Trabzonspor'un UEFA Avrupa Ligi C grubundaki ilk maçı, İspanyol
temsilcisi Getafe ile başladı .
Bordo-mavililerin, 4 yıllık bir aranın sonrasında Sparta Prag ve
AEK galibiyetlerinin ardından ülkemizi tekrar Avrupa'da temsil
etmek için İspanya'da. Ekuban ve Abdülkadir Ömür'den yoksun olan
bir Trabzonspor izledik.
Dakikalar 18'i gösterdiğinde, arka direğe doğru otalanan topta
Rodriguez Diaz'ın kafa vuruşuyla direğe çarpan top kaleye girince
1-0 geriye düştük.
Trabzonspor'un bu maçta, bu yıl oynadığı Avrupa maçlarından daha
az pozisyon vermesine rağmen gol yemiş olması beni şaşırttı.
Baskılardan faul kazanarak çıkması ilk yarının tek artısı
diyebilirim. Topu rakip sahaya zor taşıyan bir Trabzonspor vardı.
Bordo-mavililer ikinci yarıya dengeli devam etmek zorunda, aksi
takdirde 2. golü yemekten kaçamayız. Pas yüzdesi ve oyunla oynama
oranları lehimizeyken, isabetli şutumuzun olmaması dikkat
çekiciydi.
15.dakikadan sonra Getafe rakibini iyi analiz etmiş halde
Trabzonspor kalesine daha fazla gitmeye başlayınca, ilk golü
kalemizde görmüş olduk. Bu bir puan maçı, seyir zevkinden çok
deplasmanda alınacak puana odaklanmak fazlasıyla önemli. İlk
yarıda, hücumda etkisiz ve yetersiz bir Trabzonspor izledik. İkinci
yarıda ofansif bir hamle bekliyorum. Doğan'ı geriye çekip, Sosa'yı
biraz daha öne çıkarmak gerektiğini düşünüyorum.
İkinci yarıya başlarken Ünal Karaman'ın oyuna ilk hamlesi
Sturridge oldu.
Kademe anlayışı iyi olan, iyi kapanan rakibe karşı, oyunu
kenarlara yayabilirsek, daha sağlıklı bir oyun anlayışı içine
girebilirdik. Son 10 dakika içerisinde rakip kalesinde
gösterdiğimiz performans gol atmamıza yetmedi ve 1-0'lık bir
sonuçla puansız dönüşümüze neden oldu. Trabzonspor'un aynı
oyuncularla, maç sıklığıyla fizik gücünün düşmüş olmasını normal
karşılıyorum. Bordo-mavililerde ,Nwakaeme'nin fiziksel olarak
toparlandığında, diğer maçlarda daha etkili olacağını
düşünüyorum.
Lig maçından sonra Getafe karşısında da oynanan kötü oyunun
sebebi mevcut kadronun kısıtlı olduğu ve iki kulvarda gidemeyeceği
belliyken yaşanan sakatlıklar da takımın belini iyice büktü.
Neticede oyun olarak da kişisel performanslar üzerinden de puan
almayı hakedecek işleri başaramayınca grup maçlarına mağlubiyetle
başlamak kaçınılmaz oldu.