TFF'de skandalların ardı arkası kesilmiyor

Haziran ayında yapılan Federasyon seçimleriyle kabus dolu günlere yelken açan TFF'de skandalların ardı arkası kesilmiyor.

Futbol Plus Dergisi Editörü Bülent Bulaç, derginin kasım ayı sayısında, federasyonun mali işleri ile ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. 
 
 
Federasyonun usulsüz para transferlerine aracılık ettiğini iddia eden Bulaç'a göre, futbolun ayakta kalması için kulüplere; federasyon kanalıyla ödenen yayın, Spor Toto ve İddia gelirleri, alacaklılardan kaçırılıyor ve kesintiye uğramaması için farklı yöntemler izlenerek ulaştırılıyor.  
 
 
İşte "Sayın Aydınlar" başlığını taşıyan o yazının detayları:

 
Sayın Aydınlar!
Sizlere her sorulduğunda ısrarla belirttiğiniz gibi, Türk Futbolunu eğer "siz" yönetiyorsanız, aşağıda yazacağım birkaç satıra verecek cevabınızı merakla bekliyorum. Türkiye Futbol Federasyonu son yıllarda, "futbolu yöneteceğim" diye hiç bu kadar usulsüzlüğe alet olmamış, hukuksuzluğa göz yummamıştı. Siz ve temsil ettiğiniz kurumun, futbolun kurallarını koyarak bu yönde adaleti sağlamak gibi asli bir görev olduğu unutmayın. Tabi değişmediyse....
 
Artık Türkiye'de spor kulüpleri; hem yaşanan ekonomik krizin derin izlerini taşıyor hem de gelir gider dengesini kuramıyor. Zaten Türk futbolunun en büyük sorunu sözleşme bile yapmasını beceremeyen idarecilerin, elini kolunu sallayarak yönetimlere girmesi, kulübü borçlandırması ve hesap bile vermeden rahatlıkla geldiği gibi çekip gidebilmesidir. Kulüpler; borçlu oldukları şahıs ve kurumlara ödeme yapamıyor hatta ve hatta futbolcular dışındaki ödeme taahütlerini bile yerine getirmekte bir hayli sıkıntı çekiyor. Nedense bunların altında imzası olan idarecilerden henüz hesap soran olmadı!  
 
Herkes kaderine razı gibi görüntü verse de, böyle gelmiş ancak artık böyle gitmez. Şike ve teşvik kıskacında bulunan Ülke futbolumuz maalesef iflasın eşiğine kadar geldi. Kulüplerinden paralarını alamadığı için Türkiye Futbol Federasyonu'na başvuran yönetici, futbolcu ve antrenörlerin sayısı günden güne artış gösteriyor. Kulüplerin bireylerle yaptığı ve sonunda uzlaşmazlık ile sonuçlanan akitler dönüp dolaşıp başınızda olduğunuz kuruma sorun olarak geri dönüyor.  
 
-''KİMSENİN KAYNAKLARI ÇAR CUR ETMEYE HAKKI YOK''-[page_end]
 

Sürekli olarak Türkiye Futbol Federasyonu, amacı dışında bu gibi konulara zaman harcadığı dahası tahsilat bürosuna döndüğü yönündeki serzenişler, sizden önceki Başkanlar tarafından kamuoyuna defalarca açıklandı.  
 
Ancak bundan bu kadar şikayet edip aynı hatayı yapan Türkiye Futbol Federasyonu en son Ersun Yanal ve Guus Hiddink örneğinde olduğu gibi insanın mantık yürütmekte zorlandığı sözleşmelerden doğan milyon liralık tazminatlarla karşı karşıya kalıyor.  
 
Yeri gelmişken belirtelim. Federasyon gelirlerinin büyük bir çoğunluğu, sponsor firmalardan sağlansa bile, seçimle dahi işbaşına gelmiş başkan ve yöneticilerinin federasyon kaynaklarını çarçur etmeye hakkı yoktur. Kulüpleri borç batağından kurtulamayan, onları yöneten Federasyonun ise dünyanın sayılı zengin kuruluşları arasına girdiği bu sistemde, har vurup harman savurmaya kimsenin hakkı yok. Bu sponsor gelirleri ne Mehmet Ali Aydınlar A.Ş'ye ne de Mahmut Özgener A.Ş.'ye yapılıyor. Sizin gibi başarılı işadamları kendi işyerinde bu tarz sözleşmelerle adam çalıştırıyorsa, söyleyecek sözümüz olmaz, olamaz! O gelirlerin üzerinde 75 milyon Türk Halkının hakkı olduğunu unutmayalım.

Yabancı futbolcu ve teknik adamlar; hak etmedikleri ücretleri bile son kuruşuna kadar faiziyle tahsil ederken kuzu kesilen kulüpler ve federasyon, sıra yerli futbolcu alacaklarına gelince niye bu kadar şahin kesiliyor anlayabilmiş değilim. Öyle veya böyle tarafların kendi rızalarıyla resmiyete döktükleri, belki de bir kısmı aralarında anlaşmalı düzenlenen sözleşmelerden doğan hakları için federasyonun kapısını aşındırması, soluğu sizlerin yanında alması kadar normal durum olmasa gerek.

Fakat epeydir özellikle bu konudan şikayetçi olan kulüplerin, alacaklarını mevcut kesinleşmiş borçlardan kaçırmak için Başkanı olduğunuz Federasyonu da kullanarak bir formül geliştirdiği yönünde ciddi duyumlar fısıltı gazetesinin manşetini meşgul ediyor. Bunların bir çoğunun da duyum değil, gerçek olduğunu herhalde hatırlatmaya gerek yok. Kulüplerin borçlarından dolayı kesilerek hak sahiplerine veya borcu kesinleşmiş dosyalara ödenmesi gereken gelirler, yangından mal kaçırır gibi her hangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın, borçluları devre dışı bırakan bir yöntemle kulüplerin kasalarına aktarılıyor. Yayın, Spor Toto ve İddia gelirleri gibi kulüplerin sabit gelirleri Federasyona oradan da kulüplerin resmi hesaplarına gitmiyor, usulsüz yollar izlenerek şahıs hesaplarına aktarılıyor.  
 
-''FEDERASYON MAĞDUR EDİYOR''-[page_end]
 

Federasyon; intikal eden ve kulüplerin hakkı olan gelirleri, önce federasyon çalışanları veya federasyonun gizli hesaplarına oradan da kulüplerin bildirdiği başka hesaplara, kulüp idareci veya çalışanların hesaplarına gönderiyor.  
 
Yapılan bu işlemlerden dolayı sıranın kendisine gelmesini bekleyen alacaklılar bu şekilde mağdur ediliyor. Karşılıklı rıza ile yapılan sözleşmelerden doğan veya yapılan bir hizmetin bir işin bedeli olarak alacağını bekleyen, emeğinin karşılığını bekleyen hak sahipleri bu yüzden tahsilat yapamıyor. Tahsilat yapamayıp mağdur olan yüzlerce alacaklı, sıranın kendisine gelmesi bekliyor. Tabi gelirse. Bu şekilde 5-6 yıl bekleyen futbolcu ve antrenörler var.  
 
Federasyon, dolaylı veya dolaysız olarak bu usulsüz ve kanunsuzluklara göz yummakla kalmıyor, bizzat dahil oluyor. Bunu koz olarak kullanan, fırsata dönüştüren kulüpler ile onların idarecileri özellikle futbolcuları alacağından vazgeçirmeye veya çok az bir miktara razı etmeye, borcu ortadan kaldırmaya zorluyor. Yani el parasıyla kabadayılık, zorbalık yapıyorlar!

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti ise, yukarıda belirttiğim yollar izlenerek yapılan bu organize işlerin hiçbirisi ne etik değerlerle örtüşür ne de ahlakidir. Bu kimin eli kimin cebinde ortamından çok daha vahim olan husus ise , bu denli yapılan organize işlerin suç teşkil etmesidir. Ayak oyunlarından dolayı mağdur olan hak sahiplerinin, benimde inceleme imkanı bulduğum ve size hitaben yazılarak gönderilen, noter onaylı ihtar mektupları Türkiye Futbol Federasyonu kayıtlarında mevcuttur.  
 
Zarara uğradığını iddia ederek size başvuruda bulunan şahıs veya kurumlar ile futbolseverler Türkiye Futbol Federasyonundan tatmin edici bir açıklama bekliyor. Eğer futbolumuz birilerinin hakkı çiğnenerek ayakta kalacaksa, ikamesini böyle sürdürecekse, o futboldan ve yaptığınız işten ne hayır gelir. Böyle adalet olur mu? Bu konu birilerinin başını yemeden, federasyon başkanı olarak duruma ivedilikle müdahale edin. İş İşten geçtikten sonra ağlayıp sızlanmanın kimseye faydası olmuyor. Futbolu bizzat federasyon kanalıyla kaosa sürüklemek üzeresiniz. Federasyon herhalde Ersun Yanal-Guus Hiddink çekişmesi ile A Milli Takımından ibaret değil. Şimdi sizlere soruyorum, bu şekilde kaç kişi ve kurumu mağdur ettiğinizi biliyor musunuz?

Futbolda dönen rant, gayri meşru işleri beraberinde getiriyor. Ancak başında Türkiye ibaresi bulunan Türkiye Futbol Federasyonunun böyle kanunsuz yollara başvurması, dahil olması herhalde Türk Futboluna da büyük zarar verir. Günü değil, yarınları kurtaralım. Her zaman temenni ettiğiniz gibi güzel oyunun güzel kalması dileğiyle.

Günün Önemli Haberleri