Rıdvan Dilmen'den 3 büyük analizi
Rıdvan Dilmen, 3 büyük takımın Süper Lig'de geride kalan 6 haftadaki performanslarını değerlendirdi...
Spor yorumcusu Rıdvan Dilmen, Süper Lig'de geride kalan 6.
hafta sonrası Milliyet'teki köşesinde üç büyüklerin analizini
yaptı...
Fenerbahçe büyüklüğü...
Haddim olmayarak İslam
Çupi’nin “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğüdür, ne de
kupa büyüklüğüdür” sözüne bir ek yapmak istiyorum; “Fenerbahçe
büyüklüğü 6’da 6 hiç değildir”. Daum’un bunu kavraması lazım
Fenerbahçe’nin analizine geçmeden önce Teknik Direktör Daum ile
ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Taraftarın ortaya koyduğu
tepkiye ben de “hayır” diyorum. Oyunculara yapılan protestoya ben
de katılmıyorum. Ama Daum’un alay edercesine verdiği demece de
kesinlikle karşı çıkıyorum.
Hocanın “Fenerbahçe taraftarı hiç 6’da 6 gördü mü?” demesi hoş
kaçmadı. Ayrıca bu takım sezon içinde 12’de 12 de gördü, 11’de 11
de gördü, 10’da 10 da gördü. Hatta Daum zamanında da 12’de 12’yi
gördü. Bu taraftar 4-3 kaybedilen Beşiktaş derbisinden sonra hem de
kaleci Pancu iken takımını ayakta alkışlayarak soyunma odasına
yolcu etti. Haddim olmayarak İslam Çupi’nin “Fenerbahçe büyüklüğü
ne şampiyonluk büyüklüğüdür, ne de kupa büyüklüğüdür” sözüne bir ek
yapmak istiyorum. “Fenerbahçe büyüklüğü 6’da 6 hiç değildir”.
Daum’un bunu kavraması lazım. Fenerbahçe, Daum’un kariyerinde
çalıştırdığı en önemli kulüp. Öyle olmazsa apar topar dönmezdi
zaten. Memleketinde kalırdı. Köln’den git diyen olmamıştı.
Neyse biz sahaya dönelim; Sezon başında “Size 18 puan versek, 7.
haftadan lige başlayın” teklifini getirseler, hemen “bana ne iyi
futboldan” der kabul edersiniz. Kısacası havada atlarsınız.
Futbolda kaybederken ders çıkarmak kolaydır. Önemli olan kazanırken
bunu yapabilmek. Fenerbahçe 3-4 maçtır sallanıyor ama fire
vermiyor. Örneğin rakibi Galatasaray bayağı iyi oynayarak kazanıyor
ama iki takım da aynı puanda.
Rotasyon gerekli
Yani Galatasaray formda ve limiti kadar oynuyor. Fenerbahçe’nin en
iyi yönü formsuz olmasına rağmen 18 puan alabilmesi.
Aslında takımın oyunsal ve oyuncu kapasitesi daha fazla. Son birkaç
yıldır rotasyon kelimesi çok kullanılmaya başlandı. İşte o
kelimenin tam zamanı. Hatta biraz geç kalındı. Daum kalıplaşmış 11
ile yoluna devam ediyor. Ama takımın yarısından fazlası yorgun. Bu
da doğal. Milli Takım oyuncuları var, kıtalararası gidip gelen var.
Geçtiğimiz yıllara göre rotasyon için daha uygun bir kadroya da
sahip. Kenarda denk oyuncular mevcut.
Kazım-Deivid, Güiza-Semih, Santos - Uğur, Cristian-Selçuk gibi.
Daha da sayabiliriz. Özer’den de faydalanma zamanı geldi bence.
Volkan Demirel, Lugano, Emre, Alex omurgaya baktığımızda olmazsa
olmaz diyebileceğimiz, her maç forma verebileceğiniz isimler.
Bunların performansına baktığınızda iyi oynamasalar bile mücadele
ediyorlar.
Güvenin artması avantaj
Bence Bursa ve Belediye maçlarında yapılması gereken rotasyon
Antalya maçında yapılabilir. Hafta içinde maç olmadığı için aktif
dinlenme ile geçilebilir. Ancak bir gerçek de var ki, üst üste
alınan galibiyetler takımın güvenini artırdı. Bu da önemli bir
avantaj. Ayrıca Fenerbahçe’nin kapasitesine ulaşacağı günler de
olacaktır.
DİLMEN'İN BEŞİKTAŞ ANALİZİ DİĞER SAFYADA...
[page_end]
Beşiktaş’ta sorun sistem
Beşiktaş’ın şu anda en ihtiyacı olduğu şey moral motivasyon. Ciddi
maç trafiği yaşanırken, bunların özellikle İstanbul’da olması,
takım toparlanmadan hep aynı ortamda oynamaları, futbolcuları ve
Teknik Direktör Mustafa Denizli’yi yıprattı. Kulübün asbaşkanın
açıklamaları da tuz biber oldu. Buna Denizli’nin soru işaretleri
ile dolu beyanatı da eklenince moraller tamamen dibe vurdu.
İşte fırsat. Ankaraspor maçı yok. CSKA Moskova sınavına çıkacaklar
önümüzdeki hafta içinde. Oyuncular öncelikle psikolojik olarak,
mental açıdan toparlanmalı. Başkan Yıldırım Demirören başta olmak
üzere Denizli’nin yani liderlerin takımın yanında olduklarını
hissettirmeleri lazım. Mesela 3-4 günlük kamp işe yarayacaktır.
Ama bu 10 günlük sürede en çok Denizli’nin sağlıklı düşünmeye
ihtiyacı var. “Başkan isterse giderim” ile uğraşmayı bırakmalı.
Çünkü ciddi bir kredisi bulunuyor. Bence ilk olarak bu 4-3-3
sevdasından vazgeçmeli. Görüyoruz üç forvette oynatmadığı oyuncu
yok. Bobo, Nihat, Nobre, Yusuf, Holosko, Serdar Özkan, Tello...
Herkesi kullandı. Yedekten gelen Nonda bile Beşiktaş’tan fazla gol
attı. Beşiktaş’ın üç golünden ikisi ceza sahasından üstelik. Demek
ki takım üretemiyor. İlginçtir şu an Fenerbahçe ve Galatasaray’dan
daha az pozisyon veriyorlar. Yani bir yerde yanlışlık var. Bence
oyun şablonu değişmeli. 4-4-2 olur, 4-1-3-2 olur. Yeter ki sahaya
sadece santrfor oynayabilecek (Bobo ve Nobre gibi ) isimler
sürülsün. Kadroya, eldeki malzemeye göre sistem kurulsun.
DİLMEN'İN G.SARAY YORUMU DİĞER SAYFADA...
[page_end]
Savunmaya dikkat
Özgür çocuklar diye başlıyorum Galatasaray’a. Teknik Direktör
Rijkaard kaleciye “Aman gol yeme”, stoperlere “Aman geçit
vermeyin”, orta sahadaki ikili Mehmet Topal ve Mustafa Sarp’a da
“Aman öndeki özgür çocukların açıklarını kapatın” diyor. Öndeki
sekiz oyuncuya da (Dört demedim çünkü kulübeden gelenler de aynı
kalitede. Birşey farketmiyor) “tabelayı değiştirin” talimatını
gönderiyor. Kaleci yemiyor. Bekler serbest bir şekilde gidiyor,
istediğini yapıyor. Stoperler duran top dışında ileri çıkmıyor.
(Mesela Servet eskiden çok giderdi artık izin alarak karşı tarafa
geçiyor.) Orta saha hocanın dediğini harfiyen yerine getiriyor.
Öndeki özgür çocuklar da işi bitiriyor.
Galatasaray maça başlıyor. Öndeki dört özgür takımı öne
geçiriyorlarsa, farkı ikiye üçe çıkarıyorlarsa - Panathinaikos ve
Beşiktaş maçı gibi - Rijkaard’ın değişiklikleri orta saha için
oluyor. Forvetten çıkarıp, defansif yönü güçlü isimleri koyuyor.
Oyun 0-0 gidiyorsa - Ankaraspor ve Kasımpaşa maçları gibi -
öndekilerden üç tane çıkıyor, yenileri giriyor. Şu ana kadar da
sonradan girenlerin hepsi sonucu değiştiriyor. Yani beklentiye
cevap veremeyen olursa yenisi kulübede hazır. Geçen yıl ilk yarıda
Ankara serüvenleri vardı ya, öndekiler çok formdaydı. Lincoln,
Kewell, Arda ve Baros. Aynı düzende devam ediyor Galatasaray.
Üç maçta verilen 12-13 pozisyon ise Galatasaray adına düşündürücü.
Özellikle beklerle, stoperlerin arasına atılan toplarda problem
var. Bunları çözmesi gerekiyor Galatasaray takımının.