Uluç G.Saray'ın 2 eksikliğini yazdı
Sezona fırtına gibi giren son olarak Başkent'te Ankaraspor'u mağlup eden G.Saray'ı eleştiren Hıncal Uluç, 2 büyük eksikliğe dikkat çekti..
Sporun sivri dilli yorumcusu Hıncal Uluç, Galatasaray'ı değerlendirdi. UIuç "Galatasaray'ın iki çok önemli eksiği olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Her maç da çıkıyor zaten" dedi.
Hıncal Uluç, Fotomaç Gazetesi'nde Bülent Can ile yaptığı
"İki eksiği var" başlıklı söyleşide Cimbom'un
2 büyük eksikliğini dile getirdi;
İki eksiği var...
Ankara karşısında ilk
yarıda ortaya koyduğu futbol genelde beğenilmeyen Galatasaray,
ikinci yarıda oyuna giren oyuncularla sonuca ulaştı. Bu da
Rijkaard'ın doğru değişiklikler, tercihler yapmasına bağlandı. Siz
Rijkaard'ın oyuna katkısını nasıl buldunuz?
Oyunun başındaki Galatasaray seyrettiğim en iyi Galatasaray'dı. İlk
yarıda gol atılmamış olması ikinci yarıda iki gol atmış olması,
ikinci yarıdaki Galatasaray'ın iyi olduğu anlamına gelmez. Ben tam
tersini düşünüyorum. İlk yarı sonunda, 'Galatasaray oynarken bile
gol atamadı ikinci yarı maçı kaybedebilir' diye düşündüm. O kadar
fark vardı. Galatasaray'ın iyi tarafı şu; kötü de oynasa skoru
değiştirebilecek adamları var. Hem sahadaki 11'de var, hem kenarda
oturanlar arasında var, hem de tribünde oturanlar arasında var. Bu
kadar geniş kadro olduğu zaman birinden biri, bir şeyler
yapabiliyor.
Galatasaray'a karşı rakip takımlar iki misli enerji ile oynamak
zorundalar. Pres yaparak, baskı yaparak. Bu da belli bir zaman
sonra yorulmalara yol açıyor. Onların bu yorgunluk anında oyuna
giren taze kuvvetler de etkili olabiliyor. Buna rağmen maçı
Ankaraspor da kazanabilirdi. Daha bir gün evvel, Ankaragücü'nden
başkan transfer etmiş, bu başkanın transferi demek 'Melih Gökçek'in
transferi' demek, 'Melih Gökçek'in transferi' demek belediyenin
bütün maddi manevi imkanlarının artık Ankaraspor'un değil,
'Ankaragücü'nün arkasında olması' demek. Yani Ankaraspor'un
geleceği belli değil. Hiçbir beklentileri kalmayan, morali sıfıra
inmiş bir takımı güç bela yendi Galatasaray. Bu olaylar olmasa ya
da daha ciddi bir takım ile oynamış olsaydı o ikinci yarıdaki
golleri biraz zor atardı.
Benim Galatasaray hakkındaki düşüncelerimde temelde bir değişiklik
yok. Galatasaray'ın iki çok önemli eksiği olduğu bir kez daha
ortaya çıktı. Her maç da çıkıyor zaten. Bu kaleci yeterli değil.
Simoviç de ilk geldiği dönemlerde çok kötü oynamıştı. Hatta "Buraya
Simoviç'in ikizi mi geldi" diye başlıklar hatırlıyorum ama sonra
harikalar yaratmıştı. Leo Franco çizgi kalecisi. Galatasaray'ın
yarı sahasından korner dahil, herhangi bir duran top atıldığı zaman
bir penaltıya ne kadar heyecanlanıyorsa, o kadar heyecanlanıyor.
Çünkü kaleci yok kalede. Stoperler kafayı vurdurmazlarsa sorun yok,
vurdururlarsa gol... Daha ben bu kalecinin, bir tek ortalanan topa
çıktığını görmedim. Böyle bir kalecilik kalmadı artık. Bu kaleciyle
Türkiye ligleri belki gider ama Avrupa'da tekrar şampiyonluk
düşünüyorsa Galatasaray, Leo Franco ile işi zor. Manisa'dan Ufuk'u
almaları doğru bir karar. Ama bunun yanında Galatasaray yıllardan
bu yana iyi kalecileri ziyan ediyor. 'Ufuk' dediğimiz kaleci Ümit
Milli Takımı'nda Galatasaray'ın eski kalecilerinden Fevzi'nin
yedeğiydi. Galatasaray Fevzi'ye imkan vermedi ve çocuğu bitirdiler.
Aykut, bana sorarsan son yıllarda yetişmiş en iyi kalecilerden bir
tanesi. Oynatmayıp onu da bitirdiler. Şimdi 'Fevzi, Aykut'
örnekleri ortadayken Ufuk nasıl forma giyecek? Yedek kalarak kaleci
olunmaz. Ufuk iyi bir kaleci ama oynaması lazım.
G.Saray'ın santraforu Nonda da değil Baros'ta... Diğer
sayfada [page_end]
Sportmen değil...
Galatasaray'ın santrforu Nonda da değil, Milan Baros da değil.
Milan Baros çirkinliklerine aynen devam ediyor. Gol atmak için
oynamıyor, kendini yere atmak için oynuyor. Amacı rakibin kırmızı
kart görmesini sağlamak, amacı penaltı kazandırmak. Bu çirkin bir
düşünce. Bu Galatasaray formasına yakışmaz. Benim kafamdaki
Galatasaray, sportmenliğin, centilmenliğin göstergesi bir kulüp.
'Liseden çıkmış takım' bu... 'Galatasaray Lisesi'nin takımı' demek
bu... Yine artistik hareketlerle balıklama kendini yerlere attı ve
çoğunda da Kuddusi Müftüoğlu bu tuzaklara düştü. Ama Galatasaray'ı
yönetenlerin düşmemesi lazım. Pekçok hakem de bu hataya düşmüyor.
Hatta şöyle düşmüyor: 'Bu acaba yine kendini yere mi attı' diyerek
gerçek faulleri dahi çalmıyorlar. Baros, Galatasaray'a zarar
veriyor. Hem manevi olarak Galatasaray imajına, formasına zarar
veriyor, hem de oynanan futbola zarar veriyor. Nonda çok ağır. Adam
eksiltmeyi bilmiyor, kafaya çıkmayı bilmiyor. Pardon!.. Çok güzel
bir kafaya çıktı, kaleye giden topu başarıyla, bir stoper gibi
çıkardı. Stoper yapsaydı işi korner olurdu, Nonda yapınca aut oldu.
Ama golü güzeldi, akıllı bir goldü. Gol güzeldi ancak yılardır top
oynayan bir adamın da bunu yapması lazım.
Koca bir sezonu boş geçti. Artık bir şeyler ortaya
koyması gerekiyor...
Ben Nonda ve Baros'la Galatasaray'ın santrfor mevkiinin dolduğuna
inanmıyorum. Bu da şu demek; Avrupa hedefi olan bir takım için en
önemli iki nokta olan kaleci ve golcü de Galatasaray'ın boşluğu
var. Bunca transfer, bunca kadro zenginliği var ama temel iki
noktada Galatasaray'ın henüz güvenilir adamı yok. Oynanan futbol;
maçın ilk 20 dakikası. Sonra ara ki bulasın. İkinci yarıda çıkacak
çok adam vardı Galatasaray'da. Arda dahil. Hiçbiri koşmuyordu
çünkü. Herkes birbirini seyrediyordu. İlk defa ben Keita'yı
çıkarmasına itiraz etmedim. Baros'u çıkarması da çok doğruydu.