G.Saray yüzünden Lugano'ya fırça
Fenerbahçe'nin Uruguaylı stoperi Diego Lugano Vatan'a verdiği röportajında birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu...
Fenerbahçe'nın Uruguaylı yıldızı Lugano, geçtiğimiz sezon Galatasaray maçında yaşanan olaylardan dolayı utanç duyduğunu söylerken, "O maçta yaşananlardan dolayı babamdan fırça yedim ama onlar birer kontrol kaybı" dedi.
Lugano, F.Bahçe’nin bu sezon taşıdığı savaşçı ruhu sembolize
eden bir futbolcu.. Geçen sezon ayrılması gündemdeydi.. Uzun süre
Lazio ile flört ettikten sonra F.Bahçe ile 3+1 yıllık mukavele
imzaladı.. Son G.Birliği maçında hem defansta sergilediği futbol
hem de attığı golle eski günlerine döndüğünü de gösterdi.
İşte Lugano'nun Tayfun Bayındır'a verdiği röportajın
tamamı:
F.Bahçe ile ikinci kez sözleşme imzalarken özellikle Kalamış’ta
oturmak istediğini belirtmişsin. Niye?
“Evet, Kalamış benim özellikle yaşamaktan memnun olduğum yer. 3
yıldır zaten orada kalıyordum. Geri dönmemde önemli bir neden
Kalamış. Çünkü parkları-bahçeleri var. Çok rahat, insanlar dışarı
çıkıp özgürce dolaşabiliyorlar. Her yere yakın. İnsanlar çok sıcak.
Güvenlikli. İstanbul’un merkezinde, her şeyi bulabiliyorsunuz.
Fiziki olarak da çok güzel olduğuna inanıyorum. Hep benim yaşamak
istediğim yere benziyor.”
KABULLENEMİYORUM!
Mücadeleci bir yapın var, taraftarlarını heyecanlandırıyorsun.
Ancak bu savaşçı ruhun saha içinde kart görmene neden oluyor.
Kartları görünce neler hissediyorsun? Eve gidip kendi maçını
yeniden seyrettiğinde kendini nasıl değerlendiriyorsun?
“Bunu herkes merak ediyor. Çok şaşırtmıyor bu sorular. Çünkü ben
kendimi biliyorum. Gençliğimden beri içimde bir savaşçı ruh
taşıyorum. Uruguay’da da böyle eleştiriliyordum, Brezilya’da da.
Ama gençliğimi düşünürsek daha sakinleştiğim kesin.
Kendimi sahaya çok motive ederek çıkıyorum. Ama futbolda işler hep istediğiniz gibi gitmiyor. Bazen yediğimiz bir gol, alınan bir mağlubiyet kanımın kaynamasına, sinirlenmeme neden olabiliyor. Bu tamamen yenilgiyi ya da başarısızlığı kabullenememek. Kendimi tutamıyorum, kontrol edemiyorum.”
Son G.Saray derbisi de buna bir örnek değil mi? Orada neler
yaşanmıştı? Sonrasında neler oldu?
“Benim aşmaya çalıştığım bir durum bu. Eve gidip TV’den kendi
görüntülerimi izlediğim zaman bazen utanıyorum bile. Çünkü artık
çocuklarım büyüdü, ailem var. Sorumlu olduğum kişiler var. Onların
beni öyle görmesi benim de hiç hoşuma gitmiyor. Ben de zaten hiç
doğru olmadığını biliyorum. Onlar birer kontrol kaybı...
Mesela son G.Saray maçı. Babam Türkiye’ye ilk kez geldi ve o maçı
izledi. Sizin sorduğunuz tatsızlıklar yaşandı. Maçtan sonra TV
görüntülerini birlikte izlerken bana ’Sen idiot musun? Neler
yapıyorsun, nasıl bu kadar kendini kaybedebilirsin? Nasıl
kontrolden çıkabilirsin?’ demişti. Ardından da ’Eğer bu tip
davranışları yapmaya devam edeceksen bir daha senin maçını izlemeye
gelmeyeceğim. Lütfen kendini biraz dizginle. O agresifliğini bitir.
Beni ondan sonra çağır’ diye eklemişti.”
BANA ‘KATİL’ DEMEYİN
[page_end]Saha içinde çılgın bir savaşçısın, saha dışında ise
müthiş sakin bir aile babası. Bu çelişkiyi nasıl açıklarsın?
“Ben zaten böyleyim. Benim öyle şüphe duyulacak, politik,
diplomatik yaklaşımlarım asla olmaz. Bir şey ya vardır ya da
yoktur. Ya konuşurum ya konuşmam. Evde de böyleyim. Herkesle
böyleyim. Takım arkadaşlarımla da böyleyim. Futbol oynarken de
böyleyim. Uruguay’da erkek çocuklar doğduğunda kucaklarına futbol
topu verilir. ’Biz Dünya Kupası kazanmış bir ülkeyiz, bunu bil öyle
oyna’ denir. Oralardan başlamamız lazım.
F.Bahçe formasını giydiğim bir takım. 30 milyon taraftarın beni izlediğini biliyorum. Her zaman daha iyisini yapmalıyım ki, onların kalbinde biraz daha fazla taht kurmalıyım. Taraftarlar maçımıza geliyorlar, yağmur-çamur demeden sonuna kadar destekliyorlar, onlara daha fazlasını vermeliyim. Ben saha içinde agresifliğimle dikkat çekiyorum. Bazı yorumcular benim hakkımda ’katil’ bile dedi. 3.5 yıldır buradayım. F.Bahçe’de bu süre içinde gelip geçen teknik adamlar, oyuncular, yöneticiler, aşçımız, çimleri kesenler, resepsiyonda duran tüm çalışanlara mikrofon kapalıyken sorun. Çünkü, mikrofon açıkken diplomatik konuşmalar oluyor. Kim benim hakkımda bir kötü söz söylerse onunla her zaman yüzleşmeye hazırım. Buyursunlar, Samandıra’ya gelsinler, davet ediyorum. Kimse benim hakkımda kötü söz söylemez. Ben yorumcuların dediği gibi katil karakterli biri olsaydım bunu zaten benim yakınımdakiler söylerlerdi.”
TEK SUÇLU ‘DEDE’ DEĞİL
Eski hocanız Luis Aragones neden başarılı olamadı?
“Ben her zaman önce kendimi eleştirerek işi başlarım. Tüm
futbolcuların da bunu yapması gerekir. Başarısızlıkta en başta
eleştirilmesi gerekenler her zaman futbolcular olmalı. Daha sonra
teknik adamlar, sonra da yöneticiler gelir. Bence bir çok neden var
başarısız olmasında. Ama onlara hiç girmek istemiyorum. Saygısızlık
olur. Biz beklenen başarıyı getiremedik. Ama burada en büyük
eleştiriyi alması gereken futbolculardır.”
Zico, Aragones ve Daum’la çalıştın. Üç ayrı karakterde hoca. Üç
ayrı oyun sistemi. Hangisi sana daha yakındı?
“ÜÇ farklı teknik adam. Orijinleri, kültürleri, kafa yapıları
oldukça farklı. Ben hepsiyle iyi anlaştım. Bize düşen görev onların
direktiflerini harfiyen yerine getirmektir. Onun sistemine adapte
olmamız gerekiyor. Ben ne onlar hakkında kötü bir şey söylerim ne
de onları çok övücü konuşmalar yaparım.”
EN TEHLİKELİ YUSUF
[page_end]Türkiye’de savunmakta en fazla zorlandığın isimler
kim?
“F.Bahçe'deki hücumcular benim için en üst düzey oyuncular. Onların
dışında Beşiktaşlı Yusuf. Belki çok net bir atak oyuncusu değil ama
tehlikeli, nerede ne yapacağı hiç belli olmuyor. İkinci olarak da
Arda. Trabzonlu Umut da güçlü, ne yaptığını bilen bir oyuncu.”
EN İYİSİ ARDA
F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım G.Saraylı Arda Turan’a 15 milyon Euro
önerdi sezon başı. Sen Arda’yı nasıl buluyorsun? F.Bahçe’de
oynamasını ister misin?
“Arda çok önemli bir oyuncu. Başkanımız tüm finansal işleri yöneten
kişi olarak bunu söylediğine göre, altında doğru olan şeyler
vardır. Başkan yapabileceğini göstermiş. Arda, Türk futbolunun şu
andaki en iyi, en önemli ismi. Başkan da onu alıp G.Saray
rekabetinde artıya geçmek istemiş olabilir. Çok doğru bir yatırım
olur. Arda bize çok güç katar.”
BAŞKANIN SÖZÜNÜ DUYMADIM
Başkan Aziz Yıldırım’ın “3 yıl üst üste şampiyon olacağız”
şeklindeki iddiası sizin üzerinizde baskı yaratıyor mu? Bunu
gerçekleştirebilir misiniz?
“Ben başkanımızın bu açıklamasını duymadım. Şu anda haberim
oluyor ama onun söylediği hedeflere doğru gideceğiz demek ki...
F.Bahçe’nin taraftar gücü var. Yatırım yapıyor. Futbolcu kalitesi
ortada. O hedef bunlarla örtüşüyor zaten. Bu açıklamanın tamamen
arkasındayım. Ama hedef koymak farklı bir şey. Hedef koyarken
futbolcunun, takımın o hedefe kendini ait hissetmesi, içinden
gelmesi lazım. ’O yola hayat koyuyorum’ demesi lazım. Teknik
kadronun da tabii ki.”
TÜRKÇE BİLSEM ÇOK KIZARIM
[page_end]Türkiye’deki yorumcuların seninle ilgili sözleri için
neler düşünüyorsun?
“Beni eleştiren bir çok yorumcu var. Tabii ki çoğunu tanıyorum..
Niye Türkçe’yi öğrenmiyorum, biliyor musunuz? Türkiye’de 20 gazete
futbol ve çoklukla F.Bahçe konuşuyor. 20 de televizyon var.
Oralarda kendi adımı görünce heyecanlanıyorum. Kanım kaynıyor
açıkçası. Biraz Türkçe anlıyorum. Şimdi Türkçe’yi çok iyi
bilseydim, gazete ve TV’lerde hergün adımı görünce, kendimle ilgili
eleştirileri görünce çok daha agresif hale dönüşebilirdim. O yüzden
ben böyle Türkçe’siz hayata devam ediyorum. Onlar istedikleri
yorumları yapabilirler.”
TÜRKİYE BİZDEN İYİ
Uruguay’ın kaptanı olarak G.Amerika’dan Türkiye ve Türk Milli
Takımı nasıl görünüyor?
“Ben zaten Türkiye’ye gelmeden önce futbolun bu kadar fanatizm
düzeyinde yaşandığını bilmiyordum. Benim her zaman için şöyle bir
görüşüm var. Arjantin, Brezilya ve Uruguay futbolun en duygusal, en
sıcak şekilde yaşandığı, statlarda da delirircesine sevindikleri,
stat kapılarında yatıp kalktıkları ülkeler.. Türkiye’ye geldikten
sonra burada yaşananların da bize çok yakın olduğunu gördüm.
Türkiye, 2002 Dünya Kupası ve son Avrupa Şampiyonası’nda büyük başarılar elde etti.. F.Bahçe’nin bugün yaptığı işlere bakın. Röportajı gerçekleştirdiğimiz bu stada bakın. Türkiye ile Uruguay arasında çok büyük ekonomik fark var. Türk futbolunu Avrupa’daki en büyük futbol ülkeleriyle eş seviyeye getirecek futbolcularınız var.”