Ümit Özat'tan Quaresma için ilginç yorum

Yeni sezonda Ankaragücü’nün başında sahaya çıkacak olan Ümit Özat, Quaresma için ''benden sonra ayağının dışını en iyi kullanan oyuncudur'' dedi.

ONU önce futbolcu olarak tanıdık. Gençlerbirliği, Bursaspor, Fenerbahçe ve Milli Takım’da yıllarca savunmanın ve orta sahanın her yerinde görev aldı.

Aynı zamanda lider kişiliğiyle de herkese kendini kabul ettirdi. Henüz yirmili yaşların başında Gençlerbirliği’nde, sonrasında transfer olduğu Fenerbahçe’de ve futbolculuk kariyerindeki son durağı olan Köln’de kaptanlık pazu bantlarını hep o taşıdı...

Profesyonel futbol kariyerine noktayı koyduktan sonra antrenörlüğe adım atan Ümit Özat şimdi bir adım daha öne fırlayıp teknik direktörlüğe geçti. Yeni sezonda Ankaragücü’nün başında sahaya çıkacak olan Özat, Türkiye’de çok az futbolcuya nasip olan deneyimlerini, bilgi ve öngörülerini yeni sezonla ilgili görüşlerini Hürriyet ile paylaştı.

- Ankaragücü’nün bu sene 100. yılı olması hedefinizde bir farklılık yarattı mı?
Bu sene 100. yılımız ama ben 100. yıl veya 99. yıl diye ayırt etmiyorum. Örneğin, Fenerbahçe’de oynadığım dönemde keşke 100. yılda şampiyon olmasaydık da 2006’daki Denizli maçını alıp üst üste 3 sene şampiyon olan bir takım olarak tarihe geçseydik. Benim bakış açım bu...

Ne yani Galatasaray 100. yılında şampiyon olamadı diye büyüklüğünden bir şey mi kaybetti? Bursa’nın şampiyonluğu Anadolu takımlarını kamçıladı. Yeni sezonda şampiyonluk barajı 75 puanı geçmeyecek. Çünkü herkes, herkesten puan alacak. Beraberliklerin çok olacağı bir lig bizi bekliyor. Almak istediğim iki oyuncu var, eğer bunu başarabilirsek ilk 6 içinde olacağımıza inanıyorum. Ama en büyük hedefimiz Türkiye Kupası.

- Bildiğimiz kadarıyla Köln’de gayet güzel bir işin vardı. Antrenör olarak kalmanı istiyorlardı. Ama sen A.Gücü’ne geldin. Neden?
Ahmet Başkan yardımcı olmamı çok istedi. Önce ‘Gelemem’ dedim fakat çok ısrar etti. Bir de bunun üzerine ailevi sebepler olunca dönmek zorunda kaldım. Ahmet Başkan ile 10 yıllık bir arkadaşlığımız var. Oturdum konuştum; ‘Hedefleriniz nedir? Bu takım her sene böyle mi oynayacak?’ dedim. Malum son 10 yıldır bu takım hep sondan ikinci haftalarda ligde kalıyor. Yani Bundesliga’dan kalkıp da 17’nci sıradaki bir takıma gelmek çok da akıl işi değildi. Sonra hedeflerde mutabık kalınca birlikte çalışmaya karar verdik. Gelirken 3 yıllık mukavele yaptım. Başkana, isterse bunu bir yıl yapabileceğimizi söyledim. Hiçbir opsiyonu olmadan 3 yıllık bir mukavele yaptık. Başkanla inanılmaz bir uyum içindeyiz Allah nazardan saklasın, bir aile gibiyiz.

İNŞALLAH BAŞARILI OLURUM DA YORUMCU OLMAM!

- Antrenörlükten başka seçeneğin yok muydu?
Benim yolum belli; antrenör olmak istiyorum. Sportif direktör olmamı isteyen Ankara kulüpleri oldu ama benim kararım kesin.

- Başarısız olma korkusu yaşıyor musun?
Bu işte çok yol almak istiyorum.İnşallah başarılı olurum da yorumcu olmam.Yorumcu olursam olacakları düşünemiyorum!

- Senin teknik direktörlük diploman olmadığı söyleniyor. Bu doğru mu?
Kesinlikle yalan. Ben Almanya Bundesliga’da bile antrenörlük yapmış bir insanım. Bu dedikoduyu nasıl çıkartırlar anlamıyorum. Bugün Türkiye Süper Ligi’ndeki teknik direktörlerin sahip olduğu diplomanın aynısı bende de var. Ben kursa Köln’de başladım ama diplomamı Türkiye Futbol Federasyonu’na kurs veren İngilizlerden aldım.

- Sanırım bu dedikodunun çıkma nedeni henüz 34 yaşında olman...
Bir insanın içinde bu varsa; yaşı 17 de olsa 47 de olsa fark etmez. Ha eksiklerimiz yok mudur, elbette ki vardır. Bir antrenör UEFA Kupası’nı aldı diye dünyanın en iyi antrenörü de olmaz, Takımı küme düştü diye en kötü antrenörü de olmaz.

CARLOS’U ALMAKLA İŞ BİTMEZ [page_end]


- Sen ayrıldıktan sonra Fenerbahçe, Roberto Carlos’u transfer etti. İlginçtir, sen bugüne dek Carlos hakkında hiç konuşmadın. Neden?
Nedeni basit; Roberto Carlos Fenerbahçe’nin imajı için transfer edilmişti. Türkiye için fazla bir futbolcu. Şu var; Roberto Carlos’u getirmek önemli değil. Sen Roberto Carlos’u, Anelka’yı ya da Henry’yi getiriyorsan, yanına onu anlayabilecek kalitede futbolcular koyman lazım. Adam Real Madrid’de iken Raul’e, Zidane’a pas veriyordu. Sonra getiriyorsun adamı; Real Madrid’deki Roberto Carlos değil diyorsun. Türkiye eşittir Dubai, işte bu kadar basit.

Allah Daum’un yolunu açık etsin
‘Onun bende emeği varsa, benim de onun başarısında payım var’

- Daum ile gerek F.Bahçe’de gerekse Köln’de yıllarca çalıştın. Onun hakkında bir yorum yapmanı istesek?
Ben hayatım boyunca kimsenin mutsuzluğu ile mutlu olmadım. Daum antrenörlüğümü yaptı, bende emeği vardır. Allah yolunu açık etsin. Onunla ilgili bir şey konuşmak istemiyorum, geçmişte aramızda olan şeyler var çünkü. Gündeme böyle şeylerle gelmek istemiyorum.

- Solak olmadığın halde yıllarca Fenerbahçe’de solbek oynadın. Bunun mimarı Daum muydu?
Bir gün Fenerbahçe’de iken sol bekimiz sarı kart cezalısı olduğu için Daum bana sol beke geç dedi. Baktı ki oynuyorum, “devam” dedi. Daum’un bunda payı varsa, onun Köln’deki başarısında da benim payım var.

- Fenerbahçe’nin yeni aldığı Stoch’u tanıyor musun? Daum onun için “C sınıfı futbolcu” diyor…
Stoch’u hiç kimse bilmezken ben Şampiyonlar Ligi ön eleme maçında izledim. O zaman bu oyuncuyu Köln’e tavsiye ettim. Daum’a göre C sınıfı olabilir, kimine göre de A sınıfıdır.

Quaresma, benden sonra ayağının dışını en iyi kullanan futbolcudur!
- Beşiktaş’ın Ricardo Quaresma ve Roberto Hilbert transferlerini nasıl değerlendiriyorsun?
Quaresma çok iyi oyuncu. Tutturursa çok faydalı olur. Benden sonra ayağının dışını en iyi kullanan oyuncudur demeyeyim, ukalalık olur! Hilbert de çok iyi oyuncu... Hatta onu Türkiye’ye getiren Ahmet Bulut’a sitem ettim; “Bana söylesen ben alırdım” dedim. Hilbert çok yönlü, çok iyi bir oyuncu.

Ev benim, para benim satarsam satarım kime ne ?

- Senin F.Bahçe ile sorunun nedir?
6 yıl oynayıp, 5 yıl kaptanlığını yaptığım, 3 kez şampiyonluk kupasını kaldırdığım bir camiayla problemim olması mümkün değil. Ben kimim ki Fenerbahçe camiası ile problemim olacak. Ben giderim başkası gelir, orası 100 yıllık çınar. Şahıslarla problemlerim olabilir. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil.

- Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Kulübü için yaptırdığı villalardan birini satın alıp daha sonra satman büyük olay oldu. Bu olayın aslı nedir?
Bakın, ben evi 500 bin dolara henüz proje halindeyken aldım, benden başka alan da olmadı. Seneti, dekontu her şeyi bendedir. Daha sonra Köln ile anlaştım. Ve o sırada evime 1 milyon dolar teklif geldi. Ben de sattım. Ev benim, para benim, satarsam satarım kime ne? Kimse bana bir şey hediye etmedi. Bunun neresi yanlış?

Arda Türk olmasaydı Barcelona’da oynardı[page_end]


- Yıllarca kaptanlık yaptığın için şu sorunun cevabını çok iyi bilirsin; “23 yaşındaki Arda’nın Galatasaray kaptanı yapılması doğru mu?”
Bir adamın içinde bir şey varsa olur. Bunun yaşla alakası yoktur. Ben Fenerbahçe’ye geldikten 14 ay sonra kaptan oldum, Köln’e gittim, 1 yıl sonra kaptan oldum. Gençlerbirliği’nde de kaptanlık yaptım. Arda’dan daha iyi yapabilecek biri var mı? Güzel şeyleri kendi insanımıza neden yakıştıramıyoruz?

- Arda, “Pasaportum farklı olsaydı şimdi çok daha iyi yerlerde olurdum” diyor. Haklı mı?
Haklı... Ülkemi çok seviyorum ve Türklüğümle gurur duyuyorum ama iş futbol olunca bazı şeyler değişiyor. Arda Brezilyalı, İtalyan olsaydı Barcelona’da oynardı.

Futbol okullarımız forma satma derdinde

- Geçen aylarda Arda’nın bir demecini okudum, “Ben 4-4-2 oynamayı milli takımda öğrendim” diyordu. İnsan koskoca G.Saray’ın altyapısında futbolun en temel sistemi öğretilmez mi diye sormadan edemiyor.
Bakın Köln’ün altyapısındaki çocuklar 4’lü zinciri şıkır şıkır oynuyor. Bizde futbol okulları var ama bu iş tamamen ticarete dönmüş. Herkes forma satmanın peşinde.

Gazeteciye, yöneticiye kapı açan antrenörler var!

- Büyük kulüplere teknik direktör lazım olunca neden hep yabancılar akla gelir?
Bizim antrenörler işi gücü bırakmış; “yabancı gelmesin” derdindeler. Antrenörler arasında birbirine bağlılık yok. Görevde olan bir Türk antrenöre herkesin destek vermesi lazım. Ama Türkiye’de gazetecinin de, yöneticinin de kapısını açan antrenörler var. Hatta elli tane başkana telefon açan var. Allah’a şükürler olsun ki, bugüne kadar kimse olmadan buraya geldim. Ben yabancı antrenöre karşı değilim. Futbolculuk dönemimde bir Türk antrenörle bu yüzden tartışmıştım. Bana, “Sen nasıl olur da yabancı antrenöre karşı değilim dersin?” dedi.

Ben de, “Sen yabancı oyuncuya karşı mısın? Elinden gelse 11 tane yabancı alacaksın. Bana da senden iyisini vereceklerse gelsin” cevabını verdim.

Ropörtaj: Seycan AKSU

Günün Önemli Haberleri