Spor yazarları derbi sonrası Beşiktaş'ı yorumladı
ALEN MARKARYAN: Kah galip kadro, kah kovid engeli ve zorunluluğundan dolayı geçen haftaki takımı bozmamıştı Sergen Hoca. Dorukhan, Rosier değişikliği vardı sadece. Daha maçın başıydı, herkes kendine yer arıyordu sahada Aboubakar çıktı sahneye, ‘Buraların kabadayısı benim’ dedi. Öyle bir vurdu ki topa sessizlik ıssızlığa büründü: 0-1. Sonra maç sanki nükleer savaş çıkmış da, dünya apokaliptik bir döneme girmiş bir hâl aldı. Aboubakar kendini arayan savaşçı, yıllar evvel döşenmiş mayınlar gibiydi. Her yerden çıkıyordu 3 kişinin içinden öyle bir yükseldi ki Breh! Breh! Breh!: 0-2. Sonra klasik bir Fener kornerinden klasik bir korner golü yedik. Gördüğünüz gibi golleri yazmaktan maçı anlatamıyoruz. Lakin orta alanda Fenerbahçe’yi sürklase ettiğimizi rahatça söyleyebilirim. Larin’e yapılan penaltıyı da görmedik zannetmeyin, yazdık kenara. İkinci yarı Ozan’ın kuğu balesinden esintiler resitaliyle başladı. Nasıl bir kendini yere atmaksa o. Sonra hakemin ‘kart kart keserim’ yöresel oyununu takip ettik. Ve Larin’i ikinci sarıdan attı. Sonra direniş saatleri başladı. Hele 10 kişi kaldıktan sonra Necip’in golü var ki karşı cepheye taarruza kalkmış ölüm savaşçısını andırıyordu: 1-3. Maçın son yarım saatiydi ve artık her şey mücadeleye dayalıydı. 70’te 2-3 oldu maç. 10 kişi kaldıktan sonra orta sahadaki üstünlük ev sahibine geçmişti ve üretkenliğimiz durmuştu. Ghezzal’ı alıp, N’Sakala’yı sahaya sürmek Sergen Hoca’nın bu maçtaki son kumarıydı belki de. O N’Sakala, attığı golle Sergen Hoca’ya bütün kumarhanelerin kapılarını ardına kadar açtı: 2-4. Sonradan yaratılmış ve üretilmiş penaltılar sahne alsa da, şanı yürüsün Beşiktaşımın. [AKŞAM]