Charles Reep bir dönem Premier lig'te şampiyon olabilmek için takımların minumum maç başına 22 şut istatistiği ile oynaması gerektiği tezini atmış ortaya. Onun hesabına göre her 9 şuttan biri yani %11.1'i gol oluyormuş. Geçen yıl Beşiktaş bu alanda %11.4'lük bir istatistik yakalamış lakin attığı şut sayısı düşük olduğundan şampiyonluktan uzak kalmıştı.Bu sezonun ilk maçında 22 şuttan 5 gol çıkardı ve %22.2 gibi yüksek bir istatistik ile başladı.
Şenol Güneş'in geçtiğimiz iki yılda Bilic'in kazanımlarına saygı duyup muhafaza etmesini alkışlamak lazım. Beşiktaş Bilic'li iki sezona da compact ve organize bir takım gibi başlamıştı lige. Şenol hocayla bu gelenek devam etti.Geçen yıl 4-0'lık Partizan galibiyetinde Oğuzhan'ın golünü anlatırken Ercan Taner; 'Barcelona golü' benzetmesi yapmıştı. Dün Beşiktaş'ın 2.ve 4. Golleride tıpkı Barcelona golü gibiydi. Rakip ceza sahası içindeki hızlı ve isabetli paslaşmalar; sadece Serkan Balcı ve Vederson gibi modası geçmiş oyunclardan kurulu Mersin defansını değil, ligimizdeki bir çok defansıda zor durumlara düşürecektir.
Oğuzhan Beşiktaş dönemindeki kariyerinin en iyi maçına çıktı. Attığı çalımlar ve verdiği final paslarını stil olarak Mesut Özil'e benzettim. İngiliz'lerin tabiri ile Ozzy gerek maç içinde gerekse sezonun devamında istikrar sorunu yaşayan bir futbolcu. Zaten öyle olmasa Arsene Wenger 48M Euro vereceğine, Mesut yerine Ozzy'i tercih ederdi.İstikrar sorununu aşarsa Beşiktaş'ın bu sezon en iyi transferi olabilir. Atiba ve Beck tam bir görev adamı ve işlerini nerdeyse kusursuz yaptılar. Q7 bir devre oynamış olsada daha farklı ve iyi bir Beşiktaş'a gelmiş olduğunu anlamıştır sanırım. Olcay maç içinde sürekli pozisyon değiştirsede bir gol iki asist ile iyilerden biriydi. Mario Gomez henüz tabiri caizse entegrasyon sorunu yaşıyor,ve bugünkü maça en az o sevinmiştir. Beşiktaş'a geldiğinde forma rekabetine gireceği böyle tosun gibi bir golcü beklemiyordu heralde. Tosun demişken en büyük parantezi Cenk'e açmak lazım ama sadece attığı 3 gol için değil. Nani'nin Manchester'da iken Arbeloa'nın göğsüne attığı tekme dolayısıyla Cüneyt Çakır tarafından kırmızı kart ile cezalandırılğı pozisyona benzer bir pozisyon yaşandı 76.dakikada. Cenk'in rakibi Efe'nin göğsüne istemedende olsa atmış olduğu tekme dolayısıyla çektiği vicdan azabı; vücut dilinden anlaşılıyordu. Rakibini yerden kaldırdıktan sonra göstermiş olduğu şefkat, Beşiktaş ruhuna nekadar yakışır bir futbolcu olduğunu ıspatlamış oldu.
Sezon'un ilk maçı olması ve 5-2'lik bir skor ile bitmesi; bizim sert eleştiriler yapma konusunda elimizi zayıflatsa da iki önemli konuyu vurgulamak lazım. İlki defans göbeğinde Ersan-Rodolfo uyumsuzluğu ve defans arkasına çok adam kaçırmaları. İkinciside maçın özellikle 70.dakikasından sonraki konsantransyon problemi. Zaten Şenol Hoca'nında dikkatini çeken bu sorunlar umuyorumki aşılacak ve Gomez ve Sosa'nında katılımıyla Beşiktaş daha Rasyonel ve organize bir futbol oynayacaktır.
''Son olarak tek maçla hüküm vermek doğru olmaz belki ama Beşiktaş şampiyonluğun Mersin ise düşmenin en büyük adayları gibi duruyor.''