Galatasaray'ı Gülen <font color='#FF0000'>şampiyon yaptı!</font>

Beşiktaş'ın eski yöneticisi İhsan Kalkavan birbirinden ilginç açıklamalar yaparak, Galatasaray'ı UEFA şampiyonu yapan kişinin Fethullah Gülen olduğunu söyledi.

Beşiktaş'ın eski yöneticisi İhsan Kalkavan, Galatasaraylı futbolcuları istekleri üzerine, Fethullah Gülen'e götürdüğünü ve ondan sonra sarı kırmızılı ekibin Avrupa'da büyük başarılar yakaladığını söyledi.

İhsan Kalkavan'ın Habertürk televiyonunda katıldığı Söz Sende'de programında, Balçiçek Pamir'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle;

Yakın çevrenize 'Beşiktaş'a Başkan olmanızı engelleyen Gülen yakınlığım' diyormuşsunuz?
Evet tamamen öyledir. Ben tabii o zamanlar Hoca Efendi'den ötürü gazetelerin ön tarafı, benden ötürü de arka tarafı Hoca Efendi çıkmaya başladı. Hatta Hoca Efendi dedi ki 'İhsan kardeşim bir cephe yetmiyormuş gibi bana bir cephe daha açtın' dedi bu beni çok üzdü oysa gazetelerde Hoca Efendi Türk futbolunu ele geçirmeye çalışıyor diye böyle yaygara ediyorlardı.

Siz başkan olunca takım tarikata teslim edilecek korkusu varmış. Haklı bir korku mu?
Böyle konuşuluyordu. Oysa bundan ötürü o da çok üzüldü. Ben de tabii çok hevesli olduğum için Beşiktaş başkanlığına o dönemde adeta onun icazetine mecbur bırakıcak şekilde ondan müsade istedim. Yani hocam benim almam lazım falan deyince o zaten beni kıramadı öyle oldu. O artık beni kıramadı öyle yol verdi. Fakat çok ciddi bir kampanya. O gün bütün komutanlar resmi elbiseler ile geldi. Delege olanlar geldiler, en ön sıraya oturdular 10. Yıl Marşı ile falan açıldı. Ben bir an "Vatan haini miyim?" dedim kendi kendime. Ben Beşiktaş'ın başında 3 sezonda 3 şampiyonluk görmüş, futbolun başındaki bir insandım. Camianın bana düşkünlüğü çok fazlaydı. Benim de camiaya düşkünlüğüm vardı. Ben konuşma yaparken marşlar çalındı, hoparlörler bozuldu, sesim sadece cazırtı şeklinde çıktı. Ben de bir şekil 28 Şubat mağduru oldum.

Sonra siz bir yemin ettiniz ben bir daha aday olmayacağım diye. Niye?
Ondan sonra çok rahat gelebileceğim dönemler geldi. Ama ben orada Süleyman Seba'ya karşı yarışmıştım. Sayın başkanıma da saygım sevgim sonsuz. Ben orada sayın başkanımıza siz bizim başımızda olun biz de bu kulübü yönetelim şeklindeydi. Ama o bunu 1 dönem daha kendisine verilmesini talep etti. Talep edince ben de aday olduğuma bir noktadan sonra pişman bile oldum. Ama seçim kazanamayınca da o anın verdiği üzüntü ile kazanamadım derken yine ciddi bir teveccüh gördüm. Bütün bu organisazyonlara rağmen 2400 küsür oya karşılık 1670 oy aldım. O gün öyle bir şey oldu ki seçimi kaybedince bütün kameraların önünde dedim ki "Benim artık benim yönetim mücadelem, başkanlık mücadelem burada kapanmıştır."

Neden?
O anda dedim pişmanım, keşke demeseydim. Bu bir Kartal sözü ise Beşiktaş'ı yönetecek olan biri ağzından çıkan lafı bilmeli. Eğer ağzından çıkan laf öyleyse,o artık oraya gelmemeli.

Mübariz Mansimov 'Sen Başkan ol maddi manevi arkandayım' diyormuş...
Bunu bütün samimiyeti ile itiraf etmiştir. Ne olursa olsun ben BJK'nin başına geçemem. Ha diyeceksin ki hazır adam para veriyor, bari onu al Beşiktaş'a ver öyle de düşünemem. Zaten ben eğer bir gün Beşiktaş'ın başına geçersem zaten kendi imkanlarım buna müsait. Yani ha diyeceksiniz ki, madem çok büyük Beşiktaşlısın o zaman maddi olarak destekle.. Fakat aktif olarak, yani bir yerin başında olmadıktan sonra bu işlerde bakın para kuyuya gidiyor. 140 milyon dolar 150 milyon dolarlardan bahsediliyor, borçlar alacaklar şunlar bunlar, bugün artık bu paralar çok rahat verilemiyor. Parayı yönetmek lazım. İşin başında olmak lazım. Vermekle bitmiyor.

Yıldırım Demirören konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ben Genç Beşiktaşlılar Derneği'nin başkanı iken Yıldırım kardeşim de benim yardımcımdı.Yıldırım iyi bir Beşiktaşlı. Gönülden bir Beşiktaşlı ve ciddi fedakarlıklar da yapan bir çocuk. Bir kardeşimiz, ama hakikaten şu ya da bu nedenle talihi de yaver gitmedi. Bu bir takım olayıdır. Benim biraz da arzu etmemin sebebi, ben allem-i cihan olsam bizim Sayın Seba'nın karşısına çıktığımız dönemde ekipte kimler vardı, mesela Turgay Ciner, Zafer Yıldırım daha kimler vardı...

Kuvvetli kadro
O gün, Türkiye'nin ekonomisini yöneten bugün bile avucunun içerisinde tutan ekiptik biz yani. O bize cesaret verdi. Yoksa İhsan Kalkavan tek başına hadi çekilin bakayım ben geldim, şimdi ben yöneteceğim demekle olmaz.

Peki Demirören'in kadrosu o kadar kuvvetli değil mi sizce?
Onlar da arkadaşım ama hakikaten bu bir ekip işi, takım olayı.

Hep konuşulur kulislerde. Demirören babasının etkisinin altında ve babası çok işine karışıyor diye. Hakikaten böyle midir bu iş?
Ben en azından şu kadarını biliyorum. Yıldırım o kadar artık stres altında ki, inanıyorum yani baba müsaade etsin çekilir yani kalmaz orada. İnanıyorum yani. En son bir küfür olayı yaşandı biliyorsunuz. Merkez Hakem Kurulu Başkanı'na yani hiç Demirören'den beklenmeyecek bir hareket gerçekten. Ama artık tahammül gücü de kalmadı, sinir sistemini de bozdu. Yani ben Yıldırım'ı görüyorum ve bir Beşiktaşlı kardeşim olaraktan çok da üzülüyorum. İnanıyorum onu da ne kadar bunaltıyorlardır. Elinde imkan olsa zaten maddi manevi her şeyi koyuyor. Ama demek ki olmuyor, bir noktadan sonra da belki diyorum sağlığına da bir şey olmasından üzülürüm yani.

Yani bir an evvel çekilmeli mi?[page_end]

Bence tabiî ki... Yani bir an önce karar verilmeli. Bir an evvel bir şeyler oluşmalı gibi düşünüyorum. İçinde Yıldırım'ın da olduğu kardeşimizin başkanın da olacağı bir şey mi oluşmalı acaba diyorum.

Ertuğrul Sağlam'ın gönderilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Mesela Ertuğrul Sağlam karısının türbanlı olması ve Fethullah Gülen ile yakınlığı ile eleştirildi.
Ertuğrul'un zamanında Ertuğrul takımdayken bir sürü insan kadını erkeği biz Galatasaraylıyız ama Fenerliyiz ama sırf Ertuğrul için ellerimizi açtık Allah'a dua ediyoruz diyorlardı. Bir adamı gördüm Kabe'de tavaf ederken, ki yalan konuşmaması lazım, Umre zamanıydı, tavaf ediyordu. Beni gördü şaşırdı. Bana sarıldı dedi ki, "Neye tavaf ediyorum biliyor musun? Fenerbahçeliyim ama dedi sırf Ertuğrul'un başarısı için dua dua ediyorum" İşi Beytullaha'a kadar taşımış yazık. Futbolu buralara getirdin dedim ya, başımıza husumet gelecek dedim.

Şaka gibi bu anlattığınız.
Bir Fenerbahçeli'nin yapması... Bir Beşiktaşlı belki bunu yapabilir çok şey ama, onun başarılı olabilmesi için bir çok el havaya kalkmıştı. Ertuğrul sürpriz başarı alınca telefon açıyordum diyordum, "Bak sakın kerameti kendinden bilme ha... Biliyorum abi diye cevap veriyordu. Bütün milletin elleri havada sabaha kadar millet sakalından kendini asıyor, Ertuğrul başarılı olsun diye herkes dua ediyor."

Dini tercihlerin futbolun bu kadar içinde olması doğru mu?
Bir örnek vereyim. Galatasaraylı futbolcular çok kötü gittiği dönemde Fetullah Hoca ile görüşmek istediler. Ben onları Hoca'nın yanına götürdüm. Bir kahvaltıda buluştuk.

Kaç kişi?
Neredeyse bütün takım. Sonra Fetullahçı takunyalı yazdılar ama namazında niyazında futbolcular UEFA şampiyonluğunu sağladı.

Gülen'in etkisi mi oldu diyorsunuz yani?
Evet kesinlikle. İş çok kötüye gidince bir gün bunları topladık sabah kahvaltısına, abilerinin yanına Hoca Efendilerinin yanına getirdik. Hocam dedik, böyle bir sıkıntı var hakikaten de başarısızlar. Ya sekizinci sırada falanlar ve Hoca Efendi onlara birşey dedi, onun futbolla alakası yok bir kere maça gitmiş, o da tesadüfen ..

Galatasaraylı değil mi?
İlk maçı Galatasaray maçıymış arkadaşı götürürken... Kalede de Turgay varmış o zamanlar. Hatta Turgay abiyi ben Hoca Efendiyi ziyaret ettiğimizde onu anlatmıştı. Galatasaray'a öyle bir sempatim var dedi, Türkiye'nin yarısı Galatasaraylı oldu ondan sonra.

Bırakan olmamış mıdır peki?
Hayır. Bizim çünkü futbolla hiç alakası olmayan bir kesim birdenbire bir baktık fanatik tutmaya başladı hepsi Galatasaraylı oldular.

Peki Galatasaraylı futbolcuları götürdünüz...
Hoca orada enteresan bir şey söyledi, ben bu kadar yöneticilik yaptım, motivasyon özelliğim vardır, hiç benim duyamayacağım birşey söyledi. Hakikaten Galatasaraylılar'ın içerisinde bir çekişme vardı, yabancılarla yerli bilmem ne, beş altı tane yedi tane böyle dindar bir ekip var.

Gülen mi motive etti yani?
Evet. O ara dedi ki maça giderken dedi, kendinize dua etmeyin dedi, arkadaşınıza dua edin, arkadaşlarınıza edin, o zaman onlar da size ettiği için dualar katlanır dedi. Halbuki şunu söylemesinde ki gaye şuydu: Bu işlik yapmayın topu kendinize değil, topu takım için oynayın. Bir takım ruhu getirecek bir mesaj vardı orada. Ben bir futbol yöneticisi olarak o mesajdan bunu aldım. Şu kadarını söylüyorum yemin ederek söylüyorum o sıra Avrupa Şampiyonluğu da geldi ve bütün artık bütün başarıların birbirine kenetlenip o efsane kadro, taa olayları buraya ve öyle bir kökten kardeşlik havası kuruldu ki orada bunların içerisinden hiç alakası olmayan, onların aralarında yani şu veya bu şekilde din ile ilgisi olmayanlar da öyle güzel kaynaştılar ki. Hala bu kaynaşma, Galatasaray en güzel bu örneği veren takım. Sonra da UEFA'da Avrupa'da bilmem nerede büyük başarılar elde ettiler bir de tabii orada o başarılar öyle devam etti gitti.

Yani GS'nin UEFA kupasını almasında Fethullah Gülen'nin etkisi var diyorsunuz?
Evet. Şimdi ben tabii o sihirli cümle gibi geldi bana ve ondan sonra maç kaybettiklerini görmedim. Çok istisna bir şekilde birlik ve beraberlikleri sağlandı. Adeta mihenk noktası ben orası gibi düşünüyorum. Zaten sadece ben değil bütün futbolcular da böyle düşünüyordu.

Peki Beşiktaş'ta nasıldır durum? Futbolcuları Gülen ile tanıştırdınız mı?
Beşiktaş'ta böyle dini bir şeyler yok.

Ertuğrul Sağlam'ın döneminde?
Ertuğrul, Hoca'ya münferit olarak öyle bir gönül vermiş birisiydi çok sever sayar.

Günün Önemli Haberleri