Kalecilerin korkulu rüyası olan kaleciler
Gol yemeyen kaleci görevini fazlasıyla yerine getirmiş demektir. Ancak kimi kalecilerin pek çok forvetten daha çok golü var.
Futbolda kalecinin görevi gol yememektir. Gol yemeyen kaleci görevini fazlasıyla yerine getirmiş demektir. Ancak kimi kaleciler var ki, gol yememe özellikleri bir yana dursun pek çok forvetten daha çok golü var.
Aklınıza Rogerio Ceni, Chilavert, Higuita
gibi isimler gelecektir ancak liste bu kadar kısa değil.
Fitbol dergisi bu ay kalesini korumak dışında, takımına golle de katkı sağlayan isimleri inceledi. İşte o yazı:
Apartman çocuklarına, yani site hayatına acıyan ilk nesiliz biziz belki de…
Bugünlerde profesyonellik 90’ların futbolunu boğarken, aynı tadı sadece eski görüntülerde bularak avunan ve hala onların hikayesini izleyen, özleyen ve yazan bir nesiliz. Hatta arsa-borsa çıkmazında futboldaki özgürlüğe, farklılığa hala hayranız.
“Farklılığa hayranlık” işi sahaya dökülünce bir başka kabarıyor duygular tabii. Hem tutup hem atanlara bilhassa da...
Rogerio Ceni: Dünyanın en sıra dışı kalecisi şüphesiz. Santrforlarla yarışan tek file bekçisi… 24 yıl, 1256 maç, 131 gol… Elbette bahsettiğimiz adam Rogerio Ceni’den başkası değil…
Kariyerine 1990’da başlamıştı Brezilyalı kaleci. 1991'de profesyonel oldu. O günden sonra kendisini başka bir takımın kalesinde düşünmedi. Fakat penaltı ve serbest vuruşlardan bulduğu goller, Ceni'nin adını sadece takımının ve ülkesinin değil, tüm dünyanın en unutulmaz futbolcuları arasında yazdırdı. 5 kez bir maçta 2 gol atmayı başardı; sahip olamadığı tek apolet, Jose Luis Chilavert’in “hat-trick yapan tek kaleci” unvanı oldu. Ama onun da Chilavert’in sahip olmadığı bir unvanı vardı; “aynı maçta hem penaltı atıp hem de penaltı kurtaran tek kaleci” olmak.
Tabii Rogerio Ceni’nin tek rekoru golleri değil. Kendisi, 24 Kasım 2013'te, Botafogo karşılaşmasında, Sao Paulo forması altında 1117. maçına çıktı. Brezilya tarihinde, bir kulüpte en fazla forma giyen futbolcu unvanının yeni sahibi olurken, rekorunu ele geçirdiği Pele'ye saygısını göstermek için, futbol sahalarının en özel nezaket gösterilerinden birine de imza attı. Yıllarca Sao Paulo kalesinde 01 numaralı formayı giyen Rogerio Ceni, 1117'nin maçında sırtına 10 numaralı formayla oynadı o gün.
23 yıldır kalesini koruduğu kaleci kazağını 7 Aralık 2015 tarihinde son defa sırtına geçirdi ve 42 yaşında köşesine çekildi.
Jose Luis Chilavert: 1965 Paraguay doğumlu Chilavert, bir maçta hat-trick yapan tek kaleci unvanına sahip. Velez Sarsfield’ın Ferro Carril Oestre’yle oynadığı ve kazandığı maçın üç golünü o kaydetmiştir. Kariyeri boyunca Arjantin, İspanya ve Fransa’da forma giydi. Penaltı dışında frikikleri de mükemmel kullanırdı. Tam bir serbest vuruş ustasıydı. Paraguay Milli Takımı’yla attığı 8 resmi golden 3’ü Arjantin'e karşı oynadıkları eleme maçlarında kaydedilmiştir. Belalısı olmuştur adeta Tangocuların Chilavert. 1996 yılındaki eleme maçında frikikten attığı müthiş gol, rakip kalecinin avuçları içinden kayıp giderken meslektaşının en büyük şanssızlığı karşı takımda oynuyor olmasıdır. Milli formayla çıktığı 74 maçta attığı 8 golün rekoru hala kırılamadı.
“Tek yıldız ben değilim, Paraguay takımı sadece Chilavert’ten oluşmuyor” açıklamaları her ne kadar “paylaşımcı kaptan” çağrışımı yapsa da konu, oyun için kavga etmek veya çirkinleşmek olduğunda en az golleri kadar cömert olan Chilavert, siyah formasının göğsünde bir buldok simgesi taşır. O simge, kendisinde var olan beden dilinin ilk merhabası, ilk “ayağını denk al”ıdır adeta.
Dimitar Ivankov: Bulgar Ivankov ilk kez 2005 yılında Türkiye’ye geldiğinde attığı 25 golle çoktan “golcü kaleciler” listesine girmişti. 3 sezon forma giydiği Kayserispor ile 2008’de Türkiye Kupası’nı kazandı. O maçta Gençlerbirliği’ne karşı 2 penaltı golü atarken 4 penaltıya da geçit vermedi. Şüphesiz kariyerinin en unutulmaz günüydü. Aynı yıl Kayserispor’dan ayrılıp Bursaspor’a transfer olduğunda bir gün Süper Lig şampiyonluğu yaşayacağının hayalini kuruyor muydu bilemeyiz ama 2009-2010 sezonunda takımının Süper Lig’de şampiyon olmasına, kaydettiği penaltı golleriyle çok büyük katkı sağladı. O sezon tam 4 penaltı golüyle Bursaspor’un tarihine geçti Ivankov.
Rene Higuita: Kolombiyalı Higuita, nam-ı diğer “El Loco” (çılgın) elbette ki adını tarihe “akrep kurtarışı”yla yazdırdı. Kalesine gol niyetiyle yaklaşan topu tehlikeden çok eğlence aracı gören El Loco, topu tutup durdurmak yerine oyunun tadını çıkarıyordu. Kaleden topu alıp orta yuvarlağa kadar ayağında sürerken rakibe çalım atmayı ihmal etmez, beklenmedik anda beklenmedik hareketlerle rakibin sinirlerini de yoklardı. Tekniği bir futbolcu kadar iyiydi, frikikleri etkili kullanırdı. Gösterişli işler yapan bir kaleciydi. Sorumsuzluğu, rahatına düşkünlüğü ve kokain cezalarıyla da tanırsınız belki. Tabii bir de “Live is life” şarkısının videolarına Maradona’dan sonra en çok yakışan isim odur! Kariyerine tam 41 gol sığdırmıştır.
Jorge Campos: Meksikalı kalecinin bu listeye girmesinin sebebi elbette ki kaleci olmasına rağmen kaydettiği goller. Ancak onu unutulmaz kılan sadece attığı 34 gol değil, sahadaki rengiydi de. Çoğunlukla rengarenk, bazen halı desenli ya da takımın deplasman formasıyla onu sahalarda görebilirdiniz. Kalecinin numarası ve bölgesinin yalnızlığıyla bilinen 1 numaralı forma yerine, bazen yeteneklerini haykırdığı 9 numarası olurdu göğsünde. Formalarının çoğunu kendi tasarlamıştı. Şüphesiz Campos'un bir başka ilginç yanı, futbola forvet olarak başlayıp, Meksika'da birkaç kulüpte forvet, birkaç kulüpte de kaleci olarak oynamasıydı.
Hans-Jörg Butt: Hans-Jörg Butt unutulmaz golcü kaleciler listesine Güney Amerika’daki renkli kişilikler yerine “temiz penaltılarıyla” giriyor. Topu nereye nişanlayacağını kestirmek güç, atamayacağına ihtimal vermek cesurca olurdu. Çünkü o bir Almandı. Penaltı uzmanı Almanları sayarken aralarına kariyerine 32 gol sığdıran bu file bekçisini rahatlıkla koyarsınız. Bayer Leverkusen’e transfer olduğu ilk sezonda takımı Şampiyonlar Ligi finaline taşıyan kahramanlardan birisi olmasına rağmen Zidane’dan yediği dramatik golle anmak isteyenler de olabilir. Ne olsa Güney Amerikalılar gibi onu parlatacak birileri hiç olmadı onun. Almanlara göre sadece görevini yapıyordu.