan topu ileriye doğru tepiyor, rakipte...
Topu ileriye tepmek istemeyen Melo gibi futbol yeteneği az adamlar
da orada 'topu düzelteyim de bakayım da ileriye, kendi adamıma
atayım' derken topu kaptırıyor. Çünkü rakip pres yapıyor,
Galatasaray gibi değil.
Bu savunma durmadan gol yiyor.
İki tane Trabzon'dan, iki tane Beşiktaş'tan iki tane Fenerbahçe'den
yedi. Bu savunmanın iyi olduğunu düşünüyor Fatih Terim!
Eboue dünyanın en yavaş beki, bek oynamaz.
Holosko gibi bir adam elini kolunu sallaya sallaya geldi. Hakan
Balta iyi mi kötü mü belli değil! Bir hafta harikalar yaratıyor,
öbür hafta yok. Quaresma yıldız oldu. Portekiz hocası seyretse
milli takıma çağırırdı. Ben bu kadar rahat gelen giden açık
görmedim. Ben heveslendim ya ineyim bunların karşısında 'ben
oynayayım' diye.
DEVAMI DİĞER SAYFADA[page_end]
FALAKAYA YATIRIRIM
Galatasaray defansının ortada duran iki adamın ikisi de stoper
değil. Fatih hocam, Semih ve Ujfalusi'nin iyi olduğunu zannediyor
hâlâ!..
Sen her büyük maçta ikişer gol yiyorsan o savunmaya nasıl
güvenirsin?
Saracoğlu'nda diyelim ilahi bir mucize oldu; Galatasaray 85.
dakikaya 2-0 önde girdi. Bir Galatasaraylı emin olabilir mi
şampiyon olduğundan?
Kendi sahanda 2-0'dan iki dakikada Beşiktaş'a veriyorsun
maçı!..
Çünkü bu savunma her an gol yer.
Çünkü Ujfalusi ve Semih futbolu, kademeli oyununu bilmiyorlar.
Çünkü birisi çocuk, öbürü hayatında stoper oynamamış. Bekler de
tayyare... Kendileri stoperliği bilmeyen adam, birbirlerinin
kademesine giremeyen iki adam, bir de o beklerle kademeye girecek.
Bu savunmanın gol yememesine imkân yok.
Bu savunmanın gol yememesi için bir tek şansın var o da oyunu öbür
tarafta oynamak. Nasıl oynuyor Galatasaray topu kaptığı zaman?
Semih, Ujfalusi'ye, Ujfalusi, Semih'e, Semih, Eboue'ye, Eboue bir
daha Semih'e, Semih bir daha Ujfalusi'ye oradan Hakan'a, oradan
tekrar Semih'e, bu sırada birisi üstüne falan gelirse hemen
Muslera'ya...
Dokuz tane, on dokuz tane, otuz dokuz tane pas yapıyor Galatasaray,
topu bir metre ilerletmeden!..
Sonra karşı tarafın kaptanı borazan çalıyor; 'Herkes burada yerini
aldı. Gelebilirsiniz.' O zaman lütfedip gidiyor Galatasaray
misafirliğe...
Bütün takım yerleşmiş... Galatasaray'ın bir tane kontratağı yok
hiçbir maçta... Galatasaray'ın bütün adamları 'topu geriye, yana
nasıl veririm' diye şartlanmış.
ADINI EMRE KOYACAĞIM
Emre'ye bakın. Önü bomboş iken topu alış şeklinde dahi şöyle bir
etrafında dönüp 'geriye nasıl pas veririm' diye topu alıyor. Bu
adamı ben bir daha takıma koymam. Antrenmanda da falakaya yatırırım
önce; 'Senin işin Galatasaray akınlarını başlatmak, katletmek
değil' diye.
Emre takımın değişmez adamı!.. 'Niye geriye pas verdin' diye
azarladığı için Selçuk ceza gördü. Demek ki benim bir oğlum olsa
adını Emre koyacağım. Bu Emreler birinin kıymetlileri!.. İlahi bir
güçleri var herhalde... Birisine hakemler dokunmuyor öbürüne de
Fatih Terim.
İnanamıyorum!
BERABERLiK 5 GOL GETiRiR
İkinci yarıda Beşiktaş yarı sahası ortasında ve taç çizgisinin
önünde Engin altmış metreden Muslera'ya pas attı ya! Yahu orada
topu kaptırsan ne olur! Zaten taç çizgisindesin... İleriye doğru
gitmeye bir teşebbüs et! Hayır, dönüp Muslera'ya atıyor!
Çünkü Fatih Terim öyle öğretiyor.
Allah belasını versin Barcelona'nın oynadığı futbolun! 'Top
bizdeyken gol yemeyiz.' Zor yemezsin, ikişer, üçer yiyorsun. Senin
savunman savunma değil ki... Senin orta sahan orta saha değil ki...
Üstelik Barcelona o kadar hazırlık pası yaparken gerçek hazırlık
pası yapıyor. Cin gibi orada üç tane dünya çapında adam var; Xavi,
Iniesta, Messi... İğne deliğinden top geçiren adamlar.
Sen onların öyle anlamsız 768 tane pas yaptığını zannederken adam
'birisi kaçıyor mu' diye kolluyor ve tık top onun önüne iniyor. Biz
de kaçan yok. Herkes çakılı. Çünkü biliyorlar o Galatasaray orada
'78 tane yan ve geri pas yapmadan topu ileri atmaz' diye eli cepte
bekliyor. Baros da Elmander de Necati de... Kim varsa ileride
hepsi.
YERİNDE OLSAM DAVA EDERİM
Zavallı Sabri oyuna girdi ağaca döndü! Bomboş. Ben Sabri'nin
yerinde olsam dava ederim arkadaşlarımı; 'Bu hakaret. Beni adam
yerine koymuyorsun ki pas atmıyorsun!' Çünkü kafayı kaldırıp ileri
bakan yok. Rakip savunma yerleşiyor, borazan çalıyor
'Gelebilirsiniz artık' diye... Ondan sonra sen ara pas atmaya
kalkıyorsun ve o pası atacak adamın da yok. Attığın bütün ara
paslar kesiliyor ve anında sana kontratak olarak geri dönüyor.
Hayda bu sefer bir geriye koşu başlıyor Galatasaray'da...
On sekizin üzerine dizilme koşusu...
Orada bastırma değil, kademeye girme, savunma yapma, bölgeyi kapama
değil, çizgi!..
Atatürk bile demiş "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa var" diye
Fatih hoca... 'Çizgi savunma olmaz, alan savunması olur' demiş
Atatürk...
Bu laf bir yaşam felsefesi... Galatasaray bunu futbola uygulamayı
bilmiyor. Sen on sekiz çizgisinin üzerinden Fenerbahçe'ye savunma
yaparsan, Fenerbahçe'nin o uzaktan şut atan adamları, o yıldırım
gibi araya dalan adamları Galatasaray'ı perişan eder; 6-0 tarihe
geçer.
Galatasaray'ın bir tek şansı vardı; Beşiktaş'ın üçüncü golü
atması... Beşiktaş üçüncü golü atsaydı; Galatasaray'a beraberlik
yetmeyecekti ve Galatasaray, 'Fenerbahçe, Saracoğlu'nda nasıl
yenilir' diye düşünmeye başlayacaktı.
Şimdi beraberlik yetiyor. Bitti! 'Beraberlik bize yeter kafası'
Fener'e beş gol getirir. Çünkü golü yedikçe daha şuursuz
açılacaksın. O hattı müdafaa da kalmayacak. Ondan sonrası 6-0'lık
maça dönecek.
DEVAMI DİĞER SAYFADA[page_end]
TEMİZ OLAN VOLEYBOL
* Çok ilginç, gerilimli, çekişmeli, bol tartışmalı bir haftayı
geride bıraktık. PFDK şike soruşturmasıyla ilgili kararlarını
açıkladı. Galatasaray, Beşiktaş karşısında kayıplarına devam
ederken, Fenerbahçe, Trabzon'da kazandı. Olaylar çıktı. Voleybolda
Türkiye adına sevindirici bir gelişme var. Sizin için haftanın
olayı neydi? Hangisini gündemin baş sırasına koyuyorsunuz?
Bunların hangisini beklemiyordun? Sana hangisi sürpriz oldu?
PFDK'nın aldığı kararlar sürpriz miydi? Trabzon'daki gergin hava
sürpriz miydi?
Galatasaray'ın Arena'da Trabzon ve Beşiktaş'ı yenememesi sürpriz
miydi?
Fenerbahçe'nin Beşiktaş'a yenilmesi arkadan Trabzon'u yenmesi
sürpriz miydi?
Bütün bunlar içinde temiz olan bir tek şey var: Kız voleybol
takımının Olimpiyatlara gitme hakkını elde etmesi...
Ben çocuktum, hatırlıyorum, futbol takımı katılmıştı. O gün
bugündür biz hiçbir takım sporunda Olimpiyatlara katılamadık. İlk
defa bir takımımız Olimpiyatlarda mücadele edecek. Bu güzel bir
şey...
Oynadığı maçları seyrettim. Dünya kadın voleybolunu da izliyorum.
Olimpiyatlarda iddialı olacak. Türkiye'de bir Olimpiyat takım
madalyası getirebilir.
Kızları da hazırlayanları da yürekten kutlamak lazım.
Özellikle de kulüplerimizi kutlamak lazım. Başta Fenerbahçe...
Kulüplerin kadın voleyboluna verdikleri önem bizi bu noktaya
getirdi. '
TANIMIYORUM NASIL DER?
* Müthiş heyecanlı bir seriydi. Bir yenilgi her şeyi berbat
edebilirdi. 5 maçı da alıp mutlu sona ulaştık.
Biz aslında talihsiz bir Dünya Kupası oynadık. Orada biz
Olimpiyat'a gitme hakkını kazanabilirdik. Dünya Kupası'nın ardından
Avrupa Şampiyonu olmamıza rağmen Avrupa Şampiyonası, Olimpiyatlar
için bir eleme niteliği taşımıyor. Nedense!..
Bir Avrupa Şampiyonu'nun Olimpiyat dışında kalması da yanlış...
Bunların düzeltilmesi lazım. Avrupa Şampiyonası oluyorsun bir işe
yaramıyor da sonra Olimpiyat için ayrı bir turnuva düzenleniyor.
Niye!
Adı ne bilmiyorum; şu yapılan turnuva, Avrupa Şampiyonluğu'ndan
değerli. Çünkü Olimpiyat'a katılmak, Avrupa Şampiyonluğu'ndan daha
önemli...
Avrupa Şampiyonluğunu bu kadar ucuzlatmaya Uluslararası
Federasyonun hakkı var mı ya da Uluslararası Olimpiyat Komitesi,
Avrupa Şampiyonası'nı 'Ben tanımıyorum' nasıl der;
bilemiyorum!..
Bu turnuvada biz hep Avrupalılarla oynadık. Şampiyonu olduğumuz
Avrupalıları, Olimpiyat'a gitmek için bir daha yenmek zorunda
kaldık. Çift dikişle ancak...
DENK BİR TAKIM KURMALI
* Bu başarı için 'Sistemli bir çalışma ve çıkışın bir karşılığı'
diyebilir miyiz?
İyi oynuyoruz. Bu katiyen bir tesadüf değil. Önce kulüpler bu işi
ele aldılar. Kulüpler iyi oynamaya başladılar. Gücü dağıtan
kulüpler vardı. Vakıfbank, Türk Telekom, Güneş Sigorta gibi...
Onlar birleşti, tek takıma dönüştü. Şimdi kız voleybolunda eksik
olan ilk günlerdeki gibi Galatasaray'ın da Fenerbahçe'ye denk bir
takımla bu mücadeleye girmesi. Kadın voleybolu,
Galatasaray-Fenerbahçe mücadelesiyle başladı.
1950'li yılların sonunda iki müthiş takım vardı. Ayten Salih'in,
Güneşlerin oynadığı Fenerbahçe, Arzuların, Perihanların oynadığı
Galatasaray...
Bak hâlâ isimleri hatırlıyorum.
Milliyet gazetesinde manşet olurdu onların maçları...
Fener, Galatasaray olduğunda o iş başka oluyor. Bu sene
Galatasaray, Fenerbahçe ve Türk Telekom Vakıfbank Güneş Sigorta
önünde zayıf kaldı. Galatasaray da güçlü bir şekilde mücadeleye
girerse, Beşiktaş da iyi bir kadın takımı kurarsa bundan sonra daha
da iyi olur.
Röportaj: Bülent CAN
(Fotomaç)