Milli Takım'ın kayıpları saymakla bitmiyor
Milli takımın Hırvatistan yenilgisi bir çok soruyu da beraberinde getirdi...
DÖNÜM NOKTASI "EURO 96"
Ülkemiz futbolla tanışalı uzun yıllar olmasına karşın, başarı
beklentileri de aynı uzunlukta oldu. Gerek savaş yıllarının
getirdiği ekonomik yokluklar, gerekse de daha sonraki karışıklar ve
ekonomik gerilik futbolumuzun da karınca hızında ilerlemesine neden
oldu. Tâki Euro 96'ya kadar. Elemelerde başarılı olarak
İngiltere'de yapılan finallere katılmayı başaran A Milli Futbol
Takımı bir ilki gerçekleştirirken, gelecek için de ümit vermişti.
Milliler finallerde 'sıfır' çekmesine rağmen,
yavaş yavaş bir şeylerin değiştiğinin de sinyalini verdi.
KENDİMİZE GÜVENİN GELDİĞİ FİNALLER: "EURO 2000"
98'de ise Dünya Kupası finallerine katılma bizi biraz ümitsizliğe
sevk etse de, 2000 Türk futbolu için farklı anlamlar taşıyan bir
yıl oldu. Galatasaray'ın UEFA Kupası şampiyonluğunun yanısıra,
milli takım Belçika ve Hollanda'nın ortaklaşa düzenleyeceği
finallere gitme hakkını kazandı. Finaller ise bir başka ilke sahne
oldu. Ay-yıldızlar, ev sahibi ülkelerden Belçika'yı turnuva dışına
iterken, çeyrek finale kadar çıktı.
ZİRVENİN ADI: "2002 DÜNYA KUPASI"
Her ne kadar Şenol Güneş turnuva öncesi, sırası ve sonrası
"karizmatik", "karizmatik değil" vs... gibi
eleştirilere maruz kalsa da milli takım tarih yazdı. Güney Kore ve
Japonya'da düzenlenen finallerde dünya üçüncüsü olan Ay
Yıldızlılar, "futbol tarihi"mizi yeniden yazdı.
Gerçi "Hiç bir Avrupa kulübüyle oynamadık" diye
biten cümleler bile kurulsa da, milli takım tarihinin en büyük
başarısın kazandı.
EURO 2004 VE 2006 DÜNYA KUPASI
Euro 2004 için de ümitliydik. Ancak yılın olayları arasında
gösterilen bir gelişme canımızı sıktı. Türkiye, futbol arenasında
fazla bir varlığı olmayan Letonya'ya elendi. Son iki büyük
turnuvadaki başarılarla Euro 2004'e katılmamayı bir nebze olsun hoş
gördük. Sırada 2006 Dünya Kupası finalleri vardı. Play-off
oynadığımız ve İsviçre'ye elenmemizin ardından bir kez daha
yıkıldık. Üstelik turnuva Almanya'da oynanacaktı ve orası bir nevi
deplasman sayılmayacaktı....
YENİDEN ŞAHLANIŞ: "EURO 2008"
Euro 2008 nasıl unutulur ki? Grup maçları, eleme turu ve çeyrek
final. Ne yazik ki çeyrek finalde mucizeye imza atarak elediğimiz
Hırvatistan'a, Euro 2012 Eleme Grubu Play-off'unun ilk maçında 3-0
gibi bir skorla yenilip turu mucizelere bıraksak da, o turnuvaya
renk katan ekip Ay-Yıldızlar oldu. Özellikle sonradan gelip alınan
maçlar, Türkiye'nin prestijini kat be kat artırdı. Mali getirisi de
cabası. Turnuvaya katılım parası, galibiyet ve beraberlik bonusları
vs...
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ: "2010 DÜNYA KUPASI"
[page_end]
Euro 2008'deki mücadele, 2010 Dünya Kupası finallerine katılma
umutlarımızı artırdı. Ancak yine sınıfta kaldık. Bu kez olmadı
dedik, Fatih Terim'i gönderdik ve Guus Hiddink'i takımın başına
getirdik. TFF yönetiminin tesellisi ise Hiddink sayesinde milyar
dolarlık reklam yapmak oldu. Önceki yönetim gitti, yeni TFF
yönetimi göreve geldi. Mecburen Hiddink'le devam etti. Sonuçta Euro
2008'de çeyrek finalde saf dışı bıraktığımız Hırvatistan'a yenildik
ve büyük ihtimalle de 2012 Avrupa Kupası finallerine gidemeyeceğiz.
İşte diğer katılamadığımız turnuvaların da bir özeti olacak
kayıplarımız...
"NELER KAYBEDECEĞİZ?"
Hırvatistan'ı eleyip Euro 2012 finallerine gidebilseydik,
sponsorlar, satışlar, UEFA'dan gelecek para gibi kalemlerden dolayı
yaklaşık 800 milyon TL'lik bir pazar yaratılacaktı. Şike nedeniyle
dibe vuran futbol bir nebze olsun Euro 2012 finalleri sırasında
biraz daha ilgi çekici hale gelecekti.
*Türkiye finallere kalsaydı, sadece UEFA'dan yaklaşık 25 milyon Euro'luk bir para TFF'nin kasasına gidebilecekti.
*Finallere kalsaydık şike skandalı nedeniyle Avrupa ve Dünya'da futbolumuz tekrar prestij kazanacak, futbolumuzun uluslararası marka değeri artacaktı.
*Euro 2012 finalleri sayesinde Türkiye'nin yaklaşık 500 milyon TL'lik reklamı yapılacaktı.
*Finallere gidilseydi TFF'nin eli daha da güçlenecek, sponsorluk anlaşmaları daha yüksek rakamlara yapılabilecekti. Bu da 100 milyon TL'lik yeni gelir kapısı anlamına gelecekti. Türk futbolunun ana kaynağı olan TFF'nin bu gelirlerden yoksun olacak olması, alt liglere kaynak aktarımı konusunda zorluklar yaşanmasına hatta kısıntılara gidilmesine neden olacak.
*Finallere gidilmesi durumunda milli oyuncular başta olmak üzere yeni yetişen yıldızların değeri daha da artacaktı. Bu da ülke futbolunun daha çok tanınması anlamına gelecek, yabancı oyuncu transferi konusunda kolaylık yaşanacaktı.
*Son yıllarda UEFA ve FIFA sıralamasında gittikçe düşen Türkiye, bundan sonraki turnuvalardaki kura çekimlerinde daha alt torbalarda yer alabilecek, bu da eleme gruplarında daha güçlü ekiplerle karşılaşacağı anlamını taşıyor.
*Talip olduğumuz 2020 Avrupa Şampiyonası finalleri için avantaj sağlayabilirdik.
*Bundan sonra, şike iddiaları nedeniyle sarsılan Türk futbola daha büyük krize düşecek.
*Şike iddiaları nedeniyle Avrupa ve dünyada kaybettiğimiz itibarımız Hırvatistan'dan 3 fark yememiz dolayısıyla tavan yaptı.
*Türk Telekom Arena'da bazı futbolcularla taraftarlar arasında yaşanan tatsız olayların da etkisiyle, bazı oyuncular milli takıma veda edecek veya çok önemli bölümü değişecek.
* Başta milliler olmak üzere ülkemizdeki tüm futbolcuların değeri düşecek.
*UEFA sıralamasında iyice gerileyeceğimiz için yine 3. torbada bulunmaya devam edeceğiz.
*2010 Dünya Kupası finallerinin ardından, Euro 2012 Finalleri'ne
katılamamız ve gitgide düşen grafiğimiz akıllara, 'Yine
eskiye mi dönüyoruz' sorularını getirdi.
HTSPOR.COM / İSMAİL KELEŞ