Rıdvan Dilmen hakkında bilinmeyenler
Rıdvan Dilmen, Milliyet'ten ayrılışını, Sabah'ta yazma kararını, NTV'den aldığı parayla ilgili merak edilenleri anlattı.
ŞİRİN SEVER/SABAH
Lise yıllarından başlar benim
Fenerbahçeliliğim... Oğuz Çetinli, Aykut Kocamanlı, 'Şeytan
Rıdvanlı' dönemlerdi. Hele Rıdvan... Hangi Fenerbahçeli için efsane
değildi ki! Dergilerden çıkan posterleri odamın duvarlarını
süslerdi. Yıllar geçse de üzerinden; Rıdvan 'efsane futbolcu'
olarak kalmayı başardı. Hem de ilginçtir; sadece Fenerliler için
değil, tüm futbol camiası için geçerli bu. Çeşitli zamanlarda bir
araya geldik, bir çok kez de röportaj için sözleştik Rıdvan'la ama
olmadı. Kısmet onun Sabah'a geleceği zamanaymış meğer. Spor
camiasında, tüm takımların taraftarlarının görüşlerine çok değer
verdiği, objektif yorumlarına güvendiği Rıdvan Dilmen, 1
Ağustos'tan itibaren Sabah Spor'da yazmaya başlayacak. 'Yılın en
büyük transferi' söz konusu olunca; daha fazla bekleyemedim, "Haydi
şu 'efsane olan' röportajı yapalım," dedim.
Tamam, röportajı yaptık da... Üç gün boyunca süren yağmurlar
yüzünden dışarı çıkıp da iki kare fotoğraf çektiremedik! Oysa ne
mizansenler üretmiş, ne ilginç fikirler bulmuştuk. En sonunda, ekin
basılmasına ramak kala Rıdvan'ın ofisinde ve ofisin bahçesinde bir
banka tünedik... Bu, Rıdvan'a 'hoşgeldin' röportajımız bir nevi.
Ama onu burada çok farklı işlere imza atarken görecek, çok
sürprizlerle karşılaşacaksınız. Çok yakında...
- Hoşgeldiniz Sabah'a! Ne zaman
başlıyor yazılarınız?
- Hoşbulduk. Ağustos başında.
- Yazı yazmaya ilk Milliyet'te
başladınız bildiğim kadarıyla... Toplam kaç yıldır
oradasınız?
- Evet, yedi-sekiz yıl bitti. Problemim de yoktu, mutluydum. Necil
Ülgen ve Cem Şengül'le çok iyi çalıştık. Ben öyle sağa sola giden
adamlardan değilim. Ama bu kez öyle gerekti, artık Sabah ailesine
katılıyorum. Herhalde burada yaşlanırım artık...
(gülüyor)
- Ne oldu da sekiz yıldır istikrarlı
şekilde yazdığınız yeri bıraktınız?
- Milliyet'le hiçbir problemim olmadı, hepsine teşekkür ederim.
Sadece değişiklik istedim kendimle ilgili. Serhat Albayrak'la
yaptığımız görüşmemden de çok pozitif enerji aldım. Buluştuk;
sohbet esnasında, 2015'e kadar NTV'yle sözleşme yaptığımı
söylediğimde, 'Gel, biz de beş sene sözleşme yapalım,' dedi. İşin
ekonomik kısmı ve anlaşma süresi, yemin ediyorum beş saniye
sürdü.
- Son yaşadığınız olaylarla ilgili bir
rahatsızlığınız mı oldu?
- Hayır hiç ilgisi yok!
- Dinleme olayında, adı sizinle anılan
kişinin Milliyet'teki işinden çıkarılması medyaya yansıdığında,
'Gerekçe bensem ayrılırım,' demiştiniz...
- Ama oradan yüz kişi çıkarıldı; benle hiçbir alakası
yoktu.
- Neden ekonomik mi o
zaman?
- 'Ekonomik değil' demek doğru olmaz ama olaylarla ilgisi yok!
Sadece çok fazla üzerime gelinen bir dönemde; bu haberlerin orada
da çıkması garibime gitmişti açıkçası, ilginçti. Serhat Bey'le
konuşmam ve onun verdiği elektrik de, bana, geleceğim için çok ümit
verdi, değerlendirdim.
- Yani alınganlık var mı?
- Alınganlık var ama kızgınlık yok; sebep de bu değil. Değişiklik
istedim.
- Hayatınızda kolay kolay değişiklik
yapan biri misiniz peki?
- Ben Fenerbahçe'de uzun yıllar oynadım ve orada bıraktım. Dört yıl
Lig TV'de çalıştım, daha sonra NTV'ye geçtim. Benim için çalışma
ortamındaki rahatlık çok önemli; üçe beşe bakmam! Bir kanalda 11
sene kalınır mı ya? Benim altı yıllık anlaşmam bitti NTV'yle; şimdi
beş yıl daha anlaştık. Dile kolay...
- NTV'den aldığınız ücretle ilgili,
'yıllık beş milyon dolar' gibi astronomik rakamlar konuşuluyor.
Piyasada en yüksek ücreti siz mi alıyorsunuz?
Diğer sayfada...[page_end]
- Hayır, onu şöyle anlatayım; bu iş de futbolculuğa benziyor...
Nazilli Sümerspor'da futbola başladım, para kazanmadım.
Muğlaspor'da oynadım para kazanmadım. Boluspor'a gittim, o günkü
şartlara göre eh işte, az biraz kazanmaya başladım. Sonra Sarıyer'e
transfer oldum, eskisine göre daha fazla kazandım. Fenerbahçe'ye
geldim ama Fenerbahçe'de başarılı olduktan sonra en çok kazanan
futbolcu oldum o yıllarda, Tanju'yla birlikte. Bu dünyaya
gelirsek... Lig TV'de, hatırlamıyorum tam ama, ortalama 100 milyar
falandı aldığım para. Mesela 70'le başlamıştır, yüze çıkmıştır,
120'ye çıkmıştır, 150'ye çıkmıştır. NTV'ye ilk gittiğimde 250 bin
dolara gittim. Ekrandaki beşinci yılımdı. İki yıl sonra rakamımı
500 bin dolara çıkardılar. Yani kendimi ispat ettikçe para
kazanmaya başladım. Biraz da ukalalık yapayım madem öyle; TV
piyasasını yükseltiyorsam herkes de bana dua etsin! Benim aldığım
para konuşuldukça, herkes fazla para isteyebiliyor hiç
değilse.
- Ekranın en iyi yorumcularından
olduğunuzu herkes kabul ediyor zaten, kimsenin lafı yok
size!
- Bu sezon NTV'den alacağım para yorumculuk dünyasının tavanı
olacak herhalde, çok teşekkür ediyorum kendilerine. Ama 5 milyon
dolar falan değil, sallıyorlar! İnsanların algılayamadığı bir şey
var; istesem, bugün televizyon dünyasından kazandığımın fazlasını
antrenörlükten kazanırım. TV'den 10 lira alıyorsam, 20 lira
antrenörlükten alırım. Bugün ekrana çıkıp 'Antrenörlük yapmak
istiyorum,' desem, sabah sekiz tane kulüpten teklif
gelir...
- E neden
yapmıyorsunuz?
- Ben deneme yaptım. Bu saatten
sonra yapmayacağım da demiyorum, yapacağım ama doğru bir ortam
olursa antrenörlük yaparım ancak!
- Del Bosque'nin sözleşme fotokopisi
varmış elinizde. Onun gibi bir sözleşme mi istiyorsunuz,
şartlarınız mı ağır yani?
- Evet öyle bir şey ama bunu kabul etmezler (gülüyor). Şunu
söylemek istiyorum; 'Rıdvan'a bak, ne büyük para alıyor,' dedikleri
zaman bir duracaklar. Çünkü siz onu söylerken başka alternatifiniz
yok, benim var! Ben bu işi bir de sahada yaparım, bir lira
alıyorsam iki lira alırım. O yüzden rahatım o konuda.
EKRAN BENİ SEVİYOR AMA...
"Acun (Ilıcalı) hep der ki bana, 'Abi ekran seni çok seviyor.'
Gerçekten de televizyonda, üç saat çok rahat program yaparım, hiç
de heyecanlanmam, sakin sakin anlatırım, konuşurum. Ama başka bir
kamerada, sahnede asla oynayamam. Ezel dizisi 10 dakika konuk
oyuncu yapsa beni, oynayamam! O başka bir oyun, başka bir
sanat..."
Daha bilgisayarda 'a' bile
yazmadım!
- Futbol ve antrenörlük hayatı bitince, size ilk kez 'Gel
yazı yaz,' diyen kimdi?
- Biz geleneğe uyduk aslında... Eski futbolcu ne yapar; ya
antrenörlük yapar, ya yazı yazar! Fanatik ve Milliyet'te ortaklaşa
başladım, Necil Ülgen istemişti. Televizyona da Şansal Abi (Büyüka)
ve İlker Yasin'le başladım.
- Yazı yazmak sancılı oldu
mu?
- Şimdi yedi yıl önce yazdığım yazılara bakıyorum, beğenmiyorum!
Yenilemişim kendimi, onu fark ediyorum. Benim bir tarzım var;
ekranda da öyleyim, şu anda nasıl konuşuyorsam öyle yazıyorum.
Televizyonda da şu an konuştuğum gibi konuşuyorum. Editör tabii çok
önemli... Bugüne kadar tek kelimem çıkarılmadı, değiştirilmedi.
Mutlaka SABAH'ta da bana çok iyi bir editör
vereceklerdir.
- Telefonda mı yazdırıyorsunuz
yazıyı?
- Evet. Ben hayatımda bilgisayar falan kullanmadım. Daha
bilgisayarda 'a' bile yazmadım ben! - Aa öyle mi? twitter'daki
Rıdvan Dilmen siz değilsiniz o zaman! - Ben twitter'ın anlamını
bile bilmem!
Mourinho antrenörlük işini ne kadar biliyorsa Ertuğrul Sağlam da o kadar biliyor!
- Sezon boyu 'Böyle lig olur mu?'
diye şikâyet edildi. Lig başarısız mıydı gerçekten? Arka arkaya
transferler patlatılıyor, yabancı hocaların biri geliyor, diğeri
gidiyor, para akıtılıyor ama kimse tatmin olmuyor hiçbir
şeyden...
Diğer
sayfada...[page_end]
- Tatminsizlik değil, insanlar mutsuz bence! Mutlu olmayı da pek
ister bir havamız yok zaten; biz negatif şeylerle besleniyoruz.
Dünya Kupası için de 'Çok zevksiz bir Dünya Kupası,' diyorlar. Dört
yıl önceye dönün, yine aynı cümleleri duymuşsunuzdur, ondan dört
yıl önceye dönün, 'Nerede eski Dünya Kupaları...' demişlerdir.
Mesele şu; futbol zorlaştı. İnsanlar futbolu çok iyi bildiğini
zannediyor ama bilmiyor, futbolun zor oyun olduğunu anlamıyorlar, o
yüzden zor oyunda da bazı hünerleri göremiyorlar. Oysa lig,
geçtiğimiz sezon müthiş kaliteliydi bana göre...
- Nesi kaliteliydi?
- Kaliteyi sadece Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş yaratmadı;
Anadolu kulüplerimiz de yarattı. Türk teknik adamlar çok
yenilediler kendilerini... Ama bu durum kimsenin işine gelmiyor;
Galatasaray kötü gidince 'kalitesiz lig' diyorlar, Fenerbahçe
şampiyon olmayınca 'kalitesiz lig' diyorlar.
- Ligin başarısı üç büyüklerin
başarısına endeksli yani?
- Tabii, eskiden kebaptı! Şimdi Anadolu'da çalışan tüm antrenörler
çok iyi. Artık kolay kolay onları yenemiyorsunuz! Burada büyük
takımların transfer politikalarının yanlışlığı gerçeğini de göz
ardı edemeyiz. Ciddi paralarla kötü takımlar yaratılıyor. Aslında
Avrupa'da başarılı olabilecek bütçeye sahibiz...
- Evet, futbolla ilgili oldukça yükselen bir ekonomi var,
ancak bu durum ligin başarısıyla, kalitesiyle doğru orantılı mı
acaba?
- Bir futbol ekonomistinden dinledim; bütçe arttıkça borçlanma daha
da çoğalıyor. Niye? Çünkü rahat rahat harcıyorlar, üstelik fazla
hata yapıyorlar. Öte yandan, büyük takımlarımız futbol takımlarını
iyi kuramadığı gibi, Anadolu'daki cevherleri de
görmüyor...
- Niye dünya kadar para verip
yurtdışından adam getiriyoruz inatla? Üstelik bir sezon
dayanabiliyoruz, sabır da yok!
- Ben de anlamadım! Benim yabancı düşmanlığım falan yok, yabancı
eğitmen gelsin, hocalar gelsin, iyi oyuncular gelsin ama inanın
bizimkiler de kendini çok yeniledi. Çok teknik olacak ama kimsenin
söylemediği bir şeyi söyleyeyim; Fenerbahçe en çok duran toptan gol
atan takımdır, yani kornerden gol atan takımdır. 'Bu sene az
atıyorlar,' diyorlar. Korneri atan oyuncu kim? Eskiden Alex'ti,
şimdi de Alex. O zaman kim vuruyordu kafayı? Servet, Tomas falan.
Şimdi Lugano gibi, Bilica gibi oyuncular. Şimdi neden az atıyor
biliyor musunuz? Çünkü artık tedbirini alabilecek, bu golü
önleyebilecek yetenekte antrenörlerimiz var Türkiye'de. Dünya
standartlarına uygun kalitedeler.
- Yabancı hocalardan daha mı iyiler
yani?
- Belki yabancı hocalarla fark vardı aralarında ama Fatih Terim o
farkı kafalarına vurdu kırdı, 'Durun, bir dakika, biz de varız
burada!' dedi. Şimdi fark kapandı. Ertuğrul Sağlam'ın başarısı
inanın tesadüf değil. İddia ediyorum, Mourinho ne kadar biliyorsa
Ertuğrul Sağlam da o kadar biliyor bu işi. Tolunay Kafkas, Bayern
Münih teknik direktörü kadar antrenördür.
- Beşiktaş'a Schuster'i, Milli Takım'a
Hiddink'i getirmek belki daha havalı oluyordur ama kulüp
başkanlarının sabırsızlığının nedeni nedir? Bir sezon bile
dayanamıyorlar...
- İhaleyi bırakmak için! - Ne demek o? - Başarısızlığın ihalesi
birine bırakılacak! 'Ben değilim' diyor özetle. Uzun vade
yabancıyla değil yerliyle yapılmalı bence. Bunun için de göğüs
gereceksin herkese karşı. Hep Alex Ferguson örneğini veririz. Alex
Ferguson 20 küsur senedir orada ama İngiltere'deki şampiyonluğu
yüzde 50 değildir belki de. (24 yılda 11 şampiyonluk) Ama hep ne
deriz; 'Alex Ferguson istikrar abidesidir.' Fenerbahçe 20 yıl Aykut
Hoca'yı getirsin, o sürede yedi şampiyonluk yaşasa 'başarısız'
derler.
Rıdvan'ın
'en'leri
Diğer
sayfada...[page_end]
- En son okuduğunuz kitap?
- Futbolla ilgili; Yetenek diye bir kitap okudum.
- En son izlediğiniz film?
- Unuttum.
- En son aldığınız/dinlediğiniz
albüm?
- Serdar Ortaç; beğendim.
- En sevdiğiniz yemek?
- Ayırt etmem ama ille seçeceksem klasik olacak ama kuru
fasulye.
- Sizi en çok üzen eleştiri
biçimi?
- Abartı... Yani hata yapabiliriz ama bu hatayı abartılı şekilde
anlatmak gereksiz.
- En son ne zaman
ağladınız?
- Ezel'i izlerken! Ali yaralı şekilde Ezel'in kucağında yatarken,
aralarındaki duygusal konuşmaya salya sümük ağladım.
- En son ne zaman kahkahalarla
güldünüz?
- Ben hep gülerim. Antrenörlük kursunda çok güldüm en son. O 19
futbol adamıyla çok mutlu oluyorum.
- En zayıf noktanız?
- Hayır diyemiyorum, bayağı bir zayıfım bu konuda.
- En yakın dostunuz?
- Köyceğiz'de yaşıyor, Haydar Abi.
Ben kimseyi dinlemedim
- Telefon dinleme işinde gerçek
nedir?
- İş yargıda şu an, o yüzden tek cümle söyleyeceğim: Ben kimseyi
dinlemedim!
- Neden adınız geçti o
halde?
- Bakın; daha önce de şike mevzusu çıktı benle ilgili. Ben ne
yaptım? 'Savcılığa kendimi ihbar ediyorum,' dedim. Bu kez ne
yaptım? Çıktım televizyona; 'Çok şükür, oyunculuğumdan çok
kişiliğime güvenen insanları mahcup etmedim, mutluyum. Ancak keşke
doğru adamlarla takılsaymışız,' dedim. Şu anda iddianame
hazırlanıyor, konuşamam. Ama söz; her şey bitsin, her şeyi bir bir
sana anlatacağım.
- Tanju'yla görüşüyor musunuz
peki?
- Hayır görüşmüyorum.
- Böyle zamanlarda, kişisel
iletişiminizde hata yaptığınızı düşünüyor musunuz?
- Bu hataları sadece bugün değil, her zaman yapıyoruz ama farkında
olmadan... Keşke yapmasak! Hiç tanışmamam gereken insanlarla
tanışmasam keşke. Benim telefonum herkeste var; beni arayan belki
de yargılanan biri, bilemiyorsun ki bunları... Hata yapmışsam, hep
farkında olmadan yaptım, özür dilemesini de bilirim. Beni üzen,
kıran ne biliyor musun?
- Ne?
- Hayatımda hiç kimse için kötü düşünmedim, kötü konuşmadım ama bir
şike olayında adım geçti diye, bu dünyanın insanlarından, 30 yıllık
arkadaşlarımdan yanlış gördüm! Adamın biri çıktı, şike skandalı
diye sahte bir evrak düzenledi. Beni acıtan onu hazırlayanlar da
değildi, bunu bana sorduğu halde haber yapanlardı! 30 yıllık
arkadaşıma soruyorlar, 'Saçmalama' cevabı alıyorlar; Mahmut
Özgener'e soruyorlar, 'Rıdvan'ın R'si bile geçmiyor' diyor, ona
rağmen haber yapıyorlar. Çünkü inanmak istiyorlar! Bunlara
üzülüyorum ben işte...
Maradona olsun yeter
ki!
Diğer
sayfada...[page_end]
- Gerçekten de tarihin en kötü Dünya Kupası mı ve kimi kupaya yakın
görüyorsunuz?
- Dünya Kupası öncesi şöyle bir tahminde bulundum; favori İspanya,
ikinci favoriler Brezilya, Arjantin. Artık tek maçlara geliniyor,
gün gün maçta favori bile elenebilir, o yüzden 'Favorim şudur,'
diyemiyorum. Şu ana kadar çarpıcı takım Arjantin, Brezilya,
Hollanda geldi bana.
- Şu ana kadar yıldız futbolcu kim
Dünya Kupası'nda?
- Messi, başka da hiçbir şey yok! Hepsi birbirine yakın oyuncular,
Messi ise uçurum.
- Maradona'yı takım elbiseyle saha
kenarında izlemek peki?
- Maradona'nın ben eşofmanını da seviyorum, takım elbisesini de ya!
O, sahanın içinde olsun yeter ki... Maradona herkes gibi, benim de
idolümdür.
Demirören, Çarşı grubu kadar Beşiktaşlı geliyor bana
- Fenerbahçe'deki teknik direktör
krizine ne diyorsunuz?
(Bu soru, Daum kulüp tarafından gönderilmeden önce soruldu.) -
Fenerbahçeli olaylardan dolayı üzgün. Mutlaka başkan bir şeyler
düşünüyordur ama kulübün parasını da düşünüyor. Biz çok içinde
olmadığımız için bilemiyoruz ama ben bir tek Aykut Kocaman'ın
yıpranmadan bu işin başına geçmesinden yanayım. Bu saatten sonra
Daum'la olmayacağı kesinleşti. Çünkü o kadar yıpranıldı ki...
Fenerbahçe şunu bilmeli ki, Aziz Yıldırım çok büyük işler yapmıştır
bu kulüp için, hata da yapacaktır. Yıldırım'ın Fenerbahçe kulübü
içinde ciddi bir kredisi vardır, 'Daum konusunda hata yaptım,
parasını da verdim, gönderdim,' demeli; bitti! FB bunu sindirir.
Ama Fenerbahçeli'ye 'Oraya gönder, dokuzda mesaiye git, kokain
bilmem nesi...' durumları uymaz.
- Niye parayı verip yollamak konusunda
bu kadar direndi?
- İçi acıyor herhalde bu paraları vermeye. Acımasın! Fenerbahçeli
bunu bir şekilde telafi eder. Ben bir Fenerli olarak geleceği
düşünür, 'Gönderirse göndersin,' derim.
- Demirören'in 'Türk futbol tarihinin
en büyük transferi' dediği Beşiktaş'ın transferi Quaresma için
yorumunuz?
- Evet, önemli bir oyuncu aldılar. Türkiye'nin en iyi transferi
değil ama Beşiktaş tarihinin en önemli yabancısı
diyebilirim.
- Borç batağındaki Demirören'i kurtarır
mı bu transfer?
- Ben Yıldırım Demirören'e yönetici anlamında 'başarısız'
diyebilirim belki ama, onun müthiş bir Beşiktaşlı olduğunu
düşünüyorum. Çok özverili çalıştığını düşünüyorum; hata yapıyorsa
da masumane yaptığını düşünüyorum. Yıldırım Demirören, açıkçası
Çarşı grubu kadar Beşiktaşlı geliyor bana.
- Milli Takım'ın başında Hiddink
başarılı olur mu?
- Hiddink'in talebesiyim ben, Fenerbahçe'de onunla birlikte
çalıştım. Çok düzgün bir adam...
- Düzgün olmak yeter mi bu iş
için?
- Antrenör için en önemli şey odur! Antrenörlerin bilgileri üç
aşağı beş yukarı aynıdır, o yüzden futbolcular antrenörlerin
düzgünlüğüne bakarlar önce. Bir şansı da şu; enkaz almadı, iyi bir
Milli Takım aldı. Dünya Kupası'na gidemedik belki ama Fatih Terim
çok ciddi bir sermaye bıraktı geriye.
- Arda gitmeli mi kalmalı
mı?
- Arda'yı oyuncu olarak da insan olarak da çok seviyorum. Bir kere
çok şeker bir çocuk. Bir Fenerbahçeli olarak, Galatasaray'da
oynaması da çok hoşuma gidiyor. Oraya çok iyi uydu, Galatasaray'a
yakıştı. Türkiye'de başka kulübe gitmesin. Avrupa'ya gidecekse de
çok önemli bir kulübe; yani Manchester United, Barcelona, Real
Madrid gibi takımlara gitsin, oralarda daha iyi oynar.
- Genç bir oyuncunun üzerine bu kadar
gidilmesi neden?
- Doğal ya... Hepimizin başından geçti. Bence Arda Galatasaray
kaptanlığını ve Galatasaray oyunculuğunu; giyimiyle, kuşamıyla,
sevgilisiyle gayet iyi taşıyor üzerinde. Ben ona her şeyi
yakıştırıyorum.
- Peki Bursaspor tekrar şampiyon olur
mu, başarısı tesadüf müydü sizce?
- Tesadüf değildi ama bundan sonra zor olur gibi geliyor. İlk dörde
de girse benim gönlümde şampiyon olur artık. Yani ilk beşin takımı
olsun, Sivas'ın durumuna düşmesin isterim.
Şeytan lakabını sevmiyorum
- Şeytan lakabını kim taktı
size?
- Antrenörüm oyunumdan dolayı taktı ama sevmiyorum bu lakabı.
'Rıdvan buraya,' diye bağırdıkları zaman gidiyorum, 'Şeytan
buraya,' dedikleri zaman bakmıyorum bile (gülüyor).