Yazarlar Beşiktaş için bunları yazdı
Schuster'in gidişiyle Beşiktaş'ın başına geçen Tayfur Havutçu Kayserispor galibiyetiyle yazarlardan olumlu not aldı..
Teknik direktör Bernd Schuster'in istifasının ardından sezon sonun kadar Beşiktaş'ın başına geçen Tayfur Havutçu, zorlu Kayserispor maçında 4-1 kazanarak taraftarın gönlünü aldı.
TÜM SPOR YAZARLARI NELER YAZMIŞ? OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Süper Lig'in 26. haftasında Kayserispor'u konuk eden Beşiktaş, özellikle ikinci yarıdaki oyunuyla maçı 4-1 kazandı. Bernd Schuster'in halefi Tayfur Havutçu taraftara ve spor yazarlarına güven verdi.
Metin Tekin (Sabah): Ve Schuster gitti
Haftalardır bizim de elindeki kadroyu yeteri kadar verimli kullanamadığı için eleştirdiğimiz Schuster gitti. Artık neler değişecek yavaş yavaş göreceğiz. Tayfur Havutçu, hem Mustafa Denizli'yle hem de Schuster'le çalışma şansı bulmuş deneyimli bir yardımcı antrenör. Nelerin yapılması gerektiğini öğrenirken bazen de nelerin yapılmaması gerektiğini gözlemlersin ikinci adamken. Bu da çok önemli bir deneyimdir futbolda.
Beşiktaş'ta neler değişebilecek, bekleyip göreceğiz. İlk yarıya baktığımızda sistem aynı, anlayış aynıydı. Quaresma ile Simao kenarlarda, arkalarında Guti ve en önlerinde de Bobo. Baktığınız zaman isimlerde ve sistemde değişen hiçbir şey yoktu. Ve bu sistemle devreyi 1- 0 geride kapattı Beşiktaş.
İkinci yarıda ise belki sistem aynıydı ama bambaşka bir anlayış vardı oyuncularda. Maçı geriden gelip koparmak isteyen istek ve arzu galibiyeti getirdi belki de. Özellikle Quaresma ve Almeida'nın öne çıktığı bölümdü ikinci devre. Simao dengeli oynuyor, Quaresma yaratıcılığını kullanıyor ve işi bitirmek de Almeida'ya düşüyordu. Ve bu anlayışta dün gece gerçekten başarılı oldu Beşiktaş.
Ömer Güvenç (Akşam): Kartal Almeida'yı kazandı...
Quaresma'nın ortasında Almeida'nın kafa golü inanıyorum ki uzun zamandır golle tanışamayan Almeida'yı kendine getirecektir. Öyle ki ikinci golü atarak bunu zaten gösterdi. Almeida'nın golünde asisti yapan Quaresma klasik sağ ayak dışıyla attığı golle de tribünleri ayağa kaldırdı. Gerçekten şık ve klas bir goldü. Dün hem Q7 hem de Simao eski maçlarına oranla daha çok defansa yardımcı oldular. Beşiktaş dün maçı kazanırken bir yerde Almeida'yı da kazandı. Beşiktaş taraftarlarının sevgilisi Q7 iki asist bir golle 'Taraftarın sevgisini karşılıksız bırakmam' mesajı veriyordu.
Fatih Doğan (Sabah): Beşiktaş'ın ruhu Tayfur
Örnek kişiliği ve yaşantısıyla herkesin saygısını kazanmış Tayfur Havutçu'nun iki yabancı dil bilen, hırsını aklıyla birleştiren yapısıyla teknik direktör olarak da başarılı olacağına ve Türk futbolunda kalıcı izler bırakacağına inanıyorum. "Tayfur için henüz erken" diyen dostlarım oldu. Fikirlerine saygı duyuyorum. Türkiye'nin ve Beşiktaş'ın yetiştirdiği bir isim olan Tayfur hoca konusun da pozitif ayrımcılık yapıyorum. Ve diyorum ki; biraz erken ya da biraz geç. Schuster'e verilen şans ve toleransın yarısı Tayfur'a verilse Beşiktaş bu halinden 10 kat daha iyi olur!
Ali Ece (Akşam): Hoş geldiniz Hocam![page_end]
Ali Ece (Akşam): Hoş geldiniz Hocam!
Neyse ki Simao, Q7, Almeida gibi ustalar var, iyi gününde bir Beşiktaş'ın yaratıcılık sınırı yok! Yaratıcılık demişken Japon halkının çektiği acıya destek mahiyetindeki 'Yer küre ne oluyor? Her tarafın oynuyor' pankartı yaratıcı zeka ve hümanizmanın yüz akı bir mesaj!
Bir mesaj da benden: Schuster de tıpkı Mustafa Denizli ya da Ertuğrul Sağlam gibi babamın oğlu değildi.
Ancak şimdi Tayfur Havutçu örneğinde de olduğu gibi Beşiktaş'ın hocasının başarılı olması, benim hayatta herhangi bir şey olmamdan çok daha önemli!
Yani hepimiz geçiciyiz, bu aşk kalıcı sayın Günay!
Atıf Keçeci (Zaman): Demek ki oluyormuş
Yeni teknik direktör, takım tertibini eskiye nazaran daha akıllıca yapmıştı. Ön liberoda Ernst ve Necip'e onların önünde ileri adamlarına yakın Guti'ye verdiği görev uygun olandı. Aurelio'nun kulübeye sadece bu maçta değil ebediyen çekilmesi hayırlı bir iş sayılabilir. Zira Aurelio emekliliği gelmiş, Necip ise geleceğin yatırımıydı. Sadece ofansif yönlü üç oyuncuyu yedekler arasına alırken defansın özellikle göbeğinde çıkacak olası bir arızada tamir edici ismin olmayışı dezavantajdı. 23'te Ferrari'nin sarı kart görmesi bu bölge için düşündüğümüz tersliğe iyi haber olmadı.
Güntekin Onay (Vatan): Harika bir ikinci devre
2. yarıda öyle bir Beşiktaş izledik ki, Kayserispor gibi güçlü bir takım 30 dakika boyunca orta sahayı bir kez olsun geçemedi. Bu oyunu oynamak için pres en önemli anahtar. Ancak bu kadar etkili pres yaparsanız bu kadar etkili hücum yapabilirsiniz. Bunu yapan oyuncular da Ernst ve Necip idi.. Schuster’in özellikle son dönemde atladığı şey buydu; Etkili pres eksikliği.
SİYAH-beyazlılar bunu yapınca yıldızlar da doğal olarak parladı. İlginç olan 80. dakikada ilk kez Beşiktaş ceza alanına gelebilen Kayserispor kazandığı penaltıyı gole çevirince tekrar maça ortak oldu.
TAYFUR Havutçu’nun 3-2’den sonra yorulan Guti’nin yerine Fernandes’i oyuna sokarak orta alanı kuvvetlendirme düşüncesi de yerindeydi. Neticede genç teknik adam ilk zorlu sınavı takımının bir net penaltısı verilmemesine rağmen başarıyla geçmeyi başardı.
Atilla Gökçe (Milliyet): Hoş geldin Tayfur Hoca![page_end]
Atilla Gökçe (Milliyet): Hoş geldin Tayfur Hoca!
Tribün sürgününden tek yetkili olarak sahaya ve kulübeye dönen Tayfur Havutçu, Schuster’in son zamanlarda dışlamaya başladığı Fabian Ernst ve Necip Uysal’ı oyunun merkezine koyarak doğru bir seçim yapmıştı. Beşiktaş, 4-2-3-1 düzeninde umut veriyordu. Ne var ki kontenjan zorlamasıyla Hilbert ve Sivok’u kadroya almaması, Havutçu’yu sıkıntıya soktu. Sivok gibi bir stoperi kim aramaz!
Yine de oyunda aksayan daha önemli durumlar vardı. Her şeyden önce Quaresma, Guti, Simao ve Bobo uyumsuz, etkisizdiler. Özellikle Bobo... Zarzor girdiği pozisyonlarda topa vurmayı adeta unutmuştu... İçi uyuyor gibiydi. Türkiye Kupası’nda final hedefleyen bir takımın hem de birinci seçenek santrforu yılın bu zamanında bu kadar formsuz olabilir mi? Hayret!
Ali Sami Alkış (Star): Güme giderken gole gittiler
Esas sorun şu: Beşiktaş, Almeida oyuna girene kadar, yerlerde sürünüyordu. Oyuna girer girmez attığı gol, Beşiktaş’ın doğrularıyla oluşmadı ki... Adam şansıyla, bereketiyle geldi. Siyah-Beyazlılar o golün itici gücüyle nihayet kendine geldi ve oynamaya başladı.
Maçın 3’te 2’lik bölümünde ense yapan Beşiktaş, üstelik üst üste goller de attı. Beşiktaş için, Tayfur Havutçu için elbette iyi oldu ama işin eğrisi, her zaman doğrusuna denk gelmez... Beşiktaş maçın bir saatini boşuna harcamaktan derhal vazgeçmelidir. Bunun bedelini başka maçlarda çok ağır öder.
Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Gördün mü Schuster!
İlk yarıda top genellikle Beşiktaş'taydı. Ancak Beşiktaş pozisyon bulamamanın sıkıntısı açıkça belliydi. Bobo'nun pasifliği, Guti'nin kalabalık Kayserispor orta saha ve savunması içinde etkisiz kalışı pozisyon üretemenin başlıca nedenleriydi. Her şeye rağmen Beşiktaş ilk yarıyı yine de beraberlikle kapatabilirdi. Halis Özkahya buna "Hayır kesinlikle olmaz" dedi. Simao'nun düşürülüşüne gözlerini kapadı. Beşiktaş'ın yüzde yüz bir penaltısını kıtır kıtır yedi. Eh alıştık artık bu hakem hatalarına. Halis Bey'e afiyetler olsun.
İkinci yarı tartışılmaz bir biçimde Beşiktaş'ındı. Maç tam anlamıyla tek kaleye döndü. Özkahya bile bu Beşiktaş'ı durduramayacağını anladı. Haftalar sonra ilk kez Kara Kartal şova tanık olduk. Eğer Schuster bu maçı televizyondan izlediyse herhalde çıldırmıştır. Kendisinin yapamadığını yardımcısı Havutçu şip şak başardı. Bu takım en kötü işte böyle oynar. Ancak oynatabilmek önemli. Gördünüz mü Schuster Efendi...
Güven Taner (Star): Beşiktaş’ı gördük[page_end]
Güven Taner (Star): Beşiktaş’ı gördük
Ve ikinci yarıda ‘Beşiktaş kimliği’ içinde olması gereken takım çıktı sahaya. Hızlıydı, çabuktu, güvenliydi. İstekliydi, baskılı oynadı, tek paslarla rakibi korkuttu. Kayserispor yirmi dakika kadar karşı sahaya geçmeye cesaret edemedi... Giderek Ernst’in kim olduğunu, Necip’in kim olacağını görmeye başladık. İlk yarıda mücadeleye soğuk kalan Quaresma işe sahip çıkmaya başladı. Asistleri ile golü ile dev Quaresma’yı gördük... Hugo Almeida’yı goller atarken izledik! Guti’nin işe sahip çıkınca nasıl koştuğuna tanık olduk... Bir devre de olsa, alkışlanası Beşiktaş gördük...
Bilal Meşe (Milliyet): İçimizden biri
Tayfur Havutçu, ikinci yarıda ilk hamlesini Almeida ile yaptı... Nitekim, bu değişim golü de beraberinde getirdi... Bu ana kadar sahada pek varlık gösteremeyen Quaresma, sağdan nefis bir orta yaptı, Almeida gelişine kafayla öyle bir sert vurdu ki, iki kaleci olsa çıkaramazdı! Almeida’nın golüyle moral olarak toparlanan Beşiktaş, ağırlığını sahaya koydu, presi öne çıkardı, rakibini savunma yapmaya zorladı.. Nitekim, Ernst zorluk derecesi yüksek bir gole imzasını atarken, Kartal’ı ateşleyen isim oldu... Quaresma ile üç farkı yakalayan Kartal, Ufuk’un penaltı golüyle biraz sendeledi, ama yıkılmadı, Almeida’nın golüyle olası bir iş kazasına set çekerken, uzun bir aradan sonra üç puana kanat çırptı.
Naci Arkan (Türkiye): İşte Beşiktaş bu...
Beşiktaş’ta “şekil değişmiş, hoca değişmiş ne fark eder” diyenlerin çoğunlukta olduğu bir karşılaşmaya hazırdık hepimiz...
Sahada kimliklerini kaybetmişlerin vereceği mücadele “ne kadar olur” diye soruyordu herkes birbirine...
Kalede Rüştü‘ye acıyordu düne kadar o taraftar...
Çünkü önünde oynayan dörtlü defansın, birisi kötü değildi ki...
Hata yapma yarışına giren Ekrem, İbrahim Toraman, Ferrari ve İsmail‘in elle tutulacak pek yanları yoktu ki...
Herkes gibi, işte bu peşin hükümlülükle İnönü’ye geldik...
Ama öyle bir yanıldık ki...
Bu Beşiktaş, özlenen Beşiktaş’tı sanki...
Ve sonunda bu Beşiktaş için “Daha önceleri neredeydin” demek hakkı doğdu bizlere..
TÜM SPOR YAZARLARI NELER YAZMIŞ? OKUMAK İÇİN TIKLAYIN