O pozları niye verdiğini anlattı
Filelerin en seksi kızı olarak anılan Ağca, Türkiye'de olay yaratan yarı çıplak pozları niye verdiğini Milliyet'e anlattı
Elif Ağca, Cannes takımındayken verdiği pozların ardından en seksi voleybolcu ilan edilmişti. Artık Galatasaray’da oynayacak olan Ağca “Bütün takıma uymak zorundaydım. İçlerinde en usturuplu ben giyinmiştim” diyor
Elif Ağca’nın mankenlere taş çıkaracak bir fiziği var. Boyu 1.86.
Yanında kendimi pigme gibi hissediyorum. 25 yaşındaki Ağca 1997’den
beri voleybol oynuyor. Defalarca milli forma giydi.
2006 Dünya Bayanlar Voleybol Turnuvası’nda dünyanın en iyi üçüncü
pasörü seçildi.
Fransa RC Cannes takımında oynadıktan sonra voleybola başladığı
Vakıfbank Güneş Sigorta’ya döndü. Yeni sezonda Galatasaray için
forma giyecek.
Milliyet Gazetesi filelerin en seksi kızı olarak anılan Ağca ile
voleybola başlamasını, takvim kızı olma hikayesini, uğurlarını,
dövmelerini konuştu. O söyleşi:
Voleybol oynamaya nasıl başladınız?
12-13 yaşlarımda sokakta arkadaşlarımla voleybol oynuyordum. Arada
maçlara da gidiyordum. Bir tanıdık vasıtasıyla bir gün Vakıfbank’ın
yıldız takımının maçının çıkışında antrenörle tanıştım. Voleybol
oynamak istediğimi söyledim. “Ayağa kalk bakalım” dedi. Boyumu
görünce beni ertesi günkü antrenmana çağırdı. Takıma girdim. Bir
süre Vakıfbank’ta oynadıktan sonra Karşıyaka’ya geçtim. Vakıfbank
ile Güneş Sigorta birleşince oraya transfer oldum.
Neden basketbol yerine voleybolu tercih ettiniz? Bu
boyla rahatlıkla basketbol oyuncusu olabilirdiniz.
Voleybolda basketboldaki gibi karşıdaki rakiple temas
yok. Arada bir file var. O file fiziğinizi de koruyor. Basketbolda
rakiple karşı karşıya kaldığınızda yer kaplamanız gerekiyor. Biraz
daha iri olmanız da. Voleybolu ben kadınlara daha çok
yakıştırıyorum.
Size “Filelerin en seksi kadını” diyorlar. Neden bir
başkası değil de size seksi sıfatı yakıştırılıyor?
2008 sezonunda, Fransa’nın RC Cannes takımında
oynarken verdiğim pozlar nedeniyle. Ondan önce adımın başına
seksiyi eklemiyorlardı. “Güzel” diyorlardı ama seksi diyen yoktu.
Şimdi internette Elif Ağca diye arama yaptığınızda karşınıza ilk
olarak o pozlar çıkıyor.
Rahatsız oluyor musunuz internette böyle bir “ilk
izlenim” yaratmaktan?
Biraz. 12 yıldır voleybol oynuyorum. O fotoğrafların yerine sahada,
formalı fotoğraflarımın çıkmasını tercih ederdim. Bu çekimde yer
almayı ben istemedim, gönüllü değildim. Takım her yıl
voleybolcuların fotoğraflarının bulunduğu bir takvim çıkarıyor. Ben
de takımın bir üyesi olarak poz vermek zorundaydım. Daha açık bir
şey giymemi istediler ama ben usturuplu bir şey giyme konusunda
ısrar ettim. Kabul ettiler. O pozlar arasında en kapalı olan
benimkiydi. [page_end]
Anlaşmanız iki yıllıkken, Cannes’da bir yıl oynadınız.
Sizi Türkiye’ye döndüren neydi?
İstanbul özlemi. Trafiği bile özledim. Avrupa’daki havayı bir yıl
soludum, bana yetti. Cannes’da birkaç ay canlı geçiyor. Sonra çok
boş. Pahalı bir şehir olduğu için genelde orta yaşlılar, yaşlılar
tatil amaçlı tercih ediyor. Sıkıldım orada.
“Cannes taraftarı salonu yıkar geçerdi”
Oradaki seyirciyle Türk seyircisi arasında nasıl bir fark
var?
Cannes’ın taraftarı her maçı takip eder, tezahüratla salonu yıkar
geçerdi. Türkiye’de salon fazla dolmuyor. Sadece önemli maçlarda,
mesela Güneşsigorta-Eczacıbaşı, Galatasaray-Fenerbahçe
karşılaşmalarında kalabalık oluyor, tezahürat yapılıyor.
Nasıl bir oyuncusunuz? Hırslı mı pamuk gibi
mi?
Kazanmak için elimden geleni yaparım. Hırslıyımdır. Bizden daha iyi
bir takımla maç yaparken bile ümidimi kaybetmem. O maçı
kazanacağımıza inanırım.
Maçta agresif misiniz?
Zaman zaman patladığım oluyor. Benim derdim kendimle,
takım arkadaşlarımla problem yaşamıyorum. Hata yaptığımda kendi
kendime bağırırım. “Ya” veya “Elif” diye...
Kaç yaşına kadar profesyonel olarak voleybol
oynayabilirsiniz?
Ben pasörüm. Pasörler, smaçörlere göre daha uzun süre
oynayabiliyor. Smaçörler daha çok yoruyorlar fiziğini, işleri zor.
Tecrübeli pasör Arzu Göllü gibi 40’larıma yaklaşmışken bile sahada
olmak istiyorum.
“Lakabım Kurbağa’yı bileğime dövme yaptırdım”
Takımda size takılan bir lakap var mı?
Kurbağa ve Kurbiş. Kurbağaları çok severim. Kurbağalı
ne varsa alırım. Evimde kurbağa aksesuarlarından oluşan bir
koleksiyonum var. Bir kurbağa dövmesi de yaptırdım. Amerika’da bir
dövmeciye kurbağa sticker’ı ile gidip “Ben bundan istiyorum” dedim.
Dövmeci şaşırıp gülmüştü kurbağayı seçmeme.
Elinizdeki 7 dövmesi forma numaranızdan mı geliyor?
Evet. Bu sayıyı seviyorum ve mümkün olduğunca onu
seçiyorum. Galatasaray’da da 7 numaralı formayı giyeceğim. Bu iki
dövmenin yanı sıra voleybol topu ve yunus dövmelerim var.
Maça çıkmadan önce uğur getirsin diye ne yaparsınız?
Annemi ve anneannemi ararım. Dualarını alırım. Ben
takıntılı bir insanım. Telefon üç kere çalmadan açmaları lazım.
Maça çıkmadan önce dua ederim ve sahaya sağ ayakla çıkarım. Bir de
kurbağa kolyemi boynumdan çıkarmam.
“Makyaj uğurlarım arasında”
Maçta da makyaj yapıyor musunuz?
Makyaj da uğurlarım arasındadır. Rimel, allık ve far sürerim. Kalem
çekerim. Her maçta mutlaka ojeliyimdir.
Antrenman dışında ne yapıyorsunuz?
Alışveriş
manyağıyım. Diesel, Guess ve Machka’yı seviyorum. Antrenmanlarda ve
maçlarda forma giydiğim için dışarıda klasik giyinmeyi yeğliyorum.
Alışverişin yanı sıra arkadaşlarımla sinemaya ve kafelere gitmeyi
seviyorum.
Şu ana kadar röportaj yaptığım sporcular “halden
anlıyor” diye genelde sporcularla birlikte oluyorlardı. Siz sporcu
bir erkek arkadaşı olanlardan mısınız?
Şu an erkek arkadaşım yok ama öncekiler sporcuydu. Üç
ay kampta kaldığımız oluyor. Böyle bir durumda sporcu olmayan bir
erkeğin anlayış göstermesi zor.
Kilonuza dikkat ediyor musunuz?
Evet, tabii. Bizim aldığımız her kilo dizlerimize,
bileklerime ekstra ağırlık veriyor. Sakatlanmaya yol açabiliyor.
Maç öncesinde tavuk, et, makarna gibi maçta yakabileceğimiz şeyler
yiyorum. Diğer günlerde de aşırıya kaçmıyorum.
Hiç ciddi bir sakatlık geçirdiniz mi?
Ön çapraz ameliyatı oldum. Antrenmanlara dönmem dört ay sürdü.
“Acaba eskisi gibi oynayabilecek miyim?” diye tedirginlik
yaşamıştım. Ama sahalara döndükten sonra Güneş Sigorta ile şampiyon
olduk. Ayağımda iki tane vida var şu an. Kendini hissetiriyor
arada. Yağmur yağacağı zaman mesela.