Rıdvan Dilmen'den çarpıcı tespitler
Spor yorumcusu Rıdvan Dilmen, Süper Lig'de geride kalan 2 hafta sonrası 5 ekip için çarpıcı tespitlerde bulundu...
Süper Lig'de iki hafta geride kalırken spor yorumcusu Rıdvan
Dilmen, Sabah'taki köşesnide '' başlıklı yazısında 5 büyükleri
analiz etti...
DİLMEN'İN G.SARAY
ANALİZİ!
'15 GÜN İÇİNDE HER ŞEY
DEĞİŞİR'
Galatasaray lige ikide sıfırla başladı. Taraftarın Bursa maçı
sonrası büyük tepkisi vardı. Takımda, teknik heyette veya yönetimde
bir kan değişikliğine ihtiyaç var mı?
Şunu söylemek çok kolay: Teknik direktör git, başka teknik
direktör gel. Bunu söylersek, işin kolayına kaçmış oluruz.
Dışarıdan ahkam kesmek kolay. Ama gerçekleri de görmek lazım. 15-16
aydır Rijkaard bu takımın başında. Geçen sezon ilk 7 hafta müthiş
bir Galatasaray vardı. Her geçen hafta iyiye gidecekken o günden
bugüne hızla düşüş yaşanıyor. Bu sezona da Rijkaard'la başlandı.
Kendisi sezonun son Gençlerbirliği maçı bittikten sonra haklı
olarak tatile çıktı. Ama tatil çok uzun sürdü. Yurt dışındayken
Mehmet Topal gitti, Keita gitti, Franco gitti. Bu arada Galatasaray
son iki sezonda beşinci ve üçüncü oldu. Avrupa'da ciddi etiketi
olan takım geçen yıl Avrupa'da da başarısızdı. Rijkaard, tatili
kısa tutup, Florya'ya yerleşecek, Adnan Sezgin ve yöneticilerle
oturacak, transferler başlayacaktı. Yapılmadı mı, yapıldı.
Bonservisi elinde olan yerli genç oyunculara yatırım yapıldı. Ama
sadece yatırım yapıldı. Zamanla tutarsa diye. Ligler başlamak
üzereyken Cana alındı. Mehmet Topal'la üç aşağı beş yukarı aynı
maliyette. Ama aralarındaki kalite farkı üç aşağı beş yukarı değil.
Son maça kadar Elano krizi yaşandı. Aynı başkan ve yönetici, aynı
teknik direktörle yola devem ediyor. Avrupa Kupaları'nda 3 resmi
maç yapılıyor. 2 tane de lig maçı oynanıyor. İkinci maça çıkan
kadroda Sabri sağlıklı olsa hepsi geçen yılki kadroda olan
oyuncular. Demek ki, bugüne kadar -ciddi de zaman- varken
görevlerini yapamamışlar.
KALECİLERİN İŞİ ZOR
Galatasaray'ın son Bursa maçında oyuncular kötü oynamadı, mücadele
de etti... Ama önde oynayan oyuncular Arda, Kewell ve Baros
günlerinde değildi. Kaleci konusuna gelirsek... Ufuk da, Aykut da
yetenekli kaleciler. Ama kalecilerin yetenekleri yetmez. Çabuk
olabilirsiniz, cepheden çok iyi olabilirsiniz... Bu mevkide en çok
ihtiyaç duyulan şey, psikolojik olarak hazır hissetmektir. Şu
andaki kaosta Ufuk'un da Aykut'un da işleri çok zor. 3 maç iyi
oynayıp 1 maç sallandıklarında tepki gelecek. Bunu oyuncular da
biliyor. Ben Galatasaray konusunda birçok kişi gibi düşünmüyorum.
15-20 gün sonra şampiyonluğa oynayan favori bir takım görebiliriz.
Şimdi şöyle bir kadro yapılanması yapıyorum: Yukarıdaki kadroya
baktığımızda kaleci dahil 6 yabancı var. Rijkaard'ın 4-3-3'ten
vazgeçip 4-2-3-1'e dönme ihtimali var mı? Var... Bu kadronun
gerçekleşme ihtimali var mı? Var... O zaman bu kadro şampiyonluğa
oynar mı? Bence kesin oynar. Yukarıdaki kadrodan farklı olarak
Elano'yu rakibe göre sağ önde ya da forvet arkası da
kullanabilirsiniz. O zaman daha ciddi takımlara karşı Mustafa
Sarp-Ayhan yaparım. Tabii bu bölgede oynayacak Barış da var.
DİLMEN'İN BEŞİKTAŞ
ANALİZİ[page_end]
MARCO'YA HAYIR, MEHMET'E EVET
Sık sık Fink'in önemine dikkat çekiyorsunuz. Beşiktaş, İstanbul BŞB
maçının ardından o bölgeye Aurelio'yu transfer etti. Sizce başka
bölgelerde eksikler var mı?
Beşiktaş Robinho'yu alacak derken, Mehmet Aurelio transferi çıktı.
Marco Aurelio olsaydı, 'hayır' Mehmet Aurelio olduğu için
'evet'...
Ha bu arada; Robinho'dan takım menfaati için daha önemli bir
transfer. Mehmet Aurelio'nun gelmesi önlerinde oynayacakları 40-50
civarındaki maçı kurtardı.
Nasıl mı? Türkiye liginde yabancı sınıra takılıyorsun, ama yine de
çok alternatif üretebiliyorsun. Mesela İbrahim Toraman'ı,
Zapo-Ferrari'den birini oynatmayıp stopere çekersin. Sağa Ekrem
veya Erhan'ı kullanırsın. Haa derbi mi oynuyorum? Savunmam daha mı
garanti olsun? Yine stoperleri yabancı kullanıp, sağda Toraman'ı
kullanırım.
Bu kez sağ önde Nihat'la başlarım. Veya üçüncü ihtimalde
Aurelio-Necip yaparak Ernst'i dinlendiririm. Çözümü sonsuz olan bir
takım oldu Beşiktaş. Robinho'yu dünyanın her yerinde tanırlar.
Mehmet Aurelio'yu Türkiye'de, İspanya'da ve Brezilya'daki şehrinde
tanırlar sadece. Ama Robinho'yla problemlerin, çözülmesin ötesinde
çoğalır. Mehmet Aurelio'yla akşam Schuster rahat rahat uyur. Hem
Avrupa maçlarında, hem derbilerde, hem de bütün lig boyunca. Üç
tane iyi ön orta sahası oldu Beşiktaş'ın. İkisi yerli. Çevir çevir
oynat.
DİLMEN'İN BURSASPOR
ANALİZİ[page_end]
BURSA AVRUPA'DA DA KOLAY LOKMA OLMAZ
Bursaspor, Ali Sami Yen'de bir kez daha rüştünü ispat etti. Sizce
Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olma ihtimalleri nedir?
Anadolu kulüplerini bekleyen en büyük tehlike, devamlılık problemi.
Geçmişte gördük; şampiyonluk yarışında olan Kocaeli, Gaziantep,
Sivas, Gençlerbirliği sadece 1 sezon kafaya oynayabildiler.
Bursaspor takımı Ertuğrul Sağlam'ın ilk yılından itibaren çıkışına
başladı. Hak ettiği bir şampiyonluk kazandı. Ama hedefi daha da
büyüttü Bursaspor camiası. Örneğin geçen yıl şampiyon kadronun
savunmasının 4 oyuncusundan ikisi kenara çekildi. Mustafa
Keçeli'nin yerine Vederson'u, İbrahim'in yerine de Stepanov'u
aldılar. Yetmedi; öne de 3 Arjantinli alındı.
CİDDİYET AYNI
Lige başladılar. İçeride Konya maçını yine ciddi şekilde, geçen
yılki gibi oynayarak kazandılar. Gelip İstanbul'da Ali Sami Yen'de,
belki çok mükemmel oynamasalar da, doğru oynayıp kazandılar. Yani
Bursaspor'da daha önceki örneklerden farklı bir tablo gördük.
İstanbul'da iki senede Üç Büyükler'den yenemedikleri tek takım
Galatasaray'dı. Onu da yendiler. Özgüven artı mücadele devam
ediyor. Avrupa'da kolay lokma olmazlar. Dirençli bir Bursa izleriz
gibi geliyor bana.
DİLMEN'İN FENERBAHÇE
ANALİZİ[page_end]
KOCAMAN'IN GİDİŞATI YANLIŞ DEĞİL
Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'ın Trabzon maçındaki tercihleri
tartışıldı. Kocaman değişim yapmak isterken, Avrupa Ligi hedefini
de kaybederse, arkasında aynı desteği bulabilir mi?
Aykut Kocaman yoldan geçerken "gel" denilmiş biri değil. Camiadan
yetişmiş, Türkiye'de birçok kulüpte teknik adamlık yapmış,
Fenerbahçe'de de bir yıl sportif direktörlük yapmış. Dünya
beyefendisi bir hoca. Bence gidişatı yanlış değil. Sekerek de olsa,
sonuçlar çok iyi olmasa da, radikal kararlar alıyor. İki Daum,
Aragones ve Zico, kendi dönemlerinde iz bırakmadılar. Aykut Kocaman
ciddi bir değişikliğe gidip uzun vadede kulübe katkı sağlamak
istiyor. Öncelikle sezon başından bugüne kadar şans verdiği bazı
oyuncularından verim alınamayacağını düşününce, 5-6 isimle
yollarını ayırdı. Futbolcu için en önemli dönem olan hazırlık
döneminde de, ideal 11'deki birçok oyuncu yer alamadı. Sezon sonu
Özer, Gökhan Gönül, Dünya Kupası'nda Lugano, daha sonra Mehmet
Topuz sakatlık yaşadı. Emre de ishal olduğu için kampın 15 günlük
döneminde yer alamadı. Bu oyuncuların böylesi iklim şartlarında
arkadaşlarının gerisinde olmaması mümkün değil. Hepsine en az bir 4
hafta daha gerek. Eylül ortalarından itibaren mutlaka
toparlayacaklardır. Trabzon Fenerbahçe'yi ne ilk kez, ne de son kez
yeniyor. Fenerbahçe kadrosu açıklanınca şaşkınlık oldu. Tabloya
baktığımızda ise "Genelde iyi kadro" dedik. Alex'in Trabzon'da
oyuna başlamaması normal. Ama girişi bence geç. Çünkü Semih'in
sakatlığından sonra 4-4-2 başlamışken tekrar 4-2-3-1'e, eski düzene
döndü. Bence burada Stoch değil de Alex'i sokması lazımdı.
YENİLGİLERE RAĞMEN NİANG'I BEĞENDİM
Stoch deplasmanda driblingle kat edebilen ve çabuk kateden tek
oyuncusu Fenerbahçe'nin. Kocaman'ın düşünceleri bence de doğru.
Ancak Stoch'la başlamasını bekliyordum. Çünkü Stoch PAOK maçında da
oynamamıştı. Galatasaray örneğinde olduğu gibi, burada da karamsar
tablo çizmek yanlış. Galatasaray'da yazdığımız kadronun olma
ihtimali yüksek. Yani önü açık. Fenerbahçe'de de ideal 11'deki 5
oyuncu fiziki kapasitesini artırdığında, takımın performansı da
artacaktır. Aykut Kocaman'ın camiayı ikiye böldüğünü düşünmüyorum.
Zaten bölmemeli. Çünkü en azından yeni bir yapılanmaya giden bir
teknik adam geldi sonunda Fenerbahçe'ye. Bize göre olan hatalarını
eleştireceğiz. Ama Fenerbahçeli kimliğimle de Aykut Kocaman'a uzun
süre sabredilirse, birkaç yıl içerisinde çok önemli izler
bırakacağını düşünüyorum. Bir parantez de Niang'a açayım. Türkiye
Avrupa'daki liglerden farklı sıkı ve sert bir lig. Bu demecini
bekliyordum zaten. Formadan çekilme var, rakiplerin nefesi hep
ensesinde. Oyuncular Türkiye'de birbirine çok yakın oynuyor. Buna
adapte olması lazım. Ama şunu söyleyebilirim ki, Selanik'teki 45
dakika ve Trabzon'daki 95 dakikada gördüğüm ve iki maçı da kaybeden
takımın santrforu Niang'ı ÇOK BEĞENDİM.
DİLMEN'İN TRABZONSPOR
ANALİZİ[page_end]
TRABZON'DA SORUN DERİNLİK
Trabzonspor yıllar sonra oynadığı futbolla taraftarına umut
aşılıyor. Önlerindeki Liverpool maçını da düşünürsek, bu sezon
beklentileri nerede tutmalılar?
Şenol Güneş, yüzde 100 katkı sağladı takımına. Geldiği gün, takımın
kapasitesini maksimuma çıkardı. Trabzon çok büyük bir kulüp ve
camiadır. Şenol Güneş de bu camiayı çok iyi tanıyan bir teknik
adamdır. Ünal Karaman'ı sportif direktörlükten yardımcılığa
getirmesi, oyuncuların performansının artmasında çok ciddi emeğinin
olması, takımı pozitif futbol oynatması ve özellikle orta sahada
yetenekli oyuncuları tercih etmesi (Tabii kolay değil, fiziki
kapasitelerini artırdı Selçuk, Alanzinho, Colman gibi) büyük
başarı.
Beklemediği bir kadroyla çıktı Fenerbahçe'nin karşısına. İlk yarıda
3 gol atan Trabzon'u takımını beğenmedim. İkinci yarıda gol
atamayan, üç tane net pozisyon, bir tane de penaltı kaçıran
Trabzon'u beğendim. Çok küçük gözükse de önemli bir değişiklikle
bunu sağladı. Alanzinho'nun yerine Umut'u alarak Fenerbahçe
savunmasının dengesini bozdu. Ben Trabzon'un şampiyonluk yarışında
ciddi engel gördüğüm tek şey; iskelet kadrodaki oyuncuların
sakatlanması. Yani kadro derinliği yok.
JAJA, BASKI TRANSFERİ
Jaja da Trabzonspor tarafarınınn baskısından alınan bir oyuncu gibi
gözüküyor. Ben çok önemli bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. En
fazla faydalı olur ama alıp götürmez. Götürecek olsa zaten Şenol
hoca, Teofilo'yu ilk 11'e koyup sonradan da oyuna Umut'u almaz.
Hocanın da bu oyuncuyu çok beğendiğini düşünmüyorum açıkçası. Ama
yanılıyor olabilirim.