Türk Mourinho<font color='#FF0000'> İnternetspor'a </font>konuştu
Tarzı ve yapısıyla Türk Mourinho yani Mustafa Akçay’la bir çok konuda samimi bir sohbet gerçekleştirdik.
2 yıl önce 2.Lig’de küme düşmemesi için TKİ Tavşanlı
Linyitspor’un başına getirildiğinde Tavşanlı’yı önce Bank Asya
1.Lige çıkarıp burada da zirveye oynatabilen, sıradışı, üstün
futbol kültürü ve bilgisine sahip, antrenörlüğün her türlü çözüm
gerektirecek bir sihirbazlık olduğuna inanan yani klasik
antrenörlerden fazlası bir adam…
Bunca şehir takımının yanında İstanbul dışında bir ilçe takımını
mucizevi biçimde üst sıralara taşıyarak parlatmayı başardı. Geçen
yıl sanayi destekli Karabükspor’un yaptığını TKİ Tavşanlı Linyit’te
başarmaya çalışıyor.
Tarzı ve yapısıyla Türk Mourinho yani Mustafa Akçay’la Tavşanlı’dan
tutunda Milli Takım, Türk hakemleri ve Trabzonspor’a kadar futbol
adına ne varsa çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
İşte Türk Mourinho’nun görüşleri…
Çağatay EMEKSİZ: Mustafa Akçay’ı kısaca tanıyabilir
miyiz?
Mustafa AKÇAY: Trabzon’da doğdum büyüdüm.
Eğitimimi ilkokuldan üniversiteye kadar burada okudum. Evliyim. 2
kızım var.
Ç.E: Tavşanlı Linyit olarak geçen seneden başlayan müthiş
bir çıkışınız var? Geçen yıl göreve geldiğinizde herkes sizden
hedef olarak takımı kümede tutmayı beklerken siz ve ekibiniz Bank
Asya’nın yolunu tuttunuz. Bu yılda ligin yenilerinden olmanıza
rağmen üst sıralarda kendinize yer buldunuz. Bu işin sırrını
öğrenebilir miyiz?
M.A: İşin sırrı çalışmakta .Oluşumun
parçalarını, ekonomik ve zamanlaması uygun bir şekilde bir araya
getirmek. Ayrıca pozitif ayrımcılıklar sayesinde devamlılıklar
sağlamakta bizim işimizde önemlidir.
Ç.E: Sezon başında neler hedefliyordunuz? Bu hedefleriniz
doğrultusunda şuan da bulunduğunuz konumdan memnun
musunuz?
M.A: Sezon başında hedefimiz ligde kalmak
ve ligin uzun süreli takımı olma yolunda ilk taşı koymaktı. Şuan da
gelinen nokta itibariyle bu idealimizi matematiksel olmasa da büyük
oranda hayata geçirdik. Bulunduğumuz nokta oynadığımız müsabaka
sayısına göre önemli ve olumlu bir nokta. O yüzden memnunuz.
Ç.E: Her teknik adam çalışma koşullarının, olanakların ve
bunlara benzer şartların iyi olmasını ister. Sizin kulüpten,
şehirden ve taraftarlardan beklentileriniz neler?
M.A: Herşeyin çok mükemmel olması, her
türlü araç ve gerecinizin olması, futbolcuların eksiksiz olması,
çevre koşulları ve kulüp ekonomisinin çok iyi olması her zaman
mümkün değildir. Bana göre de herşeyin iyi olması antrenörlük
becerisini geliştirmeyeceği gibi yapılan işten zevk alınmasını da
engeller. Fırtınalı havada gemiyi limana getirmenin hazzı ve
başarmış olmanın verdiği tatları zaman zaman yaşamak gerekir. TKİ
Tavşanlı Linyitspor’un taraftarı da kulübüyle birlikte büyümeye ve
gelişmeye çalışıyor. Kötü taraftarlık davranışlarıyla henüz
tanışmamış saf ve temiz bir ruhu var. Umarım zaman taraftarı da
olumlu etkiler.
Ç.E: Futbol felsefeniz nedir? İnsanlar maçları seyrederken
işte Mustafa Hoca’nın takımı diyebilirler mi?
M.A: Mücadele isteğini, futbolun basit
oynanabilecek bir spor olduğunu, takımdaşlık ve takım olma
faktörlerini sahaya yansıtan futbol anlayışını benimseyen bir
felsefem var. Anarşist yapımın oyuncularımda da olmasını, baş
kaldıran, iyi çalışan, mücadele eden sonunda da herkese baş
eğdiren, saygı duyulmasını sağlayan bir felsefeyle futbolun
oynanmasını benimsiyorum. Sahada böyle bir takım gördüğünüzde işte
bu Mustafa Hoca’nın takımıdır ya da o bir süre buralarda dolaşmış
diyebilirsiniz.
Ç.E: Ülkemizde oynanan futbolu nasıl buluyorsunuz? Kaliteyi
arttırmak için ne gibi çalışmalar yapılabilir?
M.A: Ülkemizde futbolun kalitesiyle ilgili
ve neler yapılabilir şeklindeki önermelerde bulunmak oldukça derin
ve uzun zaman alıcı bir konudur.
Ancak potansiyelimizin olduğunu, bu potansiyelin yeterince iyi
işlenmediğini ve yöneticilerce de ekonomisinin sağlıklı idare
edilmediğini söyleyebilirim.
Kaliteyi arttırmaktan önce eksikliklerin neler olduğunun 3T metodu
ile iyi tespit edilmesi gerekir. (Tespit, Teşhis, Tedavi)
Ülke futbolunun gelişmesi için gerekli materyallerden bazılarının
Dünya’ya entegre olabilecek kalitede olması gerekir.
--Futbolcu ( Analitikçi-Profesyonel-Duygusal zekası gelişmiş )
--Teknik adam ( Evrensel-Gönül adamı-İşbilgisi gelişmiş )
--Kulüp yapılanmaları
--Tesis ve çalışma alanları
--Ülke futbol felsefesi ve ekolü
Ç.E: Bir Trabzon’lu olarak Trabzonspor’un Şenol hocayla
yıllar sonra gelen başarısını, enerjisini değerlendirir
misiniz?
[page_end]
M.A: Bu yıl ki başarılı yolculuk umarım yıl sonunda
şampiyonlukla sonuçlanan sağlıklı bir değer üretsin. Bu şehrin buna
ihtiyacı var. Ligde yer alan tüm rakiplerimiz bu yıl Trabzonspor’un
şampiyon olmasının kendi gelişimlerine bile katkı sağlayacağını
kabul etmeliler.
Güçlü bir Trabzonspor onları da güçlü kılacaktır. Şenol hocaya
herkesin yardımcı olması çok fazla yaklaşmadan, çalışma alanına
girmeden tüm şehir insanları, gazeteciler, yöneticiler olumlu
sinerji yaratarak bu yıl sonunda şampiyonluğu şehre
getirmelidir.
50 yıllık bir gelecek planlanabilir o nedenle bu şampiyonluk daha
da önemli. Şenol hocanın bu yıl ki vücut dili ve söylemleri hoşgörü
ve birlikte işbirliği yapmaya açık, eleştirileri olumlu karşılayan
bir fotoğraf gösteriyor.
Ancak bu yolculuk çok zor ve engelleri fazla, tuzakları fazla olan
bir yol üzerinde yapılıyor. Motivasyonun ve dikkatin kaybolmaması
gerekir.
O nedenle Şenol hocaya herkes yardımcı olmalı. Çalışma alanına ne
çok yaklaşmalı ne de çok uzakta durmalı.
”Bineği gece ve gündüz olan hem uykudayken yol alır hem gün
aydınlandığında.” HZ Ali
Ç.E: Geçen yıl Trabzon’un kupa şampiyonluğuyla birlikte
ligde de Bursa’nın şampiyon olmasıyla Türk bayrağını ilk defa 2
Anadolu takımı formasında taşımayı başardı. Yüksek bütçelere sahip
olmalarına rağmen 3 İstanbul takımının Anadolu’nun gerisinde
kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.A: Bu yıl ligde takımlarası güç dengesi,
kulüplerin transfer politikalarını (özellikle anadolu takımları)
değiştirmesi ile anadolu takımları lehine artış gösterdi.
Takımların oyuncu kalitesi ve değerinin artması rekabet gücünü de
pozitif olarak arttırdı. İstanbul takımlarının transfer
politikalarındaki yanlışlıkları da (özelikle yabancı oyuncularda)
buna eklediğinizde dengeler fazla bozulmadı.
Önemli olan bu planlamanın uzun süre uygulanabilirliği ve
kulüplerin oyuncu satıp kendilerini birkaç yıl finanse etme
düşüncesiyle tekrar geri dönmemeleridir. Umarım olmaz.
Ç.E: Peki Milli takımımız hakkında neler söylersiniz? Sizce
ülke futbolumuz ve Milli takımımız düzey olarak Dünya futbolunun
neresinde?
M.A: Ulusal takımımızın 2002 Dünya Kupası
3.’lüğünden sonra görülen bir sonuç üretme eksikliği ve
organizasyon yetersizliği içinde olduğu görülmekte.
Eğitim kadrolarının ve Ulusal Milli Takım teknik direktörünün
değişiminden sonra bazı farklılıkların olmasını bekliyordum.
Ancak radikal ve marjinal bir düşünce hareketini henüz
göremedim.
Türk futbolunun gerçekçi ve yeni bir kendini ifade eden ekole
ihtiyacı var. Cesur ve atak tavırlar bekliyorum. Bekleyip
görelim.
Ç.E: Rijkaard, Aragones gibi hocaların ülkemizde tutunamama
sebebi sizce nedir?
[page_end]
M.A: Türkiye’de futbola bakış açısı ile ilgili bir durum.
Rijkaard ve Aragones sistem, planlama, oluşum için gerekli süreç ve
sonuçlara değerlendirmeler sonucunda yeni eylem planlarının
hazırlanmasına önem veren bir anlayışa inanan kültürden gelen
insanlar.
Biz günlük yaşayan, aklı gözünde olan bir anlayışla hareket
ediyoruz.
Çevresel koşullar, plansızlık, sporcuya dayalı anlayış, kritik ve
eleştiri mantığından uzaklaşarak linç eylemini hızlandıran sözleri
kullanan medya ve inançlarında çok sık şüpheye düşen tutarsızlık
dolu tavır ve davranış içine giren yönetimsel paradigma yapısı, işi
bozup parçalamakta.
Devamlılık kültürü, saygıya ve güvene dayalı, inançla desteklenen
futbol felsefesi ile günlük düşünce, plansızlığın ve sevgisizliği
çatışması. Çoğunluk kazanır, idealist savaşır, Sokrates
ölümsüzleşir. Tek sorun zamandır. Akıllı insanınız çoksa değişim
hızlanır, süreç kısalır.Tanrı’dan akıllı yönetici istiyorum. Akıllı
yönetici olmadan başaramayız.
”Akil olan adil olur”
Ç.E: Türk hakemliğiyle ilgili neler
düşünüyorsunuz?
M.A: Türk hakemliği geçmişe göre daha
temiz, pak bir gülümseme gösteriyor. Ancak iş bilgisi ve müsabaka
ile koordinasyon geliştirme yönünde eksikliklerin olduğunu
gözlemliyorum.
Hata yapılabilir hoşgörüsü bu dönem hakemlerine gösterilecek
imtiyaz gibi görünebilir. Ancak dürüst olursam kararlardaki
isabette çok fazla yeterli görmediğim bir geçiş dönemi yaşanmakta.
Teknik adamlarla empati kurma konusunda biraz daha çaba yanında
vücut dili ve mimiklerde sporcuların streslerini kontrol edebilecek
pedagojik tavırlar konusunda da beklentim var.
Türk hakemlerinin bir deri değiştirdiğini düşünüyorum. Bunun
sonucunda kazananın Türk futbolu olacağı inancını taşıyorum.
Ç.E: Sporda şiddetin kaynağı size göre
nelerdir?
M.A: Toplumsal enerjiyi bir bütün olarak
ele aldığımızda, bu enerji farklı ve nitelikli alanlarda
boşaltılırsa mutlu ve huzurlu toplum yaratılır.
Ülkemizde entelektüel eğitimin ve gelişimine uygun zekanın, eğitim
yapısına rağmen duygusal zekanın eğitimi konusunda çok geride
olduğumuzu söyleyebilirim. Bütün bu aşırılıkların kaynağını bu
eğitimin eksikliğinin yanı sıra ekonomik potansiyelin sağlıksız
dağılımında aramak gerekir.
Duygusal zeka:
1-ÖZ BİLİNÇ: Sınırları bilmek,hisleri geliştirmek
2-ÖZ YÖNETİM: Güvenirlilik,dürüstlük,inisiyatif kullanmak
3-SOSYAL BİLİNÇ: Empati yeteneği, ihtiyaçları bilmek ve
geleceğin ihtiyaçlarını iyi etüt etmek.
4-İLİŞKİ YÖNETİMİ: İkna yeteneği,değişime açık olmak,değişim
göstermek,imeceye hazır olmak.
Bu yöndeki yani duygusal zekanın geliştirilmesi ile çoğu sorunumuzu
halledeceğimizi ve şiddetin büyük oranda ortadan kaldırılacağına
inanıyorum. Yasaların caydırıcılığı ancak bundan sonra daha etken
olacaktır.
Ç.E: Futbol dışındaki tutkularınız
nelerdir?
M.A: Doğa belgeselleri izlemek
Kitap okumak
Bulmaca çözmek(su doku, çengel, klasik bulmaca)
Dünya futbolunuz izlemek(maç, eğitim CD’leri, antrenman bilgisi
CD’leri)
Ç.E: Son okuduğunuz kitap, son izlediğiniz film, son satın
aldığınız albüm hangileridir?
M.A: Kitap olarak Şah Sultan ve Katre-i
Matem.
Son izlediğim film Eyvah Eyvah
Türk sanat müziği ve Türk halk müziği şarkılarını dinliyorum.
Enstrümantel CD’leri de zevke dinliyorum.
Ç.E: Tavşanlı’yı tek kelime ile anlatmak isteseniz ne
söylerdiniz?
M.A: Doğal ve samimi bir yaşam ortamı,
eleştirisel tavırların az yapıcı ve destek tavırlarının çok olduğu
bir toplum yapısı. Kısacası tek kelime ile samimiyet.
Ç.E: Son olarak Mustafa Akçay’ın mesleki yaşantısında
kişisel olarak en büyük hedefi nedir? Uzun vadeli planlarından
biraz bahsedebilir mi?
M.A: En büyük idealim Avrupa’da çok üst
düzey bir kulüpte teknik adam olarak çalışmak. Bunun için
iletişimde kolaylık sağlayacak dil sorununu çözmek. Karınca misali
olamasak ta uğrunda ölmeye hazırız.
Mustafa AKÇAY hocamız ve ekibine çok teşekkür ediyoruz. Bank Asya
1.Liginin en sempatik takımı olmanın yanı sıra umarım çalışmalarını
somut başarılarla da ödüllendirebilirler. TKİ Tavşanlı Linyitspor’a
başarılarının devamını diliyoruz.