Olcay Şahan'dan güldüren röportaj
Beşiktaş'ın başarılı futbolcusu Olcay Şahan, verdiği komik demeçlere bir yenisini daha ekledi.
İşte yıldız futbolcu Olcay Şahan'ın o samimi ve tebessüm ettiren röportajı;
Futbolcu olmanda abinin payı büyükmüş... O da futbola devam ediyor mu?Dört kardeşiz, ben en küçük çocuğum. Abim şu an Almanya'da yaşıyor, benim menajerliğimi yapıyor. Beşiktaş'a gelmemi sağlayan da o oldu.
Beşiktaş'a gelmeden önce Bundesliga'dan da teklifler
almışsın. Neyi düşünerek böyle bir karar
aldın?
Bundesliga'daki ilk senemden sonra Türk
Milli Takımı'ndan davet almıştım. Orada kendimi kanıtlamak ve
kalıcı olmak istediğim için Beşiktaş'ın teklifini kabul ettim,
çünkü Beşiktaş'ta oynarsam milli takıma daha yakın olurum diye
düşündüm. Kaiserslautern'le küme düştüğümüz için unutulmaktan
korkmuştum. Başka teklifler de vardı, yine Bundesliga'da olacaktım
ama Beşiktaş kadar büyük bir takım olmayacaktı bu. Nürnberg,
Augsburg, Köln gibi takımlardı.
Beşiktaş'la birlikte Türkiye'den seni isteyen başka
takımlar da var mıydı?
Galatasaray vardı. Fatih
hoca zamanıydı, Ümit Davala aramıştı ama Beşiktaş'ı tercih
etmiştim.
Pişman mısın?
Hayır. Şu an hayatımın en güzel noktasındayım.
Beşiktaş senin için ne kadar büyük bir kulüp? Burada
oynamak çocukluk hayalin miydi?
İstanbul'da yaşayan dayım koyu Beşiktaşlıydı. Bizim ailenin tek
Beşiktaşlısı oydu, sonra beni de Beşiktaşlı yaptı. İstanbul'a
geldiğim zaman maçlara gitmek istiyordum ama hep tatil zamanlarına
denk geliyordu. Bana hep Beşiktaşlı yatak örtüleri, kıyafetler
filan alırdı. Zaten Düsseldorf'ta büyüdüm. Orada Türkler çok
fazlaydı. Türk gibi büyüdük. Kemal Sunal'ın bütün filmlerini
defalarca izlemişimdir mesela. Hâlâ izleyip, gülebilirim.
Süper Lig'deki maçları izleyebiliyor
muydun?
Babam kahvehaneye giderdi. Beni de götürüp bir tost yedirirdi, çay
içirirdi. Bütün derbileri kahvehanede izlerdik ama maç biter bitmez
beni hemen çıkarırdı. "Sen futbolcu olacaksın, sigara
dumanının içinde kalmaman lazım" derdi. Hayalim hep o
derbilerde oynamaktı.
Derbilerde kimleri izleyip, onlar gibi olmak
isterdin?
Sergen Yalçın, Tümer Metin ve İlhan Mansız. Tabii ki diğerlerinin
hakkını yiyemem ama onlar önde oynadıkları için gözüm onların
üzerindeydi. Bir maçı hiç unutmam: Bir Şampiyonlar Ligi maçını
Almanya'da oynamışlardı. RakipChelsea'ydi. O maçı tribünden
izlemiştim.
Küçük yaşta seni futbolcu gibi mi yetiştirmeye
başladılar?
Topun ne olduğunu anladığım günden itibaren babam üzerime düşmeye
başladı. Hatta okulu bile önemsemedi. Annem de buna çok kızıyordu.
Bu yüzden hep kavga ederlerdi. Babam "Benim oğlum çok başarılı bir
futbolcu olacak, başaramazsa ben ona ömür boyu bakarım" derdi.
Şükürler olsun ki babamın dediği oldu.
Babanın futbolla ilgili bir geçmişi var mı? Neden
senin üzerine bu kadar çok düştü?
Yok ama benim yetenekli olduğumu hissetti. Abim de çok iyi bir
futbolcuydu mesela. O da Fortuna Düsseldorf'ta oynamıştı, 12
yaşımda ben de o kulübe transfer olunca abimden vazgeçtiler çünkü
aynı mevkide oynuyorduk. O çevrenin en yetenekli oyuncusu olarak
beni görüyorlardı.
Abinle bu yüzden aranız bozulmadı
mı?
Yok. Çünkü abim de oraya transfer olmamı çok istiyordu. Şimdi
menajerliğimi yapıyor, daha kolay ve kârlı bir iş. Yine de itiraf
edeyim, abim benden daha yetenekli bir futbolcuydu. Benden daha
hızlıydı. Sol ayağı benimkinden daha çok işe yarıyordu! Koşularda
da beni hep geçerdi. Koşu uzunluğunda değil ama hız konusunda. Uzun
koşuda patates ederdim onu!
Senin sol ayağın da müthiş değil
mi?
"Müthiş sol ayağım" meselesi aslında espri olacaktı ama elimize
yüzümüze bulaştırdık. 4-1 kazandığımız bir maçtan sonra bana "Golü
nasıl anlatırsın?" diye sordular. Herkes gördü golü, anlatacak ne
var? Ben de onun üzerine öyle bir şey söyledim. Ne diyeyim? Sol
ayağım çok kötü. Onu sadece üzerinde durmak ve koşmak için
kullanıyorum. İşin garibi sol ayağımla da dört, beş tane golüm
var.
Müthiş sol ayağınla solda oynamak seni rahatsız
etmiyor mu peki?
Hayır. Böyle çok mutluyum. Altyapılarda bir ara ön libero
oynuyordum, sonradan sol kanata kaydım. Bence mevkiim bu. Sağ
ayakla burada oynamak da avantajlı. İçeri daha rahat girebiliyorum.
Sağ kanatta oynarsam sadece kanata yapışır kalırım. Ters ayakla
oynamak daha rahat.
Neden 10 numara pozisyonunda oynamamana rağmen 10
numaralı formayı giyiyorsun? Nasıl gelir gelmez o formayı almaya
cesaret edebildin? Bu senden beklenen şeyleri de
artırıyor...
Beşiktaş gibi bir kulüpte 10 numarayı almak biraz cesaret işi,
evet. Samet Aybaba sağ olsun bana ilk günden itibaren çok güvendi
ve oynadığım ilk maçta, Manchester City maçında bana 10 numarayı
verdi. O günden itibaren de üzerimden çıkartmadım. İki seneden beri
de bu formanın hakkını verdiğimi düşünüyorum. Gelecek yıllarda da
böyle devam etmek istiyorum.
Ya Beşiktaş gerçek bir 10 numara transferi
yaparsa?
Ne olur bilmiyorum ama vermek istemem. Artık 10 numara 10 numaralı
formayı giyer diye bir şey yok. Beşiktaş'a gelen futbolcu da böyle
bir konuda sorun çıkarmaz. Buraya geldiğimden beri sorun çıkaran
kimseye rastlamadım. Karakteriyle ilgili sorun olan kimse
Beşiktaş'a transfer edilmez, transfer edilen bir futbolcu da bu
kadar uzun süre ilk 11'de oynamış bir futbolcunun forma numarasını
almaz diye düşünüyorum.
Samet Aybaba'yla Bilic'in senden istedikleri
arasında nasıl farklar var?
Samet hocayla hücum anlamında çok açık oynuyorduk. Çok gol
yediğimiz doğru ama anlayışımız bugünkünden farklıydı. Slaven
Bilic'le daha çok defanstan sağlam çıkarak gol bulmaya çalışıyoruz.
Bilic takım oyununa ve garantici olmaya önem veriyor, Samet hoca
içimizden geldiği gibi oynamamızı istiyordu. "Yapmak istediğiniz
her şeyi yapın" diyordu. Bunu Bilic de söylüyor ama daha çok takım
halinde hareket etmemizi istiyor. Bu sayede onunla çalışırken daha
az gol yedik ama Samet hoca zamanında da daha fazla gol attık.
İkisiyle de başarılı sezonlar geçirdik. "Feda" sezonunda şampiyon
olamadık ama herkes bizi konuştu, geçen sene de böyleydi.
İnanıyorum ki bu sene daha da üstüne koyarak şampiyon olacağız.
Slaven Bilic'in nasıl bir çalışma anlayışı var? Sizi
çok hırpalar mı?
Aslında sadece Bilic'in değil, bütün ekibinin bu işte payı büyük.
Bütün hepsinin sayesinde bu sene hak ettiğimizi alacağımızı
düşünüyorum. Bütün hocalar bizimle birebir konuşuyor, mesela maç
analizlerimizi yapan Edin Terzic bana Arsenal maçından önce bana
rakibin nerelerlen orta yaptığını söylüyor, ona göre önlem
aldırıyor. Edin Terzic geldikten sonra hiçbir rakibimizin bizi
ezebildiğine şahit olmadım. Geçen sezon hiçbir takımın Bursaspor'u
Bursa'da ilk yarının başında baskı altına alıp da üç gol birden
attığını görmemiştim. Sadece biz yaptık.
Bu sezon kendine 15 gol hedefi koymuşsun. Hedefi
tutturamazsan sezon sonunda düğün yapmayacakmışsınız. Kimin
fikriydi bu? Nişanlının mı?
Babamın fikriydi. İlk sezonumda 11 gol attım, ikinci sezonumda 8
gol attım. Bu sezon 15 gol benim için çok zor değil çünkü kendime
çok güveniyorum, hocam da bana güveniyor. Harika bir takımımız var,
geçen yıldan çok daha iyi olacağız.
Sürekliliğini neye borçlusun? Kart cezalısı durumuna
düşmüyorsun, sakatlanıp maç kaçırmıyorsun, yedek
kalmıyorsun...
Kafama borçluyum. Biraz kurnaz bir insanımdır. Futbolcu olmak için
sadece ayaklarınızın olması yetmiyor, kafa da çok önemli.
Sakatlanmamı da anneme borçluyum. Çocukluktan beri et yemediğim
için her gün bana pekmez, bal filan yedirirdi.
Vejeteryan mısın?
Tam olarak değilim aslında. İşlenmiş et yiyorum, balık yiyorum.
Annemin içine dert oluyordu bu. Bana her gece süte karıştırılmış
bıldırcın yumurtası içirirdi. Her gece saat 4'te işe gitmeden önce
beni uyandırıp, içirirdi. Şimdi artık sadece pekmezle bal yiyorum.
Sabah akşam mutlaka birer kaşık yerim.
Bütün olay bu mu yani?
Bence bu. Babamın da payı var tabii. Beni her zaman özel
çalıştırırdı. Özel hoca tutardı bana. Beni hep koşuya götürüp zorla
koştururdu. Ben ağlardım, o koştururdu. Ağlaya ağlaya koşardım. Hiç
"kıyamam" dediğini duymadım. O zamanlar Bayer Leverkusen'de bir
arkadaşım vardı. Yetenek olarak çok iyi değildi ama gönlünden,
canından oynadığı için onu çok beğenirdim. Ona bakıp
hevesleniyordum. O yüzden bende de her şey yürekten geliyor. Bazen
maçlarda yorulsam bile bunu düşünerek hırslanıyorum, devam etmek
istiyorum.
Koşup koşup sonuca varamadığında sinirleniyor
musun?
Hayır. Koşarsan, mücadele edersen istediğine ulaşıyorsun.
Baban sana koşarken nasıl hedefler
koyardı?
Oturduğumuz yere yakın, 6 kilometrelik bir göl vardı. O mesafeyi
bir saatin içinde iki kere koşmam lazımdı.İlk turun sonunda bir su
içirip "Hadi devam" derdi. İkinci turda sinirlenirdim. Bir
defasında önümden bisikletli biri gidiyordu, çabuk bitsin diye onun
arkasından koşmaya başlamıştım. Müzik dinliyorum ama nasıl
sinirliyim! Babama beni o sıcakta koşturuyor diye kızıyorum ama
bisikleti de kaçırmıyorum. Döndü bana "Hızlanayım mı?" dedi.
"İstediğini yap, bana ne!" dedim ama ne kadar hızlanırsa gidiyorum.
Bir baktım, 12 kilometreyi 52 dakikada koşmuşum.
Hızlı düşünmeni neye borçlusun
peki?
Benim aklım sadece okulda çalışmazdı! Almanca dersinden,
İngilizce'den hiç anlamazdım. Sadece matematikte iyiydim. Bir de
evde saçma sapan ne iş varsa ben yapardım. Televizyonu tamir
ederdim mesela. Onun dışında hep sokaklardaydım. Aklım sadece okula
yetmezdi. Notlarıma bakınca "Senden hiçbir şey olmaz" derlerdi.
Yaramaz bir çocuk muydun?
Bir defasında abimin GameBoy'uyla oynuyordum. Kaseti üfledim
üfledim, taktım çıkardım ama oyun hep bulanık görünüyordu. Ben de
gidip komple yıkamıştım. Bir daha çalışmamıştı tabii. Abimden çok
sağlam fırça yemiştim o gün.
Kaç kardeşsiniz?
Dört. Bir abim, iki ablam var.
Annen hepinizle birden nasıl baş ediyordu? Çalışıyor
muydu bir de?
Annem temizlik işi yapıyordu, babam araba fabrikasında
çalışıyordu.
İbrahim Tatlıses'i çok seviyormuşsun. Gölün
kenarında koşarken onun şarkılarını mı
dinliyordun?
Çoğunlukla onu dinlerdim. Bütün şarkıları çok güzel bence. Oynak
müzikleri de severim, damardan girmeyi de severim.
Maçlardan önce dinlediğin özel bir şeyler var
mı?
Mahsun Kırmızıgül'ün etkilendiğim birkaç şarkısı var. "Annem" diye
bir şarkısı var mesela. Nereden geldiğimi bildiğim için beni çok
etkiliyor. Eskiler geliyor aklıma, nasıl yaşadığımızı düşünüyorum.
İnönü'de çıktığım ilk maçta statta "Sen benim her gece efkarım"
şarkısı çalıyordu. Isınırken gözlerimden yaşlar gelmişti. Annemi
babamı statta görünce çok duygulanmıştım.
Samet Aybaba zamanı Beşiktaş Avrupa'da yoktu. Geçen
sene yine öyle. Bu sezon Beşiktaş'ı Avrupa'da, Feyenoord ve Arsenal
maçlarında nasıl gördün? Avrupa için hazır
mısınız?
Şu an Türkiye'nin en iyi takımı Beşiktaş. Arsenal'e meydan okuyan
takım hazır olmaz mı? Arsenal burada kaleye doğru düzgün şut
çekemeden geri gitti. İkinci maçta ne olur bilemeyiz ama çok
kaliteli bir takımımız var. İnanıyorum ki çok başarılı olacağız.
Arsenal'i eleyemesek bile gruplara kalamasak bile Avrupa'da iyi
yerlere geleceğiz. Hedefimiz tabii ki Şampiyonlar Ligi.
Adidas'ın sizin için hazırladığı formaları beğendin
mi?
Bence hepsi çok güzel ama ben en çok siyah formayı beğendim.
Kırmızıdan da vazgeçeceğimizi sanmıyorum.
Cenk Tosun, sen ve Demba Ba tribünden bu sezon için
birer loca almışsınız. Bunu sırf kulübe maddi destek sağlamak için
mi yaptınız?
Yardım olsun diye aldık tabii ki ama bir taraftan da misafirlerimiz
rahat edecek diye düşündük. Yakında nişanlım gelecek, evleneceğiz,
annem babam gelecek. Bir de benim çok arkadaşım var, her maçta 10
tane bilet isteyip başkanları kızdırıyorum. 3-2'lik Fenerbahçe
maçından önce 25 tane bilet almıştım. Maçtan bir gün önce annem
telefon edip "Eniştenin bir akrabasına söz vermiştim ben, onu
unuttuk" dedi. Ben de Tamer Kıran'a gidip "Bana bilet lazım" dedim.
Önce vermeyecekti. "Yarın maçı kazanmak istiyorsan bana bir tane
bilet vereceksin, ben de sana maçı alacağım" dedim. "Söz mü?" dedi,
"Söz" dedim. Arabasının torpidosuna bir tane bilet saklamış, onu
bana verdi, ben de maçı aldım!
Şimdi artık kaç tane istersen
alabilirsin...
Artık bağladım bu konuyu ama yine de loca aldım. Vodafone Arena
Türkiye'nin en güzel stadı olacak. Diğer takım taraftarları oraya
korkarak gelecek.
Twitter'ı aktif kullanıyorsun. Oradan nasıl mesajlar
alıyorsun?
Taraftarlar bizi görmek istediği için kullanıyorum. Beşiktaş
taraftarı takımına çok bağlı. O şekilde temas etmiş oluyoruz.
Güzel mesajlar alıyor musun?
Fenerbahçe maçından sonra çok güzel mesajlar gelmişti. "Gökhan
Gönülpazara gitti" diye fotoğraflar filan koymuşlardı.
Bundesliga'da unutamadığın bir maç var
mı?
Borissia Dortmund maçını unutamam. Yine müthiş sol ayağımla
yapıştırmıştım bir tane, gol olmuştu. Beşiktaş'a geldiğimden beri
de Fenerbahçe maçlarını unutamıyorum.