Özkök'ün gidişine en çok Saatçi sevindi
Ertuğrul Özkök'ün gidişine en çok Ercan Saatçi sevindi: "Damadı olarak anılmaktan yırttım"
Bir zamanların ünlü bestecisi ve yorumcusu, şimdilerin ise
gazetecisi Ercan Saatçi, eşinden boşandıktan sonra "Ertuğrul
Özkök'ün damadı" olarak anılmaktan kurtulduğunu söylüyor.
Yaptığı bütün işlerin 'damat kontenjanı' olarak
değerlendirilmesinden sıkıldığını hiç saklamayan Saatçi,
kayınpederinin görevi bırakmasının Hürriyet'teki durumunu
etkilemeyeceğini düşünüyor.
Zaman gazetesine konuşan Saatçi, Hürriyet Spor'daki görevinden
başarısız ya da mutsuz olması halinde gideceğini, Enis
Berberoğlu'nun gelişinin birşeyi değiştirmeyeceğini söylüyor.
Röportaj vermekten sıkılıyor musunuz?
Röportaj yapmıyorum demiyorum, ama insanlarla samimi sohbet
ediyorsunuz sonra çok enteresan satır araları çıkarılıp kendilerine
göre polemik yapıyorlar. Ben polemik adamı değilim. Gündeme gelmek
gibi bir derdim yok. Hatta mümkünse hiç gelmeyeyim, kimse bana bir
şey sormasın. Ben de kendi işimi yapayım.
Fakat buna rağmen bir türlü gündemden düşmüyorsunuz.
Neden?
Gerçekten bilmiyorum.
Çok fazla sevmeyeniniz olduğunu düşünüyor
musunuz?
Mutlaka herkesin sevmeyeni vardır. Beni de sevmeyen vardır. Fakat
benim kimseyle bir düşmanlığım yok. Anlık kızgınlıklarım olur, ama
üzerinden 24 saat geçer ve unuturum. Kimseye düşmanlık
beslemem.
Bazı insanların sizden hazzetmemesi sizi yoruyor mu, üzüyor
mu?
Bu durum beni yormaz. Çünkü bunların belirli bir önyargıyla
yapıldığını bildiğim için bunlardan yorulmam, ama üzülürüm.
Peki, siz kendinizi seviyor musunuz?
Tabii ki.
Elinize bir silgi versek ve geçmişte yaşayıp pişman
olduğunuz şeyleri silin desek neleri silersiniz?
Hiçbir şeye dokunmam. Benim hayatım bu yaşıma kadar hep doğal
gelişti. Ben kaderciyimdir. Dolayısıyla ne yaşadıysam; üzüntü,
başarı, sevinç bunların hepsi olması gerekiyordu da oldu diye
düşünüyorum.
40 yaşınızı devirdiniz. Yaş kemale erdi. Hayatın hangi
dönemindesiniz? Dingin, yorgun, huzurlu...
Hızlı ve olgunum ben. Hâlâ hızlıyım, ama daha olgun düşünebildiğim
bir yaşta olduğumu görüyorum.
Kendinizi daha özgür hissediyor musunuz?
Herkes özgürdür ve herkesin belli mahrem alanları vardır. Ben dul
bir babayım. Her şeyden önce baba olarak sorumluluklarım var. Eğer
"Artık boşandınız, gönlünüzce dağıtabilirsiniz." diye soruyorsanız
bu mümkün değil, çünkü ben bekârken de böyle değildim.
Boşandıktan sonra bir hafifleme hissi yaşadınız
mı?
Ben yalnızlığı severim, kendimle baş başa kalmayı hakikatten çok
severim. Tek başıma vakit geçirmekten hoşlanırım, ama bir yere
kadar. Yalnızlık Allah'a mahsustur. İnsan ne kadar özgür olursa
olsun, hangi konumda, ideolojide hangi yolu seçmiş olursa olsun o
özgürlüğün de sınırı vardır. Boşandıktan sonra benim üzerimdeki yük
hafifledi mi diye soruyorsanız, hayır her şey aynı devam ediyor.
Çocuklarıma, işime, anneme, babama, boşanmış olsak da eski eşime,
kayınvalideme, kayınpederime hepsine karşı bir sorumluluğum var.
Sorumluluklarımdan vazgeçemem. Ben boşandım, ne haliniz varsa görün
olmaz. Bu bana çok uygun bir şey değil.
Çocuklarınızın sürekli yanında olamamak zor oluyor
mu?
Hafta sonları alıyorum. Burnumda tüttüklerinde işten çıkıp
gidiyorum, birlikte yemek yiyoruz. Bazen eski evime gidiyorum ve
orada görüyorum. Bizim pazar yemeklerimiz ailece devam ediyor.
Çocuklar sizin her akşam eve gitmemenize alıştı
mı?
Küçük oğlan bunun çok farkında değil. Hep işte olduğumu
düşünüyor.
Yani baba hep çalışıyor...
Evet, baba hep çalışıyor. Kızım her şeyi daha çok biliyor.
Alışacaklar, yapacak bir şey yok.
Aradan zaman geçince "Niye boşandık, biz ne yaptık?"
dediğiniz oldu mu?
Ben olaya başka tarafından bakıyorum. Dönüp baktığımda muhteşem iki
tane çocuğumuz olmuş. Güzel bir şey yapmışız. Evlenmek kadar
boşanmak da çok medenice bir şeydir. İnsanlar anlaşamayabilir,
bizimki de böyle oldu.
Bir daha evlilik düşüncesi uzak mı?
Büyük konuşmayayım ama bir daha evleneceğimi hiç sanmıyorum. Ama
bir daha sevemem diye de bir korkum yok. Severim niye sevmeyeyim
ki!
Nasıl bir evde oturuyorsunuz şimdi?
Ofisime benzer havada bir evim var. Küçük, mütevazı bir apartman
dairesi. Şimdi oturduğum ev tamamen benim dünyamı yansıtıyor.
Beykoz'daki evde ortak kurallar vardı. Fakat ben çok tertipli,
titiz biriyimdir. Masanın üzerine kül düşse gıcık olurum. Kalkıp
temizlik yaparım.
Peki, Ertuğrul Özkök'ün damadı olarak anılmaktan
kurtuldunuz mu?
En çok ondan yırttım.
Gerçekten yırttınız mı yoksa size mi öyle
geliyor?
Artık herhalde bana damat demezler.
Peki, 'devrik damat' diyorlar mı?
Yok, ama siz yazarsanız gündeme getirirler. Ertuğrul Özkök'le aile
ilişkisinde olmak bana hep gurur verdi. Müthiş bir adam, ondan
öğrenilecek çok şey var. Zamanında "Benim yüzümden çok dayak
yiyeceksin, çok uğraşacaklar seninle." demişti. Öyle de oldu, Türk
basını bunu çok güzel kullandı. Basında insana çok rahat kulp
takıyorlar. Benimki de hazırdı: 'Damat'. Bu, damat olamazsa hiçbir
şey yapamazdı durumu oldu. Bugüne kadar yaptığı besteleri de
Ertuğrul Özkök yaptırdı, sanat hayatı da, gazetecilik de Ertuğrul
Özkök sayesinde... Umurumda bile değil, bir kulağımdan giriyor
ötekinden çıkıyor.
Eski kayınpederinizle şu anda aranız nasıl?
Çok iyiyiz, hiçbir sıkıntı yok.
Ertuğrul Bey'in görevi bırakması ve Enis Berberoğlu'nun
gelişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hem üzüldüm hem sevindim. Üzüldüm çünkü Ertuğrul Özkök, Hürriyet'te
çok güzel işlere imza attı. İkincisi sevindim çünkü Ertuğrul Bey
çok yoruldu. 20 yıldır ne torunlarına, ne kendine, ne eşine, ne
kızına vakit ayıramayan bir adamdı. Şimdi ayırabiliyor. Enis
ağabeyi de çok eski tanırım. Genel yayın yönetmenliğini hak eden ve
bunu da çok iyi yapabilecek biri, o yüzden de seviniyorum. Beni
etkileyen kısmı yok açıkçası. Ben Ertuğrul Özkök'le beraber buraya
gelmedim, tamamen profesyonel bir şekilde geldim. Başarısız olursam
buradan giderim ya da mutsuz olursam istifa ederim. Bunun dışında
başka bir şey olmaz.
Hürriyet'te devir teslim sonrasında atmosfer
nasıl?
Hürriyet, geleneklerine bağlı bir gazete. Hürriyet tam bir sistem
gazetesi. Ertuğrul Özkök "sitcom gazeteciliği" dediği zaman
bazıları onu yanlış anladı. Hürriyet hakikaten çok renkli, çok
sesli bir gazete. Yani her yerden insanların olduğu bir mahalle
burası öyle diyeyim. Ertuğrul Bey'e çok bağlı olanlar üzülmüştür
ama Ertuğrul Bey binanın içerisinde zaten, geliyor ve odasında
oturuyor. Bir huzursuzluk, mutsuzluk yok, her şey aynen devam
ediyor.
Enis Bey'in gelişini istemeyen bir grubun olduğu
söyleniyor?
Yok canım. Enis ağabey on altı yıldır Hürriyet gazetesinde
çalışıyor. Gazetenin aşağı yukarı birçok departmanında çalışmış.
Onun dışında biri gelseydi belki bir alışma süresi geçirmek
durumunda kalabilirdi, sıkıntılı bir süreç olabilirdi, ama Enis
ağabey için böyle bir şey söz konusu değil. Çünkü hepsi arkadaşı.
Dışarıda böyle konuşuluyor olabilir, ama burada öyle bir şey
yok.
Ertuğrul Bey'in bıraktıktan sonraki ruh hali
nasıl?
Mutlu. Biraz hüzün de vardı tabii bırakırken, ama normal bu. Ben de
hüzünlendim, üzüldüm yani. Çeşitli senaryolar yazılıyor ama
Ertuğrul Bey'le Enis Bey çok iyi arkadaşlar, birbirlerini çok
seviyorlar. Medya tarihinde hiçbir genel yayın yönetmenliğinin
devir tesliminin bu kadar samimi olduğunu hatırlamıyorum.