Kıdemli golcüden çarpıcı açıklamalar
Türkiye'de futbol sahalarındaki 18 yılını geride bırakan Cenk İşler, ilk günkü heyecanını yaşadığını söyledi..
Almanya'da doğup 17 yaşında geldiği Türkiye'de futbol
sahalarındaki 18 yılını geride bırakan Cenk İşler, ilk günkü
heyecanını yaşadığını ve bu yüzden hep ayakta kaldığını
söyledi.
Turkcell Süper Lig'de top koşturmayı sürdüren oyuncuların en
golcüsü unvanını taşıyor. Golcülüğü ve adamlığıyla Türk futboluna
damga vuran ustanın sözleri ve yaşantısı genç oyunculara ibret
olacak nitelikte.
Türkiye Futbol Federasyonu basın departmanı tarafından aylık olarak
hazırlanan TamSaha dergisinin Şubat sayısına konuşan Cenk İşler,
spor basınında oda kıdemli golcü olarak adlandırılıyor. Turkcell
Süper Lig'de top koşturmayı sürdüren oyuncuların en golcüsü
unvanını taşıyor. Üstelik bu unvanı çok pozisyona giren büyük
takımlarda topu kaleye iterek değil, Anadolu'yu arşınlayarak elde
etti. Kayseri Erciyesspor'da oynadığı dönemdeki bir Beşiktaş
maçında sakatlanan rakibini görünce gole gitmekten vazgeçip topu
taca atacak kadar da insan. Golcülüğü ve adamlığıyla Türk futboluna
damga vuran ustanın sözleri ve yaşantısı genç oyunculara ibret
olacak nitelikte.
''Topla buluştuğunuz anda çerçeveyi görmek önemli bir meziyet.
Günümüz futbolunda forvetleri çok gol atan ve az gol atan diye
ikiye ayırdığınızda, çok gol atan forvetlerin iyi gol vuruşu
yapabilme yeteneğine sahip olduğunu görürsünüz.'' diyen tecrübeli
golcü, ''Yeteneğin yanında sürekli tekrar yapıp çalışırsanız,
üzerine eğitimle bir şeyler katarsanız başarılı olursunuz, ortaya
güzel şeyler çıkar. "Benim yeteneğim var, çok da çalışmama gerek
yok" dediğinizde bitersiniz.'' dedi.
BATUHAN GELECEĞİN İBRAHİMOVİC'İ OLABİLİR
''Fatih Tekke 1 numara. Bileklerine hâkim, topu çok iyi
saklayabilen, gol vuruşu çok iyi olan, kafa topunda zamanlamayı çok
iyi yapabilen bir oyuncu. Ayrıca mükemmel bir takım oyuncusu.
Galatasaray'dan Milan Baros'u beğeniyorum bir de.'' diyen Cenk
İşler'in ilginç açıklamalarının önemli detayları şöyle;
''Sercan Yıldırım çok genç ve oyununun üzerine katarak büyük bir
yıldız olabilir. Onun dışında Batuhan var. Türk futboluna
kazandırılması gereken, yetenekli bir futbolcu. Kendine çeki düzen
verir, istikrarı yakalarsa geleceğin Ibrahimovic'i neden
olmasın?
Genç arkadaşlar bazen daha yolun başında futbola küsebiliyor. Zaman
zaman bunu ben de yapmıştım. Ama zamanla öğrendiğim, formadan uzak
kalınca daha fazla çalışmak gerektiği oldu. Teknik direktörler
kimsenin gözüne kaşına hayran değil.
Genç oyuncular bizim dönemimize göre şanslı. Eskiden çok fazla
disiplin vardı. Şimdi insanlar daha geniş, daha toleranslı. Soyunma
odasına birlikte giriyor, şakalaşabiliyorlar. Eskiden
ağabeylerimizden önce soyunma odasına, duşlara
giremiyordunuz.Brezilya hoşuma gitmiyor bu dönem. Arjantin de eski
havasında değil. En favori takım İspanya gibi görünüyor. Fransa'nın
geçmişte yaptığı gibi Avrupa Şampiyonası'nın ardından Dünya
Kupası'nı da alabilirler.''
İşte TamSaha Dergisine konuşan Cenk İşler'in röportajının
detayları da şöyle;
[page_end]
- Turkcell Süper Lig'de futbol hayatını sürdüren oyuncuların en
golcüsü unvanını taşıyorsun. Bu konuda ulaşmak istediğin bir hedef
var mı?
Profesyonel futbol kariyerimde şimdiye kadar 10 takımda oynadım.
Süper Lig'de sezonun ilk yarısının sonuna kadar 136 gol kaydettim.
Diğer gollerimle birlikte bu rakam 140'ın üzerinde. Süper Lig'de
150. golümü atmak ve daha üstüne çıkmak istiyorum.
- Derginin yayınlandığı bu ay içinde 36 yaşını geride bırakacaksın.
Bugüne kadar büyük takımlarda hiç forma giymemene rağmen bu kadar
fazla gol atabilmeni hangi özelliklerine borçlu olduğunu
düşünüyorsun?
Ben kendime baktığımda gol vuruşu yapabilme yeteneğim olduğunu
görüyorum. Topla buluştuğunuz anda çerçeveyi görmek önemli bir
meziyet. Günümüz futbolunda forvetleri çok gol atan ve az gol atan
diye ikiye ayırdığınızda, çok gol atan forvetlerin iyi gol vuruşu
yapabilme yeteneğine sahip olduğunu görürsünüz.
- Yeteneğin yanında neler yapmak gerek başarıyı sürdürebilmek
için?
Yeteneğin yanında sürekli tekrar yapıp çalışırsanız, üzerine
eğitimle bir şeyler katarsanız başarılı olursunuz, ortaya güzel
şeyler çıkar. Bir golcünün nelere çalışması gerektiği bellidir.
Sağdan ve soldan gelen ortalara nasıl yükselip vuracağınızı,
sırtınız kaleye dönük olduğunda gelen topu nasıl kontrol
edeceğinizi veya nasıl dönüp şut atacağınızı iyi bilmeniz, sürekli
çalışarak tekrar etmeniz gerekiyor. Bunların hepsini birleştirip
yeteneğinizi kullandığınızda ortaya güzel ve iyi futbol çıkar.
"Benim yeteneğim var, çok da çalışmama gerek yok" dediğinizde
bitersiniz. Fizik olarak hazır olmalısınız, güçlü olduğunuzda
sonuca ulaşırsınız.
- İyi bir forvet olmayı hedefleyerek mi başladın futbola?
Almanya'da futbola orta sahada başladım. Samsunspor'a geldiğimde de
orta sahada oynuyordum. Beni bir yıl Ünyespor'a kiralık verdiler.
İlk haftalarda forma şansı bulamadım. Hoca değişikliği oldu,
sevgili Kadir Özcan Ünyespor'a teknik direktör olarak geldi. Beni
ilk maçımda forvet oynattı ve Orduspor'la oynadığımız maç 1-1
sonuçlandı. Tek golü ben kaydettim ve o sezon kendimi forvet olarak
gol krallığına oynarken buldum.
İYİ BİR TAKIM OYUNCUSUYUM
[page_end]
- Futbol anlayışından bahseder misin? Forvet olarak olumlu ve
olumsuz yanların neler?
Ben iyi bir takım oyuncusuyum. Aynı zamanda orta sahadan gelen
oyunculara çok iyi duvar olabilir, boş alan açarım. Pas
alışverişinde arkadaşlarıma yardımcı olabilirim. Topla ilişkim
iyidir. Gol pozisyonuna girdiğimde sonuçlandırabilme meziyetlerine
sahibim. Yakaladığım üç pozisyondan birini değerlendiriyorum bu
anlamda. Frikiklerim iyidir. Kafa toplarında da fena değilim.
- En sevdiğin gollerini nasıl attın?
Vole veya röveşatayla gol atarsam büyük keyif alırım.
- Eksik gördüğün yanların neler?
Sol ayakla vuruşa biraz daha çalışmam gerekirdi.
- Bunca uzun bir süre ve önemli bir golcülük kariyerine rağmen Cenk
İşler'i neden büyük takımlardan birisinde izleyemedik?
Bu soru bana çok soruldu. Türkiye'deki futbol kariyerime
Samsunspor'da başladım ve ilk önemli teklifi Beşiktaş'tan aldım.
1997 yılında Süleyman Seba başkandı ve Serdar Bilgili genel
sekreter olarak Celil'le bana teklif getirdi. El sıkıştık ama
Samsunspor'la sözleşmemiz devam ediyordu. Samsunspor başkanı, o
sezon zirveye oynamak istediğini belirtip bizim gitmemize izin
vermedi. O sezon transferimiz askıya alındı. Sonrasında
Galatasaray'dan da teklif aldım ama o transfer de son dakikada
ertelendi. Kayseri Erciyesspor'da oynadığım dönemde Fenerbahçe'den
teklif geldi. Santrfor için üç yerli oyuncu adayları vardı; Ersen
Martin, Zafer Biryol ve ben. Ama tercihlerini Zafer'den yana
kullandılar. İşte böyle hep son dakika şanssızlıkları ile aksadı
transferlerim. En iyi dönemimi yaşadığım 2000 yılında Adanaspor
forması giyerken, Süper Lig'den düştük. O sezon ilk defa Milli
Takım'da oynadım. Dünya Kupası elemelerinde ilk maçta Şenol Güneş
bana şans vermişti. O sezon 24 maçta 19 gol attım. Sakatlık
geçirmiş ve 10 maç eksikle gol krallığında ikinci sırada yer
almıştım. Buna rağmen tercih edilmedim.
HANNOVER'E GİDİŞİM HATAYDI
[page_end]
- Geriye doğru baktığında futbol hayatında yanlış attığını
düşündüğün adımlar var mı? Pişman olduğun şeyler?
Sezonlarım hep istikrarlı geçti. Ortalama 10-15 gol kaydettim. Ama
yanlış yaptığım bir nokta, belki Adanaspor'da küme düştüğümüz zaman
Almanya'yı tercih etmem oldu. O sezon sözleşmesi biten futbolcu
yurtdışına bedelsiz gidebiliyordu. Adanaspor yurtiçinde bonservis
bedelimi 1 trilyon 900 milyar lira civarında yani oldukça yüksek
bir rakamda tutmuştu. Ben de Hannover'den teklif gelince
bonservisimi elime alırım diyerek orayı tercih ettim. Ama Adanaspor
2 milyon dolar para talep etti. Hannover kulübü de "FIFA'lık olur
muyuz?" korkusuyla sözleşmemi tek taraflı feshetti. O yıl yarım
sezon top oynayamadım. Düşünebiliyor musunuz? Bir sezon önce 19 gol
atıyorsunuz, Milli Takım'a gidiyorsunuz. Bir sene sonra Almanya'da
Hannover'e transfer oluyorsunuz, kamp yapıyorsunuz ve lig başlarken
sözleşmeniz feshediliyor, ortada kalıyorsunuz. Mahkemeye verdim
Hannover'i ve kazandım. Ama en iyi dönemimde böyle bir sıkıntı
yaşadım ve top oynayamadım. Haliyle Milli Takım'a da çağırılmadım.
Devre arasında ise İstanbulspor'a geldim. O sezon benim için
oldukça kötü geçti.
- Türk futbolunda çok uzun süre bir Hakan Şükür dönemi yaşandı ve
yaklaşık 15 yıl süren o dönemde diğer golcüler hep gölgede kaldı.
Bunun sebebi neydi sence?
Ben o zamanki jenerasyonu başarılı buluyorum. Trabzonspor
fırtınası, Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı alması, Fenerbahçe ve
Beşiktaş'ın yetenekli futbolculardan oluşan takımlarla hep zirvede
bulunması… Anadolu kulüpleri pek yanlarına yaklaşamıyorlardı. Şimdi
o jenerasyon bitti sanırım. Anadolu takımları yükselişe geçti.
Belki de bizim şanssızlığımız oydu o dönem.
- Türk futbolunda beğendiğin golcüler var mı?
Fatih Tekke çok yetenekli, çok sevdiğim bir futbolcu. Santrforların
içinde ilk o gelir. Bileklerine hâkim, topu çok iyi saklayabilen,
gol vuruşu çok iyi olan, kafa topunda zamanlamayı çok iyi yapabilen
bir oyuncu. Ayrıca mükemmel bir takım oyuncusu. Fatih gibi bir
oyuncunuz varsa skoru değiştirebilirsiniz. Galatasaray'dan Baros'u
beğeniyorum bir de. Hem hareketli, defansın dengesini bozan hem de
gol vuruşunu iyi yapabilen bir oyuncu. Şanssız bir sakatlık dönemi
geçirdi.
BATUHAN, IBRAHİMOVİC OLABİLİR
[page_end]
- Genç oyunculardan iyi golcüler geliyor mu?
Sercan Yıldırım var. Çok genç bir oyuncu ve oyununun üzerine
katarak büyük bir yıldız olabilir. Onun dışında Batuhan var. Ama
istikrarı yok. İstikrarı olacak ki, iyi bir futbolcu olsun. Türk
futboluna kazandırılması gereken, yetenekli bir futbolcu.
Eskişehirspor'daki maçlarını seyrettiğimde keyif aldım. O fiziğine
rağmen teknik kapasitesi yüksek. Kendine çeki düzen verir,
istikrarı yakalarsa geleceğin bir Ibrahimovic'i neden olmasın. Türk
futbolu da böyle bir futbolcu çıkarmış olur ve Milli Takım'a da
fayda sağlar. Hakan Şükür gibi bir oyuncu olabilir. Ama Hakan Şükür
hem özel hayatı hem de futbol yaşamıyla istikrar abidesiydi.
- Genç golcülere tavsiyelerin var mı?
Oynayabilmek için var gücünle çalışmalısın. Takımın antrenmanı
sonrası bir santrfor ekstra olarak idman yapmalı. İki üç
arkadaşını, bir de kaleciyi alıp gol vuruşu yapmalı bir forvet. Ama
bunun için tesisin, imkânın olması da önemli bir unsur. Özetle her
işte olduğu gibi çalışmak, düzgün yaşamak, doğru beslenmek, doğru
zamanda doğru şeyleri yapmak önemli.
- Aslında genç oyuncuların performansı biraz da takım içindeki
ağabeylerinin onlara yol göstermesi, yardımcı olmasıyla da
ilgili.
Genç arkadaşlar bazen daha yolun başında çok çabuk futbola
küsebiliyor. Zaman zaman bunu ben de yapmıştım. Ama zamanla
öğrendiğim, formadan uzak kalınca daha fazla çalışmak gerektiği
oldu. O formayı yakalayıp sahada cevap vermek gerek. O formayı
yakalayınca da bir daha bırakmamak lâzım. Futbola küserek bir yere
varamazsın. Genç arkadaşlar olaya çok duygusal bakabiliyor. Oysa
teknik direktörler kimsenin gözüne kaşına hayran değil. Kim daha
çok çalışırsa formayı alır.
- Bu anlamda senin Kasımpaşa'daki genç oyuncularla aran nasıl?
Kasımpaşa'da Barış, Şahin, Yekta gibi genç oyuncular var. Onlarla
ilişkilerimiz çok iyi. Gelecek vaat eden, pırıl pırıl oyuncular ve
biz de tecrübelerimizi onlara aktarmaya çalışıyoruz. Genç oyuncular
bizim dönemimize göre şanslı. Eskiden çok fazla disiplin vardı.
Şimdi insanlar daha geniş, daha toleranslı. Soyunma odasına
birlikte giriyor, şakalaşabiliyorlar. Bizim zamanımızda
ağabeylerimizden önce soyunma odasına, duşlara giremiyordunuz.
Onları bekliyordunuz. Daha katıydı kurallar. Şimdi daha hoşgörülü,
daha seveceniz. İlişkiler daha sıcak.
- Türk futbolcularına kulüp takımlarında gereken şans veriliyor
mu?
İlk başladığında verdiğiniz şanslarla genç futbolcuyu çok çabuk da
kaybedebilirsiniz. Takıma yavaş yavaş adapte ettiğinizde
kazanabilirsiniz o oyuncuyu. Yeni çıkarmışsınızdır profesyonel
takıma, önce 15 dakika, sonra yarım saat, sonra ilk yarı, derken
kupa maçında oynatırsınız. Yavaş yavaş takıma katarsınız, yetenek
de varsa fayda alırsınız. Yeteneği olan bir şekilde ön plana çıkar
zaten.
- Turkcell Süper Lig'de son yıllarda Anadolu takımlarının ilginç
çıkışlar yapabildiğini gözlemliyoruz. Sence Türk futbolunda bir
şeyler değişiyor mu? Bu değişimi neye bağlıyorsun?
Türk futbolunda değişim var tesisleşme anlamında. Yeni yeni statlar
yapılıyor. Ama Türk futboluna kulüpler açısından baktığınızda bir
kaos var aslında. Çok ciddi borç batağında olan kulüpler var.
Kulüplerin yönetimi bu anlamda çok önemli. Futbolu bilen insanlar
kulüplerin başında olmalı.
- Avrupa'nın beş büyük ligiyle kıyasladığında Süper Lig'in kalitesi
hakkında neler söylersin?
Avrupa futbolunu izliyorum. Turkcell Süper Lig zor bir lig. Gelen
yabancılar da bunu söyler hep. İspanya Ligi daha yumuşak, İngiltere
Ligi daha sert, Almanya da öyle. Hollanda Ligi daha yumuşak ve 3-4
takım arasında geçiyor. Ama Turkcell Süper Lig daha zor bir lig.
Gol atmak o kadar kolay değil. Defans özellikli takımlar çoğaldı.
Fizik kondisyona dayalı, daha çok koşan, daha çok mücadele eden,
defansa dayalı takımların arttığını görüyoruz.
- Futbol kalitesinde bu anlamda bir gerileme mi var?
Tek forvet oynatıp, defansı kalabalık tutup, kontratakla ya da uzun
boylu oyuncuyu ileride bırakıp, topu şişiren, oradan topu indirip
arkadan gelen 2-3 kişiyle sonuca gitmeyi hedefleyen bir anlayış
ağırlıkta şu sıralar. Bence bu futbol mantalitesi ile futbol
gelişiyor diyemeyiz. Kasımpaşa'ya baktığınızda durum tam tersi.
Kaleciden bana kadar ayağa oynayan, arkadan öne paslaşarak giden
bir takımız. Ama sahaların elverdiği ölçüde tabii. Kasımpaşa
Stadı'nın zemini buna elvermiyor ama yine de çok iyi pas yapan bir
takım haline geldik.
- Kasımpaşa'yı bu sezon "Yılmaz Vural'dan önce ve sonra" diye
ayırmak mümkün. Sezon başında küme düşer gözüyle bakılan takım
şimdi ligin en iyi futbol oynayan takımlarından biri haline geldi.
Nedir bu işin sırrı?
Kasımpaşa'da ilk dört hafta ciddi sıkıntılar vardı. 4 maçta 0 puan.
Böyle bir durumda 5-6 arkadaş transferle geldik takıma. Murat
Erdoğan, Emre Toraman, Ergün Teber, Koray Avcı, ben ligde tecrübe
sahibi, yıllarca birlikte oynamış futbolcular. İki gün sonra da
Yılmaz Vural gibi yılların tecrübesi bir ismin gelmesi çok şeyi
değiştirdi. Biz hazır da gelmedik, sezon başı kamp yapmadık. Ama o
dönem Milli Takım maçları nedeniyle verilen ara bize 20 gün
kazandırdı. Ankara'da yaptığımız kampta yoğun şekilde çalıştık,
forma girdik. Ligin 9. haftasından itibaren Kasımpaşa çok değişik
bir takımla bir çıkış yakaladı. Göz dolduran bir futbol koyduk
ortaya. Daha önceki döneme saygı duyuyorum, eleştirmiyorum ama
istatistiklere bakarsanız çok şey değişti. İyi çalışma ve uyumla
takımı buraya kadar taşıdık. Kadroya yapılan takviyelerle çok
farklı bir futbol yakalandı ve şu an iyi bir noktadayız.
- Takım ruhu yakalandı mı yeni gelenler ile eski oyuncular
arasında?
Takım ruhu yakalandı. Oynadığımız futboldan hem kendimiz keyif
alıyoruz hem de izleyen keyif alıyor. Fenerbahçe maçında olduğu
gibi topla oynama oranı genellikle bizim lehimizde oluyor.
- Yılmaz Vural'la futbol anlayışınız uyuşuyor mu?
Yılmaz Hoca futbol oynatmayı seven bir teknik direktör. İlk
geldiğinde yaptığı toplantıdan itibaren bunu söyledi.
Antrenmanlarda da bu yönde pas üzerine çalıştık. Tamamen ayağa
toplarla oynuyoruz. Kalecimiz dahi topu şişirmiyor. Geri pas
yapıldığında sağa veya sola pas vererek topu oyuna sokuyor. Şu anki
takım kadrosu teknik kapasitesi yüksek futbolculardan oluşuyor.
Böyle futbol oynatmak istersiniz her zaman başarılı
olamayabilirsiniz de. Ama şu an Kasımpaşa'nın kadro yapısı buna
uygun. Kasımpaşa takımından keyif alıyorum. Oynadığımız futbol
sistemi bana uygun.
- Kasımpaşa Moritz ve Keller dışında yabancı kullanmayan bir takım.
Herkesin "Takımlar yabancıların sırtında gidiyor" dediği bir
dönemde Kasımpaşa yerli oyuncularla nasıl böyle bir başarı
yakalayabildi?
Yabancı futbolcu tabii ki gelecek. Onlara o kadar ilgi gösteriliyor
ki, bir an önce adapte olsun, uyum sağlasın diye. Takım
arkadaşları, teknik heyet var yardımcı olan. Kimse yabancılık
çekmiyor. Zaten Türk insanı olarak öyle bir yapımız var. Takıma
katkı sağlayacak, faydalı olacaksa tabii ki başımızın üzerinde yeri
var. Ama öyle olmayacaksa yabancı futbolcuya ihtiyaç yok.
- Yabancı kontenjanı hakkında ne düşünüyorsun?
İlla yabancı futbolcu olacak diye de almak anlamsız. Çok iyi
araştırırsınız, incelersiniz, faydalı dersiniz ve alırsınız. Moritz
örneğinde olduğu gibi. Üç senedir burada, bu sezon iyi çıkış
yakaladı. İyi futbolcu, kumaşı iyi. Ama kötü futbolcu alırsınız hem
ondan faydalanamaz hem de genç futbolcularınızın önünü
kapatırsınız. Futbolun geleceğini karartırsınız. Bu olaya
yerli-yabancı diye değil, iyi futbolcu-kötü futbolcu diye bakmak
lâzım.
- Ne zamana kadar futbol oynamayı sürdüreceksin?
Futbola oynayabildiğim kadar devam etmek istiyorum. Gücümün yettiği
yere kadar gideceğim.
- Süper Lig'de mi veda etmek istiyorsun yoksa nerede olursa olsun
bırakana kadar oynarım mı diyorsun?
Şartlar neyi gösterir onu bilemiyorum ama Süper Lig'de veda etmek
istiyorum. Bank Asya'dan çok iyi teklif olursa onu da
değerlendiririm. Orada da çok güzel anılarım oldu. İki yıl üst üste
şampiyonluk yaşadım. Antalyaspor'da oynadım şampiyon olduk, sonra
Manisaspor'dan teklif geldi, onlarla da şampiyonluk yaşadım. Her
iki takımın şampiyonluğunda büyük katkılarım olmasına rağmen bu
sezon başı transferde zorluk yaşadım. Şu ana kadar faal futbol
oynayanlar arasında en fazla gol atan futbolcu olmama rağmen,
transferin son günü sadece Kasımpaşa'dan teklif geldi. Kasımpaşa'da
oynamaktan mutluyum ama başka bir teklif gelir, şartlar değişirse
düşünürüm. 12 yıl kadar Süper Lig'de oynayıp iki sene uzak kalmak
zor geldi ama dönmeyi başardım.
ANTRENÖR OLARAK DEVAM EDECEĞİM
- Futbolu bıraktıktan sonra ne yapacaksın, geleceğe dönük planların
neler?
Oynamayı bırakınca yine futbolun içinde sürdürmek istiyorum
hayatımı. UEFA A Antrenörlük kursuna katıldım ve diplomamı aldım.
Antrenör olarak çalışmalarımı sürdürmek isterim.
- Milli Takımımızın Dünya Kupası finallerine katılamamasını nasıl
yorumluyorsun?
Milli Takım'ın Dünya Kupası'na katılamamasına herkes gibi ben de
çok üzüldüm. Oraya gidip maçları izlemek, o havayı solumak
istiyordum. İnsanlar Avrupa Şampiyonası'nda üçüncü olunca, Dünya
Kupası'na katılmamıza kesin gözüyle bakıyordu. Hayal kırıklığı
yaşadık. Ama artık Avrupa Şampiyonası'na hazırlık yapmak
gerekir.
- Dünya Kupası'ndaki favorin kim?
Brezilya hoşuma gitmiyor bu dönem. Arjantin de eski havasında
değil. En favori takım İspanya gibi görünüyor. Fransa'nın geçmişte
yaptığı gibi Avrupa Şampiyonası'nın ardından Dünya Kupası'nı da
alabilirler.
- Güney Afrika 2010 Dünya Kupası'nı düzenleyecek. Biz ise Euro
2016'ya adayız? İtalya ve Fransa karşısında bu organizasyonu
kazanma şansımızı nasıl görüyorsun? Eğer organizasyonu bize
verirlerse Türk futbolu için neler değişir?
Türkiye'nin 2016 Avrupa Şampiyonası düzenleme şansını yüksek
görüyorum. Statlar yenileniyor, onlar da bittiğinde çok güzel
olacak. Türkiye futbol ülkesi zaten. Çok harika bir organizasyon
olur.
- Futbolun dışındaki hayatında neler var?
Fırsat bulunca Samsun'a gidiyorum. Ailem, annem, babam orada. İki
kızım var, onlarla zaman geçiriyorum genelde. Sinemaya gitmeyi,
müzik dinlemeyi, tenis oynamayı ve yüzmeyi seviyorum.
- Unutamadığın anıların var mı?
2006 yılında Beşiktaş-Kayseri Erciyesspor maçında yaşadığım o anı
unutamam. Yüzde yüz gol pozisyonuna girdiğimde, Ali Tandoğan'ı
yerde gördüm. Topu taca attım. Futbolcu sağlığını her şeyden önemli
gördüğümden yaptım. Ve yapmam gerekeni yaptım. O maç sırasında
büyük alkış aldım, sonrasında o yıl Fair Play ödülünü kazandım.
Yüzlerce gol attım ama insanlar beni hep o maçla hatırladı.