Senna'dan Semih'e ilginç mesaj
İspanya-Türkiye maçı öncesi Villarreal'de top koşturan Nihat Kahveci ve Senna çarpıcı değerlendirmeler yaptı. İspanyol yıldız bir de Semih'e mesaj gönderdi
Türkiye 2010 Dünya Kupası Grup Elemeleri’ndeki en kritik haftasına girdi.. Grup lideri İspanya ile önce 28 Mart’ta Madrid’de, ardından 1 Nisan’da Ali Sami Yen Stadı’nda karşılaşıyoruz.. Bu iki maç grup liderliği şansımızın yanı sıra dünya çapındaki prestijmizi yakından ilgilendiriyor..
Milli Takım kafilesi dün Madrid’e uçarken, üst üste 28 maçtır yenilgi yüzü görmeyen, Euro 2008 Şampiyonu İspanya da biraz mağrur, biraz tedirgin bizi bekliyor.. Bu maç öncesi rakibimiz İspanya’yı şüphesiz en iyi analiz edecek kişi tam 7 yıldır La Liga’da top koşturan Nihat Kahveci..
Ayrıca onun Villarreal’deki takım arkadaşı, bu sezon başı F.Bahçe’nin gündeminden düşmeyen ancak 22 milyon Euro’luk astronomik bonservisi nedeniyle transferi gerçekleşmeyen Marcos Antonio Senna da İspanyollar’ın Türkiye’yi nasıl gördüğünü anlattı, Aragones ve Güiza ile ilgili çarpıcı detaylar aktardı.. İşte “2 bilen”den Türkiye-İspanya serisine farklı bir bakış:
Villarrealli 2 yıldız, 28 Mart-1 Nisan’daki İspanya maçlarını değerlendirdi.. Sezon başı F.Bahçe’nin istediği Senna’ya göre “Favori İspanya ama Türkiye’den çekinmemek için de deli olmak gerek.”
Senna'yı Türk spor kamuoyu yakından tanıyor.. Euro 2008’in en iyi orta sahası seçilen 32 yaşındaki oyuncu, Aurelio’nun Betis’e gidişinden sonra bütün transfer sezonunda F.Bahçe’nin gündeminde kalmıştı..
Mahmut Uslu, 1 ay boyunca İspanya’da temaslar yaptı ama Senna’yı alamadı.. Tecrübeli oyuncu, sempatiyle baktığı Türk Milli Takımı için belki de bizim spor otoritelerinden bile daha pozitif yaklaşımlarda bulundu:
“Takım arkadaşım Nihat özel bir oyuncu. Hem iyi insan, hem karakteri güçlü hem de sahada yılmayan bir yapısı var. Geçirdiği büyük sakatlıklardan sonra hep iyi biçimde sahalara döndü. Hepimize örnek oldu. Etkili bir forvet. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor. Birçok ünlü golcüden daha verimli. Sık sık ‘İyi ki ona karşı oynamıyorum’ diyorum. Şimdi milli takımlarda rakip olacağız. Nihat oynarsa işim biraz daha zor. Sanırım onu durdurmak için bazen tekme atmam gerekecek, şimdiden özür diliyorum. Tabii bu espri ama bizim savunmayı zorlayacağı tartışılmaz bir gerçek.”
‘TÜRKİYE’DEN ÇEKİNİYORUM’
“Kadro yapımıza ve istatistiklere bakıldığı zaman biz favoriyiz. Art arda 28 maçtır yenilmiyoruz. Ama bu sefer Türkiye’den çekinmiyorum desem yalan olur. Bize karşı istatistikleri bozacak bir patlama yapabilecek kaliteye sahipsiniz. İspanya kağıt üzerinde iki maçın da favorisi. Türkiye de dirençli bir takım. Hep kazanmak isteyen, skor ne olursa olsun bırakmayan bir yapınız var. Bu artık sizin kimliğiniz. Bunu Avrupa Şampiyonası’nda gösterdiniz. 2002 Dünya Şampiyonası’nda da büyük sürpriz yapmıştınız. Maçtan önce ‘Türkiye favori değil’ deniyor ama bu bence Türkiye’yi daha fazla motive ediyor. Sahada takım olmalarını gerektiriyor ve onu da iyi yapıyorsunuz. Açıkçası Türkiye’den çekinmemek için deli olmak gerekiyor. Böyle durumlarda Türkiye hep patlama yapıyor. Geçmişte ve özellikle 2008’de bunun pek çok örnekleri var. Del Bosque de bunu bize anlatıyor. Türk futbolcuları böyle maçlarda, oynadıkça sahada büyüyorlar.
‘SEMİH BÜYÜK GOLCÜ AMA SAÇINI KAZITSIN’
“Türkiye heyecan veren bir takım. Bunda teknik direktörünüz Fatih Terim’in etkisi büyük. Terim’i birkaç defa yakından izleme fırsatım oldu. Çok elektrikli bir hoca. Bu elektriğini de olumlu anlamda takıma yansıtıyor. Gerçek bir ateşleyici. Milli takımınızda boş bırakılmaya gelmeyecek oyuncular var. Nihat’ı zaten çok yakından biliyorum. Onun dışında Tuncay ve Emre çok etkili. Son dönemde Tuncay, Avrupa’nın iyi oyuncuları arasında yerini aldı. Ama en çok Marco Aurelio’dan çekindiğimi söylemeliyim.. (Burada Nihat araya girip Mehmet diye düzeltiyor..) Bana göre milli takımınızın en temel oyuncusu. Benim yerimde ve benim gibi oynuyor. Gol de atıyor. Savunma da yapıyor. Tabii bir de Semih var. O çok etkili bir golcü. İspanyol TV’lerindeki spor programlarında attığı golleri seyrediyorum. Ne yazık ki yakında kel olacak, görüntüler öyle söylüyor. Tüm iyi golcüler saçlarını kazıtıyor. Önerim o da saçlarını kazıtsın.”
‘LUIS İLE BOSQUE’NİN TAKTİK ANLAYIŞI AYNI’
“Ben Luis Aragones’le de Vicente del Bosque ile de çalıştım. İkisiyle birden önemli başarılara imza attık. Luis ile Avrupa Şampiyonluğu yaşadım. Umudum Vincente ile Dünya Şampiyonu olmak. İki hocanın karakter yapısı çok farklı. Disiplin anlayışları, futbolcuyla ilişkileri, uygulamaları birbirine zıttır. Ama taktik anlayışları, oyun şablonları hemen hemen aynıdır.”
‘GÜİZA’YA HEPİMİZ ÇOK ŞAŞIRIYORUZ’
“Güiza, Milli Takım’dan iyi bir arkadaşım. Geçtiğimiz yıl La Liga’nın en önemli golcüsüydü. Bir savunmacı olarak bana karşı oynadığında zorlanacağımı hep düşünmüşümdür. Hiç beklenmedik anlarda ustaca goller atarak sivrildi. Ligin orta sıralarında oynayan bir takımda gol kralı oldu ve bu İspanya için başarılması zor bir iştir. Açıkçası Aragones ile birlikte iyi işler yapacağını düşünüyordum. Ama şimdi onu tanıyamıyorum. Burada fırtına gibiydi. Sanırım Türkiye’ye alışma konusunda ciddi sıkıntıları var. Biz burada La Liga’daki futbolcularla zaman zaman Güiza’yı konuşuyoruz. Herkes performansının böylesine düşük olmasından dolayı şaşkın. Ama çok iyi bir golcü. Kendini toparlarsa F.Bahçe’de önemli gollere imza koyar.”
‘F.BAHÇE İLE İSPANYA AYNI KRİZİ YAŞADI’
“Luis Aragones F.Bahçe’de yaşadıklarının aynısını burada Milli Takım’da da yaşadı. Takımın başına ilk geldiğinde onu kimse istemiyordu. Oyuncuların çoğu gerçek performanslarını ortaya koymadı. Büyük sorunlar yaşandı. Bütün medya ona cephe aldı. Başta Raul olmak üzere bazı futbolcularla karşı karşıya geldi. Seyirciler bile ciddi tepkiler gösterdi. Ama Aragones hiç taviz vermedi. Yılmadı, kendi istediği oyun mantalitesini takıma yerleştirdi. Ve zaman onu haklı çıkarttı. Hiç bir İspanyol teknik adamın elde etmediği başarıya imza attı. Şu anda da Milli Takım’da onun oyun sistemi hemen hemen aynen devam ediyor. Bu nedenle F.Bahçeliler’e Aragones’e zaman tanımalarını öneriyorum. Ona inansınlar, bütün isteklerini yerine getirsinler. F.Bahçe sabrederse Aragones ile ciddi başarılar elde edecektir.”
NİHAT KAHVECİ...
Nihat Kahveci ise “Bernabeu Stadı’nda defalarca oynadım.. Saracoğlu’nun 2 katı.. Oraya çıkan futbolcu kendini göstermek ister.. Yüzde 100’le oynarsak kazanırız, dünya da bizi konuşur” dedi
İKİ TANE KADIKÖY'Ü ÜST ÜSTE KOYUN
“Henüz istediğim düzeyde değilim. Ama böyle maçlarda istediğiniz düzeyde olup olmamanız hiç önemli değil. Bu öylesine bir maç ki, kendini her an en üst seviyede hisseder ve öyle oynarsın. Bizim için final, biz de finalleri iyi oynuyoruz. Cumartesi günkü ilk maç hiç kolay olmayacak. Çünkü Bernabeu Stadı’nı iyi bilirim. O stadın ambiyansını, orada maç öncesi ve maç sonrası yaşanacakları tahmin edebiliyorum. Olağanüstü bir atmosferi var. Bir kere 90-100 bin kişi tribünde olacak ve tek bir ağız gibi bağıracaklar. Türkiye’deki Saracoğlu Stadı’ndan, oranın ambiyansından çok söz ediyoruz. İki tane Kadıköy’ü üst üste koyun, Bernabeu o işte. Belki de 2.5 Kadıköy. Biz topçular olarak Bernabeu’dan etkilenmeyiz, hatta daha fazla motive oluruz. Bunun örneklerini sıkça yaşadık, alışkınız. Hatta böyle maçlarda daha da rahat oynuyoruz. Gönül ister ki, orada Türkler’in sesini de duyalım. Onların bizi ateşlediği o sesi duyarsak, bu bizim için müthiş motivasyon olacaktır.”
‘ALMANYA MAÇI ÖRNEK OLMALI’
“Milli Takım’da sürekli sakatlıklar oldu ama sahaya çıkan onbir her zaman elinden gelenin en iyisini yaptı. Bunun en güzel örneğini de Euro 2008’in yarı finalinde gösterdik. O kadar sakat olmasına karşın, takım Almanya’ya karşı en iyi oyununu çıkardı ve bence finali de haketmiştik. Keşke herkes hazır olsa da hocamız zorlansa, çıkartacağı onbir de onun için keyif olsa.. Ama sakatlıklar bu işin içinde hep var. Bu tür sakatlıkları yaşayanların ilk sırasında ben varım. Avrupa Şampiyonası’nda Hırvatistan maçından sonraki dönemi zor atlattım. Sakatlıklar geldi mi peşpeşe geliyor. Allaha şükür şimdi geri döndüm ve oynuyorum. Arkadaşlarım sabırlı olsunlar, onlar da geriye dönüp oynayacaklardır.”
‘XAVİ-İNİESTA’NIN SAKATLIKLARI ÖNEMLİ DEĞİL’
“Gerçekçi olmamız lazım. Yurt dışına çıktığınızda kaç kişiye sorarsanız sorun, iki maçın da favorisi olarak İspanya’yı gösterir. 28 maçlık inanılmaz bir serileri var. Bu maçların hepsini de şanslarıyla değil, iyi oynayarak kazandılar. Şansla falan değil. Topa sahip olan, maçı yönlendiren, kontrolu hiç elden bırakmayan bir takım. Bir kere inanılmaz bir orta sahaları var. Barcelonalı Xavi ve İniesta’nın sakatlıklarına rağmen bu bölgede kim oynarsa oynasın, hep atağa çıkmak istiyorlar. Topa sürekli sahip olmak, top oynamak isteyen pozitif bir yapıları var. Agresif değiller.
İspanya’nın kötü tarafı savunması gibiydi. Onu da iyileştirdiler. Artık kolay gol de yemediklerini görüyoruz. İki maç da çok zor geçecek. Ama Bernabeu’da oynanacak olan ilk maç daha zor olacak. Orası başka bir yer, stat değil bir mabed. Orayı görenler Real Madrid’in neden çok büyük bir takım olduğunu, gelen takımların neden zorlandıklarını stada girince anlayacaklardır. Hepimiz oraya çıkıp elimizden geleni yapacağız.”
DÜNYA BİZİ KONUŞUR...
“Olumlu düşünmemiz gerekiyor. Türkiye’yi dünyaya tanıtmak için önemli bir fırsat. Oyunu güzelleştiren bir takım olduğumuz için 2 maçı izleyenler de keyif alır.”
“Fatih Hocamız’ın dediği gibi olumlu düşünmemiz lazım. Yenersek tüm dünya bizi konuşur. Bu bir fırsat Türkiye için. İspanya’yı devirmek için % 100’den de fazlasını ortaya koymak gerek. Her zaman favoriler kazanmaz. Türkiye’nin yenmesi benim için sürpriz olmaz. Çünkü ben ve arkadaşlarım takımımıza, birbirimize güveniyoruz. Kime karşı oynarsak oynayalım taktik yapımız belli, o mantalite ile sahaya çıkıyoruz. Çok güzel 2 maç olacak. Çünkü oyun bozan değil, aksine oynamak isteyen, futbolu güzelleştiren bir ekibiz. İnşallah kazanan taraf biz olacağız.”