Selahattin Demirtaş'tan Trabzonspor yorumu!
BDP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş'tan Trabzonspor hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı
HDP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş'tan spor, şike süreciyle ilgili ilginç açıklamalar geldi.
MedyaTrabzon'dan Cihan Arslan'a konuşan Demirtaş'a
yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
ANADOLU TAKIMLARININ BAŞARISI BENİ DAHA ÇOK MUTLU
EDER
Futbolla aranız nasıl?
Gençlik yıllarımda amatör olarak çok oynadım lisede ve üniversitede
ama profesyonel bir yaşantım olmadı. Özellikle lise yıllarımda çok
takip ederdim futbol ve spor dünyasını. Bütün takımların
oyuncularını, isimlerini, gelmişlerini geçmişlerini bilirdim.
Bugünlerde gençler sadece ülke takımlarını değil başka ülkelerinin
takımlarını da biliyorlar ama ben çok takip edemiyorum. Galatasaray
taraftarıyım ama fanatik bir duruşum yok. Mümkün oldukça, fırsat
buldukça maçlarını takip etmeye çalışıyorum. Fakat bir
Galasatasaray taraftarı olarak şunu savunmuşumdur; Anadolu
takımlarının başarısı beni daha çok mutlu eder. Trabzonspor da buna
dahildir. Özellikle İstanbul'daki üç büyük kulübün başarısı çoğu
zaman Anadolu'daki takımların ezilmesine, haklarının elinden
alınmasına vesile olabiliyor ama Anadolu'nun herhangi bir takımının
başarısı beni Galatasaray'ın başarısından daha çok
sevindirir.
ŞİKE YASASI UTANILACAK BİR
SÜREÇTİ
Şike yasasına diğer siyasi partilerden farklı baktınız. Ne
düşünüyorsunuz şike süreci hakkında?
Doğrudur. Bence talihsiz bir dönemdi. Parlamentonun kişiler için
gece gündüz çalışma yaptığı, halk için değil, halk çıkarları için
değil, bir kaç kişinin kurtarılması için çalıştığı utanılması
gereken bir süreçti. Bu kadar insan yoksulluk yaşıyor, açlık ve
işsizlikle boğuşuyor. Bu kadar insan toplumda sorunlar yaşıyor.
Taşeron işçi var; tarlada, bağda, madende çalışıp emeğini alamayan
işçiler var. Sendikalı olmadığı için işten atılanlar var. Bunlarla
ilgili bir düzenlenme parlamentoya geldiği zaman anında gündemden
çıkarılıyor ama şikeden dolayı tutuklanmış birilerini kurtarmak
için gece gündüz çalıştılar. Biz bunu ilkesel olarak doğru
bulmadık, karşı çıktık, muhalefet ettik ve aleyhinde de oy
kullandık ama gücümüz yetmedi bunu durdurmaya. Çünkü biliyoruz bu
tür durumlarda Meclis'te de lobiler var. Kimseyi zan altında
bırakmak istemiyorum ama bu da gizli kapaklı bir olay değil. Spor
sektörünün özellikle futbolun muaazzam bir rantı var. Çok inanılmaz
paralar dönüyor. Bunun siyasetle de ilişkisi var. İstedikleri
yasayı parlamentoda lobi yaparak, yeri geldiğinde para ilişkisi
kullanarak çıkartabiliyorlar. Parlamento, milletin iradesi
dediğimiz ve kutsiyet atfettiğimiz bu mekan böyle işlere
bulaşmamalı. Biz buna karşı çıktık ve şike yapanları kurtaran
yasaya hayır oyu kullandık ve bugün de olsa aynı tavrı
sergileriz.
TRABZONLULAR ŞİKE SÜRECİNDE ÖTEKİLEŞMEYİ
HİSSETMİŞLERDİR
Trabzonsporlular şike süreciyle kendilerini
ötekileştirilmiş olarak hissettiler. Bu konudaki yorumunuz
nedir?
Çok haklılar tabii ki. Düşünün sizin ülkenizin parlamentosu, sizin
oy verip seçtiğiniz milletvekilleri sizin aleyhinize çalışıyor,
size haksızlık yapıyor, sizi ötekileştiriyor. Çaresiz hissederseniz
kendinizi. Biz bu ülkeye ait miyiz değil miyiz? Başbakan yanımızda
değil, meclis yanımızda değil, savcı-polis yanımızda değil. Bu
duyguyu biz çok yaşadık. Yani devlet her şekilde size haksızlık
yapıyor ama siz şikayet edecek bir yer bulamıyorsunuz. Yanınızda
Allah'tan başka kimseyi bulamıyorsunuz. Trabzonlular da bunları
herhalde hissetmiştir. Her Trabzonlu kardeşim yalnızlık ve
çaresizlik hissetmiştir ama şundan emin olsunlar Türkiye'nin bütün
ezilenleri birbirini anlar. Empati yaparlarsa bunu anlarlar.
Trabzon da yaşıyor bunu, Diyarbakır da, Edirne de, İzmir de,
Antalya da... Herkes bu duyguyu yaşıyor. O duyguyu birbirimize
karşı öfke yerine bir dayanışmaya çevirebiliriz.
FUTBOL KİRLİ BİR ALANA PEŞKEŞ
ÇEKİLİYOR
Siyaset futbol ilişkisinde silah tüccarlarının spor kulübü
başkanlığı yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Halktan insanlar, sıradan sporseverler spor kulüplerinde
olamıyorlar, olamazlar da. Asıl olması gereken tribündeki
taraftarların delege olup aday olduktan sonra yönetici
olabilmesidir. O futbol kulübünü canı gönülden destekleyen,
deplasmana giden, gece gündüz takımına katkıda bulunan taraftar
yönetici olamıyor. Şansı yok, eşitlik yok. Kim yönetici oluyor?
Parasal gücü kim elinde tutuyorsa, iktidarı kim elinde tutuyorsa,
kim Uluslar arası şirketle ortaksa onlar yönetici olabiliyorlar.
Size ait futbol kulübü, sevdalısı olduğunuz futbol kulübü o kulüple
alakası olmayan kişilerce yönetiliyor. Bu siyasi çıkarlar, ekonomik
ilişkilere alet ediliyor ve pazarlanıyor. Dolayısıyla futbol
sevgisi dediğimiz ve barışa hizmet etsin dediğimiz o alan kirli bir
alana peşkeş çekiliyor. Bundan herkes rahatsız. Biz de rahatsızız
eminim ki Trabzonspor taraftarları da rahatsızdır. Ben kişiler
üzerinden tartışmayı yürütmüyorum ama büyük futbol kulüplerinden
hangisinin yöneticisi işçi, emekçidir. Trabzon'da bir balıkçı, bir
emekçi Trabzonspor yöneticisi olabiliyor mu? Ya da çay bahçesinde,
fındık bahçesinde alın teri döken emekçi gönül verdiği bir kulübün
yöneticisi olabiliyor mu? Mümkün değil olamaz. O yüzden para
babaları geliyor parasını koyuyor ve katlarca fazlasını kazanıyor.
Büyük bir sektör. İddia sektörü var, şikeler var. Ona göre çok
büyük rantlar elde ediliyor. Futbol sektörünün kirlenmiş olması
topluma büyük zarar veriyor. Her sokağın başında kumar şeklinde
iddia bayisi var. İnsanlar evlerini orada kaybediyorlar. Öylesine
insanları sömürüyorlar ki hem kültürel olarak hem de ekonomik
olarak çöküntüye yol açıyor. Bu işin servetini de bir kaç kişi
kendi aralarında paylaşıyorlar.
GÜNEYDOĞU'DAN BİR TAKIMI SÜPER LİG'DE GÖRMEK
İSTERİM
Güneydoğu Anadolu'dan Spor Toto Süper Lig'de bir takım
olmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Hakkari milletvekiliyim. Benim kentimin bir stadyumu bile yok.
Vardı bir stadyum onu da yıktılar Spor Bakanlığı şimdi inşaat
yapıyor. Hakkari'nin daha üst liglerde temsil edilmesini isterdim.
Onlarda da adaletsizlik var. Anadolu takımları reklamdan yeteri
kadar pay alamıyorlar, devlet desteklemiyor, alt yapıları yok. O
yüzden başarılı olmaları çok zor. Bence her bölgenin Süper Lig'de
takımı olması lazım.
KÜRTLER TRABZONSPOR'A SEMPATİ İLE
BAKARLAR
Güneydoğu'da Trabzonspor'a karşı büyük bir sempati var.
Güneydoğu ile Karadeniz arasında yaşanan gerginlikler bir kopmaya
neden olmuş mudur?
Genelde ikinci takım Trabzonspor'dur. Anadolu'dan çıkan güçlü bir
takım herkes tarafından sempati görür. İnsanlar arasında kopma
değil ama karşılıklı olarak bir önyargı oluşmuştur. Zaman zaman
Karadeniz'de Kürt işçilere saldırılar oluyor Kürt oldukları için,
Kürtçe konuştukları için. Fındık ve çay için çalışmaya gidenlere
münferit saldırılar oluyor. Bu da karşılıklı olarak bir inanılmaz
duygu kırılmasına yol açıyor. Bunların telafisi daha fazla
birbirine dokunmakla oluyor. Bence Karadeniz insanı imkanı varsa
tatilini bir sene Antalya gibi yerlerde geçirmek yerine Mardin'de,
Van'da, Diyarbakır'da geçirmeli. Keza Güneydoğu'daki kardeşlerimiz
de Antalya'ya gitmek yerine bir yıl Karadeniz turu yapmalı. Bu
tatil, eğitim, iş, alışveriş, ticaret ile temas daha fazla olur.
İnsanlar birbirlerine dokunsunlar. Dokundukça bence bu ırkçılığın
azalacağını, korkuların ve kaygıların en az seviyeye düşeceğini
düşünüyorum. Karadeniz insanı Türkiye devrim ve demokrasi
mücadelesinde öncülük yapmıştır. Fatsa, Samsun, Trabzon... Şimdi
milliyetçi, ırkçı söylemle tanınır hale geldi. Bence bu Karadeniz
insanına haksızlıktır. Karadeniz insanı da bu ırkçı dalganın
herkese zarar verdiğini görmeli. Ben insanlar düşüncesinden
vazgeçsin demiyorum ama başka bir düşünceye hakaret etme, saldırma,
onları yok etme şeklindeki tutum başta Karadeniz insanı olmak üzere
herkese zarar verir.
ÖLEN DE BİZ ÖLDÜREN DE BİZ
Trabzonlu bazı insanlar Selahattin Demirtaş son dönemde
bize olumlu bir görüntü verdi ama PKK ile olan ilişkisi kafamızı
karıştırıyorlar diyorlar. Bu konuda ne söylemek
istersiniz?
Benim PKK ile bir ilişkim yok. Evet PKK bu ülkenin gerçeğidir, 30
yıldır bu devletle çatışma yaşamıştır, 30 bin Kürt genci 15 Bin
Türk insanı bu çatışmalarda hayatını kaybetmiştir. Şimdi biz bu
saatten sonra o senin acın bu benim acım diyerek acıları yarıştıran
bir tutuma girmemeliyiz. Acıları ortaklaştıran bir bakış açısıyla
bu sorunu çözmeliyiz. Dağdaki PKK'lılar da dağdan inmeli, TSK da
orada bir savaş pozisyonu almaktan vazgeçmeli. Bizler sorunlarımızı
siyasetle, diyalogla çözebilmeliyiz. Bütün bu acıların içinden
gelmiş bir siyasetçi olarak savaşın bitmesi için uğraşıyorum,
acının bitmesi için uğraşıyorum. Biliyorum ki ölen biz öldüren biz.
Hep birlikte kaybediyorsak hep birlikte kazanacak bir yol
bulmalıyız. O da barışçıl, konuşarak çözüm üretmektir. Ben
Trabzon'daki kardeşlerime de bizi destekleyen, sempati duyan,
eleştiren herkese saygı duyduğumu belirtmek istiyorum. Bizim
oralarda il teşkilatlarımız yok o yüzden etkinlikler
düzenleyemiyoruz. Ama zannetmesinler ki gönüllerimiz birbirimize
uzaktır. Oradaki sıcak mesajları, selamları ben hissediyorum. Ben
de oradaki kardeşlerime sıcak mesajları, selamları sizler
aracılığınızla iletmek istiyorum. Oy verirler vermezler kendi
tercihleri saygı duyarım. Karadeniz'in her insanı mutlaka
değerlendirme yapıp kararını verecektir ama bizler barış ve
kardeşlik için uğraşıyoruz. Oydan daha kıymetli olan gönülden bir
duadır. Dualarını bizden esirgemesinler. Zor bir iş yapıyoruz.
Kardeşlik mücadelesi kolay iş değil. Her kesimden hem destek hem
eleştiri alıyoruz. Koltuk sevdamız ve bir kişisel kaygımız olmadığı
için gerçekten de kutsal bir çalışma yürüttüğümüz inancındayız.
Karadeniz insanının duası bizimle olsun. Bu bizim için şu anda
oydan, sandıktan, koltuktan daha önemlidir.