Guti'yi çağırın Alex De Souza'yı izlesin
Fenerbahçe'nin Eskişehir'i mağlup ettiği karşılaşmayı analiz eden spor yazarları Alex ve Gökhan Gönül'e methiyeler dizdiler...
Eskişehirspor'u 4-2 yenen Fenerbahçe, yazarlardan da tam puan almayı başardı.
Süper Lig'in 11'inci haftasında Eskişehirspor'u sahasında 4-2 devrien Fenerbahçe'de özellikle Alex ve Gökhan Gönül'ün performansları spor yazarlarının beğenisini kazandı.
İşte spor yazarlarının Fenerbahçe yorumları şöyle:
Fenerbahçe sapına kadar hakettiği bir galibiyet aldı Eskişehir’den.. Bunu sağlayan 3, hatta Emre Belözoğlu sakatlanıp çıkana kadar 4 önemli oyuncu vardı..
Alex zaten topu henüz ayağına almadan sahadaki arkadaşlarının nerede olduğunu görebilen bir futbolcu.. Dün sahanın yıldızı Gökhan Gönül’dü ama onu oynatan Alex oldu.. Geriden gelen her topu Gökhan’ın önüne “Al git, asist yap kardeşim” veya “Haydi şut at” diye bıraktı adeta.. Beşiktaş’ta çok beğenilen Guti’nin daha fazla koşan versiyonuydu.. Sürekli dikine oynadı, tehlikeli noktalarda top istedi, topla buluştu ve iyi kullandı.. Üstelik 4 golün 3’ünde 1. derecede katkısı var.
"Tabii bu bombardımanı yapan Fenerbahçe’nin her geçen gün gelişen pas trafiği ve çabukluğuna da kredi vermek gerek. Sarı-lacivertliler geçen sezona göre çok daha hızlı hücuma çıkıyorlar, ilerideki beşlinin ağızları 3 farklı lisan konuşsa da, ayaklarının dilleri aynı: “Hızlıhücumca”... Alex, Semih, Stoch, Emre ve Topuz’un ana dili olan “hızlıhücumca”yı onlar kadar seri konuşan bir de bek var tabii: Gökhan Gönül..."
"Fenerbahçe kaldığı yerden devam ediyor. Oyunun neredeyse tamamında rakibine karşı üstün oynayan Sarı-Lacivertliler, çok da kendini zorlamadan, zorunlu oyuncu değişikliklerine rağmen kolayca 3 puan kazandı. Oyunun vasatı aşmadığı karşılaşmada Fenerbahçe erken elde ettiği skor avantajını karşılaşmanın sonuna kadar koruyunca rahat bir galibiyet aldı. Bu galibiyette özellikle Semih ve Gökhan Gönül’ün katkısı çok fazla. Bunlara da Alex’i de eklemek gerekir. Bu üçlü gecenin rengini değiştirdi."
"Goller var, hem de hatırı sayılacak kadar. Ama ortaya konan her iki takımın futbolu bu gollerin biraz altında kaldı. Fenerbahçe, Mehmet Topuz’u dikine mi oynattı, yoksa o mu oynamak istedi bilemem ama Topuz’u ilk kez beğendim. Demek ki o da bu tarz futbolu becerebiliyormuş. Üstüne üstlük bir şutunun direğe çarpıp dışarı gitmesi, şanssızlığı oldu diyelim."
"Lugano lider karakterli, kırmızı kart gördü. Emre lider karakterli sakatlanıp çıktı. Niang lider karakterli zaten sakattı. Yobo lider karakterli, bir türlü Bilica’yla anlaşamadı. Geriye üç önemli isim kaldı. Semih, Gökhan ve Alex. Semih kritik dakikada attığı gollerle rakibin direncini kırdı. Gökhan golü ve asisti dışında inanılmaz bir enerjiyle oynadı. Şu anda pozisyonunda dünyada en iyi 10 arasına girer. Ve Alex... İki maçtır takımın en iyilerinden. İki ve dördüncü gollerde getirdiği toplar maçı Fenerbahçe’ye kazandırdı. Alex özellikle savunması zayıf ve kolay çözülen takımlara karşı rahat oynuyor, boş alan bulunca da Fenerbahçe için önemli bir güç haline geliyor." .
Fenerbahçe, dün gece tempo ve çok yönlü hücum zenginliği olarak dört dörtlük bir ilk yarı sergiledi. Pele'nin hediye ettiği penaltıyla maça galip başladılar. Lugano'nun hatasıyla skora eşitlik gelmesi de Fenerbahçe'nin tempolu futboluna engel olmadı. Rakibin disiplinsiz oynaması, geride iyi yerleşemeyişi de avantaj yarattı.
Sahanın yıldızı Gökhan Gönül, birinci devre sonuna kadar rekor sayıda kanat bindirmesi yaptı. Gol attırdı, gol attı. Stoch da sol kulvarı iyi çalıştırdı. Alex geçen haftaki gibi istekli ve yere sağlam basıyordu. Semih ise hem futbol bilgisiyle hücum girişimlerine nokta santrfor olarak yön veriyor hem de her an 'gol atacağım' mesajını veriyordu.
Emre gibi önemli bir oyuncunun sakatlanıp çıkması da çok iyi işleyen kurguyu arızaya uğratmadı. İlk devrede 3 gol buldular ama bunun iki misli de olabilirdi.
Fenerbahçe tekrar beklenen tehdit gücüne kavuşmak üzere olduğunu Bursa'da göstermişti. Öne oynamaya, ataklara çok adamla katılmaya, orta saha oyuncularıyla beklerini hücum kulvarlarına sokmaya başlamışlardı. Geçen sezonların tedirgin ve cesaretsiz oyuncularındaki bu felsefe değişimi ile birlikte, kadro kalitesinin gerektirdiği biçimsel değişiklik gerçekleşti.
Kurt puslu havayı sever derler ya, Gökhan Gönül de işte dün kurt gibiydi. Sisli gecede olağanüstü oynadı.
Arkadaşlarına yardım etti, gol attı, attırdı. Takımını her fırsatta atağa kaldırdı. Ters kademeye girdi ve elbette kusursuz bir biçimde savunma yaptı. Bir futbolcunun 90 dakika içinde yapabileceği ne varsa hepsini sergiledi. Onu sadece övebiliriz.