Türkiye'nin en büyük derbisi tartışmaları artık son bulmuştur
sanıyorum. Tartışmasız en keyifli en büyük derbisi geçmişte de
olduğu gibi Beşiktaş-Fenerbahçe maçlarıdır. Bu büyük derbiyi
rehavet ve inanç gibi zırvalarla açıklamaya kalkarsak
futbolumuzdaki az görülen bu güzelliği ihanet etmiş oluruz.
Beşiktaş doğru başladı oyuna. Önde baskı sonuç getirdi ve kısa
sürede 2-0 öne geçti. Fenerbahçe adına hareketli görünen tek isim
Moses idi belki ama Gökhan'ın ataklarına karşılık vermeyerek
aslında skorun kabahatlilerinden biriydi. Maçta belki de tek büyük
hatası Lens'in penaltısını çalmamak olan Bülent Yıldırım hafif
sertliklere de müsamahakar davranında ilk yarının son çeyreği
kısmende olsa Fenerbahçe oyunda öne geçti. Kagawa klasını Burak ta
golcülüğünü gösterdi ve tarihin maçın temeli atıldı belkide
3-0.
Zırvalık dediğim inanç mevzuu burda devreye giriyor aslında.
Moses'ın oyundan çıkması Beşiktaş’ın en önemli silahı Gökhan'ı
durdurdu bir yerde. Ayew hareketli ve dinçken Gökhan yorulmuştu
artık. Dahada kötüsü eski takımına karşı neredeyse sıfır motivasyon
göstersen Lens te destek olmuyordu. Diğer kanatta ise Dirar ve
Valbuena kollektif bir şekilde çalıştı. Beşiktaş belkide maç
boyunca ortahsahayı hiç vermedi ama kanatlardan yedikleri akınlar
hem oyun hem de psikolojik üstünlüğü Fenerbahçe'ye getirdi.
Dürüst olalım Şenol hoca 2.yarıya Medel ile başlasa yediden yetmişe
her kesim tarafından eleştiri yağmuruna tutulurdu ama maalesef
doğrusuda oydu. Lens ve Güvenden birinin çıkıp Beşiktaş’ın hem
dizilimini hemde planını değiştirmesi gerekiyordu. Goller öyle
dakikalarda geldiki, Şenol hoca oyunu görmeye fırsat bulamadı.
Dolayısıyla yaptığı değişikliklerden de sonuç alamadı.
Ben her açıdan mükemmel bir derbi izlediğimizi düşünüyorum. Her iki
takımı taraftarı, başkanları tebrik etmek lazım. Şenol hoca da
şapkayı önüne alıp düşünmeli. Quaresma'nın da dediği gibi; "Bu
beraberlik mağlubiyet sayılır"