Türk Futbolunun Kalitesi

Türk Futbolunun Kalitesi

Muhammed Işık muhmed42@gmail.com

Her zaman tartışma konusu olmuştur. Efendim biz ligimizi küçümsüyoruz. Bizim ligimizde Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş var, Trabzon, Bursa, Eskişehir, Antep gibi güçlü takımlar var deriz. Kusura bakmayın ama bunların hepsi kendi kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Türk futbolu boyunun ölçüsünü dün akşam almıştır. Avrupa’nın Türk takımlarına göre olmadığı ve bizim aslında kaliteden yoksun bir ligde “körler sağırlar, birbirini ağırlar” hesabı aldatıldığımızın ispatıdır.

Beşiktaş için söyleyebileceğim tek şey teşekkür etmektir. Rakibi gözünde büyütmedi, içerde dışarıda toplam 6 gol attı ve gruplara kaldı. Kalitesini ortaya koydu. Fenerbahçe ve Galatasaray gibi turu geçmeleri halinde sanki büyük bir iş yapacaklarmış gibi övünmektense sadece işlerini yaptılar. Maçın başından sonuna kadar üstün oynadılar. Q7, çok klas bir gole imza attı. Guti de aynı şekilde takımına çok katkı sağladı. Yapılan transferlerin ne kadar katkı sağladığının farkında mısınız? Daha birileri transfer yapacağız diye uğraşıyorlar. Necip iyi yolda ilerliyor aman nazar değmesin.

Galatasaray olmaz. O dakikada gol atıp tüm Türk halkını sevindiriyorsun ama 1 dakika sonra gol yiyip hüsrana uğratıyorsun. Oynadığın futbol göze hoş gelmiyor. Hakan Balta alternatifsiz olduğu için son derece lakayt bir futbol sergiliyor. Galatasaray transfer politikasını son derece yanlış uyguladı. Transferlerini lig bitiminde yapıp, takım kampında takımla birlikte olmalılardı. Alınan Cana’nın da takıma katkısı olamaz. Pino ise zaten sakat geldi. Taraftara yazık değil mi? Sen ki zamanında Uefa kupası ve Süper kupa’yı almadın mı? Ne oldu da sana bu kadar değiştin. Adnan Polat ‘da Aziz Yıldırım gibi kendi egolarına yenik düştü.

Fenerbahçe ‘de düşüş devam ediyor. Sistem değişti, zamana ihtiyaç var diyenler için söylüyorum, bunlara katılıyorum ama sen aynı sezon hem şampiyonlar liginden hem de Uefa’dan elenirsen senin sistemini sorgularım. Nasıl bir ruh hali taşıyorsunuz? Takım sürekli geriye oynuyor. Bilica adeta canlı bomba gibi topu korner direğine doğru taşıyarak kaybetme riskini de yanında bulunduruyor. Alex hala koşmuyor, Cristian sahada ruh gibi dolaşıyor. Özellikle Emre çıktıktan sonra Selçuk oyuna dahil oldu ve Fenerbahçe o anda koptu. Fenerbahçe eğer ciddi manada değişim istiyorsa ellerine harika bir fırsat geçti. Nasıl olsa avrupa defteri kapandı. Cristian, Selçuk, Santos ve Guiza konuları acilen ele alınmalı. Santos’un yerine bir sol bek, Defansa iyi bir stoper ve mutlaka orta sahaya iki takviye yapılmalıdır. Alex ‘e de sezon sonunda teşekkür edilmelidir. Fenerbahçe’de üzüldüğüm ne yönetimdir, ne futbolcular. Sadece Aykut Kocaman’a üzülüyorum. Aziz Yıldırım artık inatçı huyundan vazgeçmelidir. Takım üstündeki tüm kara bulutlar o zaman dağılacaktır. Transfer karışır, kadroya karışır, teknik direktöre karışır, sonunda da her sene aynı tablo çıkar ortaya. Rabbim selamet versin.

Trabzonspor içinde çok farklı düşünmüyorum. Liverpool karşısında maçın başında öne geçiyorsun. Oyun kontrolünü kendi inisiyatifinde tutuyorsun ve her zaman yaşadığımız tablo olan, sonlara doğru gol yeme alışkanlığımızdan ders almıyorsun. İyi oynamışsın kötü oynamışsın, benim için fark etmez. Beni ilgilendiren gruplara kalıp kalamamamızdır. Dün akşam rakibini eleyemediği için teşekkür eden yorumcular oldu. Neden teşekkür edeyim? Rakibe elendiği için mi? Kusura bakmayın ama buda bir avuntudur. Ben de teşekkür ederek Trabzonspor taraftarını kandırmak istemiyorum. Eğer turu geçmiş olsalardı o zaman kocaman bir teşekkür de ben ederdim.

Netice itibari ile son derece üzücü bir geceyi geride bıraktık. Türk takımlarımızın Avrupa kupalarından tek tek elenişine şahit olduk. Şimdi onlar “Tecrübe kazandık” diyorlardır. Bu mantıkla tecrübe kazanmaya da devam ederler.