Skibbe'den olay yaratacak sözler
Galatasaray Teknik Direktörü Skibbe, Fanatik'e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Skibbe'nin Saraçoğlu ile ilgili sözleri olay yaratacak.
Kadıköy’deki finale hak kazanırsanız, ezeli rakibinizin
stadında Avrupa finali oynayan ve yüzde 50 ihtimalle kupayı
kaldıran ilk ve tek Galatasaray Teknik Direktörü
olabilirsiniz.
Bu gerçekleşirse sürprizlerim olabilir. Mesela, Souness’dan o
efsane bayrağı isteyebilirim! Hatta o bayrağı stadın tam ortasına
dikebilirim. Ancak şundan da eminim; eğer Kadıköy’de şampiyon
olursak, Başkan Adnan Polat, Haldun Üstünel ve Adnan Sezgin benden
önce orta sahaya varabilir!
Galatasaray’da bulunduğunuz süre içinde canınızı en çok
yakan olay neydi?
Hiç şüphesiz yardımcılarım Ümit Davala ve Edwin Boekamp’ın
gönderildiği o an... Ümit Davala ile hâlâ konuşuyoruz gerçi, çünkü
o benim sevdiğim bir dostum.
Neredeyse tümü millilerden oluşan bir takımınız var. Sizi
kim durdurabilir?
Emin olun abartmıyorum; Galatasaray gününde olsun, sahaya ideal
kadrosuyla çıksın, Avrupa’da bile yenemeyeceği bir takım yok.
Takımımla gurur duyuyorum...
İkinci yarı başlıyor. Sivasspor ile üst üste 3 maç oynayacaksınız. Bu arada UEFA ve lig de sürecek. Trafik hayli yoğun. Önlem aldınız mı?Fikstürü kim yaptı, anlamak zor. UEFA’da devam ediyoruz diye söylemiyorum. Çünkü burada Fenerbahçe, Beşiktaş veya Trabzonspor da olabilirdi. Düşünün; kışın ortasındayız, Türkiye’nin en güzide kulüplerinden biri Sivas’a gidiyor. Hadi gitti diyelim, peki bu kupa maçları ne oluyor? Üstelik 2 tane de çok önemli Avrupa maçına çıkacağız. Açık söylüyorum; Bu fikstürü yapanlar bunları hesaba katmamış. Kupa maçları Nisan-Mayıs’ta oynanamaz mı?
Avrupa’daki tek Türk takımısınız ve yakında Bordeaux
maçları var. Rakibinizi analiz ettiniz mi? Taraftara zafer sözü
verebilir misiniz?
Biz, pozitif ve açık futbol oynayan rakipler karşısında
zorlanmıyoruz. Yani Bordeaux bizim için iyi rakip. Daha önce böyle
takımlar karşısında ne yapabileceğimizi gösterdik. Berlin ve
Benfica açık oynadı, dağıldı. Bu nedenle Bordeaux karşısında
başarılı olacağımızı düşünüyorum. Tek bir tehlike var.
O da Gourcuff. İnanılmaz bir golcü. Dikkatli olmalıyız. Bir tur
sonra ise Hamburg değil de NEC Nijmegen çıkarsa karşımıza şahane
olur.
Galatasaray tıkır tıkır futbol oynuyor, ama o yerden yere
vuruluyor. Yapılan eleştirilerin dozu ağır, gösterilen saygının
ölçüsü hafif... Peki ya ne yer ne içer bu adam! Hatta bu nasıl bir
Alman! Fener restorana götürdük yardımcısı Burak Dilmen ile
birlikte, sorduk yanıtladı, sormadık yine yanıtladı! Peki o geceden
bize ne kaldı? Bir elimizde Michael Skibbe gerçekleri... Diğer
elimizde ‘teknik’ olmasa da ‘ADAM’lık konusunda gerçek bir liderle
tanışmış olmanın verdiği haz... Paylaşalım o halde, huzurlarınızda
Michael Skibbe...
Lincoln’e ne yaptınız!
Devre arasına uzun bir süre vardı. Lincoln geldi ve ‘Arkadaşlarım
iki günlük izinde bile Avrupa’ya gidip dostlarıyla görüşüyor. Ancak
benim yakınlarım Brezilya’da ve bu şansım yok. Devre arasında 3 gün
ekstra izin istiyorum’ dedi. Ona şu yanıtı verdim; ‘Belki ben
burada olmam, ama sana bir gün ekstra izin de benden. Lütfen 5. gün
burada ol...’ ‘Hocam, senin burada olman için elimden geleni
yapacağım’ diyerek gitti, döndü. Sonrasını Türkiye gördü.
Artık gülüyor, çalışıyor ve büyülüyor. Sizinle birlikte
yaşandı bu süreç...
Evet, Lincoln ile aramız iyi. Bunun nedenini kimse bilmiyor.
Anlatayım. Dede, Lincoln’ün kardeşi gibi. Onun Dortmund’a gelmesini
ben sağladım. Ben, Dede’nin kariyerine katkı yaptığım için, Lincoln
ile ilişkimiz süper gelişti. Ona şevkatle yaklaşmak lazım. Çoğu
zaman yönetimden çekiniyor, kendisini anlamayacaklarını düşünüyor.
Ama onunla konuşursan, iyi niyetli bir insan olduğunun farkına
varıyorsun.
Lincoln, Arda, Kewell, Baros... Hepsinin birarada
oynaması takım savunması için problem değil mi? Mesela Steaua,
Kharkiv maçlarının kaybedilmesinde, bu bir etken
miydi?
Hayır... Beni Galatasaray’a getirmek istemelerinin tek bir nedeni
vardı. Buraya gelmemde başrolü oynayan Adnan Sezgin’dir. Ona
teşekkür ederim. Bana, ‘Bu takım zaten savaşıyor ve kazanıyor. Ama
biraz da estetik, hücum ve aksiyon katmalıyız’ dedi. Benden iyi
futbol istediler, ben de iyi futbol oynatıyorum.
Avrupa’da işler yolunda!
Evet, UEFA Kupası’ndaki maçlarımız hepimiz için büyük sükse oluyor.
Vitrine çıkıyoruz. Avrupa’daki meslektaşlarım; özellikle Hertha ve
Benfica maçlarında bütün kulüpler tarafından gözlendiğimizi
söylediler. Futbolcularıma talip olan yöneticiler işte bu maçları
izlemişler. Benim geleceğim için de iyi bir referanstı, çünkü iki
maçta da futbolun gerektirdiği herşeyi yaptık; harikaydık.
Her teknik adam, geldiği takımdan transfer ister. Siz
yapmadınız, neden?
Eski takımınızdan bir futbolcu aldığınızda, onu oynatmak zorunda
kalabilirsiniz. Yani o oyuncu, sizin üzerinizde adeta bir ipotek
haline gelebilir. Hatta kariyerinizde sıkıntı yaşatabilir.
Kiessling’i düşünmez miydiniz mesela...
Kiessling süper futbolcu, ama bonservisi 15 milyon Euro... O halde
kalsın! Süper bir takım yaratmak istiyorsanız, süper bütçeniz
olmalı. Süper isimler almak istiyorsunuz ve elinizde sadece kağıt
mendil var! Olur mu sizce.
Ligde Bursa, Eskişehir ve Fenerbahçe’ye yenildiniz.
Neleri eksik yaptınız?
İki maçta hakemler büyük hata yaptı. Eskişehir’de yediğimiz gol,
açık bir ofsayttı. Göremediler. Ama onlar da insan. Fenerbahçe
maçında ise hakem çift vuruş olduğunu sahadaki hiç bir oyuncuma
açıkça gösteremedi. Uyarmalıydı. Elini havaya kaldırdığında
görüntüden çıkmıştı, kimse onu görmedi. Lincoln’ün golü geçerli
olsa, o maçı kaybetmezdik.
Taraftarlarla aranız nasıl?
Bursaspor’a mağlup olmuştuk. Ertesi gün yürüyüş yapıyordum.
Arkamdan bir el dokundu ve ‘Hocam takma kafanı. Her takım
yenilebilir. Biz size güveniyoruz, rahat olun’ dedi. Çok
duygulandım.
Türkiye’nin en pozitif takımı, neden bazı maçları boş tribünlere
oynuyor?
Mesela Malatyaspor maçı... Sadece 5 bin kişi vardı. Bu Galatasaray
gibi büyük bir camia için utanç verici. Yetkililer şunu yapamaz mı;
gidin okullara, biletleri 1 liradan verin. O çocuklar gelsin;
Arda’yı, Kewell’ı, Baros’u izlesin. Kötü mü olur?
O maça nasıl hazırlamıştınız takımı?
Biz her maç için hazırlık yaparız. Malatyaspor maçında 36 numaralı
rakip futbolcunun (zannedersem boyu da 1.96’ydı) duran toplarda
gelip bize gol atabileceğini biliyorduk. Rakibi izlemiştik ve bunu
futbolcularımıza iletmiştik.
Bu sezon penaltılarda bazı anlaşmazlıklar yaşandığını
gördük. Neden?
Penaltı kazandık, topun başına Ümit Karan geçti. ‘Hayır’ dedim,
Baros’un atmasına istedim. Skor 4-1, 3-0 olsa sorun değil, Ümit de
atabilirdi. Ancak skor tehlikeliyse, bu konudaki tercihi ben
yaparım. Çünkü o penaltı gol olmazsa ve puan kaybetsek bütün
eleştiriler beni bulacaktı. Herkes ‘6 ay gol atmayan adama nasıl
penaltı attırdın’ diyecekti. Eleştiler bana gelecekse, kararları da
ben vermeliyim.
Devre arasında kimleri göndermek istediniz?
Ferdi’yle görüştüm ve bu oyuncular içinde kendisine çok şans
veremeyeceğimi söyledim. ‘Ben oynasam da oynamasam da burada
mutluyum. Çünkü bir şeyler öğreniyorum ve sizinle kariyerime katkı
yaptığımı düşünüyorum. Bu nedenle burada kalmak istiyorum. Ben uzun
yıllar Rize’de kaldım, ama hiç gelişemedim, sadece koştum’ dedi.
Oynatamadığınız bir futbolcu bile böyle düşünüyorsa, o takımda
işler gerçekten yolunda demektir.
Hakan Şükür kalsa tercihleriniz nasıl
olurdu?
Hakan Şükür kalsaydı da çok şey değişmezdi. Çünkü benim bu konudaki
düşüncem çok net:?Milan varsa Milan oynar... Şu an onu kimse
kesemez.
Skibbe için kariyerindeki zirve nedir?
Ben o zirveyi 2002’de kaçırdım. Finalde Brezilya bizi (Almanya)
mağlup etti ve Dünya Kupası Şampiyonu olamadık.
Türk Futbolu hakkındaki gözlemleriniz
neler?
Hızlı bir kıpırdanma var. İyi futbol oynayan takım sayısı her geçen
gün artıyor. Şu an 3 büyük-4 büyük deniyor, ama zamanla bu durum
değişecek. Bakın Sivas’a: Çok dirençli bir takım. Kayserispor’un
mükemmel bir defans anlayışı var. Onları alt etmek zor.
Gaziantepspor ise en tehlikeli olanı. İyi bir gününde Antep, Tabata
gibi yıldızıyla rakip için kâbus olabilir.
Galatasaray’ı bir kenara bırakırsanız, Türkiye’deki en
iyi oyuncu kim?
Trabzonsporlu Selçuk İnan... Müthiş bir futbolcu, ama bundan çok
daha iyi olabilir. Holosko’yu da inanılmaz beğeniyorum. Genç,
ayaklarına hakim, süratli ve savaşçı. Geleceği çok parlak.
Türkiye’de teknik adamlık kolay mı!
Buraya gelmeden önce, Türkiye’de kimler görev yapmış diye ufak bir
araştırma yaptım. Gözlerime inanamadım. Hiddink, Beenhakker,
Parreira, Löw, Lazaroni, Del Bosque, Tigana, Toshack... Hepsi
dünyaca ünlü hocalar, ama gelip 1 yıl dolmadan dönmüşler. Daha
fazla kalmış olsalar, Türk Futbolu’na daha büyük katkı kapmış
olurlardı. Aslında bunu irdelemek lazım.
Türk futbolculara bakışınız...
Daha eğitimli olmaları herkesin yararına. Bence genç yaştan
itibaren yabancı dil eğitimi almalılar. Çünkü futbolcular
kariyerlerini Avrupa’da devam ettirmek isteyince önlerine en büyük
engel olarak lisan çıkıyor. Bu yüzden eğitim şart.
Son sözleriniz...
Özel hayatıma saygı duyulmasını istiyorum. Bazı haberler beni
üzüyor. Aslında benim için önemli değil, fakat 16 ve 18 yaşında iki
kızım var ve onlar için ileride sıkıntı yaratabilir.
Galatasaray’da kalırım ama...
“Sözleşmem 1+1. Yani bir yıllık opsiyonum var. Ancak benim seneye
de burada kalmam için 3 faktör gerekli. Birincisi, Galatasaray
takımının performansı, kalitesi, geleceği. Aynı ekiple devam
edersek, yıldızlarımızı kaybetmezsek bu olumlu bir gelişme olur.
İkincisi, yönetimin bana ve takıma olan tavrı, güveni. Onlar bizden
memnun ise, birlikte yola devam etmek istiyorlarsa, bu imza atmamda
önemli bir etken olacaktır. Sonuncusu ise benim kararım. Çünkü şu
an ben de teklifler alıyorum. Beni de isteyenler var. Ancak kararı,
yani son kararı ben vereceğim.”
KALLİ KARARLARIMA ASLA KARIŞAMAZ...
“Kalli’nin gerçek anlamda görevi, Galatasaray Yönetimi’nin
danışmanı. Ancak şu an ne yapıyor derseniz, ben tam anlamıyla
bilmiyorum. Hatta Galatasaray Yönetimi’nin dahi tam anlamıyla
bildiğini zannetmiyorum. Bildiğim tek şey var: Kalli benim
kararlarıma müdahale edemez, zaten böyle olduğunu o da biliyor ve
ona göre davranıyor. Zaman zaman bizim için maçlar analiz edecek.
Mesela Bordeaux’yu izleyecek. Ama unutmadan söyleyeyim; Bordeaux’yu
Burak ile ben de tekrar çıplak gözle izleyeceğim ve sonuçta
kararları daha önce de dediğim gibi, biz vereceğiz!”
Almanya’da bile ‘enişte’ diyorlar
“Almanya’ya gidiyorum, havalimanında taksiye biniyorum ve şoför
‘enişte’ diyor. Aylin hanımla birlikte olduğumu biliyorlar. Hatta
geçen gün bir taksiye bindim, birkaç dakika sonra babası şoförü
aradı ve ‘Şu an taksinde Galatasaray’ın hocası var, biliyor musun?’
dedi. Şoför, ‘Evet de sen nereden öğrendin’ deyince; babası,
‘Arkadaşların arayıp haber verdi’ dedi. O şoför neredeyse beni
evine götürecek, babasıyla tanıştıracaktı! Bunlar güzel şeyler.
Türk insanının sıcak ve samimi tavırları
memnun edici.”
Arda garip bir adam!
“Bazen düşünüyorum, bu nasıl bir adamdır böyle! Müthiş oynuyor,
muhteşem bir futbolcu. ‘Bir futbolcu hiç yorulmaz mı’ diye
geçiriyorum içimden. Çünkü hem çok dayanıklı hem de çok güçlü.
Üstelik yetenekli ve zeki...”
Ayhan’ın aklı Barcelona’da
“Benfica karşılaşmasını kazanmıştık. Ayhan Akman soyunma odasına
geldi ve ‘Hocam, vallahi bugün Barcelona gibiydik’ dedi. Çok
tecrübeli, ama hâlâ futbolda hedefleri var. İşte bu yüzden takım
için çok önemli.”
Servet insan olarak büyüdü
“Leverkusen-Galatasaray maçındaki Servet’i düşünüyorum, bir de şu
ankini. Aslında İstanbul’daki maçta iyiydi, ama Almanya’da tüm
Galatasaray takımı gibi kötüydü. Servet gerçeği şu: O, insan olarak
çok büyüdü...”
Benim adamım Hakan Balta
“Elbette Lincoln, Arda, Baros ya da Kewell çok önemli oyuncular.
Ancak benim adamım Hakan Balta. Çünkü onun futbolunun bir çizgisi
var ve performansı asla bu çizgiden aşağıya düşmüyor. Hem çok
istikrarlı hem de zeki...”
Meira 5 dil biliyor ama...
Meira; Servet-Sabri-Topal üçgeninde oynuyor. 5 dil konuşuyor, ama
üçgendeki arkadaşları anlamıyor. İki gerçek var. İlki, Meira’nın
uyum sorunu sürüyor. İkincisi o üçgenin kariyerlerini de düşünerek
Meira’yı anlayacak girişimde bulunmaları.