Her zaman tartışma konusu olmuştur. Efendim biz ligimizi
küçümsüyoruz. Bizim ligimizde Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş
var, Trabzon, Bursa, Eskişehir, Antep gibi güçlü takımlar var
deriz. Kusura bakmayın ama bunların hepsi kendi kendimizi
kandırmaktan başka bir şey değildir. Türk futbolu boyunun
ölçüsünü dün akşam almıştır. Avrupa’nın Türk takımlarına
göre olmadığı ve bizim aslında kaliteden yoksun bir ligde
“körler sağırlar, birbirini ağırlar” hesabı
aldatıldığımızın ispatıdır.
Beşiktaş için söyleyebileceğim tek şey teşekkür
etmektir. Rakibi gözünde büyütmedi, içerde dışarıda toplam 6 gol
attı ve gruplara kaldı. Kalitesini ortaya koydu. Fenerbahçe ve
Galatasaray gibi turu geçmeleri halinde sanki büyük bir iş
yapacaklarmış gibi övünmektense sadece işlerini yaptılar. Maçın
başından sonuna kadar üstün oynadılar. Q7, çok klas bir
gole imza attı. Guti de aynı şekilde takımına çok katkı
sağladı. Yapılan transferlerin ne kadar katkı sağladığının
farkında mısınız? Daha birileri transfer yapacağız diye
uğraşıyorlar. Necip iyi yolda ilerliyor aman nazar
değmesin.
Galatasaray olmaz. O dakikada gol atıp tüm Türk
halkını sevindiriyorsun ama 1 dakika sonra gol yiyip hüsrana
uğratıyorsun. Oynadığın futbol göze hoş gelmiyor. Hakan
Balta alternatifsiz olduğu için son derece lakayt bir
futbol sergiliyor. Galatasaray transfer politikasını son derece
yanlış uyguladı. Transferlerini lig bitiminde yapıp, takım kampında
takımla birlikte olmalılardı. Alınan Cana’nın da
takıma katkısı olamaz. Pino ise zaten sakat geldi.
Taraftara yazık değil mi? Sen ki zamanında Uefa
kupası ve Süper kupa’yı almadın mı? Ne
oldu da sana bu kadar değiştin. Adnan Polat ‘da Aziz
Yıldırım gibi kendi egolarına yenik düştü.
Fenerbahçe ‘de düşüş devam ediyor. Sistem
değişti, zamana ihtiyaç var diyenler için söylüyorum, bunlara
katılıyorum ama sen aynı sezon hem şampiyonlar liginden hem de
Uefa’dan elenirsen senin sistemini sorgularım. Nasıl bir
ruh hali taşıyorsunuz? Takım sürekli geriye oynuyor.
Bilica adeta canlı bomba gibi topu korner direğine
doğru taşıyarak kaybetme riskini de yanında bulunduruyor.
Alex hala koşmuyor, Cristian
sahada ruh gibi dolaşıyor. Özellikle Emre çıktıktan sonra
Selçuk oyuna dahil oldu ve Fenerbahçe o anda koptu.
Fenerbahçe eğer ciddi manada değişim istiyorsa ellerine harika bir
fırsat geçti. Nasıl olsa avrupa defteri kapandı. Cristian,
Selçuk, Santos ve Guiza konuları acilen ele alınmalı.
Santos’un yerine bir sol bek, Defansa iyi bir stoper ve
mutlaka orta sahaya iki takviye yapılmalıdır. Alex ‘e de sezon
sonunda teşekkür edilmelidir. Fenerbahçe’de üzüldüğüm ne
yönetimdir, ne futbolcular. Sadece Aykut Kocaman’a
üzülüyorum. Aziz Yıldırım artık inatçı huyundan
vazgeçmelidir. Takım üstündeki tüm kara bulutlar o zaman
dağılacaktır. Transfer karışır, kadroya karışır, teknik direktöre
karışır, sonunda da her sene aynı tablo çıkar ortaya. Rabbim
selamet versin.
Trabzonspor içinde çok farklı düşünmüyorum.
Liverpool karşısında maçın başında öne geçiyorsun. Oyun kontrolünü
kendi inisiyatifinde tutuyorsun ve her zaman yaşadığımız tablo
olan, sonlara doğru gol yeme alışkanlığımızdan ders almıyorsun.
İyi oynamışsın kötü oynamışsın, benim için fark
etmez. Beni ilgilendiren gruplara kalıp kalamamamızdır.
Dün akşam rakibini eleyemediği için teşekkür eden yorumcular oldu.
Neden teşekkür edeyim? Rakibe elendiği için mi?
Kusura bakmayın ama buda bir avuntudur. Ben de teşekkür ederek
Trabzonspor taraftarını kandırmak istemiyorum.
Eğer turu geçmiş olsalardı o zaman kocaman bir teşekkür de ben
ederdim.
Netice itibari ile son derece üzücü bir geceyi geride bıraktık.
Türk takımlarımızın Avrupa kupalarından tek tek elenişine şahit
olduk. Şimdi onlar “Tecrübe kazandık” diyorlardır.
Bu mantıkla tecrübe kazanmaya da devam ederler.