17 Aralık operasyonu kapsamında oğulları tutuklanan Ekonomi
Bakanı Zafer Çağlayan ile İçişleri Bakanı Muammer Güler, erdemli
davranarak bakanlık görevlerinden istifa etti.
Keza mevcut hükümetin en başarılı bakanlarından olan bir birinden
kıymetli şahsiyetlerin maruz kaldıkları üzücü durumdan dolayı
alicenaplık örneği göstererek görevlerinden istifa ederek
Türkiye'ye örnek olmuşlardır. Fakat asrın Şike Davası'nda örgüt
kurup yönetmek ve şike cezasından tutuklananlar halen görevde
bulunmaktadır. Siyasilere gösterilen hassasiyet spor camiasına
neden gösterilmemektedir. Ayrıca bu ne yaman çelişkidir?
Ayakkabı kutularındaki paralara el konulurken dava konusu
olan kupa neden Fenerbahçe'de durmaktadır? Böyle olması
hukuku tartışılır hale getirmektedir. Ve 2010-2011 sezonun
şampiyonluğunun nişanesi olan kupa Fenerbahçe'de kaldığı her dakika
spor kamuoyunun vicdanlarını sızlatmaktadır.
Zira İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü yolsuzluk ve
rüşvet soruşturması ile ilgili olarak bazı kesimlerce
"Soruşturmanın gölgesiz ve baskısız yürüyebilmesi, üzerinin
örtülmemesi ve selameti açısından adı geçen bakanların istifa
etmesi" istenilirken ( Nitekim istifa ettiler de) asrın
davası olarak bilinen 'şike dava'sına konu olan kişilerin hala daha
yöneticilik yapması etik midir? Aynı şekilde 2010-2011 yılına ait
kupanın Fenerbahçe müzesinde bulunması normal midir? Tüm bunlar
kamuoyunun gözü önünde cereyan ederken bazı çevrelerce bakanlara
karşı yapılan dayatma ve ısrar neden spor kulübü yöneticilerine
yapılmamıştır? Hukuk devletinde, herkes hukuk önünde eşit olduğuna
göre yolsuzluk ve usulsüzlükler konusunda azami hassasiyet gösteren
siyasi çevreler aynı hassasiyeti şike davasında da
göstermeliydi.
Daha önceleri müteaddit defalar bu konuda yapmış olduğum
açıklamalarda şike davası bitene kadar Türkiye Futbol Federasyonu
(TFF) kupayı geri alıp Fenerbahçe'ye "Aklanda gel"
demeliydi ama ne hikmetse demedi. Nitekim sporu kirleten kişiler
sayesinde elde edilmiş bir şampiyonluk varsa onu temsil eden kupa
mahkeme sonuçlanıncaya kadar geri alınmalı şeklinde de herkesçe
kabul görebilecek bir öneride bulunmuştum. Bu önerime dayanak
olarakta hakkında dava açılan veya suçlanan kamu görevlisinin
görevden el çektirilip mahkeme sonucuna göre hareket ediliyorsa
şaibeli olan şampiyonlukta aynı şekilde hareket edilmeliydi.
TFF'nin şike sürecinde tutunduğu tutum ve hangi akla göre
Fenerbahçe'ye aklanda gel demediği de bizlerce muammadır.
TFF'de kararını tekrar gözden geçirmeli
Bir kez daha üzerine basa basa söylüyorum 2010-2011 şampiyonluk
kupasını hangi takımın kazandığı kesin değildir. Bu durum net
olmamakla birlikte muallaktadır. Spor kamuoyu temyiz sürecinin
sonlanmasını beklemektedir. Anılan döneme ait kupa Yargıtay'ın
nihai kararından sonra sahibini bulacaktır. Nitekim Türk futbolunu
yakından ilgilendiren davada sona gelindi. Yargıtay 5. Ceza
Dairesi, 3 Temmuz süreci ile ilgili kararını yakında vereceği
biliniyor.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF)'nin resmi internet sitesinde
'Spor Toto Süper Lig Şampiyonlukları' bölümünde 2010-2011
dönemi şampiyonunun mahkeme kararlarına rağmen hala daha Fenerbahçe
yazılı olması hem çok büyük bir yanlış hem de abesle iştigaldir.
Bir kere anılan dönemde şampiyonun Fenerbahçe olduğu net
değildir. Dolayısıyla net olmayan bir şampiyonluğunda
devletin resmi kurumu olan TFF' nin sayfasında ilan edilmesi uygun
olmadığı gibi hakkaniyete aykırı olduğu kanaatindeyim.